Çankırı Adına Dair Efsane
Çankırının eski adı Kankırı yada Kankara'dır.Bu adın kentin taşının ve toprağının kan gibi kızıl olmasından kaynaklandığı söylenir.Selçuklular Anadolu'yu fethedince yörede Türkmenler'in Kara Tekin oymağı egemenlik kurmuş ve kente Kengürü adını vermiştir.Bu adın zamanla değişime uğrayarak Çankırı'ya dönüştüğü söylenir.Efsaneye göre Türkler bu yöreye gelince bölgede pek çok kilise vardır.Çan sesleri tüm yaylaya yayılır ve uzaklardan duyulurdu.Bu nedenle yöreye Çan-Kırı denir.
Başka bir söylenceye göre ise Karatekin oymağı halkı,develerle mal taşır.Kervan dizerler,Tüm yöre , çan sesleriyle inler.Bu nedenle kente Çankırı adı verilir.
Gebe Kaya Efsanesi yada Gelin Kaya Efsanesi
Zamanın birinde bir köyden Çankırı Merkez'e doğru bir gelin alayı gitmektedir. Gelin Hamiledir utancından Allah' a yakarır;"Senin huzuruna bu vaziyette nasıl çıkarım, Allahım ya beni taş et ya da kuş et !" Bu yakarışın hemen akabinde gelin ve dünürleri ayrıca binek olarak kullandıkları hayvanlar hepsi birden taş oluverir. Hatta gelin geliyor diye düğün evine müjde vermeye giden bir kişinin de 2 km ilerde taş olduğu belirtilmektedir. Taş kesilen o kişinin adına da "müjdeci" adı verilmiştir.
Aşık Ömer'e ilişkin Efsane
Aşık Ömer Çankırı yakınlarında bir köyde değirmencilik yapmaktadır.Akşamlara tek un öğütür çalışır durur.Bir gece yorgun argın yatar.Birden değirmenin durduğunu,doğadaki tüm seslerin sustuğunu hisseder.Kalkıp bakar Tüm doğa Tanrı'ya secde etmektedir.Ağaçlar eğilmiş sular durmuştur.O an tüm istekler gerçekleşecektir.Ömer Allah'tan sazına ve sözüne güç vermesini ister.Dileği kabul olur.Aşık Ömer'in ustaca saz çalıp söylemesi bundandır.Taş bebek Efsanesi
Ahmet adlı bir Çankırı'lının Meryem adında bir karısı vardır.Çok istedikleri halde çocukları olmaz.Ahmet çocuğu olsun diye yeni bir evliliğe karar verir.Meryem bu duruma çok üzülür ve dağlara sığınır.Ağlayarak dolaşırken karşısına Hızır A.S. çıkar.Ona bebek biçiminde bir taş verir.Bu taşı kocasının evleneceği gece beşiğe koymasını söyler.Meryem köyüne dönerek ,denileni yapar.Beşiğin başında sürekli Tanrı'ya yalvarır.Beşikteki taş canlanır.Ağlamaya başlar.Bunu duyan Ahmet yeni karısını bırakır ve Meryem'e döner.Karı koca yıllar sonra büyüyen oğullarını Ahmet'in ikinci karısıyla evlendirirler.Ağlar Kaya Efsanesi
Çankırı'nın Orta ilçesine 17 km. uzaklıkta olan Bağkışla bölgesinde, arasından su akan gri renkte kayalar bulunmaktadır. Bunların oluşumuyla ilgili yöre halkı, iki yüz yıllık bir efsane anlatmaktadır:Efsane, “Paşa” denilen baba ile “Sultan” denilen bir kız üzerine oluşmuştur. Osmanlılar zamanında “Kışla” denilen bu bölgeye Tatarlar saldırır ve yakıp yıkmadıkları yer kalmaz. Pek çok insanı da öldüren Tatarlar, kayaların arasına kaçmayı başaran Sultan'ı öldüremezler ve köyde tek sağ kalan kişi o olur. Kayaların arasına girdiğinde Allah'tan kendisini taş etmesini dileyen Sultan, iki kayanın birleşmesiyle taş kesilir. Kayaların arasından akan su ise Sultan'ın gözyaşları olarak kabul edilir ve küçük bir dere olup akar. Bu su sayesinde Ağlar Kaya'nın tam karşısında yer alan dağda Sultan'ın ağabeyi kabul edilen çam ağacı bile beslenmektedir. Sultan'ın babası olan Paşa içinse dağın tepesine bir türbe inşa ettirilmiştir. Türbenin yanında yer alan su kuyusunun da Sultan'ın gözyaşları ile dolduğuna inanılmaktadır.
Günümüzde Sultan'ın ağabeyi kabul edilen çam ağacının kutsal olduğuna inanıldığından kimse dal bile kesmemektedir. Efsaneyle ilgili bir başka durum ise son derece ilginçtir: Ne zaman buraya bir Tatar gelse, on iki ay sürekli akan ve şifalı olduğuna inanılan su, akmamaya başlamaktadır.