• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Çerez Forum'un minik okurları için komik bir masal geliyor! Hazır olun, kahkahaya

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Muzip Maymun Muzaffer'in Macerası

Vakti zamanında, Çikolata Vadisi'nin hemen yanındaki Şeker Ormanı'nda, Muzip Maymun Muzaffer adında bir maymun yaşardı. Muzaffer, diğer maymunlar gibi muz yemeyi severdi ama onun asıl tutkusu muz kabuklarıyla türlü türlü şakalar yapmaktı! Ormanın en komik, en muzip, en sakar maymunuydu.

Bir gün, Muzaffer, ormanın en yaşlı ve en bilge ağacı olan Şeker Ağacı'nın yanında oynarken, ağacın dalından düşen kocaman, altın sarısı bir muz kabuğu buldu. Bu kabuk diğerlerine hiç benzemiyordu. Işıltılıydı, parlaktı ve üzerine dokunduğunda içinden kısık bir kahkaha sesi geliyordu. Muzaffer, merakla kabuğu eline aldı ve “Acaba bu ne işe yarar?” diye düşündü.

O sırada, ormanın en tembel hayvanı olan Uyku Yapan Uykucu, horuldayarak ağacın altında uyuyordu. Muzaffer, aklına gelen şakayı yapmaktan kendini alamadı. Altın kabuğu Uykucu'nun tam üzerine attı! Kabuk, Uykucu'nun kafasına konar konmaz, Uykucu birden bire zıplayarak uyandı ve tuhaf bir şekilde gülmeye başladı. Ama bu normal bir gülme değildi, kahkahalar atıyor, karnını tutuyor, yerlere yatıyordu.

Uykucu, etrafta bir komiklik olmadığını görünce daha çok kahkaha atmaya başladı. Bu duruma şaşıran Muzaffer, altın kabuğu tekrar eline aldı ve kabuk, ona bir kez daha kısık bir kahkaha sesiyle karşılık verdi. O an anladı ki, bu kabuk, çevresindeki herkesi gülme krizine sokuyordu!

Muzaffer, bu yeni oyuncağıyla ormanda eğlenceli bir maceraya atıldı. Önce ormanın en somurtkan kirpisi İğneli İbrahim'i kahkahalara boğdu. Sonra, hep ciddi duran sincap Çıtçıt'ı ağzı kulaklarında güldürdü. Hatta, ormanın en hızlı koşan tavşanı Zıpzıp bile altın kabuğa maruz kalınca, yerinde zıplayarak kahkahalar attı!

Ancak bir sorun vardı! Herkes sürekli gülmekten yoruluyor, işlerini yapamıyor, hatta yiyecek bile toplayamıyordu. Orman, kahkaha sesleri yüzünden kaosa sürükleniyordu. Muzaffer, başlangıçta çok eğlense de, işlerin kontrolden çıktığını fark etti.

Bir yandan da, Şeker Ormanı'nın en güzel çiçeği olan Şeker Papatya, bu kahkaha karmaşasına dayanamayıp solmaya başlamıştı. Şeker Papatya, ormanın neşesiydi ve onu böyle görmek Muzaffer'i çok üzdü.

Muzip Maymun Muzaffer, artık bu komiklik kabuğunun sebep olduğu karışıklığı düzeltmeye karar verdi. Bilge Şeker Ağacı'na giderek, altın kabuğun nasıl işlediğini ve neler olup bittiğini anlattı. Şeker Ağacı, derin bir iç geçirdi ve şöyle dedi:

"Muzip Muzaffer, bu kabuk, Şeker Vadisi'nin gizli bir hazinesi. O, sadece gülmeyi değil, aynı zamanda sevgiyi ve neşeyi de temsil eder. Ancak her şeyin olduğu gibi gülmenin de bir ölçüsü vardır. Şimdi, bu kabuğu, ormandaki herkesi iyileştirecek bir güce dönüştürmelisin."

Muzaffer, Şeker Ağacı'nın sözlerini dinledi ve altın kabukla ormanın her yanına giderek, bu kez insanların gülmesine değil, onlara minik tatlı şakalar yaparak iyi hissetmelerini sağladı. Kirpi İbrahim'in iğnelerini muz kabuğuyla yumuşacık yaptı. Sincap Çıtçıt'a fındık şeklindeki komik şapkalar taktı. Tavşan Zıpzıp'ın kulaklarına muz şeklinde küpeler yaptı. Bu minik şakalar, herkesin kalbini ısıttı ve ormanın neşesi geri geldi.

Şeker Papatya da yeniden canlandı, rengarenk açtı ve tüm ormanı mis kokularıyla doldurdu. Muzaffer, artık neşenin sadece kahkaha atmakla değil, başkalarını mutlu etmekle de ilgili olduğunu anlamıştı.

O günden sonra Muzip Maymun Muzaffer, altın kabuğu sadece özel günlerde, ormanın neşesini artırmak için kullandı. Ve böylece, Şeker Ormanı'nda, muzip maymunun kahkahaya dönüştürdüğü sevgi dolu anılar birikti. Ve herkes, Muzip Muzaffer'in komikliklerini ve iyiliklerini hiç unutmadı.
 
Muzip Maymun Muzaffer ve Kayıp Gıdıklama Makinesi

Aradan birkaç hafta geçmişti. Şeker Ormanı, Muzip Muzaffer’in minik şakalarıyla artık çok daha mutlu ve huzurluydu. Ama Muzaffer, içten içe yeni bir maceranın heyecanını yaşıyordu. Bir gün, ormanın en derinliklerinde, daha önce kimsenin görmediği bir yere denk geldi. Burası, ağaçların köklerinin oluşturduğu bir labirent gibiydi. Merakına yenik düşen Muzaffer, labirentin içine doğru ilerledi.

Uzun bir yürüyüşün sonunda, kendini eski püskü, garip aletlerle dolu bir odanın içinde buldu. Odanın ortasında, parlak metalden yapılmış, üzerinde düğmeler ve kolları olan tuhaf bir makine duruyordu. Bu makine, daha önce hiçbir yerde görmediği bir şeydi. Muzaffer, dikkatlice makineye yaklaştı ve üzerinde "Gıdıklama Makinesi" yazılı olduğunu fark etti!

Merakına daha fazla engel olamayan Muzip Muzaffer, makinenin üzerindeki bir düğmeye bastı. Birden makineden garip bir ses yükseldi ve odayı hafif bir gıdıklama dalgası sardı. Muzaffer, istemsizce gülmeye başladı. Ama bu sadece başlangıçtı! Makine, o kadar güçlü bir gıdıklama dalgası yayıyordu ki, Muzaffer kendini yerde yuvarlanırken buldu. Gülmekten gözünden yaşlar geliyordu!

Muzip Muzaffer, makinenin gücünü anladı ve bu makineyle neler yapabileceğini düşünmeye başladı. Aklına gelen ilk şey, ormanın en ciddi ve asık suratlı saksağanı Şakacı Şakir'i gıdıklamaktı! Şakir, her sabah ormanın en yüksek dalına tünerek, güne somurtarak başlardı. Muzaffer, gizlice Şakir'in yanına gitti ve makineyi çalıştırdı.

Şakacı Şakir, o kadar komik bir şekilde gıdıklandı ki, dalından düşüp, ters bir şekilde yere çakıldı! Ama bu düşüş bile onu daha çok güldürmüştü. Şakir, hayatında ilk defa kahkahalar atıyordu! O an, Şeker Ormanı’nın en ciddi saksağanı, en komik saksağanı olmuştu!

Muzaffer, gıdıklama makinesiyle ormanın her yerini gezdi. Kirpi İğneli İbrahim'i gıdıklayarak yepyeni, daha yumuşak iğnelere kavuşturdu. Sincap Çıtçıt'ı gıdıklayarak fındıklarını havaya fırlatıp tutmayı öğrendi. Tavşan Zıpzıp'ı gıdıklayarak zıplayış rekoru kırmasını sağladı. Herkes, bu yeni eğlenceye bayılıyordu!

Ama bu kadar çok gıdıklama, ufak bir soruna yol açtı. Gıdıklanan herkes o kadar çok gülüyordu ki, yemek yemeyi, iş yapmayı ve hatta konuşmayı unutuyordu! Orman yine bir kahkaha kaosuna sürükleniyordu.

O sırada, Şeker Papatya, bu aşırı gülmeden dolayı yine solmaya başladı. Muzaffer, yine işleri batırdığını anladı. Gıdıklama makinesi aslında çok eğlenceliydi ama doğru kullanılması gerekiyordu.

Muzaffer, yine bilge Şeker Ağacı’na danışmaya karar verdi. Ağaç, gıdıklama makinesinin ormanın en eski oyuncağı olduğunu, ama çok güçlü olduğunu söyledi. "Bu makine, sevgiyi ve neşeyi yayar ama ölçülü kullanılmalıdır," dedi.

Muzaffer, Şeker Ağacı'nın tavsiyesini dinleyerek gıdıklama makinesini daha farklı kullanmaya karar verdi. Artık kimseyi saatlerce gıdıklamıyor, sadece minik gıdıklama dokunuşları yaparak onları neşelendiriyordu. Ayrıca, gıdıklama makinesinin gücünü kullanarak, ormanın etrafındaki yaramazlık yapan rüzgarları da yakalamayı başardı. Rüzgarları, ormanın en güzel çiçeklerine, çileklerine doğru yönlendirerek daha çok büyümelerini sağladı.

Bir gün, Gıdıklama Makinesi aniden bozuldu. Düğmeleri basmıyor, kolları hareket etmiyordu. Muzaffer çok üzüldü çünkü makinenin çok eğlenceli olduğunu düşünüyordu. O sırada, ormandaki herkes, bu makineyi tamir etmek için bir araya geldi. İğneli İbrahim iğneleriyle, Çıtçıt kablolarıyla, Zıpzıp hızlı hareketleriyle, Şakacı Şakir de keskin gözleriyle yardımcı oldu. Birlikte çalışarak gıdıklama makinesini yeniden hayata döndürdüler.

O günden sonra Muzip Maymun Muzaffer, Gıdıklama Makinesi'ni her zaman dikkatli bir şekilde kullandı. Ve öğrendi ki, bazen eğlenceyi çok abartmak yerine, başkalarının mutluluğu için yaratıcı olmak ve işbirliği yapmak çok daha önemliydi!

Çerez Forum'un minik okurları, bu macerada da çok güldüğünüzü ve eğlendiğinizi umuyorum! Unutmayın, her zaman eğlenin, gülün ama en önemlisi, etrafınızdakileri mutlu etmeyi unutmayın! Kim bilir, belki de siz de kendi gıdıklama makinenizi bulursunuz! Bir sonraki macerada görüşmek üzere! 😊
 
Geri
Top