Cerezforum'un meşhur üyesi @Karavicdanlı, yazın kavurucu sıcağından bunalmış, ruhunun yeşile, soğuğa hasret kaldığını düşünerek Konya'nın ıssız bir köyüne doğru yola koyuldu. Kışın tadını çıkarmak, karın altında kaybolmak, köylülerle sıcak sohbetler etmek hayalini kuruyordu. Arabasıyla kıvrıla kıvrıla ilerlerken, telefonunun şarjı bitti, yolu kaybetti, sonunda da “Aşağı Bakırçay” diye garip bir tabelanın önünde buldu kendini. Tabelanın altı paslanmış, yazı ise zar zor okunuyordu.
Köy, masallardan fırlamış gibiydi. Karlı tepeler, dumanı tüten bacalar, kış uykusuna yatmış gibi sessiz bir hava... Karavicdanlı’nın kalbi heyecanla çarpıyordu. En yakın eve doğru ilerledi, kapıyı tıklattı. Kapıyı açan, alın burun kırışık, uzun beyaz sakallı, gözleri parıldayan yaşlı bir kadın. Karavicdanlı durumu anlattı; kaybolmuştu, telefonu şarjsızdı, bir gece konaklayacak bir yer arıyordu.
Yaşlı kadın gülümsedi, “Hoş geldin evladım, buyur içeri” dedi. Evi, antika eşyalarla doluydu, duvarları el emeği göz nuru kilimlerle süslüydü. Yaşlı kadın, ismi Ayşe Nine olan bu kadın, Karavicdanlı’ya sıcak bir şerbet ikram etti. O sırada pencereden içeriye yoğun bir kar yağışı başladı. Karavicdanlı, hayallerinin gerçekleşmesinden mutluluk duyuyordu.
Akşam yemeği, ocakta pişmiş enfes bir kuru fasulye ve Ayşe Ninenin kendine özgü ekmekleriydi. Yemek sırasında Ayşe Nine, köylülerin garip geleneklerini anlatmaya başladı. Mesela her yıl ilk kar yağdığında, köyün en yaşlısı bir tavşan kostümü giyer ve köy meydanında “Kar Tavşanı” dansı yaparmış. Karavicdanlı, bu bilgiyi Cerezforum’da paylaşmayı planlıyordu; kesinlikle ilgi çekecek bir bilgiydi.
Ertesi gün kar yağışı daha da şiddetlendi. Ayşe Nine, Karavicdanlı’ya köye ait eğlenceli öyküler anlatırken, aniden bir fırtına başladı. Rüzgar öyle şiddetliydi ki, ev sallanıyordu. Aniden ışıklar söndü. Karavicdanlı korkuyla Ayşe Ninenin yanına sokuldu.
Tam o sırada, çatıdan büyük bir gürültü geldi. Ayşe Nine, elinde bir fenerle çatıya çıkmak istedi. Karavicdanlı da peşinden gitti. Çatıya çıktıklarında büyük bir kar adamının çatıyı yırtmaya çalıştığını gördüler. Ama bu sıradan bir kar adamı değildi. Gözleri kömür gibi karaydı, burnu büyük bir havuçtu, ama gülümsüyordu.
Karadam, konuşmaya başladı. "Merhaba! Benim adım 'Karlı Kadir'. Bu köyde yaşayan büyük bir kar adamıyım. Her yıl ilk kar yağdığında köylüler bana bir hediye getirirler. Bu yıl hediye getirmeyen varmış... Sizden bir şarkı istiyorum. Söylemezseniz, çatınızı yıkacağım!"
Karavicdanlı, hayatında hiç kar adamıyla karşılaşmamıştı. Ama cesur biriydi. Cerezforum'da paylaşacağı bu olayı düşünerek, Ayşe Ninenin öğrettiği bir halk şarkısını söylemeye başladı. Sesi, fırtınanın arasından çıkıyordu. Şarkıyı bitirdiğinde Karlı Kadir gülmeye başladı. "Harika söylüyorsun!" dedi ve kayboldu. Kar yağışı azaldı, rüzgar dindi.
Karavicdanlı ve Ayşe Nine eve girdiklerinde büyük bir rahatlama duydular. Karavicdanlı, Cerezforum'da paylaşacağı olayın ne kadar eğlenceli olacağını düşünerek gülümsüyordu. Artık köy tekrar sessizliğine bürünmüştü. Ertesi gün yola çıkan Karavicdanlı, bu unutulmaz macerayı hep anımsayacaktı. Ve Cerezforum üyeliği artık gerçek bir masalcı olarak devam edecekti.
Köy, masallardan fırlamış gibiydi. Karlı tepeler, dumanı tüten bacalar, kış uykusuna yatmış gibi sessiz bir hava... Karavicdanlı’nın kalbi heyecanla çarpıyordu. En yakın eve doğru ilerledi, kapıyı tıklattı. Kapıyı açan, alın burun kırışık, uzun beyaz sakallı, gözleri parıldayan yaşlı bir kadın. Karavicdanlı durumu anlattı; kaybolmuştu, telefonu şarjsızdı, bir gece konaklayacak bir yer arıyordu.
Yaşlı kadın gülümsedi, “Hoş geldin evladım, buyur içeri” dedi. Evi, antika eşyalarla doluydu, duvarları el emeği göz nuru kilimlerle süslüydü. Yaşlı kadın, ismi Ayşe Nine olan bu kadın, Karavicdanlı’ya sıcak bir şerbet ikram etti. O sırada pencereden içeriye yoğun bir kar yağışı başladı. Karavicdanlı, hayallerinin gerçekleşmesinden mutluluk duyuyordu.
Akşam yemeği, ocakta pişmiş enfes bir kuru fasulye ve Ayşe Ninenin kendine özgü ekmekleriydi. Yemek sırasında Ayşe Nine, köylülerin garip geleneklerini anlatmaya başladı. Mesela her yıl ilk kar yağdığında, köyün en yaşlısı bir tavşan kostümü giyer ve köy meydanında “Kar Tavşanı” dansı yaparmış. Karavicdanlı, bu bilgiyi Cerezforum’da paylaşmayı planlıyordu; kesinlikle ilgi çekecek bir bilgiydi.
Ertesi gün kar yağışı daha da şiddetlendi. Ayşe Nine, Karavicdanlı’ya köye ait eğlenceli öyküler anlatırken, aniden bir fırtına başladı. Rüzgar öyle şiddetliydi ki, ev sallanıyordu. Aniden ışıklar söndü. Karavicdanlı korkuyla Ayşe Ninenin yanına sokuldu.
Tam o sırada, çatıdan büyük bir gürültü geldi. Ayşe Nine, elinde bir fenerle çatıya çıkmak istedi. Karavicdanlı da peşinden gitti. Çatıya çıktıklarında büyük bir kar adamının çatıyı yırtmaya çalıştığını gördüler. Ama bu sıradan bir kar adamı değildi. Gözleri kömür gibi karaydı, burnu büyük bir havuçtu, ama gülümsüyordu.
Karadam, konuşmaya başladı. "Merhaba! Benim adım 'Karlı Kadir'. Bu köyde yaşayan büyük bir kar adamıyım. Her yıl ilk kar yağdığında köylüler bana bir hediye getirirler. Bu yıl hediye getirmeyen varmış... Sizden bir şarkı istiyorum. Söylemezseniz, çatınızı yıkacağım!"
Karavicdanlı, hayatında hiç kar adamıyla karşılaşmamıştı. Ama cesur biriydi. Cerezforum'da paylaşacağı bu olayı düşünerek, Ayşe Ninenin öğrettiği bir halk şarkısını söylemeye başladı. Sesi, fırtınanın arasından çıkıyordu. Şarkıyı bitirdiğinde Karlı Kadir gülmeye başladı. "Harika söylüyorsun!" dedi ve kayboldu. Kar yağışı azaldı, rüzgar dindi.
Karavicdanlı ve Ayşe Nine eve girdiklerinde büyük bir rahatlama duydular. Karavicdanlı, Cerezforum'da paylaşacağı olayın ne kadar eğlenceli olacağını düşünerek gülümsüyordu. Artık köy tekrar sessizliğine bürünmüştü. Ertesi gün yola çıkan Karavicdanlı, bu unutulmaz macerayı hep anımsayacaktı. Ve Cerezforum üyeliği artık gerçek bir masalcı olarak devam edecekti.