Cerezler ayaklandı! Evet, yanlış duymadınız, sevimli, masum, kahvaltılık cırtlaklarımız, çıtır çıtır arkadaşlarımız... kurabiyeye dönüştüler! Başlangıçta sadece birkaç tanesiydi. Bir sabah uyandım, mutfak tezgahında garip bir şekilde şişmiş, yuvarlaklaşmış bir çerez gördüm. "Acaba biraz fazla ıslak mı kalmış?" diye düşündüm, ama sonra o garip, cezbedici bir koku yaymaya başladı. Çikolata kokuyordu. Yoğun, koyu, bağımlılık yapıcı bir çikolata kokusu.
O günden sonra, işler kontrolden çıktı. Önce sadece çikolatalı cinsler dönüştü. Daha sonra fındıklı arkadaşlarımız da onlara katıldı. Kızarmış fındığın o enfes kokusu, evimizi sarıp sarmaladı. Fakat bu, tatlı terörün başlangıcıydı. Tarçınlı cerezler, gizlice kendi aralarında dönüşüm geçirdiler ve şimdi küçücük, mis kokulu, tarçınlı kurabiye adaları oluşturuyorlar kavanozlarda.
En kötü kısım ise, bu dönüşümün tamamen keyfi olması. Bazı kurabiyeler devasa boyutlara ulaştı, neredeyse birer kek gibi oldular. Bazıları ise, minik, sevimli, lokmalık parçalara bölündüler. Ve en garip kısım mı? Dönüşen her çerez, karakterini koruyor. Örneğin, her zaman biraz sert olan o "çerez abisi", şimdi de sert bir kurabiye olmuş. Sürekli kırıntı bırakan, "ufalancı çerez", şimdi de paramparça olacak kadar kırılgan bir kurabiye.
Bu durum, ev hayatımı tamamen alt üst etti. Çay saatlerim artık bir savaş alanına dönüştü. Çatalımla kurabiye-cerezleri ayırmaya çalışırken, yanlışlıkla kendimi bir çikolata-fındık fırtınasının ortasında buluyorum. Kedim, Mittens, ise bu kargaşadan son derece mutlu. Dönüşen cırtlakların peşinden koşturup, kurabiye kırıntılarını mırlamalarla temizliyor.
Komşular da bu durumdan etkilendi. Çünkü, evimden sürekli tatlı bir koku yayılıyor. Bazıları, bana pasta yapım kursları önermeye başladılar, ben ise sadece, "Hayır, cidden, cerezlerim kendiliğinden kurabiyeye dönüşüyor!" diyebiliyorum.
Şimdi, gece yarıları kalkıp, cerez kavanozlarını kontrol ediyorum. Acaba bir sonraki dönüşümün ne zaman olacağını merak ediyorum. Belki de bal peteği şeklindeki cerezler, yarın sabah bal peteği şeklindeki kurabiyeler olacaklar. Veya, en kötü ihtimalle, o tuzlu krakerler de bir şeylere dönüşecek ve ben bu tatlı terörü asla durduramayacağım. Belki de, önlem olarak tüm cırtlaklarımızı yemeliyim. Ama eminim, onlar da, yeniden doğup, kurabiye olarak geri döneceklerdir. Bu bir döngü, ve ben bu tatlı ve tuhaf döngünün içinde kayboldum.
O günden sonra, işler kontrolden çıktı. Önce sadece çikolatalı cinsler dönüştü. Daha sonra fındıklı arkadaşlarımız da onlara katıldı. Kızarmış fındığın o enfes kokusu, evimizi sarıp sarmaladı. Fakat bu, tatlı terörün başlangıcıydı. Tarçınlı cerezler, gizlice kendi aralarında dönüşüm geçirdiler ve şimdi küçücük, mis kokulu, tarçınlı kurabiye adaları oluşturuyorlar kavanozlarda.
En kötü kısım ise, bu dönüşümün tamamen keyfi olması. Bazı kurabiyeler devasa boyutlara ulaştı, neredeyse birer kek gibi oldular. Bazıları ise, minik, sevimli, lokmalık parçalara bölündüler. Ve en garip kısım mı? Dönüşen her çerez, karakterini koruyor. Örneğin, her zaman biraz sert olan o "çerez abisi", şimdi de sert bir kurabiye olmuş. Sürekli kırıntı bırakan, "ufalancı çerez", şimdi de paramparça olacak kadar kırılgan bir kurabiye.
Bu durum, ev hayatımı tamamen alt üst etti. Çay saatlerim artık bir savaş alanına dönüştü. Çatalımla kurabiye-cerezleri ayırmaya çalışırken, yanlışlıkla kendimi bir çikolata-fındık fırtınasının ortasında buluyorum. Kedim, Mittens, ise bu kargaşadan son derece mutlu. Dönüşen cırtlakların peşinden koşturup, kurabiye kırıntılarını mırlamalarla temizliyor.
Komşular da bu durumdan etkilendi. Çünkü, evimden sürekli tatlı bir koku yayılıyor. Bazıları, bana pasta yapım kursları önermeye başladılar, ben ise sadece, "Hayır, cidden, cerezlerim kendiliğinden kurabiyeye dönüşüyor!" diyebiliyorum.
Şimdi, gece yarıları kalkıp, cerez kavanozlarını kontrol ediyorum. Acaba bir sonraki dönüşümün ne zaman olacağını merak ediyorum. Belki de bal peteği şeklindeki cerezler, yarın sabah bal peteği şeklindeki kurabiyeler olacaklar. Veya, en kötü ihtimalle, o tuzlu krakerler de bir şeylere dönüşecek ve ben bu tatlı terörü asla durduramayacağım. Belki de, önlem olarak tüm cırtlaklarımızı yemeliyim. Ama eminim, onlar da, yeniden doğup, kurabiye olarak geri döneceklerdir. Bu bir döngü, ve ben bu tatlı ve tuhaf döngünün içinde kayboldum.