1915 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’ne giren Dereli, Hikmet Onat ve İbrahim Çallı atölyelerinde eğitim görmüştür. 1923 yılında Paris’e giden sanatçı 1928 yılına kadar Julian Akademisi’nde dersler almıştır. Dereli’nin resimlerinde görülen yöresel ögeler bundan sonra çalışmalarının önemli parçalarından olacaktır. Dereli, kendi sanat anlayışından süzülüp yaşamsallık kazandırdığı peyzajlarında, figürler ve onların günlük yaşamlarını, kaybolmuş ayrıntıları ve manzaraları uyum içerisinde yorumlamıştır. Bu peyzaj, yaşanan çevrenin canlı izlenim ve anılarını içerir, hazır biçim kalıplarına dayanmaz, renkçiliğin leke değerleriyle yüklüdür. Konak ve kaplıcalar, ekmeğini denizden ve topraktan kazanan iddiasız insanların renkli yaşamları, sokak fotoğrafçıları önünde fotoğraf çektiren Karadeniz köylüleri, sandalın küreklerine yapışmış balık avcıları, tablalarına balık istiflerinin dizildiği balık satıcıları, kasaba meydanları, faytonlu kıyı kasabaları, sakin yazlıklar, kıyıya çekilmiş sandallar, ilgi duyduğu ve içten bir anlatımla yoğurmuştur. Figürler, çoğunlukla işlek bir fırça darbesiyle sürülmüş uçuk bir mavi, nefti, gri ya da yeşil bir leke üstünde, eski hat ustalarının kıvrak dokunuşlu çizgileriyle yer almıştır. Yüzey ve derinlik, satıh ve perspektif, Dereli'nin resimlerinde birbirini tamamlayan, birbiri içine geçmiş değerler olarak yer almıştır. İyimser ve yumuşak bir görüntüleme tutkusu, kendiliğinden oluşmuş izlenimi veren rahat bir anlatım, eski Karagöz tasvirlerini anımsatan ince bir figürcülük beğenisi, gerçekle efsaneyi bağdaştırmaya çalışan çekici bir resmetme aşkı, renkçilikte anlamını bulan zengin bir gönül coşkunluğu, Dereli'nin sanatı için ilk akla gelebilecek saptamalardır. Yeterince duygulu, çevreye ve insanlara açık, şiirsel değerlerle yüklü olan Dereli'nin resimleri, çağdaş Türk sanatının seçkin ve kişilikli örnekleri arasında yer almıştır. Cevat Dereli’nin yapıtları, kronolojik bir dizi içinde incelendiğinde, onun anılarını, dünya görüşünü ve sanat anlayışının değişim sürecini de gözlemlemenin mümkün olduğu görülür. Öyle ki Cevat Dereli’den sanatı hakkında açıklama yapması istendiğinde “Ben konuşmam, resim yaparım. Yapacağım tek açıklama budur.”* diyerek açıklamıştır.