çocuklar için komik çocuk masalları

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
.Sakar Şef ve Uçan Köfteler
Şef Şakir, dünyanın en sakar şefiydi. Mutfakta yürürken bile tökezlerdi.
Bir gün, yeni bir köfte tarifi denemeye karar verdi. Ama bir şeyleri karıştırdı.
Köfteler, fırından çıkınca havada uçmaya başladı! Şef Şakir şaşkınlıkla baktı.
Mutfakta köfte kovalamacası başladı. Köfteler, mutfak eşyalarına çarpa çarpa dans ediyordu.
Şef Şakir, bir file yakaladı ve uçan köfteleri toplamaya çalıştı.
Köfteler, fileden kaçıp pencereden dışarıya doğru uçmaya başladı.
Kasabanın üzerine köfte yağmuru yağdı. Herkes şaşkınlıkla gökyüzüne bakıyordu.
Şef Şakir, bu olaya çok güldü ve köfteleri yakalamaya devam etti.
Sonunda, bütün köfteleri yakaladı ve herkese dağıttı.
Herkes, uçan köfteleri kahkahalarla yedi. Şef Şakir, sakarlığına rağmen herkesi mutlu etti.
2. Kayıp Çoraplar Diyarı

Efe’nin çamaşır makinesi, kayıp çorapların eviydi sanki. Her seferinde bir çorabı yutardı.
Bir gece, Efe uyurken makine titremeye başladı ve içinden parlak bir ışık çıktı.
Efe, kendini çoraplarla dolu bir diyarda buldu. Her yerde tek eşli çoraplar vardı.
Kırmızı çizgili çorap, kendini "Kırmızı" olarak tanıttı ve Efe'ye rehberlik etmeye başladı.
"Kırmızı" ona, diğer çorapların neden kaybolduğunu anlattı. Meğer makine çorapları kaçırıyormuş!
Efe, çorapları evlerine geri göndermenin bir yolunu aradı.
Bir topuklu çorap olan "Topuk" onlara sihirli bir portal buldu.
Hep birlikte portala girdiler ve Efe kendini çamaşır makinesinin önünde buldu.
Makineden kayıp çoraplar çıktı ve herkes eşine kavuştu.
Efe, o günden sonra çoraplarını daha dikkatli kullandı.

3. Konuşan Muz ve Dans Eden Patates

Meyve ve sebzeler pazarı bir gün çok heyecanlıydı. Çünkü konuşan bir muz vardı!
Bu muz, her şeyi yorumluyor, herkesi güldürüyordu. Adı Muz Zıpzıp'tı.
Bir de dans eden patates vardı! Patates Potur, ritme göre taklalar atıyordu.
Pazardakiler, bu ikilinin gösterisine bayılıyordu. Herkes dans ediyor, gülüyordu.
Muz Zıpzıp şarkılar söylerken, Patates Potur ona eşlik ediyordu.
Bir gün, pazara sıkıcı bir adam geldi. Herkesin neşesini kaçırmaya çalıştı.
Ama Muz Zıpzıp ve Patates Potur, adamı bile güldürmeyi başardı.
Sıkıcı adam, onlara katıldı ve o da dans etmeye başladı.
Pazar, müzik ve kahkahalarla dolup taştı. Herkes çok eğleniyordu.
Muz Zıpzıp ve Patates Potur, herkesi mutlu eden bir ikiliydi.

4. Sihirli Şapka ve Haylaz Hayalet

Ali'nin dedesinden kalma bir sihirli şapkası vardı. Ama şapkayı ne zaman taksa, haylaz bir hayalet ortaya çıkıyordu.
Hayalet, etrafta uçuşup eşyaları deviriyordu. Ali, bu durumdan çok sıkılmıştı.
Bir gün, hayaleti yakalamaya karar verdi. Elinde bir ağ ve şapka ile hayaleti kovaladı.
Ama hayalet, her seferinde kaçıp başka bir yerde belirdi. Ali, çok yorulmuştu.
Sonunda, hayalete bir oyun oynamaya karar verdi. Onu bir kutuya hapsetmeyi denedi.
Hayalet, kutuya girince Ali kutuyu kapattı. Ama kutu birden titremeye başladı.
Kutudan bir sürü küçük hayalet çıktı! Ali, şaşkınlıkla onlara baktı.
Hayaletler, evi adeta oyun parkına çevirdiler. Her yer neşeyle doldu.
Ali, hayaletlerle oynamaya karar verdi ve o da çok eğlendi.
O günden sonra hayaletler Ali'nin en iyi arkadaşları oldu.

5. Tembel Kaplumbağa ve Hızlı Salyangoz

Kaplumbağa Kıpır, o kadar tembeldi ki, yataktan bile zor kalkardı.
Salyangoz Sürat ise çok hızlıydı. Bir yere gitmek için asla beklemeye tahammülü yoktu.
Bir gün, ikisi bir yarış yapmaya karar verdi. Kaplumbağa Kıpır, zoraki kabul etti.
Yarış başladı. Salyangoz Sürat, ışık hızıyla öne fırladı. Kıpır, yavaş yavaş ilerledi.
Sürat, Kıpır'ı beklemek yerine durup çilek yedi ve sonra bir uyku çekti
.Kıpır, uyandırdığında Sürat'i hala uyurken buldu ve gülerek yarışı kazanmayı başardı.
Sürat çok utanmıştı. O da yavaş olmanın tadını çıkarmaya karar verdi.
Beraber çimlerde oturdular. Sürat yavaş yavaş yürümenin keyfini keşfetti.
Kaplumbağa Kıpır ve Salyangoz Sürat, o günden sonra iyi arkadaş oldular.
Birlikte keyifli yürüyüşler yaptılar ve her anın tadını çıkardılar.
 
6. Kaybolan Güneş Gözlüğü
Ayşe'nin en sevdiği güneş gözlüğü bir gün kayboldu. Her yeri aradı ama bulamadı.
Gözlüğü, bir sincap tarafından ağacın tepesinde bulundu. Sincap, gözlükleri kendine yuva yapmıştı.
Ayşe, gözlüğünü ararken sincabı gördü. Sincap, gözlüklerle komik bir şekilde etrafa bakıyordu.
Ayşe, sincapla konuşmaya çalıştı. Sincap, gözlükleri vermeyi pek istemiyordu.
Ayşe, sincaba biraz fındık verdi. Sincap fındıkları çok sevdi ve gözlüğü Ayşe’ye geri verdi.
Ayşe, çok sevinmişti. Gözlüğünü takıp güneşe baktı.
Sincap da fındıkları yiyerek çok mutlu oldu.
Ayşe ve sincap, o günden sonra arkadaş oldular.
Ayşe, her gün sincabı ziyaret eder, birlikte oyunlar oynarlardı.
Kaybolan gözlük sayesinde Ayşe yeni bir arkadaş edinmişti.

7. Uykucu Fil ve Şarkıcı Fare

Fil Fifi, o kadar uykucuydu ki, günde 20 saat uyurdu.
Fare Fıçı ise çok şarkıcıydı. Her gün cıvıl cıvıl şarkılar söylerdi.
Bir gün, Fıçı, Fifi'yi uyandırmak için şarkı söyledi. Ama Fifi, hiç etkilenmedi.
Fıçı, daha yüksek sesle şarkı söyledi. Fifi, homurdanarak yatağından kalktı.
Fıçı, Fifi'ye bir şarkı yarışması teklif etti. Fifi, yarışmayı kabul etti.
Fıçı, şakıdı durdu. Fifi ise mırıldandı. Ama mırıldanmaları çok komikti.
Fıçı, Fifi’nin komik mırıldanışlarına kahkahalarla güldü. Fifi de kendini gülmekten alamadı.
Yarışmanın galibi, gülmekten en çok yorulan oldu. İkisi de kazanan oldu.
O günden sonra Fıçı ve Fifi en iyi arkadaş oldu. Birlikte şarkılar söyleyip güldüler.
Uykucu fil ile şarkıcı fare, herkesi eğlendiren bir ikili oldular.

8. Meraklı Tavşan ve Saklambaç Ormanı

Tavşan Tıpır, çok meraklıydı. Ormanın her köşesini keşfetmek isterdi.
Bir gün, gizemli bir orman keşfetti. Her yer saklanma yerleriyle doluydu.
Tıpır, saklambaç oynamak istedi. Ağaçlar, çalılıklar, her yer saklanmaya uygundu.
Tıpır, saklandı. Onu aramaya koca bir ayıcık geldi. Ama Tıpır, bulunamadı.
Sonra bir tilki onu aramaya geldi. Yine Tıpır, bulunamadı.
Ormandaki bütün hayvanlar onu aradı. Ama kimse Tıpır’ı bulamadı.
Tıpır, saklanmaktan o kadar yorulmuştu ki, birden ortaya çıktı.
Bütün hayvanlar çok şaşırdı. Tıpır’ın çok iyi saklandığını anladılar.
Tıpır, o günden sonra saklambaç şampiyonu oldu. Herkes ona hayran kaldı.
Meraklı tavşan, en iyi saklanma yerlerini keşfetmişti.

9. Sihirli Boya Kalemleri ve Yaramaz Resimler

Elif'in sihirli boya kalemleri vardı. Çizdiği her şey canlanıyordu.
Bir gün, bir ağaç çizdi. Ağaç birden meyve vermeye başladı.
Sonra bir kedi çizdi. Kedi birden konuşmaya başladı ve Elif'le oynamak istedi.
Elif, bir de palyaço çizdi. Palyaço hemen şakalar yapmaya başladı.
Ama palyaço çok yaramazdı. Her şeyi deviriyor, etrafta koşuşturuyordu.
Elif, palyaçoyu durdurmak için resmini silmeye çalıştı. Ama palyaço kaçtı.
Palyaço, bütün resimleri canlandırdı. Ev, resimlerle dolup taştı.
Elif, resimlerle oyun oynamaya başladı. Herkes çok eğleniyordu.
Sonunda, Elif resimleri sihirli kalemleriyle tekrar silerek her şeyi düzeltti.
O günden sonra, Elif sihirli kalemleri daha dikkatli kullandı.
 
10. Şarkı Söyleyen Tost Makinesi

Ayşe'nin tost makinesi bir gün şarkı söylemeye başladı. Her tost yapışında bir melodi çalıyordu.
Ailesi şaşkınlıkla tost makinesine baktı. Tost makinesi, çok güzel şarkılar söylüyordu.
Ayşe, her sabah kahvaltıya tost makinesinin şarkılarıyla uyanıyordu.
Komşular, tost makinesinin şarkılarını duyunca merakla Ayşe'nin evine geldiler.
Herkes tost makinesinin şarkılarını çok beğendi. Tost makinesi bir ünlü oldu.
Bir gün, tost makinesi şarkı söylemeyi bıraktı. Herkes çok üzüldü.
Ayşe, tost makinesini tamir etmeye çalıştı. Ama başaramadı.
Sonra, tost makinesinin fişini değiştirdi ve birden şarkılar yeniden başladı.
Tost makinesi, şarkı söylemeye devam etti. Herkes çok sevindi.
Sarkı söyleyen tost makinesi, kasabanın en sevilen şeyi oldu.

11. Süper Kahraman Pelerinli Kedi

Tekir, sıradan bir ev kedisiydi. Ama bir gün, kırmızı bir pelerin buldu.
Pelerini giyer giymez Tekir, süper kahraman oldu. Artık uçabiliyor ve çok hızlı koşabiliyordu.
Tekir, süper kahraman olarak sokaklarda devriye gezmeye başladı.
Yüksek ağaçlara tırmanan kedileri kurtarıyor, düşen eşyaları yakalıyordu.
Bir gün, bir postacıyla tanıştı. Postacı, süper kedinin hayranı olmuştu.
Postacı ve Tekir beraber çalışmaya karar verdiler. Postaları daha hızlı dağıtacaklardı.
Tekir, peleriniyle postaları evlere uçurmaya başladı. Herkes çok şaşırmıştı.
Ama pelerin bir gün koptu. Tekir yine normal bir kedi oldu.
Ama Tekir, süper kahramanlık günlerini hiç unutmadı.
O günden sonra Tekir, pelerini olmasa bile herkesin kahramanı oldu.

12. Ters Giden Çiçekler Bahçesi

Zeynep'in bahçesindeki çiçekler, bir gün ters büyümeye başladı. Kökleri havada, çiçekleri yerdeydi.
Zeynep, bu duruma çok şaşırdı. Çiçekler, çok komik görünüyordu.
Bir gün, bahçede bir kelebek gördü. Kelebek, yanlışlıkla bir sihirli tohumu yemişti.
Meğer, sihirli tohum çiçekleri tersine büyütüyormuş. Kelebek, Zeynep'e olanları anlattı.
Zeynep, kelebekle beraber çiçekleri düzeltecek bir yol aramaya başladı.
Birlikte ters büyüyen çiçeklerin etrafında dans ettiler ve sihirli bir şarkı söylediler.
Çiçekler, şarkı ve dansın etkisiyle düzelmeye başladı. Kökleri yere, çiçekleri yukarıya döndü.
Zeynep ve kelebek, çok sevinmişti. Bahçe eski haline dönmüştü.
Zeynep, bahçesine sihirli tohumlar eklememeye karar verdi.
O günden sonra Zeynep, bahçesindeki çiçeklere daha çok özen gösterdi.

13. Şakacı Bulut ve Yağmur Damlaları

Gökyüzündeki bir bulut, çok şakacıydı. Yağmur damlalarını konuşturuyor ve güldürüyordu.
Bir gün, yağmur damlalarıyla bir müzikal gösteri yapmaya karar verdi.
Yağmur damlaları, şakacı bulutun yönlendirmesiyle farklı sesler çıkarıyordu.
Gökyüzünde bir orkestra kurulmuştu sanki. Herkes müziğe hayran kalmıştı.
Ama bir gün, bulutun şakaları biraz abartılıydı. Yağmur damlaları, dans ederken her yeri ıslattı.
İnsanlar şemsiyelerini açmak zorunda kaldı. Herkesin kıyafetleri sırılsıklam oldu.
Bulut, şaka yapmayı bırakıp herkese özür diledi. Yağmur damlaları da sakinleşti.
O günden sonra, bulut şaka yapmaya devam etti. Ama şakaları her zaman yerindeydi.
Şakacı bulut ve yağmur damlaları, gökyüzünü her zaman eğlenceli hale getirdiler.
Birlikte şarkılar söyleyip herkesi mutlu ettiler.

14. Yaramaz Rüzgar ve Uçuşan Şapkalar

Bir gün, yaramaz bir rüzgar çıktı. Herkesin şapkalarını uçurmaya başladı.
Çocukların şapkaları, ağaçlara takıldı, çatıların üzerine çıktı. Herkes şaşkınlıkla etrafa baktı.
Bir kızın şapkası, bir kuş tarafından kapıldı. Kuş, şapkayı yuvasına götürdü.
Bir adamın şapkası ise bir su birikintisine düştü. Adam, şapkasını kurtarmaya çalıştı ama başaramadı.
Yaramaz rüzgar, kahkahalarla güldü. Ama sonra yaptığına pişman oldu.
Rüzgar, şapkaları geri getirmeye karar verdi. Şapkaları tek tek sahiplerine uçurmaya başladı.
Herkes şapkasına kavuşunca çok sevindi. Rüzgar da mutlu oldu.
Rüzgar, yaramazlık yapmamaya karar verdi. Bundan sonra daha dikkatli olacaktı.
O günden sonra rüzgar, herkese yardım etti. Şapkaları uçurmak yerine çiçekleri kokuttu.
Yaramaz rüzgar, herkesin sevgisini kazandı.

15. Konuşan Kitap ve Yaramaz Harfler


Elif'in bir konuşan kitabı vardı. Kitap, her gün ona yeni maceralar anlatıyordu.
Ama bir gün, kitap çok yaramaz harflerle doldu. Harfler yer değiştirmeye, kelimeleri karıştırmaya başladılar.
Elif, kitabı okumaya çalıştı ama hiçbir şey anlamadı. Kitap, tamamen karışmıştı.
Harfler, sayfalar arasında zıplayıp duruyordu. Elif, onları yakalamaya çalıştı ama çok zordu.
Sonunda, Elif harflere bir oyun oynamaya karar verdi. Onlara bir alfabe şarkısı söyledi.
Harfler, şarkıya eşlik etmeye başladı. Sonra yavaş yavaş yerlerine döndüler.
Kitap, yeniden normal hale geldi. Elif, kitabı okumaya devam etti ve yeni maceralar öğrendi.
Harfler, Elif’in dostu oldular. Yaramazlık yapmamaya karar verdiler.
Konuşan kitap ve harfler, birlikte çok güzel hikayeler anlattılar.
Elif, her gün kitabını okuyarak yeni bilgiler öğrenmeye devam etti.
 
Geri
Top