Günümüzde zekanın ne olduğu, nasıl tanımlanması gerektiği üzerindeki çalışmalarda artış görülmektedir. Zeka, TDK’ ya göre; “İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı” olarak tanımlanmıştır.
Zeka bir kişinin;
1. Bir veya birden fazla kültürde değer bulan bir ürün ortaya koyabilme kapasitesi
2. Gerçek hayatta karşılaştığı problemlere etkili ve verimli çözümler üretebilme becerisi
3. Çözüme kavuşturulması gereken yeni veya karmaşık yapılı problemleri keşfetme yeteneği olarak tanımlanmaktadır.
Harward Üniversitesi Psikoloji profesörlerinden Howard Gardner ise zekâyı; “Bir veya daha fazla kültürel yapıda değeri olan bir ürün veren, problem çözme yeteneği olan, bir birey zekidir” diye tanımlamıştır. Gardner, beyni hasar görmüş hastaları üzerinde yaptığı araştırmalar sonucu hastaların sözel veya mantıksal düşünme gücünü yitirmelerine rağmen ıslık çalma, spor yapma gibi becerilerini yitirmediklerini görmesi, zekânın birden fazla boyutunu olduğunu düşünmesine neden olmuştur.
Gardner, ilk kez 1983 yılında, her birinin birbirinden farklı pek çok zekasının olduğu ve bunların her birinin kendilerine özgü bir biçimde geliştiği ve çalıştığı tezini ortaya atmıştır. “Zihin Çerçeveleri Çoklu Zeka Kuramı” adlı kitabında topladığı çalışmaları eğitim, sanat, bilişsel psikoloji ve tıp alanlarındaki görüş ve düşünceleri yakından etkilemiş, bu alanlarda devrim yaratmıştır.
Gardner zekâ kuramı daha doğrusu insan zekâları kuramı; bütün insanlarda değiştirilmeden aynen bulunması gereken bir özellikte olmayıp bütün insanlarda değişik farkı yeteneklerle kendini göstermektedir.
Çoklu zekâ kuramı ile öğrenci merkezli eğitimine uygun bir zekâ ve zekâ gelişimi fikri oluşturulmuştur. Öğrenciler zevk aldıkları yollarda çalışırlarsa, zorlandıkları konuları bile kolaylıkla öğrenebilirler. Her öğrencinin kolaylıkla öğrenebildiği bir yol mutlaka vardır ve yine her öğrencinin, öğrenme zorluğu çekse de mutlaka yetenekli olduğu bir alan vardır. Burada eğitimciler, bireylerin güçlü ve etkin olduğu alanları tanıyarak, onların bu yönlerini kullanarak öğrenme süreçlerine katkıda bulunabilirler.
Gardner’in ortaya koyduğu çoklu zeka kuramı, zekayı 8 alana ayırmaktadır. Bu 8 zeka alanı aşağıdaki gibi adlandırılarak, açıklanmıştır,
Sözel-Dilsel Zekâ (Okuma, Yazma ve Konuşma Zekâsı) :
Sözcükler zekâsı ya da bir dilin temel işlemlerini açıkça kullanabilme yeteneğidir. Okuma, yazma, dinleme ve konuşma ile iletişim sağlayarak, bu zekânın en belirgin özellikleri kullanılır. Ayrıca, bir bireyin kendi diline ait kavramları bir masalci, bir konuşmacı veya bir politikacı gibi sözlü olarak ya da bir şair, bir yazar, bir editör veya bir gazeteci gibi yazılı olarak etkili bir şekilde kullanabilmesi kapasitesidir.
Bu zekânın özündeki kapasiteler şunlardır:
Mantıksal-Matematiksel Zekâ ( Sayı, Anlama ve Mantık Zekâsı) :
Bu zekâ, sayılar ve akıl yürütme zekâsı ya da tümdengelim ve tümevarım ile akıl yürütme, soyut problemler çözme ve birbiri ile ilişkili kavramlar, düşünceler arasındaki karmaşık ilişkileri anlama yeteneğidir. Mantıksal-matematiksel zekâ bilimsel hipotezi sınıflandırmada, öngörü, öncelik verme ve oluşturma, neden sonuç ilişkilerini anlama becerilerini içerir. Bir bireyin bir matematikçi, bir vergi memuru veya bir istatistikçi gibi sayıları etkili bir şekilde kullanabilmesi ya da bir bilim adamı, bir bilgisayar programcısı veya bir mantık uzmanı gibi sebep-sonuç ilişkisi kurarak olayların oluşumu ve işleyişi hakkında etkili bir şekilde mantık yürütebilmesi kapasitesidir.
Bu zekânın özündeki kapasiteleri şu şekilde belirtmiştir:
Görsel ve Mekânsal Zekâ (Resim, Renk ve Şekil Zekâsı) :
Resimler ve imgeler zekâsı ya da görsel dünyayı doğru olarak algılama ve kişinin kendi görsel yaşantılarını yeniden yaratma kapasitesidir. Şekil, renk biçim ve dokunuşu ve bunları somut ürünlere dönüştürme yeteneklerini içerir. Bu zekâ özelliği duygusal motor algının keskinleşmesi ile başlar. Görsel-uzaysal zeka, bir insanın bir avcı, bir izci ya da bir rehber gibi görsel ve uzaysal dünyayı doğru bir şekilde algılaması veya bir dekoratör, bir mimar ya da bir ressam gibi dış dünyadan edindiği izlenimler üzerine değişik şekiller uygulaması kapasitesidir.
Görsel/uzamsal zekânın özündeki kapasiteler şunlardır:
Bedensel-Kinestetik Zekâ ( Beden, Hareket ve Denge Zekâsı) :
Gardner, zekâ ile bedenin birbirinden ayrı olarak incelenmesinin yüzyılımızın geleneği olduğunu ve bunun yanlış bir yaklaşım haline geldiğini savunmaktadır. Bedensel zekâ tüm vücut ve ellerle ilgili bir zekâ türüdür. Başka bir deyişle, bu zekâ, vücut hareketlerini kontrol etmeyi ve yorumlamayı, fiziksel nesneleri maniple etmeyi ve vücut ile zihin arasında bir uyum oluşturmayı sağlar.Bir kişinin bir aktör, bir atlet ya da bir dansçı gibi düşünce ve duygularını anlatmak için vücudunu kullanmadaki ustalığı veya bir heykeltıraş, bir cerrah ya da bir tamirci gibi ellerini kullanma ve elleriyle yeni şeyler üretme kabiliyetleri kastedilir.
Bedensel zekânın özündeki kapasiteler şunlardır:
Müziksel – Ritmik Zekâ (Ses, Melodi ve Ritim Zekâsı ) :
Müzikal zekâ, diğer zekâ türleriyle ilişkili olmayabilen kendi kural ve düşünme yapılarına sahiptir. Müzik üç temel öğeyi kullanarak konuşulan bir dildir: ses perdesi, ritim ve ton. Gardner düzenli olarak müzikle bir arada olan her insanın bu üç öğeyi kullanarak beste yapma, şarkı söyleme ve enstrüman çalma gibi müzikal etkinliklerde sahip olduğu bazı becerilerle başarılı olabileceğini belirtmektedir. bir kişinin bir besteci, bir müzisyen ya da bir şarkıcı gibi müzik formlarını algılaması, ayırt etmesi ve ifade etmesi kabiliyetleridir.
Müzikal zekânın özündeki kapasiteler şunlardır:
Sosyal Zekâ ( İnsan, İlişki ve Uyum Zekâsı ) :
Bu zekâ çevredeki bireylerle iletişim kurma, onları anlama, bu kişilerin ruh durumlarını ve yeteneklerini tanıma gibi davranışlara işaret eder. Bu zekâsı gelişmiş insanlar moral, mizaç, güdüler ve eğilimleri fark eder ve ayrıştırırlar. Bu zekâ sözel ve sözel olmayan iletişim becerilerini, işbirliği becerilerini, çatışma yöntemini uzlaşma becerileri ile ortak fayda amacına ulaşmak için gereken güven, saygınlık, liderlik ve diğerlerini güdüleme yeteneği ile ilgilidir. Sosyal zeka, bir insanın bir öğretmen, bir terapist ya da bir pazarlamacı gibi çevresindeki insanların
duygularını, ilgilerini, isteklerini ve ihtiyaçlarını anlama, ayırt etme ve karşılaştırma kapasitesidir.
Sosyal zekânın özündeki kapasiteler şunlardır:
Öze Dönük-İçsel Zekâ ( Ben, Karakter ve Kişilik Zekâsı) :
Gardner’a göre günlük hayattaki en önemli zekâdır. Kişinin kendisi ile ilgili bilgisinin olması ya da yaşamı ve öğrenmesi ile ilgili sorumluluk almasına işaret eden zekâdır. Öze dönük zekâsı güçlü olan birey, kendi coşkularının sınırlarını anlayabilen, kendi davranışlarını yönetirken bunlara dayanabilen, güvenebilen kişidir.
Öze dönük zekânın özündeki kapasiteler şunlardır:
Doğacı Zekâ ( Doğa, Çevre ve Canlı Zekâsı):
Gardner tarafından açıklanan son zekâdır ve doğal çevreyi anlama, tanıma ile ilgilidir. Doğacı zekâ kişinin çevredeki bitki ve hayvan türlerini fark ettiklerinde ve alt türlerini sınıflandırma prensiplerini yaratabildiklerinde ortaya çıkmaktadır. Çeşitli çiçekleri ayırt edebilen farklı hayvanları adlandırabilen, hatta ayakkabı, araba, giysi çizimlerini ortak kategorilere yerleştirebilen çocuklarda bu zekânın gelişmiş olduğu gözlenebilir.
Doğacı zekânın özündeki yeterlilikler şunlardır:
Çoklu Zekâ Teorisinin İlkeleri
Howard Gardner tarafından tespit edilen zekâ ile ilgili ilkeler şunlardır:
• İnsanlar çok farklı zekâ türlerine sahiptir.
• Her insan aktif olarak kullandığı zekâları ile özel bir karışıma sahiptir.
• Her insanın kendine özgü bir zekâ profili vardır.
• Zekâların her biri insanda farklı bir gelişim sürecine sahiptir.
• Bütün zekâlar dinamiktir.
• İnsandaki zekâlar tanımlanabilir ve geliştirilebilir.
• Her insan kendi zekâsını geliştirmek ve tanımak fırsatına sahiptir.
• Her bir zekânın gelişimi kendi içinde değerlendirilmelidir.
• Her bir zekâ hafıza, dikkat, algı ve problem çözme açısından farklı bir sisteme sahiptir.
• Bir zekânın kullanım esnasında diğer zekâlardan da faydalanabilir.
• Kişisel altyapı, kültür, kalıtım, inançlar zekâların gelişimi üzerinde etkiye sahiptir.
• Bütün zekâlar, insanın kendini gerçekleştirmesi yolunda farklı ve özel kaynaklardır.
• İnsan gelişimini değerlendiren tüm bilimsel teoriler çoklu zekâ teorisini
desteklemektedir.
• Şu anda bilinen zekâ türlerinden daha farklı zekâlar da olabilir.
Zeka bir kişinin;
1. Bir veya birden fazla kültürde değer bulan bir ürün ortaya koyabilme kapasitesi
2. Gerçek hayatta karşılaştığı problemlere etkili ve verimli çözümler üretebilme becerisi
3. Çözüme kavuşturulması gereken yeni veya karmaşık yapılı problemleri keşfetme yeteneği olarak tanımlanmaktadır.
Harward Üniversitesi Psikoloji profesörlerinden Howard Gardner ise zekâyı; “Bir veya daha fazla kültürel yapıda değeri olan bir ürün veren, problem çözme yeteneği olan, bir birey zekidir” diye tanımlamıştır. Gardner, beyni hasar görmüş hastaları üzerinde yaptığı araştırmalar sonucu hastaların sözel veya mantıksal düşünme gücünü yitirmelerine rağmen ıslık çalma, spor yapma gibi becerilerini yitirmediklerini görmesi, zekânın birden fazla boyutunu olduğunu düşünmesine neden olmuştur.
Gardner, ilk kez 1983 yılında, her birinin birbirinden farklı pek çok zekasının olduğu ve bunların her birinin kendilerine özgü bir biçimde geliştiği ve çalıştığı tezini ortaya atmıştır. “Zihin Çerçeveleri Çoklu Zeka Kuramı” adlı kitabında topladığı çalışmaları eğitim, sanat, bilişsel psikoloji ve tıp alanlarındaki görüş ve düşünceleri yakından etkilemiş, bu alanlarda devrim yaratmıştır.
Gardner zekâ kuramı daha doğrusu insan zekâları kuramı; bütün insanlarda değiştirilmeden aynen bulunması gereken bir özellikte olmayıp bütün insanlarda değişik farkı yeteneklerle kendini göstermektedir.
Çoklu zekâ kuramı ile öğrenci merkezli eğitimine uygun bir zekâ ve zekâ gelişimi fikri oluşturulmuştur. Öğrenciler zevk aldıkları yollarda çalışırlarsa, zorlandıkları konuları bile kolaylıkla öğrenebilirler. Her öğrencinin kolaylıkla öğrenebildiği bir yol mutlaka vardır ve yine her öğrencinin, öğrenme zorluğu çekse de mutlaka yetenekli olduğu bir alan vardır. Burada eğitimciler, bireylerin güçlü ve etkin olduğu alanları tanıyarak, onların bu yönlerini kullanarak öğrenme süreçlerine katkıda bulunabilirler.
Gardner’in ortaya koyduğu çoklu zeka kuramı, zekayı 8 alana ayırmaktadır. Bu 8 zeka alanı aşağıdaki gibi adlandırılarak, açıklanmıştır,
Sözel-Dilsel Zekâ (Okuma, Yazma ve Konuşma Zekâsı) :
Sözcükler zekâsı ya da bir dilin temel işlemlerini açıkça kullanabilme yeteneğidir. Okuma, yazma, dinleme ve konuşma ile iletişim sağlayarak, bu zekânın en belirgin özellikleri kullanılır. Ayrıca, bir bireyin kendi diline ait kavramları bir masalci, bir konuşmacı veya bir politikacı gibi sözlü olarak ya da bir şair, bir yazar, bir editör veya bir gazeteci gibi yazılı olarak etkili bir şekilde kullanabilmesi kapasitesidir.
Bu zekânın özündeki kapasiteler şunlardır:
- Düzeni ve sözcüklerin içeriğini anlama
- Açıklama, öğretme, öğrenme
- Mizaha dayalı anlatım
- Yazılı ya da sözlü olarak etkili hitabet, ikna ve etkileme gücü
- Hatırlama ve geri getirme
- Metalinguistik analiz( anlamaya yönelik çözümleyici sorular sorma)
Mantıksal-Matematiksel Zekâ ( Sayı, Anlama ve Mantık Zekâsı) :
Bu zekâ, sayılar ve akıl yürütme zekâsı ya da tümdengelim ve tümevarım ile akıl yürütme, soyut problemler çözme ve birbiri ile ilişkili kavramlar, düşünceler arasındaki karmaşık ilişkileri anlama yeteneğidir. Mantıksal-matematiksel zekâ bilimsel hipotezi sınıflandırmada, öngörü, öncelik verme ve oluşturma, neden sonuç ilişkilerini anlama becerilerini içerir. Bir bireyin bir matematikçi, bir vergi memuru veya bir istatistikçi gibi sayıları etkili bir şekilde kullanabilmesi ya da bir bilim adamı, bir bilgisayar programcısı veya bir mantık uzmanı gibi sebep-sonuç ilişkisi kurarak olayların oluşumu ve işleyişi hakkında etkili bir şekilde mantık yürütebilmesi kapasitesidir.
Bu zekânın özündeki kapasiteleri şu şekilde belirtmiştir:
- Soyut yapıları tanıma
- Tümevarım yoluyla akıl yürütme
- Tümdengelim yoluyla akıl yürütme
- Bağlantı ve ilişkileri ayırt etme
- Karmaşık hesaplamalar yapma
- Bilimsel yöntemi kullanma
Görsel ve Mekânsal Zekâ (Resim, Renk ve Şekil Zekâsı) :
Resimler ve imgeler zekâsı ya da görsel dünyayı doğru olarak algılama ve kişinin kendi görsel yaşantılarını yeniden yaratma kapasitesidir. Şekil, renk biçim ve dokunuşu ve bunları somut ürünlere dönüştürme yeteneklerini içerir. Bu zekâ özelliği duygusal motor algının keskinleşmesi ile başlar. Görsel-uzaysal zeka, bir insanın bir avcı, bir izci ya da bir rehber gibi görsel ve uzaysal dünyayı doğru bir şekilde algılaması veya bir dekoratör, bir mimar ya da bir ressam gibi dış dünyadan edindiği izlenimler üzerine değişik şekiller uygulaması kapasitesidir.
Görsel/uzamsal zekânın özündeki kapasiteler şunlardır:
- Aktif hayal gücü
- Zihinde canlandırma
- Uzayda yer, yön, yol bulma
- Grafik temsili
- Uzaydaki nesneler arasındaki ilişkileri tanıma
- İmajlarla zihinsel manevralar yapma
- Farklı açılardan objeler arasındaki benzerlik ve farklılıkları tanıma
Bedensel-Kinestetik Zekâ ( Beden, Hareket ve Denge Zekâsı) :
Gardner, zekâ ile bedenin birbirinden ayrı olarak incelenmesinin yüzyılımızın geleneği olduğunu ve bunun yanlış bir yaklaşım haline geldiğini savunmaktadır. Bedensel zekâ tüm vücut ve ellerle ilgili bir zekâ türüdür. Başka bir deyişle, bu zekâ, vücut hareketlerini kontrol etmeyi ve yorumlamayı, fiziksel nesneleri maniple etmeyi ve vücut ile zihin arasında bir uyum oluşturmayı sağlar.Bir kişinin bir aktör, bir atlet ya da bir dansçı gibi düşünce ve duygularını anlatmak için vücudunu kullanmadaki ustalığı veya bir heykeltıraş, bir cerrah ya da bir tamirci gibi ellerini kullanma ve elleriyle yeni şeyler üretme kabiliyetleri kastedilir.
Bedensel zekânın özündeki kapasiteler şunlardır:
- Vücut hareketlerini kontrol etme
- Önceden planlanmış vücut hareketlerini kontrol etme
- Bedenin farkında olma
- Zihin ile beden arasında güçlü bir bağ kurma
- Pandomim yetenekleri
- Bedeni tümüyle iyi kullanma
Müziksel – Ritmik Zekâ (Ses, Melodi ve Ritim Zekâsı ) :
Müzikal zekâ, diğer zekâ türleriyle ilişkili olmayabilen kendi kural ve düşünme yapılarına sahiptir. Müzik üç temel öğeyi kullanarak konuşulan bir dildir: ses perdesi, ritim ve ton. Gardner düzenli olarak müzikle bir arada olan her insanın bu üç öğeyi kullanarak beste yapma, şarkı söyleme ve enstrüman çalma gibi müzikal etkinliklerde sahip olduğu bazı becerilerle başarılı olabileceğini belirtmektedir. bir kişinin bir besteci, bir müzisyen ya da bir şarkıcı gibi müzik formlarını algılaması, ayırt etmesi ve ifade etmesi kabiliyetleridir.
Müzikal zekânın özündeki kapasiteler şunlardır:
- Müziğin ve ritmin yapısına değer verme
- Müzikle ilgili şemalar oluşturma
- Seslere karşı duyarlılık
- Melodi, ritim ve sesleri taklit etme, tanıma ve yaratma
- Ton ve ritimlerin değişik özelliklerinin kullanma
Sosyal Zekâ ( İnsan, İlişki ve Uyum Zekâsı ) :
Bu zekâ çevredeki bireylerle iletişim kurma, onları anlama, bu kişilerin ruh durumlarını ve yeteneklerini tanıma gibi davranışlara işaret eder. Bu zekâsı gelişmiş insanlar moral, mizaç, güdüler ve eğilimleri fark eder ve ayrıştırırlar. Bu zekâ sözel ve sözel olmayan iletişim becerilerini, işbirliği becerilerini, çatışma yöntemini uzlaşma becerileri ile ortak fayda amacına ulaşmak için gereken güven, saygınlık, liderlik ve diğerlerini güdüleme yeteneği ile ilgilidir. Sosyal zeka, bir insanın bir öğretmen, bir terapist ya da bir pazarlamacı gibi çevresindeki insanların
duygularını, ilgilerini, isteklerini ve ihtiyaçlarını anlama, ayırt etme ve karşılaştırma kapasitesidir.
Sosyal zekânın özündeki kapasiteler şunlardır:
- İnsanlarla sözlü ya da sözsüz etkin iletişim kurma
- Bir bireyin ruhsal durumunu ya da duygularını okuma
- Grupta işbirliği içinde çalışma
- Karşıdaki kişinin bakış açısıyla dinleme
- Empati kurma
- Sinerji kazanma ve yaratma
Öze Dönük-İçsel Zekâ ( Ben, Karakter ve Kişilik Zekâsı) :
Gardner’a göre günlük hayattaki en önemli zekâdır. Kişinin kendisi ile ilgili bilgisinin olması ya da yaşamı ve öğrenmesi ile ilgili sorumluluk almasına işaret eden zekâdır. Öze dönük zekâsı güçlü olan birey, kendi coşkularının sınırlarını anlayabilen, kendi davranışlarını yönetirken bunlara dayanabilen, güvenebilen kişidir.
Öze dönük zekânın özündeki kapasiteler şunlardır:
- Konsantrasyon
- Düşünsellik
- Yürütücü biliş/Üst biliş (Düşünme hakkındaki düşünce etkinlikleri)
- Değişik duyguların farkında olma
- Özü tanıma ve değer verme
- Yüksek düzeyli düşünme becerileri ve akıl yürütme
Doğacı Zekâ ( Doğa, Çevre ve Canlı Zekâsı):
Gardner tarafından açıklanan son zekâdır ve doğal çevreyi anlama, tanıma ile ilgilidir. Doğacı zekâ kişinin çevredeki bitki ve hayvan türlerini fark ettiklerinde ve alt türlerini sınıflandırma prensiplerini yaratabildiklerinde ortaya çıkmaktadır. Çeşitli çiçekleri ayırt edebilen farklı hayvanları adlandırabilen, hatta ayakkabı, araba, giysi çizimlerini ortak kategorilere yerleştirebilen çocuklarda bu zekânın gelişmiş olduğu gözlenebilir.
Doğacı zekânın özündeki yeterlilikler şunlardır:
- Doğa ile bütünleşme
- Doğal bitki örtüsüne duyarlılık
- Canlılar ile etkileşim kurma, koruma
- Doğanın tepkilerine karşı duyarlılık, farkındalık
- Doğadaki bitki ve hayvanları tanıma ve sınıflama
- Bitki yetiştirme
Çoklu Zekâ Teorisinin İlkeleri
Howard Gardner tarafından tespit edilen zekâ ile ilgili ilkeler şunlardır:
• İnsanlar çok farklı zekâ türlerine sahiptir.
• Her insan aktif olarak kullandığı zekâları ile özel bir karışıma sahiptir.
• Her insanın kendine özgü bir zekâ profili vardır.
• Zekâların her biri insanda farklı bir gelişim sürecine sahiptir.
• Bütün zekâlar dinamiktir.
• İnsandaki zekâlar tanımlanabilir ve geliştirilebilir.
• Her insan kendi zekâsını geliştirmek ve tanımak fırsatına sahiptir.
• Her bir zekânın gelişimi kendi içinde değerlendirilmelidir.
• Her bir zekâ hafıza, dikkat, algı ve problem çözme açısından farklı bir sisteme sahiptir.
• Bir zekânın kullanım esnasında diğer zekâlardan da faydalanabilir.
• Kişisel altyapı, kültür, kalıtım, inançlar zekâların gelişimi üzerinde etkiye sahiptir.
• Bütün zekâlar, insanın kendini gerçekleştirmesi yolunda farklı ve özel kaynaklardır.
• İnsan gelişimini değerlendiren tüm bilimsel teoriler çoklu zekâ teorisini
desteklemektedir.
• Şu anda bilinen zekâ türlerinden daha farklı zekâlar da olabilir.