• 📢 Merhaba Ziyaretçi.
    "Bahar geldi hoşgeldi 🌼🍃"
    konulu fotoğraf yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizleri de objektifinize takılan bir bahar resmiyle yarışmada görmek isteriz...

Cumhuriyet Tarihi 1923-2009 (Kisa Aciklamali)

  • Konuyu açan Konuyu açan wien06
  • Açılış tarihi Açılış tarihi

wien06

V.I.P
V.I.P

Devletin Örgütlenmesi ve İnkılaplar​

Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kazanılıp, Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Mustafa Kemal ilk iş olarak savaş sırasında kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk cemiyetlerini birleştirerek, Cumhuriyet Halk Fırkası (Partisi)’na dönüştürdü ve fırkanın genel başkanlığını üstlendi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin amacı ülkeyi modernleştirmek ve model olarak benimsenen Batı sistemini, kurumlarını ve yaşam tarzını hayata geçirmekti.

29 Ekim 1923 tarihinde inkılapların en önemlisi kabul edilen Cumhuriyet ilan edildi. Ulusal mücadelenin önderi Mustafa Kemal, oy birliğiyle Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi. İsmet Paşa (İnönü) da Başbakan olarak atandı. TBMM, Cumhuriyet’in ilanından dört ay sonra, hilafeti kaldırarak, Osmanlı hanedanı mensuplarının ülke dışına çıkarılmasına karar verdi (3 Mart 1924).

Modern bir devlet ve toplum yapısının oluşturulması için, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, bireylerin inanç ve vicdan özgürlüklerinin sağlanması gerekiyordu. Bu nedenle de bir hilafet kurumu olan Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak, Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı ve Evkaf Müdürlüğü kuruldu. Tevhidi Tedrisat Kanunu ile din okulları düzenine ve ikili eğitim yapısına son verilerek, tüm okullar ve eğitim işleri Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde birleştirildi. Adli Teşkilat Yasası ile şeriat mahkemeleri yerini bağımsız mahkemelere bıraktı. 25 Kasım 1925 tarihinde çıkarılan Şapka Kanunu ile sarık ve fes giyilmesi yasaklandı ve “şapka” millî başlık oldu. 30 Kasım 1925 tarihinde tekke, zaviye ve türbeler kapatılarak tarikat unvanları kaldırıldı. 26 Aralık 1925 tarihinde uluslararası saat ve takvim düzenleri kabul edildi. 17 Şubat 1926 tarihinde Osmanlı hukukunun temel taşları olan Mecelle ve Şer’i Hukuk yerine “Türk Medeni Kanunu” kabul edildi. Buna paralel olarak Borçlar, Ceza ve Ticaret kanunları da çağdaş esaslar doğrultusunda yeniden düzenlendi.

Çok eşliliğin yasaklanması ve boşanmalar konusunda sadece mahkemelerin yetkili kılınması, kadın hakları konusunda atılan ilk önemli adımları oluşturdu. Kadınlar birçok Avrupa ülkesinden önce; 1930 yılında belediyeler, 1933 yılında köy ihtiyar heyetleri, 1934 yılında ise TBMM için seçme ve seçilme hakkı elde etti.

Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yeni bir Türk alfabesi hazırlandı ve Latin harflerinin kullanılmasını öngören yasa 1 Kasım 1928 tarihinde TBMM’de kabul edildi. 1931 yılında evrensel ağırlık ve uzunluk ölçüleri, metre ve kilo sistemleri kabul edildi.

21 Haziran 1934 tarihinde Soyadı Kanunu çıkarıldı. 5 ay sonra çıkarılan bir kanunla ise modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadı verildi.

“Devletin dini İslamdır.” hükmü 1928 tarihinde yapılan değişiklikle Anayasa’dan çıkartıldı. 1931 yılında Türk Tarih Kurumu, 1932 yılında Türk Dil Kurumu kuruldu. 1937 yılında ise Türkiye’nin laik bir devlet olduğu, Anayasa hükmü hâline getirildi.

Atatürk Döneminde İç ve Dış Politika​

Atatürk, inkılapları halkın tümüne benimsetmek kararındaydı. Fakat devleti kuran inkılapçı CHP içerisinde bile bir süre sonra muhalif sesler yükselmeye başladı. Gerçekleştirilen inkılapların Türkiye’nin sosyal ve siyasal yapısına uymadığını düşünen ve aralarında Rauf Orbay, Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy gibi Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın yönetiminde bulunan bir grup komutanın da yer aldığı muhalifler CHP’den istifa ederek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kurdular. Partinin başkanlığına Kâzım Karabekir getirildi. Güneydoğu Anadolu’da gerici Şeyh Said İsyanı’nın çıkması üzerine hükûmet, 3 Haziran 1925 tarihinde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kapattı.

Çok partili sisteme geçmek Atatürk’ün idealiydi. Bu nedenle eski başbakanlardan olan Fethi Okyar’a Serbest Fırkayı kurdurdu. İsmet İnönü’ye muhalif olan Fethi Okyar’ın liderliğindeki parti, halktan büyük ilgi görmeye ve beklenmedik şekilde gelişmeye başladı. Okyar’ın İzmir gezisi sırasında üzücü olayların meydana gelmesi nedeniyle parti, 17 Kasım 1930 tarihinde kendini feshetti.

Cumhuriyet’in ilk yıllarının özelliği, Millî Misak’a ve barışa dayalı bir dış politika izlenmesiydi. Başarılı bir diplomasi ile İstanbul ve Çanakkale boğazlarının ulusal savunma sistemi içinde yer alması sağlanmış (Montreaux Antlaşması1936), Balkan (1934) ve Sadabad (1937) paktları ile bütün komşu ülkelere karşı izlenen dostluk politikaları yaygınlaştırılmıştı. Hatay, Atatürk’ün uğraştığı son dış politika sorunu oldu. Dinamizmi, güçlü sezgileri, güç dengelerini doğru hesap edebilmesi, iç ve dış koşulları doğru değerlendirmesiyle bilinen Atatürk, vefatından (10 Kasım 1938) önce Hatay sorununu da çözüme kavuşturmuştu. Batı modeli doğrultusunda büyük adımlar atmış olan Atatürk, geriye kurumları çağdaşlaşmış ve inkılapları yürekten benimsemiş bir ülke bırakmıştır.
 

İnönü Dönemi ve Savaş Yılları​

Atatürk’ün vefatından sonra Cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, başarılı bir denge politikası izleyerek Türkiye’yi 1939 yılında başlayan 2. Dünya Savaşı’nın dışında tutmayı başardı.

Bununla birlikte, savaşın bitmesine kısa bir süre kala ABD, İngiltere ve SSCB’nin yanında yer alarak Almanya ve Japonya’ya savaş ilan eden Türkiye, 26 Haziran 1945 tarihinde San Francisco Konferansı’na davet edilerek Birleşmiş Milletler Bildirisi’ni imzaladı ve kurucu üyeler arasında yer aldı.

Çok Partili Döneme Geçiş​

Fuat Köprülü, Refik Koraltan, Celal Bayar ve Adnan Menderes, tarihe “Dörtlü Takrir” olarak geçen ünlü önergelerini CHP Meclis Grubu’na vererek iç tüzüğün ve bazı yasaların değiştirilmesini istemişlerdi. “Dörtlü Takrir”e imza koyanlar, 7 Ocak 1946 günü, Demokrat Parti (DP)’yi, kurdular. Demokrasinin ve liberal ekonomi anlayışının öncülüğünü yapan DP, 1946 seçimlerinde meclise girmeyi, 1950 seçimlerinde ise tek başına iktidara gelmeyi başardı. 1954 seçimlerinde oylarını artırarak iktidarını daha da perçinleyen DP, 1957 seçimlerinde oy kaybına uğramasına rağmen 27 Mayıs 1960’a kadar iktidarını sürdürdü.

CHP iktidarı döneminde benimsenmeye başlanan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile yakın iş birliği, DP iktidarı döneminde dış politikaya yeni boyutlar getirdi. Missouri gemisinin İstanbul’a gelişi, Truman Doktrini ve Marshall Planı’nın uygulamaya konması ile ABD’den ilk ekonomik ve askerî yardımların gelmeye başlaması, İsmet İnönü’nün bu doğrultuda attığı temelleri sağlamlaştırmıştı. Türkiye, DP iktidarı döneminde Kore’ye asker gönderdi ve Kuzey Atlantik Paktı Örgütü (NATO)’ne üye oldu (1952).

1954 seçimlerinden sonra ekonominin, halkın ve sivilasker bürokratların durumu bozulmaya başlamıştı. Halktaki hoşnutsuzluk karşısında muhalefet ve basının da eleştirileri sertleşmişti. İktidar ise bu eğilime karşı bazı sert önlemler almaya yönelmişti. Ana muhalefet partisi lideri İsmet İnönü’nün yurt gezilerinde karşılaştığı engeller, basını kontrol altında tutmak için başvurulan yöntemler ve Mecliste kurulan “Tahkikat Komisyonu” tansiyonu iyice yükseltmiş, rejim tartışmalarına yol açmıştı.

27 Mayıs ve Ara Dönem​

Silahlı Kuvvetlerin çeşitli kademelerindeki bir grup subay, 27 Mayıs 1960 sabahı planlı bir şekilde harekete geçerek, 10 yıllık DP iktidarını devirdi ve yönetime el koydu. İhtilalci subaylar tarafından “Millî Birlik Komitesi (MBK)” adında bir komite kuruldu. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel; Devlet, Hükûmet ve Millî Birlik Komitesi başkanlığı görevlerini üstlendi. MBK yasama görevini üstlenirken, 17 Haziran 1960’ta çoğu sivillerden oluşan bir hükûmet göreve başladı.

Kurucu Meclis, 5 Ocak 1961 tarihinde toplandı. Kurucu Meclisin son şeklini verdiği Anayasa, 9 Temmuz 1961 tarihinde yapılan referandumla kabul edilerek yürürlüğe girdi. 1961 Anayasası’nın getirdiği en önemli yenilik; parlamentonun, Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu olmak üzere iki kanattan oluşmasıydı. MBK, 15 Ekim 1961 tarihinde yapılan seçimlerle iktidarı sivillere teslim etti. Anayasa gereği MBK’nin 22 üyesi “Tabii Senatör” olarak parlamentoya girerken, Cemal Gürsel Cumhurbaşkanı seçildi.

Devrik Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu üyeleri, milletvekilleri ve bazı bürokratlar 27 Mayıs 1960 sabahı Harp Okulu’nda gözetim altına alınmışlardı. Yassıada’da kurulan “Yüksek Adalet Divanı”, “Anayasa’yı ihlal” ile suçladığı DP iktidar mensuplarından 15’ine idam cezası verdi. Bunlardan 12’si MBK tarafından müebbet hapse çevrildi. Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan 16 Eylül 1961, DP iktidarının Başbakanı Adnan Menderes ise 17 Eylül 1961’de İmralı Adası’nda idam edildi. Diğer tutukluların tümü 1964 yılına kadar çeşitli aflarla serbest bırakıldı.

Hareketli Yıllar ve AP Dönemi​

15 Ekim 1961’de yapılan ilk seçimlerde, emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala liderliğindeki Adalet Partisi ile ihtilal hükûmetinin Maliye Bakanlığını yapan Ekrem Alican’ın liderliğindeki Yeni Türkiye Partisi’nin oy toplamı, DP’nin 1957 yılında aldığından daha fazlaydı. CHP’nin oyları ise % 41’den % 37’ye gerilemişti.

Seçimlerden sonra CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün başkanlığında kurulan CHPAP koalisyon hükûmeti, sivil rejime dönüşü kolaylaştırmakla birlikte iç uyumsuzluklar nedeniyle uzun ömürlü olamadı. Onu, yine İsmet İnönü’nün başkanlığında kurulan 2. ve 3. koalisyonlarla, Suat Hayri Ürgüplü’nün başkanlığında kurulan koalisyon hükûmeti izledi.

Ragıp Gümüşpala’nın 1964’te vefatıyla boşalan AP Genel Başkanlığı’na, Devlet Su İşleri eski Genel Müdürü Süleyman Demirel seçildi. AP, 1965 seçimlerinde oyların % 53’ünü alarak tek başına iktidara geldi. Bu seçimlerin bir özelliği de Türkiye’de ilk kez bir sosyalist partinin Türkiye İşçi Partisi seçimlere katılması ve 14 milletvekilliği kazanmasıydı.

12 Mart ve Ara Rejim​

1968 yılında başlayan öğrenci eylemleri giderek siyasi ve ideolojik bir içerik kazanarak teröre dönüşmüştü. Bu terörü durdurmak gerekçesiyle komutanlar 12 Mart 1971’de muhtıra verdiler. Yeni ara rejimin ilk hükûmeti, CHP’den istifa eden Prof. Nihat Erim tarafından kuruldu. Sıkıyönetim ilan edildi ve bazı özgürlükler kısıtlandı. 1. ve 2. Erim hükûmetlerinin sert önlemlerine rağmen terörün tırmanışa geçmesi önlenemeyince Ferit Melen’in kurduğu hükûmet iktidara geldi. Onu izleyen Naim Talu hükûmeti ise bir çeşit demokrasiye geçiş sürecini başlattı. 1973 yılında TBMM’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini 12 Martçıların adayı Faruk Gürler kaybetti, AP ve CHP’nin ortak adayı Fahri Korutürk kazandı.

Bu arada İsmet İnönü, milletvekilliğinden, CHP Genel Başkanlığı ve üyeliğinden istifa etti. Hemen toplanan kurultayda Bülent Ecevit, Genel Başkan seçildi.
 

Ecevit Hükûmetleri ve “MC” Dönemleri​

1973 yılında yapılan seçimler, 12 Mart rejiminin sonunu getirmişti. Seçimlerde hiçbir partinin tek başına iktidara gelememesi yeni koalisyonlar dönemini başlattı. En yüksek oyu alan CHP, görüşlerinde dinî motifleri öne çıkaran Millî Selamet Partisi (MSP) ile koalisyon hükûmeti kurdu. Bu ilginç uzlaşma, olumlu sonuçlar doğurdu ise de dünyadaki konjonktürel gelişmeler Türkiye’ye, dolayısıyla hükûmete de yansıdı. Dünyadaki petrol bunalımının ardından Kıbrıs sorunu gündeme geldi. Nikos Sampson’un 1974 Haziran ayında Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı ENOSİS’çi bir darbe yapması üzerine Türkiye, anlaşmalardan doğan garantörlük hakkını kullanarak Kıbrıs’a askerî müdahalede bulunmak zorunda kaldı. Bu müdahaleye Batı olumsuz tavır alırken, ABD Türkiye’ye ekonomik ambargo ilan etti. Kıbrıs müdahalesi sonrası izlenecek dış politika konusunda anlaşmazlık belirince, CHPMSP koalisyonu dağıldı (Kasım 1974). Başbakanlık görevi verilen Kontenjan Senatörü Sadi Irmak’ın kurduğu hükûmet ise TBMM’den güvenoyu alamadı.

Yeni katılanlarla milletvekili sayısını artıran AP; MSP, MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) ve CGP (Cumhuriyetçi Güven Partisi) ile bir araya gelerek çoğunluğu sağladı. Yeni hükûmeti kurma görevi Süleyman Demirel’e verildi. Demirel 1977 seçimlerine kadar işbaşında kalacak olan ilk Milliyetçi Cephe (MC) hükûmetini kurdu (Mart 1975). 1977 seçimlerinde hiçbir parti tek başına iktidar olabilecek çoğunluğu sağlayamayınca, Süleyman Demirel bu kez CGP’nin dâhil olmadığı 2. MC hükûmetini oluşturdu (Temmuz 1977). 1974 yılında başlayan ekonomik bunalım ve terör derinleşerek devam ediyordu.

Süleyman Demirel başkanlığındaki 2. MC hükûmeti, Aralık 1977 tarihinde CHP’nin gensorusu ile düşürüldü. CHP lideri Bülent Ecevit; 11 bağımsız milletvekili, DP ve CGP’nin desteğiyle yeni bir hükûmet kurdu. Fakat ne ekonomik darboğazdan çıkılabildi ne de terörün tırmanışı durdurulabildi. 1979 sonbaharında yapılan Cumhuriyet Senatosu kısmi yenileme seçimlerini CHP kaybedince, Başbakan Bülent Ecevit görevden çekildi. AP lideri Süleyman Demirel, bu kez MSP ve MHP tarafından dışarıdan desteklenen AP azınlık hükûmetini kurdu (25 Kasım 1979).

AP azınlık hükûmetinin ülkeyi ekonomik darboğazdan çıkarmak için aldığı “24 Ocak Kararları” kısa sürede olumlu sonuç verdi ama terör olaylarının önüne geçilemedi. Terörün yoğun olduğu illerde sıkıyönetim ilan edildi. Öte yandan 1980 yılının ilk aylarında görev süresi dolan Fahri Korutürk’ün yerine yeni cumhurbaşkanı bir türlü seçilemiyordu.

12 Eylül Ara Rejimi (19801983)​

12 Eylül 1980 tarihinde, Türkiye’de yeni bir askerî müdahale gerçekleştirildi. Ordu, emir komuta zinciri içinde yönetime el koymuştu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve kuvvet komutanlarından oluşan Millî Güvenlik Konseyi (MGK), TBMM’yi ve hükûmeti feshetti. Tüm ülkede sıkıyönetim ilan edildi. AP, CHP, MSP ve MHP liderleri gözetim altına alındı. MGK, müdahaleden sonra yasama ve yürütme yetkilerini üstlenerek, Konseyin başkanı olan Kenan Evren’i “Devlet Başkanlığı”na getirdi. Yeni hükûmet, emekli Oramiral Bülend Ulusu’nun başkanlığında kuruldu. AP azınlık hükûmetinin Başbakanlık Müsteşarı ve 24 Ocak Kararları’nın mimarı Turgut Özal da hükûmette Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığına getirildi. Bu dönemde ekonomik istikrar programı aynen sürdürüldü.

Haziran 1981’de, MGK ve Danışma Meclisinden (DM) oluşacak bir “Kurucu Meclis” yapılanması kararı alındı. Danışma Meclisi üyelerinin açıklandığı gün, daha önce etkinlikleri yasaklanmış olan tüm siyasi partiler kapatılarak mal varlıklarına el kondu.

DM Anayasa Komisyonu tarafından hazırlanan yeni Anayasa, 7 Kasım 1982 tarihinde halkoyuna sunuldu ve % 91.2 “evet” oyu ile kabul edildi. Yeni Anayasa’nın kabulü ile Kenan Evren “Cumhurbaşkanı” sıfatını aldı. Siyasi Partiler Yasası 24 Nisan 1983 tarihinde yürürlüğe girdi ve yeni siyasi partilerin kurulması için siyasi faaliyetler kademeli olarak serbest bırakıldı.

6 Kasım 1983 tarihinde yapılan genel seçimlere ANAP (Anavatan Partisi), MDP (Milliyetçi Demokrasi Partisi) ve HP (Halkçı Parti) katıldı. Oyların % 45.1’ini alan ANAP tek başına iktidar oldu.

24 Kasım 1983 tarihinde toplanan TBMM’nin başkanlık divanının oluşmasıyla MGK’nin görevi sona erdi.

1. ve 2. Özal Hükûmetleri​

Özal hükûmetleri döneminin en önemli özelliği, Turgut Özal’ın deyimiyle, gerçekleştirilen “büyük transformasyon” oldu. Üst üste yapılan cesur ve kararlı reformlarla ekonomi yön ve kabuk değiştirdi. Ekonomideki iyileşme, büyüme hızına da olumlu yansıdı.

Avrupa ülkeleriyle ilişkiler iyileştirildi. Türkiye ile ilişkilerini askıya almış olan Avrupa Konseyi Danışma Meclisi, Türk parlamenterlerin bu kurula katılmasını Mayıs 1984’te kabul etti. Yunanistan’ın NATO’nun askerî kanadına dönmesine MGK döneminde izin verildikten sonra, ABD ile canlanan ilişkilerdeki düzelme devam etti. Irakİran savaşında tarafsız bir politika izlendi.

Bu dönemde iç politikadaki en önemli gelişme ise, 6 Eylül 1986 tarihinde yapılan halk oylamasıyla siyasi yasakların kaldırılmasıydı. Bülent Ecevit DSP (Demokratik Sol Parti)’de, Süleyman Demirel DYP (Doğru Yol Partisi)’de, Alparslan Türkeş MÇP (Milliyetçi Çalışma Partisi)’de, Necmettin Erbakan RP (Refah Partisi)’de genel başkanlığa seçildi.

ANAP, 1987’de yapılan erken genel seçimlerde % 36 oy ile 2. kez tek başına iktidara geldi. SHP % 24.75 ve DYP % 19.15 oranında oy aldı. Kenan Evren’in görev süresinin dolmasıyla sekizinci Cumhurbaşkanı seçilen Turgut Özal, 9 Kasım 1989 tarihinde göreve başladı. Başbakanlığa atanan Yıldırım Akbulut, Kasım 1989 tarihinde toplanan ANAP Olağanüstü Büyük Kongresinde genel başkan seçildi.

ANAP’taki Değişim ve Koalisyonlar Dönemi​

ANAP Genel Başkanlığı’na Haziran 1991 tarihinde Yıldırım Akbulut’un yerine Mesut Yılmaz seçildi. 21 Ekim 1991 tarihinde yapılan erken genel seçimlerde DYP, aldığı % 27.03 oy oranıyla birinci parti oldu. Onu ANAP, SHP, RP ve DSP izledi. 20 Kasım 1991 tarihinde Süleyman Demirel’in başkanlığında DYPSHP koalisyon hükûmeti kuruldu. Ekonomik büyümeyi canlandırmakta ve ücretlilerin reel gelirlerini artırmakta bir ölçüde başarılı olan hükûmet, demokratikleşme alanında da bazı adımlar attı.

Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılmasıyla bağımsızlıklarını elde eden Kafkasya ve Orta Asya cumhuriyetleri ile çok yönlü ilişkiler kuruldu. Böylece Türkiye’nin bir “bölge devleti” olması yolunda yeni ufuklar açıldı. Haziran 1992 tarihinde bir zirve toplantısıyla kurumlaştırılan, Kafkasya ve Balkanlar dâhil bütün Karadeniz havzasını içine alan “Karadeniz Ekonomik İş Birliği Örgütü”, Türkiye’nin bu bölgedeki önemini daha da artırdı.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 17 Nisan 1993 tarihinde beklenmedik şekilde vefat etmesi iç politikadaki dengeleri ciddi şekilde etkiledi. Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı seçildi. Boşalan DYP Genel Başkanlığı’na ise 13 Haziran 1993 tarihinde yapılan olağanüstü büyük kongrede Tansu Çiller getirildi. Türkiye’nin ilk kadın başbakanı olan Tansu Çiller’in kurduğu DYPSHP koalisyon hükûmeti, 25 Haziran 1993 tarihinden 25 Aralık 1995 seçimlerine kadar görevde kaldı.
 

Sosyal ve Siyasal Gerilim​

RP, 1995 seçimlerinde % 21 oy oranıyla birinci parti oldu. Ancak, 5 Mart 1996’da Mesut Yılmaz’ın başkanlığında “Anayol” olarak adlandırılan ANAP-DYP azınlık hükûmeti kuruldu. Bu hükûmet yaklaşık 4 ay görevde kalabildi.

RP’nin hükûmet hakkındaki gensorusunu, DYP’nin destekleyeceğini açıklaması üzerine Mesut Yılmaz, 6 Haziran 1996 tarihinde istifa etti. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bu kez RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ı hükûmeti kurmakla görevlendirdi. Necmettin Erbakan’ın kurduğu ve “Refahyol” olarak adlandırılan RPDYP koalisyon hükûmetinde DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerini üstlendi. Bu dönemde yoğunlaşan irtica tartışmaları sosyal ve siyasal gerilimin artmasına neden oldu.

Millî Güvenlik Kurulu, 28 Şubat 1997 tarihli toplantısında irticanın tırmanmakta olduğu uyarısını yapınca yeni bir süreç başladı. Bu gerilimli süreçte Başbakan Necmettin Erbakan, başbakanlık görevini hükûmet ortağına devretmek amacıyla 18 Haziran 1997 tarihinde istifa etti. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise 19 Haziran 1997 tarihinde hükûmeti kurmakla Tansu Çiller’in yerine Mesut Yılmaz’ı görevlendirdi. Mesut Yılmaz’ın kurduğu ve kamuoyunda “AnasolD” olarak bilinen ANAPDSPDTP koalisyonuyla kurulan azınlık hükûmeti, 12 Temmuz 1997 tarihinde TBMM’den güvenoyu aldı.

Bu dönemde, erken seçimlerin; genel ve yerel seçimlerin birleştirilerek 18 Nisan 1999 tarihinde yapılması kararlaştırıldı. Hükûmet, muhalefetin gensoru önergesiyle 25 Kasım 1998 tarihinde düşürüldü. Bülent Ecevit tarafından 17 Ocak 1999 tarihinde kurulan DSP azınlık hükûmeti, Meclisten güvenoyu alarak 18 Nisan seçimlerine kadar görevde kaldı. Seçim sonucunda DSP, MHP, FP (Fazilet Partisi), ANAP ve DYP parlamentoda temsil edilme hakkı kazanırken; CHP % 10’luk ülke barajını aşamayarak parlamento dışında kaldı. DSP oylarını büyük oranda artırırken, MHP en fazla oy alan ikinci parti oldu. Merkez sağdaki ANAP ve DYP ise büyük oy kaybına uğradı. Ocak 1998 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan RP’nin bağımsız kalan milletvekillerinin katılımıyla kurulan Fazilet Partisi de eski oy oranını koruyamadı.

DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1999 tarihinde DSP-MHP-ANAP koalisyon hükûmetini kurdu. Yeni hükûmet göreve başlar başlamaz Devlet Güvenlik Mahkemelerinin sivilleştirilmesi, Bankalar Kanunu, “uluslararası tahkim”i öngören Anayasa değişikliği, sosyal güvenlik reformu gibi önemli konularda yeni yasaların çıkmasını sağladı. 16 Mayıs 2000 tarihinde görev süresi dolan Süleyman Demirel’in yerine, Mecliste temsil edilen 5 partinin genel başkanlarının katıldığı bir teklifle aday gösterilen Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer, 3. turda 330 oy alarak Türkiye’nin onuncu Cumhurbaşkanı seçildi.

Önce Kriz, Sonra İstikrar​

Türkiye, Şubat 2001 tarihinde Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizine girdi ve ekonomik dengeler birdenbire altüst oldu. Hükûmet, Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Kemal Derviş’i, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığına getirdi. IMF ve Dünya Bankasından büyük ölçekli krediler sağlandı. Bankalar Yasası yeniden düzenlendi. TBMM tarafından Anayasa’nın birçok maddesinde değişiklik yapılarak AB standartlarına uyum konusunda önemli adımlar atıldı.

TBMM’de, DSP-MHP ve ANAP’tan oluşan koalisyon hükûmetinin önerisiyle, 3 Kasım 2002 tarihinde erken genel seçimlerin yapılması kararlaştırıldı. Seçimlerde sadece yeni kurulmuş olan AK Parti (Adalet ve Kalkınma Partisi) (% 34.28) ve CHP (% 19.39) parlamentoya girebildi. AK Parti Meclisteki 550 sandalyeden 365’ini elde ederek tek başına iktidara gelirken, CHP ana muhalefet partisi oldu.
 

AK Parti Dönemi​

Seçimlerden sonra, AK Parti Kayseri Milletvekili Abdullah Gül tarafından 58. Hükûmet kuruldu. AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçilme yeterliliği önündeki engel kalktıktan ve Siirt’teki ara seçimde milletvekili seçildikten sonra, 59. Hükûmeti kurarak Başbakanlık görevini Abdullah Gül’den devraldı (Mart 2003).

Bu dönemde AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa ülkelerinin başbakanlarıyla bir araya gelerek, Türkiye’nin AB üyeliğine katılım müzakerelerinin başlatılması için yoğun olarak çalıştı ve 14 AB ülkesinde çeşitli temaslarda bulundu. Bu dönemin en önemli siyasi olayları ise; AB Kopenhag Zirvesi’nde Türkiye’nin tam üyeliğe ilişkin görüşmeleriyle ilgili tarihin Aralık 2004 olarak belirlenmesine karar verilmesi ile hükûmetin, Irak Savaşı nedeniyle istediği

“Türkiye’de yabancı asker bulundurma ve yabancı ülkelere asker gönderme” yetkisinin TBMM tarafından reddedilmesi oldu.

Bu dönemde uygulanan ekonomik politikalarla hedeflenen düzeyde bir büyüme hızı yakalandı ve enflasyon düşürüldü.

Aynı dönemde ihracat rekor düzeyde arttı. Turizmde ise hem altyapı çalışmalarında hem de ülkeye gelen turist sayısında ciddi gelişmeler görüldü. Enerji, tarım, sağlık, eğitim ve çalışma hayatında sosyal destek projeleri ve iyileştirme çalışmaları yürütüldü.

59. Hükûmet, önceki hükûmetlerin kaldığı yerden devam ederek, AB ile ilişkileri aynı canlılıkla sürdürdü. AB’ye uyum süreci çerçevesinde Türkiye’nin kendi ihtiyaçlarını da göz önünde bulunduran yasal ve yapısal reformlara devam edildi.

Görev süresi 16 Mayıs 2007 tarihinde dolan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den boşalacak olan makama Türkiye Cumhuriyeti’nin on birinci Cumhurbaşkanını seçmek için TBMM’de yapılan oylamaların Anayasa Mahkemesi tarafından geçersiz sayılması üzerine; TBMM, 4 Kasım 2007 tarihinde yapılması gereken milletvekili genel seçimlerinin 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılması yolunda bir karar almış ve erken seçime gitmiştir.

22 Temmuz tarihinde yapılan erken milletvekili genel seçimlerinde; seçime katılma oranı % 84.25 olmuş, AK Parti geçerli olan 35.049.691 oyun % 46.58’ini, CHP % 20.88’ini, MHP ise % 14.27’sini alarak % 10’luk ülke barajını geçen 3 siyasi parti olarak TBMM’ye girmiştir. Ayrıca bağımsız milletvekili seçilen 26 kişi de TBMM’ye girmeye hak kazanmıştır.

CHP ile ortak liste hâlinde seçime giren DSP’li 13 milletvekili, seçim sonrası CHP’den ayrılarak partilerine dönmüştür.

Böylece TBMM’de, 20 milletvekilinin üzerine çıkarak grup kuran parti sayısı 4, temsil edilen parti sayısı ise 7 olmuştur.

28 Ağustos 2007 tarihinde Cumhurbaşkanlığı seçimi için TBMM’de yapılan 3. tur oylamada AK Parti Kayseri Milletvekili ve 59. Hükûmetin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti’nin on birinci Cumhurbaşkanı seçilerek aynı gün göreve başlamıştır. 29 Ağustos 2007 günü ise, 59. Hükûmetin Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni hükûmet listesini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunmuş, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan kabine Türkiye Cumhuriyeti’nin 60. Hükûmeti olarak göreve başlamıştır.

28 Mart 2009 tarihinde yapılan yerel seçimlerde AK Parti il genel meclisinde % 38.3 oy oranı ve 10’u büyükşehir 45 ilde belediye başkanlığı elde etmiştir. CHP % 23.17 oy oranıyla 3’ü büyükşehir 13 ilde, MHP % 16.02 oy oranıyla 1’i büyükşehir 10 ilde, DTP ise % 5.72 oy oranıyla 1’i büyükşehir 8 ilde belediye başkanlığı kazanmışlardır.

[ALINTI]
 
Mustafa Kemal'in liderliğindeki Cumhuriyet Halk Fırkası, Cumhuriyet'in ilan edilmesinden itibaren ülkeyi modernleştirme hedefiyle çeşitli inkılapları gerçekleştirmiştir. Bu inkılaplar arasında din ve devlet işlerinin ayrılması, kadın hakları konusunda atılan adımlar, yeni Türk alfabesinin kabulü, metrik sistemlerin benimsenmesi ve laikliğin vurgulanması önemli yer tutmaktadır. Ayrıca, iç politikada Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Fırka gibi oluşumlar ve dış politikada başarılı diplomatik adımlar göze çarpmaktadır. Atatürk'ün vizyonu ve liderliği sayesinde Türkiye, çağdaş ve laik bir devlet yapısına kavuşmuştur.
 
Geri
Top