• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Dağlar Arasında Diyar (Uygur Türklerinin Tarihi)

Sentinus

Tengri biz menen!
Özel üye
Bu makaledeki resim ve videolar, 18 yaşından küçükler için uygun olmayabilir.

Dünyanın dikkati, dehşetli insanlık cinayetinin yaşandığı, yüzlerce Uygur Türkünün kanda boğulduğu Çin'e yöneldi. Pekin, tarihi Türk toprağı Doğu Türkistan'da Müslüman Türklere - Uygurlara karşı katliam yapıyor.

Doğu Türkistan'da yüzyıllardır devam eden Çinli-Türk savaşının tarihine kısaca göz atalım.

Doğu Türkistan arazisi, 1,6 milyon (bazi rakamlara göre, 1,8) kilometre² olan, kuzeyden Altay, güneyden Pamir dağları ile çevrili, tam merkezinde ise Tanrı dağlarının yükseldiği, Türk tarihinin mukaddes izlerini özünde taşıyan bir bölgedir. Başkenti Urumçi, resmi dilleri Uygur ve standart Çin dilleridir.

Tanrı dağı, Doğu Türkistan'ı iki parçaya bölüyor – kuzeyde Cunkarya, güneyde ise Tarım havzası yer alıyor. Tarım havzası, 900.000 kilometre²lik alanı ile bölgenin yarısından çoğunu oluşturuyor. Havzanın geniş bir parçası, Teklamekan çölüne düşüyor. Tanrı dağları ile Altay dağları arasında kalan Cunkarya havzası ise daha elverişli bölge sayılıyor. Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi de yine bu havzada yer alıyor.

Çin kaynaklarında çeşitli şekillerde (hoei-ho, vei-ho ve s.) rastlanan Uygur adının anlamı 974 yılına ait Çince bir eserde “şahin hızıyla dolaşan ve hücum eden” gibi gösteriliyor. Fakat Türk tarihçiler, bunun doğru olmadığını, Uygur adının uy (akraba, müttefik) ve gur ifadelerinin birleşmesinden meydana geldiğini söylüyorlar. Bu bakımdan tarihte ortaya çıkan “On Uygur” adının “on müttefik” anlamında kullanılması olasılığı da üstünlük kazanıyor. Bazi kaynaklarda ise Uygur kelimesi, "takip eden, izleyen" gibi gösteriliyor.

Doğu Türkistan tarihi, Türk tarihi ile başlar. Tarihi belgelere göre, Doğu Türkistan'daki yerel yöneticiler, ilk kez Büyük Hun imparatorluğunun çatısında birleştiler. İmparatorluğun zayıflaması ile Çinlilerin Doğu Türkistan topraklarına hücumları başladı. Çin'le Hun devleti arasında çarpışmalar, uzun müddet devam etti ve bu zaman süresince Doğu Türkistan üzerindeki hakimiyet de kâh Çin!de, kâh Hun devletinde oldu. Nihayet, 103 yılında Çin, mağlup olarak geri çekildi ve Doğu Türkistan, Göktürk dönemine kadar çeşitli hanedanların idaresinde kaldı.

552 yılında Göktürkler, Ötüken'i başkent ilan ederek devletlerini kurdular. Bağımsız Göktürk devleti, 630 yılına kadar varlığını sürdürdü. Bu tarihten sonra Türk tarihinde sancılı bir dönem başladı. Çin, Doğu Türkistan'da Çinlileştirme (asimilize) siyaseti hayata geçirmeye çalıştı. 660'ta, bölgeyi işgâl etti. 10 yıl sonra, onların yerini Tibetliler aldı. 682'de İkinci Göktürk devleti kuruldu ve bölge, Göktürklerin kontrolüne geçti. Ancak onlar da Uygur bölgesi üzerindeki kontrolü sağlayamadılar ve hakimiyet, başka Türk boyu olan Türgişlere geçti. Onları ise Karluklar izledi. Meşhur Talas meydan muharebesinde; Karluklar, Çin ordusunu mağlup ettiler ve bundan sonra Çinliler, 18. yüzyıla kadar Doğu Türkistan topraklarından uzak durdular

Karluklar, Doğu Türkistan'ın batıdaki bölgelerini de Ötüken'deki Uygur Hakanlığı'na kattılar. Uygur Hakanlığı yıkıldıktan sonra Karluklar, diğer Türk boyları ile birlikte Karahanlı devletinin temelini attılar. Karahanlı hükümdarı Saltuk Buğra Hân'ın devrinde İslam, resmi din ilan edildi. Karahanlı devletinin ikiye ayrılması ile Doğu Türkistan, Doğu Karahanlı Devletinin çatısı altına girdi

1090'da Doğu Karahanlılar, Selçuklularla birleşti. 15 yıl sonra ise yeniden özerklik kazandı. Fakat bu kez, Karahıtaylar ve Naymanların saldırılarına maruz kaldı. Moğol aşiretleri olan Karahıtay ve Naymanların iktidarı, 1218'e - Cengiz Han'ın ordularının istilasına kadar davam etti. Cengiz Han, Doğu ve Batı Türkistan'ı da işgâl etti. Onun ölümünden sonra ise ülke, dört oğlu arasında bölündü ve Türkistan, Çağatay'ın payına düştü.

Timur'un Batı Türkistan'ı ele almasından sonra Çağatayların elinde yalnız Doğu Türkistan kaldı. Timur, burayı ele geçirmeyi başaramadı ve barış imzalamağa mecbur oldu.1357'de Çağatay hanedanı tebasındaki bütün Moğol beyleri, Müslümanlığı kabul etti ve Türkleştiler. 17. yüzyılın sonlarında Hidayetullah Hoca'nın isyanı, Çağatay devletini sarstı ve bundan yararlanan Moğol Kalmıklar Doğu Türkistan'ın kuzeyini işgâl ederek devlet kurdular.

1760'ta iç karışıklığa son veremeyen Kalmık beyi, Çin'den yardım isteyince; tahtta olan Mançurlar, bu fırsatı elden kaçırmadılar. Kalmık beyi, Çinlilerle savaşmaktan korkup Rusya'ya kaçtı. Toprakları korumak ise Bürhaneddin Hoca ile kardeşi Hoca Viha'nın üzerine düştü. Uzun mücadeleden sonra mağlup olan bu iki kardeş, komşu ülkedeki Bedahşah'a sığındılar, fakat Emîr, onları idam ettirerek başlarını Çin generaline gönderdi. Çin generali, Hoca Cihan'ın hanımı Dilşad Sultanı da istedi. Emîr, ülkesini işgâlden kurtarmak yerine bu emri de yerine yetirmek zorunda kaldı. Fakat zorla Pekin'e gönderilen Dilşad Sultan, Çin imparatorunun evlenme teklifini reddetti ve imparatorun annesi, onu boğdurdu. Bu sebepden de Dilşad sultan Türkistan'da namus sembolü sayılmaktadır.

Mançurlar, 1763'te Doğu Türkistan'da valilik kurarak Urumçi ve Barkol bölgelerini Çin'e ait olan Kansu bölgesine kattılar. Mançur istilasından kurtulmak için Doğu Türkistan'da ayrı-ayrı zamanlarda kurtuluş harekatları oldu. 1763'te Hamdullah bey hareketi, 1819-1826 yılları arasında Cihangir Han hareketi, 1830'da Yusuf Han Hoca hareketi, 1846'da Muhammed Emin Hoca hareketi, 1855'te Veli Han Töre hareketi, bunların en meşhurlarıdır.

1863'te Doğu Türkistan'da özgürlük hareketi, başarıyla neticelendi ve işgâlci Çin birlikleri, ülkeden kovuldu. Harekata öncülük eden Yakub Bey, Osmanlı hükümdarı Sultan Abdülaziz'den himaye istedi. Sultan Abdülaziz, Türkistan'a savaş heyeti ve silah gönderdi. Türkiye'den gelen askerlerin yardımı ile Yakub Bey, 80.000 kişilik bir ordu kurdu. İngiltere ve Rusya, Doğu Türkistan devletini resmen tanıdı. Fakat Osmanlının zayıflamasından ve yardımları kesmeye mecbur olmasından sonra İngiltere ve Rusya, Çinlilerin Türkistan'ı işgâl etmesine göz yumdu.

1875'te Yakub Bey'in ölmesi, Doğu Türkistan için darbe oldu. Bundan yararlanan Çin, 1876'da Doğu Türkistan'ı tekrar işgâl etti. On binlerce Türk, o cümleden Yakub Bey'in bütün ailesi, kılıçtan geçirildi. 1884'te bütün Doğu Türkistan, Çine katıldı. Çin'in bir vilayetine çevrilen bu Türk yurduna"Şin Çiank" (Yeni toprak) adı verildi. Uygurlara yönelik soykırım başladı. Türk mimarlık üslubunda dikilen bütün binalar yıkılıp, yerinde Çin üslubunda binalar dikildi. Doğu Türkistan şehirlerinin adları değiştirilip, Türkleri Çince okumaya ve Çinlilerle evlenmeye mecbur edildi.

İkinci Mançur istilası, 1911'e kadar devam etti. Aynı yıl, Çin'de Mançur İmparatorluğu devrildi ve yerinde cumhuriyet kuruldu. 22 yıl yerli idareciler, Doğu Türkistan'ı talan edip, Uygurlara zulmettiler

1931'de Doğu Türkistan'ın doğusunda yerleşen Kumul vilayetinde, Hoca Niyaz Hacı ve Saleh Dorgan'ın liderliğinde diriliş başladı ve hızla yayıldı. Bütün Doğu Türkistan'a yayılan isyan, iki yıl devam etti ve genişledi. 12 Kasım 1933'te, -Doğu Türkistan'da – Kaşkar'da bağımsızlık ilan edildi. Hoca Niyaz Hacı, ülkenin cumhurbaşkanı seçildi.
 
Bundan sonraki dönemde Uygurlar, Çinlilerin yanı sıra Ruslarla da mücadele etmek zorunda kaldılar. Ruslar, Doğu Türkistan'ın cumhurbaşkanını zorla devirip yerine bir Çinliyi getirdiler. Doğu Türkistan'da Hoca Niyaz Han da dahil olmakla 300.000 asker hapsolundu, binlerce insan öldürüldü. Rus işgâli, 1944'e kadar devam etti.

İkinci Dünya Savaşı devrinde Doğu Türkistan'a öncülük eden Çinli Şen, Rusları kovdu. Bundan sonra ise milliyetçi Çin birlikleri, Doğu Türkistan'ı işgâl ettiler. Onların ilk işi, bölgeyi Çinlileştirmek oldu. Bölgeye Çin'den çok sayıda insan getirildi. Çin dili, mecburi dil haline getirildi. Türkler, Çinlilerle evlenmeye mecbur edildi. Aydın Türkler, hapse atıldı. Komünist Çin birlikleri, 1949'a kadar Uygur Türklerine zulmettiler.

1949'da Çin Halk Cumhuriyeti kuruldu. 6 yıl sonra, Sincan Muhtar Vilayeti oluşturuldu. Fakat bu dönemde de Uygurların hakları yok sayıldı ve milli azlık olarak hukukları temin edilmedi. Ya Doğu Türkistan devletinin yeniden kurulması, ya da daha yüksek statülü muhtariyet talep eden Uygurlar ise hapishanelere gönderildi, sürgün edildi, işkencelere maruz kaldı.

1993'ün resmi kayıtlarına göre, Doğu Türkistan halkının nüfusu, 16 milyondur. Bunun G'sini yerli halk olan Müslüman Uygurlar teşkil ediyor. İkinci büyük çokluk ise 7'lik han milletinden olan Çinlilerdir. Ülkenin üçüncü büyük halkı, nüfusu bir milyondan çok olan Kazak Türkleridir. Doğu Türkistan'da Çin Müslümanları, Kırgız Türkleri, Moğollar, Tacikler, Mançurlar, Özbekler, Ruslar, Dağurlar ve Tatar Türkleri de yaşamaktadırlar.

Han milletinin bu bölgede yaşaması ve artması, Çinlileştirme (asimilize) siyasetinin bir parçasıdır ve (Çinliler, böylece bu) sayıları(nı) şişirdiler. Uygurların nüfusu ise, Doğu Türkistan'dan olanların iddiasına göre, azaltıldı. Şöyle ki, Doğu Türkistan'dan olanlar, bu bölgede en azı 40 milyon insan yaşadığını ve onların 30 milyonunun Müslüman Türklerden ibaret olduğunu söylüyor. Çin iktidarı, Müslüman Türklerin birbirileriyle yakınlıklarını aradan kaldırmak üçün bölgeleri etnik kuruluşlarına göre muhtar kasaba, muhtar bölge gibi parçalara ayırdı. Müslüman Türklere çocuk sayını kısıtlama, mecburi abort gibi metotlar tatbik olunur. En bereketli topraklar, Çinlilere verildi. Bütün fabrikalar, Doğu Türkistan'a yerleştirilen Çinlilerin yaşadıkları arazilerde kuruldu.

Uygurlar, 1949'dan sonra da özerklik ve hakları uğrunda mücadelelerini davam ettirdiler. Fakat Doğu Türkistan'ın özgürlük isteyen aydınları, ya hapse, ya da sürgüne gönderildiler. Son 50 yılda Doğu Türkistan'ın problemlerini dünyaya duyurmaya çalışan en meşhur isimlerden biri, İsa Yusuf Alptekin oldu. Doğu Türkistan'ın sembolü haline gelen İsa Yusuf Alptekin, 1901'de Kaşkar'da doğdu. 1936'da Çin Cumhuriyet Meclisine seçildi.1947'de Doğu Türkistan hükümetinin baş katibi oldu. 1949'da Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun Doğu Türkistan'a yerleştirilmesinden sonra Hindistan'a – Keşmir'e sığındı. 1954'te Türkiye'ye göç etti ve orada Doğu Türkistan Muhacirler Cemiyeti'ni kurdu ve Doğu Türkistan'ın sesini dünyaya duyurmağa çalıştı. 1995'te ahirete intikal etti. Oğlu Erkin Alptekin de Doğu Türkistan özgürlük hareketinin iştirakçilerindendir ve şu anda Almanya'da yaşamaktadır.
 
Geri
Top