Ne yormak istedim seni. Ne de yormak kendimi. Çok çalıştım gitmeye de kalmaya da. İkisi de aynı acı ikisi de rezil. Daha öncede gitmiştim ama böyle kalarak değil böyle kalarak değil.
Beni en çok terk edilmek olgunlaştırdı. Şimdi öyle bir nasır kapladı ki kalbim, insanların hepsi terk etse bana mısın demez artık.
Seninde sevgin yalan, yalan dünya gibi sende yalansın.
Yüreğimizde ölen insanların, dilimizde duası olmaz bizim!
Kadın yüzünde ki sivilceleri bile fondötenle gizleyebiliyor. Sen, onun acı çektiğini nerden anlayacaksın ki.
Boynu bükük duruyorsam eğer; içimden öyle geldiği için değil, yüreğimden gidenler olduğu içindir!
SensizIiğe yenilmek, sana yenilmekten zor oIsa da.. Ardımda bir sürü “belki”ler bırakarak, seni içimden ayrılıyorum.
Vedalar gözleriyle sevenler içindir. Çünkü gönülden sevenler ayrılmaz.
Acı çekiyordum senden sonra, fakat unuttuğun bir şey vardı. Çektiğim her acı beni değil, içimdeki seni öldürüyordu.
Yükle yalnızlığının bütün gri bulutlarını sırtıma. Vücudum yağmur sonrası toprak koksun.
Eğer aşk yalansa acısı neden bu kadar gerçek.
Giderken Allaha emanet ol dedi! Güldüm zaten başka kimim var ki?
Avuç doIusu gözyaşıyla yıkanmış bir Aşk’tık biz, ve kucak dolusu hoşçakalların gözünden düştük.
Gidene üzülme sevse gitmezdi. Gelene sevinme o da başkasından geldi.
Helal etmiyorum sana, senin için uykusuz kaldığım geceleri.
Bu ayrılık adil değil kokun ben de, aklım sende kalıyor.
İyileştirir diye umut olarak gördüklerimiz tekrardan yaralayıp terk ediyorlar bizi.
Ey gönlüm bilmez misin gözler sebepsiz yaşarmaz, dudaklar sebepsiz kurumaz, gönülde bir dert olmadıkça kimsenin yüzü sararıp solmaz.
Öyle yorgun ki hislerim. Artık sana karşı bir şey hissetmeye bile dermanı yok.
Terkedilen çabuk büyür, hüzün kalana düşse de pişmanlık hep gidenin payına!
Sırt üstü gömülür insanlar, ama sen beni yüzüstü bıraktın.
Kaybettiklerimize yakalım, sen benden başla…
Benim aklıma gelip başkasına gittin.
O sadece ellerimi bırakmıştı oysa… Ben ise her şeyi…
Eğer herkes kaybettiği kadar içecek desek, o masadan en son kim kalkardı?
Beni en çok terk edilmek olgunlaştırdı. Şimdi öyle bir nasır kapladı ki kalbim, insanların hepsi terk etse bana mısın demez artık.
Seninde sevgin yalan, yalan dünya gibi sende yalansın.
Yüreğimizde ölen insanların, dilimizde duası olmaz bizim!
Kadın yüzünde ki sivilceleri bile fondötenle gizleyebiliyor. Sen, onun acı çektiğini nerden anlayacaksın ki.
Boynu bükük duruyorsam eğer; içimden öyle geldiği için değil, yüreğimden gidenler olduğu içindir!
SensizIiğe yenilmek, sana yenilmekten zor oIsa da.. Ardımda bir sürü “belki”ler bırakarak, seni içimden ayrılıyorum.
Vedalar gözleriyle sevenler içindir. Çünkü gönülden sevenler ayrılmaz.
Acı çekiyordum senden sonra, fakat unuttuğun bir şey vardı. Çektiğim her acı beni değil, içimdeki seni öldürüyordu.
Yükle yalnızlığının bütün gri bulutlarını sırtıma. Vücudum yağmur sonrası toprak koksun.
Eğer aşk yalansa acısı neden bu kadar gerçek.
Giderken Allaha emanet ol dedi! Güldüm zaten başka kimim var ki?
Avuç doIusu gözyaşıyla yıkanmış bir Aşk’tık biz, ve kucak dolusu hoşçakalların gözünden düştük.
Gidene üzülme sevse gitmezdi. Gelene sevinme o da başkasından geldi.
Helal etmiyorum sana, senin için uykusuz kaldığım geceleri.
Bu ayrılık adil değil kokun ben de, aklım sende kalıyor.
İyileştirir diye umut olarak gördüklerimiz tekrardan yaralayıp terk ediyorlar bizi.
Ey gönlüm bilmez misin gözler sebepsiz yaşarmaz, dudaklar sebepsiz kurumaz, gönülde bir dert olmadıkça kimsenin yüzü sararıp solmaz.
Öyle yorgun ki hislerim. Artık sana karşı bir şey hissetmeye bile dermanı yok.
Terkedilen çabuk büyür, hüzün kalana düşse de pişmanlık hep gidenin payına!
Sırt üstü gömülür insanlar, ama sen beni yüzüstü bıraktın.
Kaybettiklerimize yakalım, sen benden başla…
Benim aklıma gelip başkasına gittin.
O sadece ellerimi bırakmıştı oysa… Ben ise her şeyi…
Eğer herkes kaybettiği kadar içecek desek, o masadan en son kim kalkardı?