- Gelin: "Damat Bey'i Terbiye Etmeye Geldim"
- Damat: "Gelin Hanımın 'Haklılık' Derecesini Kabul Ediyorum"
- Gelin: "Evlilik Sözleşmesi: Her Zaman Ben Haklıyım"
- Damat: "Evliliğin İlk Kuralı: Gelin Hanıma Karşı Gelme"
- Gelin: "Damat Bey'in Bekarlığına Elveda Dedik"
- Damat: "Bekarlığı Bıraktım, Ama Oyun Konsolumu Bırakmam"
- Gelin: "Evlilik, Kadınlar İçin Bir Makyaj Koleksiyonu"
- Damat: "Evlilik, Erkekler İçin Bir 'Uzaktan Kumanda' Savaşı"
- Gelin: "Artık Tüm Eşyalarımı Paylaşmak Zorundayım"
- Damat: "Benim Bütün Eşyalarım Zaten Gelin Hanımındı"
- Damat ve Gelin Arasında Tatlı Atışmalar
- Gelin (Ayşen): Esprili, zeki, lafını esirgemeyen, biraz da dominant.
- Damat (Can): Sakin, sevecen, biraz saf, bazen laflara maruz kalan.
(Araba hareket etmeye başlar. Sessizlik biraz sonra gelin tarafından bozulur.
Ayşen: (Gülerek) Ya Can, nikah memurunun "Evet" dediğimiz o an, sanki sen değil de ben evleniyordum gibiydin. Gözlerin kocaman açılmış, nefes alış verişin hızlanmıştı. Yoksa kaçma planları mı yapıyordun?
Can: (Gözlerini kaçırarak, mahcup bir gülümsemeyle) Ne kaçması Ayşen'im, heyecandandı sadece. O an sonsuza dek seninle olacağım fikri beni çok duygulandırdı. Bir de o kadar kalabalık, herkes bize bakıyordu... Biliyorsun, ben pek kalabalık sevmem.
Ayşen: (Kaşlarını kaldırarak) Yoksa düğün masraflarını görünce mi kalbin tekledi? Yok canım, o kadar da korkunç değildi. Ya da dur, yoksa aklından "Keşke bir çay içip gitseydim" mi geçirdin?
Can: (Gülerek) Ayşen, sen beni yanlış anlıyorsun. Düğün pastasının tadı çok güzeldi. Bir dilim daha yiyebilirdim. Aklımda tek geçen şey buydu. Şaka bir yana, her şey çok güzeldi, seninle her şeye değer.
Ayşen: (Gözlerini kısarak) Pastayı mı? Yoksa pastayı yediğimiz o güzel anı mı? Bak bak, lafı nasıl kıvırıyor beyefendi. Bu laf cambazlığına bayılıyorum, evde de aynı performans bekliyorum ona göre.
Can: (Şaşkınlıkla) Ne gibi performans? Anlatır mısın biraz daha açık? Yoksa bulaşıkları mı kastediyorsun? Ben genelde bulaşık makinesine veriyorum da...
Ayşen: (Gözlerini devirerek) Bulaşık makinesi senin en iyi arkadaşın olmuş anlaşılan. Tabii canım, mis gibi yemeği ben yapayım, bulaşığı makineye at sen de televizyon karşısında keyif yap. Yok öyle dünya, bekle bakalım seni neler bekliyor.
Can: (Omuzlarını silkerek) Ya ben sadece yardımcı olmak istiyordum. Ama tamam, anladım. Bulaşıkları da ben yıkarım, yemeği de sen yaparsın. Adil bir anlaşma bence.
Ayşen: (Zaferle gülümseyerek) İşte böyle yola gel. Neyse ki beni dinleyen bir kocam var. Yoksa ne yapardım ben? Belki bir sonraki damadı seçmelere başlardım. Şaka şaka.
Can: (Panikleyerek) Sakın ha! Bir daha öyle şakalar yapma. Ben zaten zor ikna oldum evlenmeye. Şimdi bir de başkasına kaptırmayayım seni.
Ayşen: (Kahkaha atarak) Ah Can'cım, sen de çok komiksin. Ama merak etme, seni bırakıp bir yere gitmiyorum. Senin gibi damat bir daha mı bulunur?
Can: (Gülümseyerek) Ben de senin gibi gelin bir daha bulamam. Ama itiraf et, bu kadar atışmalı bir ilişki de hayatı renklendiriyor, değil mi?
Ayşen: (Göz kırparak) Belki de... Ama sen yine de dikkatli ol, bil bakalım bu atışmalar evde de devam edecek mi?
Can: (Derin bir nefes alarak) İşte şimdi korkmaya başladım. Ama ne olursa olsun, seninle her şeye varım Ayşen'im. Bu da benim sana düğün hediyem olsun.
Ayşen: (Elini Can'ın elinin üstüne koyarak) O zaman sen de benim gibi bu atışmalara alış, Can'cım. Çünkü biz böyle daha bir eğlenceliyiz. Ve evet, düğün hediyeni kabul ettim. Şimdi de sessizce gideceğimiz balayı yerini düşünelim.
- (Araba ilerlerken ikisi de gülüşür, gözleri birbirine takılır ve tatlı atışmaları balayı hazırlıklarına bırakır.)