• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Dede Korkut - Dede Korkut Destanları

Suskun

V.I.P
V.I.P
Dede Korkut

Dede Korkut destanların ilk anlatıcısıdır. Dede Korkut, hikâyelerinde veli bir kişi olarak ortaya çıkar. Oğuzlar önemli meseleleri ona danışırlar. Keramet sahibi olduğuna inanılır. Gelecekten haberler verdiği söylenir. Ozan ve kamdır. Oğuzname’de, Dede Korkut’un 295 yıl yaşadığı ve peygamber Muhammed’e elçi olarak gönderildiği anlatılmaktadır. Oğuz Han’a vezirlik yapmış olduğu da bilinir. Kopuz çalıp, hikmetli sözler söyler. Kopuzuna da kendine duyulduğu gibi saygı duyulur. Bazı rivayetlerde ise İshak Peygamberin soyundan olduğunu söyler. 9 ila 11. yüzyıllarda Türkistan'ın Aral gölü bölgesinde Sir-Derya nehrinin Aral Gölüne döküldüğü yerde doğduğu, Ürgeç Dede adında bir oğlu olduğu ve bu bölgelerde hüküm süren Türk hakanlarına danışmanlık yaptığı destanlarından anlaşılmaktadır.570-632 yılları arasında (Hz. Muhammed zamanında) yaşadığı da rivayet edilir. Kıpçakların Oğuz Türkleriyle yaptığı mücadeleler Dede Korkut Hikayeleri'nin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.Dede Korkut hikayelerinden hep olay bittikten sonra çıkar bir destan söyler ve dua eder.

Dede Korkut Destanlarında Yer Alan Eski Türk Gelenekleri

Hikayelerin hepsinin bir toyla (eğlenceyle) başlaması eski bir Türk geleneğinin göstergesidir. Çocuklara ad verilirken yaptıkları işin gözetilmesi de eski bir Türk geleneği olarak kabul edilmelidir. Örneğin Boğaç Han ismini boğayı öldürmesiyle almıştır.

Destanları

Yüz temel içinde yer alan Dede Korkut Kitabı; Dresden yazması kısa bir giriş ve 12 öyküden oluşur.


Öyküler sırasıyla:

* Dirse Han Oğlu Boğaç Han
* Salur Kazan'ın Evi Yağmalanması
* Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek
* Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olması
* Duha Koca Oğlu Deli Dumrul
* Kanlı Koca Oğlu Kanturalı
* Kazılık Koca Oğlu Yegenek
* Basat'ın Tepegöz'ü Öldürmesi
* Begin Oğlu Emren
* Uşun Koca Oğlu Segrek
 
Dirse Han Oğlu Boğaç Han

Dirse Han Oğlu Boğaç Han, Bayındır Han'ın sohbetine giden Dirse Han'ın Kara Otağa oturtulması ile Dirse Han'ın karşılanması sırasındaki duygu ve düşünceleri ile oğlu Boğaç Han'ın kahramanlıklarını anlatan Dede korkut hikâyesi.

Bayındır Han hükmettiği halka her sene büyük şölen düzenler, yine bir sene gelecek konukların üç ayrı çadırda ağırlanmasını emreder. Bunlar Ak, Kızıl ve Kara çadırlardır. Ak çadır oğlan çocuğu olanlara, Kızıl kız çocuğu olanlar için Kara çadır ise hiç çocuğu olmayanlar içindir. Bayındır Han çocuğu olmayanları, üremeyenleri Tanrı'nın lanetledikleri olarak görür. Dirse Han'ın ise çocuğu yoktur yanındaki 40 adamıyla geldiğinde bu davranışı hoş karşılamaz ve hanımına hesap sormaya karar verir. Hanımından hesap sorarken kendini öğüt dinlerken bulur, ama öğüdü de tutar ve büyük yemek düzenler. İnsanlara yardım eder hayır duası alır ve sonunda sağlıklı bir oğlu olur. Oğlan büyür ve Bayındır Han'ın büyük boğasıyla güreşir, kuvvetli yumruğuyla boğayı dizginler ve yener. Şan kazanır Dede Korkut'un iltifatlarına nail olur, babası tarafından da ödüllendirilir. Bunu kıskanan babasının 40 adamı fesatlık düşünürler ve babasını Boğaç Han'a karşı doldururlar. Bir av düzenlerler ve o sırada türlü oyunlarla oğlanı babasına vurdururlar. Boğaç Han mucizevi şekilde annesinin yardımıyla kurtulur ve babasına eziyet eden, kaçıran 40 adamı yener halkına barış getirir.
 
Salur Kazan'ın Evi Yağmalanması

Dede Korkut hikâyeleri arasında yer alan Salur Kazan'ın Evi Yağmalanması, bir şölen sırasında sarhoş olan Salur Kazan ava gitmek istemesiyle başlar. Dayısının karşı çıkmasına rağmen, oğlu Uruz'u çadırını koruması için bırakıp ava gider. Salur Kazan'ın yokluğunu fırsat bilen düşmanları evini basar, ailesinden olmayan Saru Kulmaş adlı kişi çadırı savunurken, Karaçuk Çoban'ın iki kardeşi de koyunlarını savunurken ölür, karısı Burla, oğlu Uruz ve annesi tutsak edilir. Av sırasında kötü bir düş gören Salur Kazan, kardeşi Kara Göne'ye başvurur, ancak Kara Göne karamsar sanrılarıyla Salur Kazan'ın korkusunu arttırır. Salur Kazan avı bırakıp çadırına döner, olanları görür ve ailesini aramaya başlar.

Hikayede Dede Korkut'un diğer hikâyelerinde de olduğu gibi dönemin göçebe Türk kültürünün öykünün tamamında çok belirgin olduğu görülebilir. Hikayenin karşılaştırmalı yapısı, barışçı aile kültürü ile savaşçı toplumsal eğilimler arasındaki zıtlaşmaları gösterir. Toplum genelinde savaşçı özelliğiyle saygı gören Salur Kazan'ın savaşçılığının yansıması olan av merakı ile aile içinde felakete sebep olması, toplumsal düzeyde kültürle aile düzeyinde kültürün tam anlamıyla örtüşmediğini bize göstermektedir.
 
Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek


Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek, Dede Korkut hikâyelerinden biridir.

Bamsı Beyrek ve Banıçiçek beşik kertmesidir, ancak birbirlerini tanımazlar. Ayrı ayrı avlanırlarken karşılaşılar, aralarında bir anlaşmazlık yüzünden güreşe tutuşurlar, ancak ikisi de güçte denk olduğu için birbirlerine üstünlük kuramazlar. Bamsı Beyrek kendisini izleyen kırk yiğidin kendisini ayıplamaması için Banıçiçek'e yumruk atar ve kazanır. Banıçiçek ile Bamsı Beyrek'in esir düşmesi sonucunda on altı sene ayrı kalırlar. Bu sürede Banıçiçek mecburen evlenmek zorunda kalır.Dügün günü Bamsı Beyrek gelerek Banıçiçek'i geri alır.

Yıllar sonra Aruz, Bamsı Beyrek'i obasına dostça çağırır. Ancak ona pusu kurmuştur ve onu yakalatıp sağ kolunu keser.

Hikaye, Türk kültüründe kadınların da erkeklerle eşit görüldüğünü göstermektedir.
 
Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olması


Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olması, Türk kültürü hakkında önemli bir kaynak teşkil eden ve 15. yüzyılda yazıya geçirildiği düşünülen Dede Korkut Hikayeleri içerisinde yer alan hikâyelerden biridir.

Kazan Bey, oğlunun henüz bir kan akıtıp, baş kesip isim sahibi olamayışına üzüldüğünü bildirir. Oğlu da babasından nasıl savaş edildiğini, kan döküldüğünü kendisine öğretmesini ister. Kazan Han bunun üzerine oğlunu ava çıkarır, bu sırada düşman gelir ve Kazan Han savaşmaya başlar. Oğluna sadece izlemesini söylemesine rağmen oğlan babasına fark ettirmeden savaşır. Babası, oğlunu bulamaz; evde de göremeyince düşmanla savaşılan yere gelir. Oğlunun kılıcını görünce onun esir düştüğünü anlar. Düşmanla tek başına savaşa giden Kazan Bey, yenilir. Bunun üzerine Hatun kırk kızla ve diğer Oğuz beyleriyle kafirleri yener. Oğuzlar yurtlarına dönerler. Yedi gün yedi gece yemek yerler, oynarlar. Dede korkut dua eder ve hikâye biter.
 
Duha Koca Oğlu Deli Dumrul


Duha Koca Oğlu Deli Dumrul, kısaca Deli Dumrul, Deli Dumrul isminde bir er vardır. Deli Dumrul kuru bir çayın üstüne köprü yaptırmıştır. Geçeninden 30 akçe geçmeyeninden döve döve 40 akçe alırdı.Bir gün köprüsünün yayına bir bölük oba yerleşir. Bu obada bir yiğit ölür ve feryatlar üzerine Deli Dumrul atıyla oraya gelir. Feryatların nedenini sorar bir yiğidin öldüğünü öğrenir. Azrail'e kızar ona meydan okur. Onunla dövüşmek için Allah'a yalvarır. Sonra evine döner.

Deli Dumrul bır toy düzenler ve bu toyda Azrail gelir. Deli Dumrul ilk basta yalvarır. Azrail Allah'a yalvarmasını söyler. Deli Dumrul Allah'a yalvarır ve Allah Deli Dumrul'a kendi canı yerine can bulmasını söyler. Deli Dumrul annesine ve babasına gider ama onlar canlarını vermezler. Can bulamadığı için karısına gider. Karısı da onsuz bu hayatın hiç bir önemi olmadığını söyler ve kendi canını vermeye razı olur. Deli Dumrul Allah'a yalvarır ya ikimizin canını al ya da ikimizi de bağışla diye. Bunun üzerine Allah onları bağışlar, 140 yıl ömür verir ve annesinin, babasının canını alması için Azrail'e emir verir. Deli Dumrul ve eşi 140 yıl ömür sürerler.
 
Basat'ın Tepegöz'ü Öldürmesi


Basat'ın Tepegöz'ü Öldürmesi, en ünlü Dede Korkut hikâyelerinden birisidir.


Hikaye

Oğuzların üstüne düşman gelir. Aruz Koca da kaçarken oğlu Basat'ı düşürür. Oğlanı bir aslan alıp besler.

Çocuk zamanla büyür. Evine çağırırlar, gelir. Ama tekrar aslanın yanına gider. Bu arada bir çoban su kenarında gördüğü güzel peri kızını çok beğenir. Dayanamaz ve onunla birlikte olur(peri kızının rızası olmadan). Peri kızı bu birleşmeden sonr çobana 1 yıl sonra sana emaneti getireceğim fakat bu halkın için zararlı bir şey olacak dedi ve bir çocuk dünyaya getirdi, fakat bu çocuk bir canavardır, bir samanlıkta büyür ve gelişir. Büyüdükçe büyür, dev kadar olur. Bu yaratığın kafasında sadece bir göz vardır ve bu yüzden tepegöz denilmiştir. Bir türlü besleyemezler, ne verseler yer ama doymaz. Dağlara çıkar, harami olur. Her gün onlarca insan yer. Bunun üzerine Dede Korkut’u çağırırlar ve Tepegöz’e haraçta anlaşmak isterler. Tepegöz, her gün beş yüz koyunla, bu koyunu pişirecek aşçıya razı olur.

O sırada Basat, ailelerin feryatlarını duyar ve sorar. Öğrenince Tepegöz’le savaşmaya gider.Aşçılar Tepegöz'ün zayıf noktasının gözü olduğunu söyler. Dövüşte Tepegöz'ün gözüne kızgın şişi saplayarak onu öldürür ve halkı tepegözden kurtarır.

Burada çobanın peri kızına verdiği zarar sonucu oğuzların başına gelen felaketler, toplumda kadınlara iyi davrnılması konusunda ders vermektedir.
 
Begin Oğlu Emren


Begil Oğlu Emren, Türk kültürü hakkında önemli bir kaynak teşkil eden ve 15. yüzyılda yazıya geçirildiği düşünülen Dede Korkut Hikayeleri içerisinde yer alan hikâyelerden biridir.

Bayındır Han yine otağını kurdurmuş, gelen hediyeleri alır idi. Ancak, çok üzüntülüydü. Soranlara, “Hediyeler az, ben şimdi bu beylere ne vereceğim” dedi. Gürcistan haracı olan bir at, bir kılıç ve bir çomağı, Begil Beye verip, onu sınır kumandanlığına atadı. Begil bu görevi çok iyi yaptı. Bayındır Han onu onurlandırdı. Bîr gün, Begil Bey ava çıktı. Vurduğu bir geyiğin peşinden giderken, ayağı kırıldı. O halde, güç bela obasına vardı. Çok geç*meden, kırılan ayağı bütün obanın dilindeydi… Begil’in elinden bizar olan düşmanlar, bunu fırsat bilip, Begil’in obasına saldın hazırlığına giriştiler. Begil’in bundan haberi olunca, derin üzün*tüye kapıldı. Babasının bu halini gören oğlu, durumu öğrenince, “Ben nasıl bir evlat olayım da, babamın yerine savaşmayayım” diyerek, babasının atına bindi, kılıcını kuşandı, yayını taktı… Kâfirler Begil Bey’in atını tanıyorlardı. Binicisinin de onun oğlu olduğunu öğrendiler. Üzerine vardılar. Oğlan kavgada ye*nildi. Allah’a yalvardı. Allah Cebrail’e, “Bu kuluma kırk yiğidin gücünü verdim” dedi. Bu sefer, oğlan kâfiri yerden yere vurdu. Kâfir, Begil’in dinini kabul etti. Babası oğluna, karşı kara dağdan yayla, at sürüsünden oldu. Dedem Korkut geldi, bu Oğuzname’yi söyledi. Adı “Begü Oğlu Ermen olsun” dedi.
 
Uşun Kocaoğlu Seğrek

Uşun Koca'nın iki oğlu vardır; büyüğünün adı Eğrek, küçüğünün adı Seğrek'tir. Bir gün Uşun Koca, Bayındır Han'ın sohbetine gelir. Ters Uzamış adlı yiğit, Eğrek’e sitemde bulunur. Divan’a baş kesip kan dökmeden gelmeyeceğini söyler.

Eğrek üçyüz mızraklı yiğitlerle akın düzenler. Kara Tekür’ün kalesine kadar, girdiği tüm savaşları kazanır. Kara Tekür’ün askerlerinin oyununa gelir. Askerleri öldürülür, kendisi esir düşer.

Küçük kardeşi Seğrek büyür. Abisinin düşman elinde esir olduğunu öğrenir. Onu kurtarmak için tek başına Kara Tekür’ün üzerine gitmek ister. Annesi de babası da karşı çıkar.

Kara Tekür’le savaşmaya gider. Onun askerlerini yener. İki kardeşi birbirine kırdırmak isteyen düşmanın hazırladığı tuzağa düşmezler. İki kardeş Oğuz iline dönerler. Daha sonra mutlu mesut bir şekilde yaşarlar. Ikiside evlenirler.
 
Geri
Top