Değer Nedir?
İnsanın bütün eylemleri birtakım temellere dayanır. Bu temeller onun eylemlerini yönetir. İşte insanın hareket ve faaliyetlerini yöneten temele değer adı verilir.İnsanların birlikte yaşamasını gerçekleştiren hareket ve faaliyetlerden "iyi-kötü" denilenler ahlaki değerleri, "sevap-günah" dini değerleri, "güzel-çirkin" ise sanat değerlerini ifade eder.
Değer nasıl oluşur?
İnsanın eylem ve davranışlarına yön veren değerlerin bir kısmı insanın kendi varlık yapısında bulunur. İnsan onları doğuştan getirir. Bazı değerler ise toplum ve kültür çevresinde bulunan değerlerdir. Bu değerler insanın doğuştan getirdiği değerlerin etkisiyle oluşmuş maddi-manevi kültür kalıplarıdır.
Doğuştan gelen değerler dini ve ahlaki değerlerdir. Bunlar olumlu ya da olumsuz olarak evrensellik arz eder. İnanma, bağlanma, itaat etme, saygı duyma, merhametli olma, yardımsever olma vb. gibi değerler her çağda ve toplumda aynı anlamı taşır. Yalancılık, haksızlık ve zulüm de her yerde olumsuzluğu ifade eder.
Dini ve ahlaki değerlerin yönettiği eylemlerle toplumda oluşmuş maddi-manevi kültür kalıpları şeklinde ortaya çıkan değerler ise evrensel değillerdir. Bunlar milletten millete, kültürden kültüre değişiklik arz eder. Bu değerlere göre gerçekleştirilen eylemler toplumlar arasında yanlış anlaşılmalara da yol açabilir. Yani bir toplumda bir değere göre yapılan ve hoşa giden bir eylem başka toplumlarca benimsenmeyebilir ve hoş karşılanmayabilir.
Değerlerin oluşumuna dinin etkisi
İnsan yapısı itibarıyla bir takım değerlere sahip olarak doğar. İnanma, itaat etme, sevgi saygı duyma, doğruluk, dürüstlük, ahde vefa, merhametli olma vb. gibi değerler, her insanın yaratılışında mevcuttur. Ancak insan bu değerleri, davranış olarak nasıl ifade edeceğini bilemez. Örneğin: İnsan taşıdığı inanma, bağlanıp itaat etme değerinden ötürü kendisini ve alemi yaratan yüce bir yaratıcıya Allah'a inanma, ona ibadet etme gereği duyar. Din bu aşamada devreye girerek doğuştan gelen değerlerin eylem alanında ifadesini sağlar. İnsanlık tarihi boyunca muhakkak bir dine bağlı olarak yaşamış ve getirdiği değerleri mensubu olduğu dinin öğretileri doğrultusunda davranışına dökmüştür.
İlahi dinlere göre yaratılan ilk insan ve ilk peygamber adem (a.s.)'dir. Allah(c.c.) ona, kendisine nasıl iman ve ibadet etmesi gerektiğini bildirmiş, o da nesillerine, içinde yaşadığı topluluğa bunu göstererek ve yaşayarak anlatmıştır. Demek ki insandaki mevcut değerlerin aksiyona dönüşmesi için, Allah insanlar içerisinden birisini seçip (peygamber) vahiylerle insana yaraşır eylem ve davranışları bildirmiştir. Onlar da bu değerlerin davranış olarak en doğru şekilde nasıl yapılması gerektiğini anlatmışlardır. Bu hususta Kur'an'ı Kerim'de " Namazı kılın, zekatı verin. Peygambere de itaat edin ki merhamet göresiniz" (Nur suresi, 56.ayet). Başka bir ayette de "...peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının..."(Haşr suresi, 7. ayet) ayeti ile bu durum anlatılmaktadır.
İslam dininin insan eylem ve davranışlarına yönelik ortaya koyduğu emir ve yasaklar doğuştan gelen değerlere en uygun olan eylemleri içermektedir. Bu eylemleri de insanın doğuştan getirdiği değerlerin açılımı olarak sunar. Sevap-günah, helal-haram, bu değerler grubundandır. Bir Müslüman'ın yaptığı herhangi bir eylemin ölçüsü bu değerlerdir. İnsanın eylemlerini yöneten bu değerler toplum yaşayışına da etki ederek kültürel değerlerde de kendini hissettirir. Kültürel değerler dini değerleri anlayış, coğrafi ve etnik yapının etkisiyle tam bir mozaik oluşturur. Bu nedenle bu değerler bölgesellik arz eder. Netice olarak dini değerler insanın faaliyetlerini yönetmekte ve onları yönlendirip etkilemektedir.
İnsanın bütün eylemleri birtakım temellere dayanır. Bu temeller onun eylemlerini yönetir. İşte insanın hareket ve faaliyetlerini yöneten temele değer adı verilir.İnsanların birlikte yaşamasını gerçekleştiren hareket ve faaliyetlerden "iyi-kötü" denilenler ahlaki değerleri, "sevap-günah" dini değerleri, "güzel-çirkin" ise sanat değerlerini ifade eder.
Değer nasıl oluşur?
İnsanın eylem ve davranışlarına yön veren değerlerin bir kısmı insanın kendi varlık yapısında bulunur. İnsan onları doğuştan getirir. Bazı değerler ise toplum ve kültür çevresinde bulunan değerlerdir. Bu değerler insanın doğuştan getirdiği değerlerin etkisiyle oluşmuş maddi-manevi kültür kalıplarıdır.
Doğuştan gelen değerler dini ve ahlaki değerlerdir. Bunlar olumlu ya da olumsuz olarak evrensellik arz eder. İnanma, bağlanma, itaat etme, saygı duyma, merhametli olma, yardımsever olma vb. gibi değerler her çağda ve toplumda aynı anlamı taşır. Yalancılık, haksızlık ve zulüm de her yerde olumsuzluğu ifade eder.
Dini ve ahlaki değerlerin yönettiği eylemlerle toplumda oluşmuş maddi-manevi kültür kalıpları şeklinde ortaya çıkan değerler ise evrensel değillerdir. Bunlar milletten millete, kültürden kültüre değişiklik arz eder. Bu değerlere göre gerçekleştirilen eylemler toplumlar arasında yanlış anlaşılmalara da yol açabilir. Yani bir toplumda bir değere göre yapılan ve hoşa giden bir eylem başka toplumlarca benimsenmeyebilir ve hoş karşılanmayabilir.
Değerlerin oluşumuna dinin etkisi
İnsan yapısı itibarıyla bir takım değerlere sahip olarak doğar. İnanma, itaat etme, sevgi saygı duyma, doğruluk, dürüstlük, ahde vefa, merhametli olma vb. gibi değerler, her insanın yaratılışında mevcuttur. Ancak insan bu değerleri, davranış olarak nasıl ifade edeceğini bilemez. Örneğin: İnsan taşıdığı inanma, bağlanıp itaat etme değerinden ötürü kendisini ve alemi yaratan yüce bir yaratıcıya Allah'a inanma, ona ibadet etme gereği duyar. Din bu aşamada devreye girerek doğuştan gelen değerlerin eylem alanında ifadesini sağlar. İnsanlık tarihi boyunca muhakkak bir dine bağlı olarak yaşamış ve getirdiği değerleri mensubu olduğu dinin öğretileri doğrultusunda davranışına dökmüştür.
İlahi dinlere göre yaratılan ilk insan ve ilk peygamber adem (a.s.)'dir. Allah(c.c.) ona, kendisine nasıl iman ve ibadet etmesi gerektiğini bildirmiş, o da nesillerine, içinde yaşadığı topluluğa bunu göstererek ve yaşayarak anlatmıştır. Demek ki insandaki mevcut değerlerin aksiyona dönüşmesi için, Allah insanlar içerisinden birisini seçip (peygamber) vahiylerle insana yaraşır eylem ve davranışları bildirmiştir. Onlar da bu değerlerin davranış olarak en doğru şekilde nasıl yapılması gerektiğini anlatmışlardır. Bu hususta Kur'an'ı Kerim'de " Namazı kılın, zekatı verin. Peygambere de itaat edin ki merhamet göresiniz" (Nur suresi, 56.ayet). Başka bir ayette de "...peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının..."(Haşr suresi, 7. ayet) ayeti ile bu durum anlatılmaktadır.
İslam dininin insan eylem ve davranışlarına yönelik ortaya koyduğu emir ve yasaklar doğuştan gelen değerlere en uygun olan eylemleri içermektedir. Bu eylemleri de insanın doğuştan getirdiği değerlerin açılımı olarak sunar. Sevap-günah, helal-haram, bu değerler grubundandır. Bir Müslüman'ın yaptığı herhangi bir eylemin ölçüsü bu değerlerdir. İnsanın eylemlerini yöneten bu değerler toplum yaşayışına da etki ederek kültürel değerlerde de kendini hissettirir. Kültürel değerler dini değerleri anlayış, coğrafi ve etnik yapının etkisiyle tam bir mozaik oluşturur. Bu nedenle bu değerler bölgesellik arz eder. Netice olarak dini değerler insanın faaliyetlerini yönetmekte ve onları yönlendirip etkilemektedir.