Değişen Yönetim Anlayışları ve İletişim
Hayatın her alanında çok yönlü olarak belirgin bir etkiye sahip olan iletişim toplumsal, siyasal ve ekonomik süreçlerin içinde belirleyici bir rol oynamaktadır. İletişim, günümüz kamu yönetimi ve pazar ekonomisi içindeki rekabetçi yapılarda merkezi bir rol oynamaktadır. Hemen her alanda yaşanan hızlı değişim, ekonomik, toplumsal-kültürel, ekolojik ve demografik dönüşüm süreçleri ile paralel bir seyir izlemektedir. Bu süreç de yönetim anlayışları da etkilenmektedir.
Temelde örgütleri değişime zorlayan etkenler şu başlıklar altında toplanabilir.
– Küreselleşme ve artan rekabet, uluslararası ve bölgesel entegrasyonların önem kazanması,
– Bilgi teknolojilerindeki gelişmeler, yeni teknolojik buluşlar, pazar kapma yarışı,
– İnsan hakları ve demokratikleşmede yeni tanımlar ve gelişmeler,
– Ekonomik kalkınmanın itici gücünün insan kaynağı olarak kabul edilmesi
– Müşterilerin/tüketicilerin/vatandaşın bilinçlenmesi, beklentilerinin artması,
– Pazarlama ve yönetim anlayışlarında insan odaklı yaklaşımların geliştirilmesi,
– Çalışanların/yönetilenlerin yönetimlere katılma ve daha çok demokrasi talebi,
Yönetim anlayışları ve yönetici tarzlarında yaşanan değişimin etkileri hemen her alanda hissedilmektedir. Yöneten- yönetilen, üretici-tüketici iletişimin değişimini zorlayan bu etkenler tüm yönetim ortamlarında iletişimin rolünü artırmaktadır. Başarı peşinde koşan kurum ve firmaların sahip olması gerektiği düşünülen temel özellikleri şu noktalarda toplanabilir.
– Kalite bilinci
– Hizmet bilinci
– Çevre değişimlerine daha fazla tepki verme
– Çabuk değişebilme
– Rakiplerininkinden farklı ürün üretebilme
– Pazar boşlukları yaratabilme
– Yüksek katma değerli ürün üretebilme
– Daha az hiyerarşik düzeyi olan örgüt yapısına sahip olma
– Her şeyi üst yönetime danışmadan karar alabilen özerk birimlerle donanmış olma
Yönetim, katılımcı, şeffaf, demokratik bir anlayışla yüksek kalite bilincine sahip örgütün yaratılması paralelinde tanımlanmaktadır. Katılımcı, daha demokratik, şeffaf, hesap verebilen kurumların toplumla, ilgili çevreleriyle, çalışanlarıyla kuracağı iletişim yukarıda sıralanan başarı ölçütlerinin hayata geçmesinde belirleyicidir. Halkla ilişkilerin yönetim ile olan yakın bağları nedeniyle hem bilgilendirme hem de ikna (benimseme) süreçlerinde temel dayanağı iletişimdir.
20. yüzyıl içinde özellikle kitle iletişimin gelişmesi toplumsal yapıların tarihin daha önceki dönemlerine göre hızla farklılaşmasına yol açtı. Bu süreç hala yaşadığımız bir şey. İletişim olgusunun bu etkin alanının genişletmesinde kitle iletişim kavramı öne çıktı. Halkla ilişkilerin tarihsel varoluş koşulları da temelde kitle iletişimin gelişimine denk düşer. Dolayısıyla halkla ilişkilerin temelindeki en önemli harç kitle iletişimidir. Daha sonra açacağımız kamuoyu ve gündem gibi kavramlarda da görülebileceği gibi halkla ilişkiler, kitle iletişim araçları ile birlikte temel görevlerini yerine getirebilmektedir.
Hayatın her alanında çok yönlü olarak belirgin bir etkiye sahip olan iletişim toplumsal, siyasal ve ekonomik süreçlerin içinde belirleyici bir rol oynamaktadır. İletişim, günümüz kamu yönetimi ve pazar ekonomisi içindeki rekabetçi yapılarda merkezi bir rol oynamaktadır. Hemen her alanda yaşanan hızlı değişim, ekonomik, toplumsal-kültürel, ekolojik ve demografik dönüşüm süreçleri ile paralel bir seyir izlemektedir. Bu süreç de yönetim anlayışları da etkilenmektedir.
Temelde örgütleri değişime zorlayan etkenler şu başlıklar altında toplanabilir.
– Küreselleşme ve artan rekabet, uluslararası ve bölgesel entegrasyonların önem kazanması,
– Bilgi teknolojilerindeki gelişmeler, yeni teknolojik buluşlar, pazar kapma yarışı,
– İnsan hakları ve demokratikleşmede yeni tanımlar ve gelişmeler,
– Ekonomik kalkınmanın itici gücünün insan kaynağı olarak kabul edilmesi
– Müşterilerin/tüketicilerin/vatandaşın bilinçlenmesi, beklentilerinin artması,
– Pazarlama ve yönetim anlayışlarında insan odaklı yaklaşımların geliştirilmesi,
– Çalışanların/yönetilenlerin yönetimlere katılma ve daha çok demokrasi talebi,
Yönetim anlayışları ve yönetici tarzlarında yaşanan değişimin etkileri hemen her alanda hissedilmektedir. Yöneten- yönetilen, üretici-tüketici iletişimin değişimini zorlayan bu etkenler tüm yönetim ortamlarında iletişimin rolünü artırmaktadır. Başarı peşinde koşan kurum ve firmaların sahip olması gerektiği düşünülen temel özellikleri şu noktalarda toplanabilir.
– Kalite bilinci
– Hizmet bilinci
– Çevre değişimlerine daha fazla tepki verme
– Çabuk değişebilme
– Rakiplerininkinden farklı ürün üretebilme
– Pazar boşlukları yaratabilme
– Yüksek katma değerli ürün üretebilme
– Daha az hiyerarşik düzeyi olan örgüt yapısına sahip olma
– Her şeyi üst yönetime danışmadan karar alabilen özerk birimlerle donanmış olma
Yönetim, katılımcı, şeffaf, demokratik bir anlayışla yüksek kalite bilincine sahip örgütün yaratılması paralelinde tanımlanmaktadır. Katılımcı, daha demokratik, şeffaf, hesap verebilen kurumların toplumla, ilgili çevreleriyle, çalışanlarıyla kuracağı iletişim yukarıda sıralanan başarı ölçütlerinin hayata geçmesinde belirleyicidir. Halkla ilişkilerin yönetim ile olan yakın bağları nedeniyle hem bilgilendirme hem de ikna (benimseme) süreçlerinde temel dayanağı iletişimdir.
20. yüzyıl içinde özellikle kitle iletişimin gelişmesi toplumsal yapıların tarihin daha önceki dönemlerine göre hızla farklılaşmasına yol açtı. Bu süreç hala yaşadığımız bir şey. İletişim olgusunun bu etkin alanının genişletmesinde kitle iletişim kavramı öne çıktı. Halkla ilişkilerin tarihsel varoluş koşulları da temelde kitle iletişimin gelişimine denk düşer. Dolayısıyla halkla ilişkilerin temelindeki en önemli harç kitle iletişimidir. Daha sonra açacağımız kamuoyu ve gündem gibi kavramlarda da görülebileceği gibi halkla ilişkiler, kitle iletişim araçları ile birlikte temel görevlerini yerine getirebilmektedir.