• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

DEĞİŞİM / DÖNÜŞÜM

yilmaz27

Ne Mutlu Türküm Diyene
Site Yetkilisi
Süper Moderatör
NOKSANLIKLARINI TERKEDİP
"GERÇEK İNSAN" OLMAYA NİYETLENDİĞİNDE,
KENDİNİ ARADAN SİLMELİ
VE YOLA ESERLERİNLE DEVAM EDEBİLMELİSİN.

YERYÜZÜNÜN MAHŞERLERİ İLE ELELE VERMELİ,
HAKİKATTEN SENİN OLAN TEK ŞEYE,
YANİ RUHUNUN İKTİDARINA ŞAPKA ÇIKARMALI,
ÖLEREK YAŞAMALI,
VE İLİMLERİN HİÇBİRİNE AİT NEŞTERİN
RUH'A İŞLEMEDİĞİNİ AÇIKÇA TECRÜBE ETMELİSİN.

BİL Kİ;

ASLINDA KENDİ DOĞUMUNA ZİNCİRLER İÇİNDE UYANDIN VE,
SAHİBİ OLDUĞUN RUH İLE SAHİBİ OLDUĞUN AHLAK,
ÖZGÜRLÜKLERİNE ANCAK VE ANCAK
KURBANLARLA - ÖZÇABAYLA - ACILARLA VE ÇATIŞARAK ULAŞACAK.

İRKİL, GENİŞLE, DEĞİŞ!

***





Yeşil yaprakları, salkım saçak dalları ve hatta budakları da nefes alıyordu ağaçların ama Hasan uyuyordu.

Rengarenk veya tonsuz bütün çiçekler - ötüşen veya neredeyse soluk bile almayan böcekler - yırtıcı veya barışçıl bütün kuşlar uyanıktı, ama Hasan uyuyordu.

Ilıman rüzgarlar esiyor, o rüzgarların güç verdiği bulutlar gökte yürüyor, ve o bulutların ardından saklambaç oynayan yıldızlar görünüyordu, ama Hasan uyuyordu.

Bir o tarafa bir bu tarafa rüzgarların da etkisiyle salım salım salınan kuş - bulut - dal - yaprakların tümü soluk alıp veriyor - dağlar birbirleriyle bakışıyor - ovalarsa bol ürün vermenin kıvancıyla göğüs kabartıyor - denizler tüm farkındalıklarıyla derin derin iç çekerek bu düzene aferinler düzüyordu, ama Hasan uyuyordu...

DevilofHacker dokundu;

Hasan sıçradı, uyandı!!!

Uyandı ve rütbesi çok hızlı bir şekilde artmaya artmaya başladı.

Yükseliş sırasında içi bayılıyordu bazen, ve kaldıramıyordu - taşıyamıyordu ruhuyla bedeni bu süratli tırmanışı sanki.

Sonra en yüksek - en yüce mevkiye ulaştı, ve akabinde farkettiği şey; çok ama çok zengin oluşuydu. At - yat - kat - fabrika - arsa - maden - tarla - avm - rezidans vs. herşeyi vardı.

Borsa ve banka denilen güçler onun parmağından dökülüverecek kelimelerin peşindeydi ve "tık" dese dikkate alıyorlardı. Şöyle küçücük bir mouse hareketi çekse, çok gelişmiş veya oldukça geri kalmış ne kadar ülke varsa, anında tarumar oluyor ve dengeler saniye saniye değişiyordu.

Peynirli yumurtasından koca bir parça aldı ekmeğiyle, keyifle yuttu.

Öylesine yakışıklıydı ki hem, sanırsın erkek güzeli.
Çok da şıktı çookk.
Aksi nasıl düşünülebilirdi ki, komik!

Nezaket paçalarından akıyor, zerafetle birleştiğindeyse etraftaki binlerce kadın ona olan hayranlığını haykıracak hale geliyor, çok sevdiğini bildiklerinden de sürdükleri güzel kokuları farketmesi için daha bir sokuluyorlardı.

Neye dokunsa - temas etse "okşayan bir yumuşaklık" kazanabiliyordu. Çelik bile!

Çevresini saran mimar - kahveci - çiçekçi - ressam - sinemacı - heykeltraş - tiyatro ve televizyoncu tafyası ise,

onun göz - kulak - ten zevklerini gayet ölçülü ve ince bir titizlikle tatmin etme yarışındaydılar.

Önündeki envai çeşit yiyecekleri, ve hemen hemen her saat başka bir tanesinin tadına baktığı içkileri süzdü. Onlar da, tıpkı her gece veya canı ne zaman çekerse koynuna aldığı güzeller gibi onu mutlu etme sevdasındaydılar.

Tıp denilen basit ilim de onu zinde - pür neşe - dirençli ve olabildiğince kuvvetli tutmanın gayretindeydi.

Adını bile bilmediği meyvelerden yapılmış tatlının boş tabağı, çeşnicibaşı ve aşçıbaşı tarafından binbir hürmetle huzurundan götürülüyor, anında yeni ve başka bir lezzet ikram ediliveriyordu.

Çimdikledi kendisini.

Yok, uyanıktı ve hepsi gerçekti.

Az önce uyanmıştı yahu, ne rüyası ne uykusu!?..

Gözünü öündeki monitörden ayırdı,
elindeki mouse'ı bıraktı,
ve bakışları yerde yatan siyah pardesülü - beyaz şapkalı kişiye takıldı.

Yüzünün dörtte üçünü kapatan gece karası renkteki bandanayı sıyırdı...



Şaşırdı.

DevilofHacker'dı bu.

Nabzına baktı, atıyordu!

Tenine dokunduktan kısa bir süre sonra kayboldu...



***Alinti Kelimelerin Sihirbazi
 
Geri
Top