Denizdeki Yaramaz Balıklar ve Küçük Denizci Mert - Devamı
Mert, yazın ilerleyen günlerinde, yaramaz balıklarla oynamaya o kadar alışmıştı ki, artık denize girerken özel bir hazırlık yapıyordu. Yanında getirdiği küçük renkli kurabiyeleri suya atıyor, balıkların dikkatini çekiyordu. Balıklar, bu minik ziyafetten çok hoşlanmışlardı. Öyle ki, Mert suya girer girmez, bir anda etrafını çeviriyorlardı.
Bir gün, Mert yine balıklarla oynarken, kumsalda oturan yaşlı bir balıkçı, onların bu hallerini izliyordu. Merakla yanına geldi ve “Küçük denizci, sen bu balıklarla ne yapıyorsun böyle?” diye sordu gülümseyerek.
Mert, heyecanla “Onlarla oyun oynuyoruz!” dedi. “Bakın, parmaklarımı gıdıklıyorlar!”
Yaşlı balıkçı, Mert’in parmaklarına doğru eğildi ve dikkatle baktı. Sonra, kahkahalarla gülmeye başladı. “Ah, küçük denizci! Bu balıklar, ‘Mızmız Balıkları’ derler bunlara! Çok yaramazdırlar ama bir o kadar da sevimli. Sadece gıdıklamayı severler, can yakmazlar.”
Mert, bu yeni bilgiyi heyecanla karşıladı. “Demek onların adı Mızmız Balıkları! Çok komik!” diye güldü. O günden sonra Mert, balıklara “Mızmızlarım” diye seslenmeye başladı.
Günler böyle neşeyle geçerken, bir gün beklenmedik bir olay yaşandı. Kıyıya yakın bir yerde, denizanası sürüsü belirdi. Denizanaları, yüzmeye çalışan çocukları korkutuyor ve bazıları da hafifçe yakıyordu. Mert ve arkadaşları da denize girmekten korkmaya başladılar.
Mert, Mızmız Balıklarını çok özlemişti ama denizanasından da korkuyordu. Bir süre, kumsalda oturup, denizi izlemekle yetindi. Ama içindeki deniz özlemi giderek artıyordu.
Bir gün, Mert, dayanamayıp denize girmeye karar verdi. Ama bu kez yanında küçük bir ağ getirmişti. Ağın içine birkaç kurabiye koydu ve suya doğru yavaşça soktu. Mızmız Balıkları, hemen yemeğin kokusunu almışlardı. Bir anda ağın etrafını sardılar.
Mert, ağı yavaşça yukarı doğru çekti. Ve işte o an, çok şaşırtıcı bir şey oldu! Mızmız Balıkları, ağın içinde kalmamışlardı. Onun yerine, denizanası sürüsünün etrafında bir halka oluşturmuşlar ve denizanalarını kumsala doğru itmeye başlamışlardı.
Mert, gözlerine inanamadı. Mızmız Balıkları, onun için bir kahraman olmuşlardı! Çocuklar, korkularını yenip denize girdiler. Denizanası tehlikesi, Mızmız Balıklarının sayesinde ortadan kalkmıştı.
O günden sonra, Mızmız Balıklarının ünü tüm sahil kasabasına yayıldı. Herkes, onların ne kadar akıllı ve sevimli olduklarını konuşmaya başladı. Mert ise, Mızmız Balıklarıyla olan arkadaşlığıyla gurur duyuyordu.
Yaz sonuna doğru, Mert’in babaannesiyle birlikte evine dönme vakti gelmişti. Vedalaşma vakti geldiğinde, Mert çok üzgündü. Mızmız Balıklarını çok özleyecekti. Sahilde durdu, denize doğru baktı ve “Sizi çok özleyeceğim, Mızmızlarım!” diye seslendi.
Tam o sırada, sudan birçok Mızmız Balığı fırladı ve Mert’in parmaklarını gıdıklamaya başladı. Mert, gülerek “Sizi de özleyeceğim!” dedi. Ardından, küçük birer öpücük göndererek Mızmız Balıklarıyla vedalaştı.
Mert, evine döndükten sonra bile denizi ve Mızmız Balıklarını hiç unutmadı. Onlarla geçirdiği güzel yaz, kalbine kazınmıştı. Her gece uyumadan önce, onların o küçük gıdıklamalarını hatırlar, gülümserdi.
Ve böylece, küçük denizci Mert’in, denizdeki yaramaz ama bir o kadar da sevimli Mızmız Balıklarıyla olan dostluğu, tüm çocuklara anlatılan güzel bir hikaye oldu. Bu hikaye, sadece eğlenceli bir macera değil, aynı zamanda doğayla, hayvanlarla ve farklı canlılarla kurulan dostluğun ne kadar değerli olduğunu da hatırlatıyordu. Ve en güzel yanı, Mert'in bu dostluğu hayatı boyunca sürecekti. Belki bir sonraki yaz, Mert yine deniz kenarında Mızmız Balıklarıyla karşılaşacak ve maceralarına kaldığı yerden devam edecekti. Çünkü biliyoruz ki, bazı dostluklar asla bitmez, özellikle de denizin derinliklerinde kurulanlar!