Ders Alınacak Örnekler - Kıssa, Hisse

sovalye

Aktif
Olay, 1980'li yıllarda geçer...

Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu ikinci sınıf öğrencileri dersin hocasını beklemekteler... Öğrencilerin gürültü patırtısı arasında sert görünümlü hoca kapıda belirir. Öğrencilere kısa bir bakış atıp kürsüye geçer.

Tebeşirle tahtaya kocaman bir 1 rakamı çizer.
"Bakın" der, "Bu kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey..."
Sonra 1'in yanına bir "0" koyar: "Bu başarıdır. Başarılı bir kişilik 1 'i 10 yapar..."
Bir "0" daha ekler: "Bu tecrübedir. 10 iken 100 olursunuz..."
Sıfırlar böyle uzayıp gider; yetenek, disiplin, sevgi vs vs...
Hoca, eklenen her yeni "0" ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatır.

Sonra eline silgiyi alıp en baştaki 1 'i siler.
Geriye bir sürü sıfır kalır.
Ve Hoca yorumu patlatır: "Kişiliğiniz yoksa öbürleri hiçtir..."

Sınıf sessizliğe gömülür.
Mesaj alınmıştır.
 
Kişilik herşeydir. Her ne olursa olsun terkedilmesinin mazereti de yoktur. Benzer bir yazı daha okumuştum ama tam olarak hatırlayamıyorum.
 
Aynı yazıyı çok önceden sağlık olarak okumuştum ben.
1'e sağlık demişlerdi. Sağlığınız yoksa hiçbirşeyin değeri yoktur şeklindeydi.

Buda güzelmiş. Teşekkürler.
 
Sorun: NASA uzaya astronot gönderdiğinde tükenmez kalemlerin yer çekimi olmayan ortamda çalışmadığını fark etti. Yerçekimi olmadığı için mürekkep kağıdın üzerine akmıyordu.

Çözüm 1: Bu problemin çözümü NASA'ya ilave 12 milyon dolara mal oldu. Öyle bir tükenmez kalem ürettiler ki bu kalem yerçekimsiz ortamda, yukarı yönde, suyun altında ve sıfırın altında 300 C 'ye kadar olan sıcaklıklarda yazı yazmaya olanak sağlıyordu.

Çözüm 2: Ruslar ise kurşun kalem kullandılar...
Ve sorun çözüldü.

Kıssadan hisse: Sorunlara odaklanmak ile çözümlere odaklanmak arasında fark vardır.
 
Dikkat !

Patron seçerken dikkat et...
Atmasın seni.

Komşu seçerken dikkat et...
Kuşatmasın seni.

Dost seçerken dikkat et...
Satmasın seni.

Yar seçerken dikkat et...
Aldatmasın seni.
 
Bakış açısı

Bir varmış bir yokmuş, bir kadın varmış.
Bir sabah kalkmış, aynaya bakmış ve kafasında yalnız üç tel saç görmüş.
"Hımm" demiş, "galiba bugün saçımı örgü yapacağım..."
Öyle yapmış.
Ve günü harika geçmiş.

Ertesi gün kalkmış, aynaya bakmış.
Kafasında iki tel saç kalmışmış.
"Hmm," demiş, "bugün saçımı ikiye ayıracağım..."
Dediğini yapmış.
Yine harika bir gün geçirmiş.

Bir ertesi gene kalkmış.
Aynaya bakmış ki, kafasında tek tel saç var.
"Tamam" demiş, "bugün artık at kuyruğu yaparım..."
Öyle de yapmış.
Ve çok çok güzel bir gün geçirmiş.

Daha bir ertesi gün aynaya baktığında ne görsün;
Kafasında bir tek tel saç bile kalmamışmış !..
"Oh be !" diye bağırmış, "bugün saç derdim yok !"

Kıssadan hisse: Bakış açısı herşeydir...
 
İngiliz yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama 7 yıl 7 gün hapis verince gazeteciler sorarlar:
“Adam kıza elini bile süremedi. Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler adamı yakaladılar. Bu 7 yıl, 7 gün çok değil mi?”

Yargıcın yanıtı hukuk tarihine geçecek düzeydedir:
“Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl ise İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır.”
 
Adam dışarıdan gelen sesleri merak edip kapıya çıktığında, üç yaşındaki çocuğunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle otomobilin kaportasını mahvettiğini gördü.

Hemen koştu, çekici kaptı ve öfkeyle çocuğun eline vurmaya başladı.
Karısı koşup araya girdi ve çocuğu hastaneye götürdüler.

Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmedi ve parmakları kesmek zorunda kaldı.

Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etti ve, "Babacığım, otomobiline zarar verdiğim için çok üzgünüm" dedi ve sordu: "Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?.."

Baba eve döndü ve hayatına son verdi.

..........

Birisi masaya süt döktüğünde ya da bir bebeğin ağladığını işittiğinizde bu öyküyü hatırlayın. Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi anladığınızda önce biraz düşünün:
Otomobiller onarılabilir.
Kemikler de onarılabilir.
Ama ya kalpler ?..
 
Yaşlı ve bilge kızılderili, genç kızılderililerle yaşam üzerine söyleşirken şunları anlatır:
“İçimizde iki kurt ve bunların arasında da korkunç bir savaş vardır.
Kurtlardan biri; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibiri, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, üstünlük taslamayı ve bencilliği temsil ediyor...Diğeri ise; huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçakgönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor.”

Genç kızılderililerden biri “Hangi kurt kazanacak?” diye sorar.

Bilge kızılderili kısaca yanıtlar:
“Beslediğimiz..."
 


Mesajınızı yazın...
Geri
Top