• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Dilimize Girmiş Yabancı Kelimeler ve Türkçe Karşılıkları

KarhaN

Aktif
absürt : Fransızca absurde (saçma, zırva, anlamsız). Kelimenin karşılıkları dilimizde zaten vardır: saçma, anlamsız.

absürt komedi : saçma komedi.

adaptör : Fransızca adapteur. Uzun zamandan beri dilimizde kullanılan bu kelime Türkçe Sözlükte Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı şeklinde tanımlanmıştır.

ad hoc group : İngilizce ad hoc özel, uygun, group kurul. Dilimizde ekonomi alanında kısa süreli ve tek bir görev için oluşturulan kurul anlamında kullanılır.

adisyon : Fransızca addition (ekleme; hesap). "Lokanta, otel vb. yerlerdeki hesap" anlamında kullanılır.

agreman : Fransızca agrément (hoşluk; izin, rıza; tat; süs). Dilimizde, diplomasideki anlamıyla kullanılır.

agresif : Fransızca agressif. Dilimizde bir psikoloji terimi olarak "saldırgan, mütecaviz" anlamlarında kullanılır.

air-conditioned : Havalandırma cihazı bulunan.

air-conditioner : Havayı düzenleyen, sıcaklığı ayar eden alet.

ajitasyon : Fransızca agitation (tahrik etme, kışkırtma). Kelimenin karşılığı dilimizde zaten vardır: kışkırtma.

Kelimenin tıp alanındaki kullanımı da dikkate alınarak kışkırtma karşılığının yanı sıra çırpıntı sözü de kullanılmaktadır.

ajitatör : kışkırtıcı.

ajite etmek : kışkırtmak.

ajite olmak : çırpıntıya uğramak.

akreditasyon : Fransızca accreditation. Dilimizde doğrulamak, güven belgesi vermek anlamlarında kullanılmaktadır.

akreditif : Fransızca accréditif, "bir bankanın başka bir bankaya biri için verdiği ödeme emri" anlamında kullanılır. Akreditif yanında aynı köke dayanan akredite sözü de vardır. Genellikle Türkçe "olmak" fiiliyle birlikte kullanılmaktadır.

akualand : Fransızca aqualand. Lâtince "su" anlamındaki aqua sözü ile, "kara, toprak, yer, memleket" anlamındaki land sözünden yapılmış birleşik bir kelimedir. Bir tür havuz anlamındadır.

akustik : Fransızca acoustique. "Fizik biliminin konusu ses olan kolu; kapalı bir yerde seslerin dağılım biçimi" anlamlarında olan bir kelimedir.

alâkart : Fransızca à la carte (listeye göre). Karşılığı: seçmeli yemek.

alan markajı : alan tutma. bk. markaj.

alivre : Fransızca aa livré. Fransızcadan Türkçeye geçmiş bir bankacılık terimidir. Genel olarak sonradan teslim veya vadeli satış anlamlarındadır. Anlaşmanın yapıldığı sırada bulunmayan fakat teslim zamanında sağlanması mümkün olan her türlü mal üzerine yapılan satış işlemi diye de tanımlanır. Türkçe Sözlükte bu söz "Ürün daha tarladayken yetiştiği zaman teslim edilmek üzere önceden pey verilerek yapılan satış" olarak tanımlanmıştır.

almanak : Fransızca almanache. Bu kelimenin anlamı, "yılın gün, hafta, ay gibi bölümlerinden başka, bayram, yıl dönümü gibi belli günleri ve birtakım astronomi, meteoroloji, istatistik bilgilerini gösteren kitap biçimindeki takvim"dir. Bu söz için dilimizde kullanılmaktadır.

ambiyans : Fransızca ambiance çevre, muhit, hava, ortam. Son yıllarda özellikle gazetelerin magazin sayfalarında sıkça rastladığımız bir kelimedir.

amblem : Fransızca emblème (soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, belirtke).

amortisman : Fransızca amortissement. Türkçe Sözlük'te yer alan "taşınmaz malların aşınmalarına karşılık olarak yıllık kârdan ayrılan belirli pay" anlamındaki amortisman için aşınma payı veya yıpranma payı karşılıklarıda kullanılmaktadır.

ampirik : Fransızca empirique. "Bir kurama değil de yalnızca deneye, gözleme dayanan" anlamında sıfat olarak kullanılan bir kelimedir. Ampirik kelimesiyle kökteş olan ampirist ve ampirizm sözleri de dilimizde zaman zaman kullanılmaktadır.

anakronizm : Fransızca anachronisme. Bu söz "tarihe aykırılık, çağa uymama" anlamlarında dilimizde kullanılmaktadır.

anchorman : İngilizceden dilimize giren bu terim "ana haber sunucusu" anlamındadır.

anekdot : Fransızca anecdote. "Kısa, özlü anlatımı olan güldürücü hikâye, fıkra" şeklinde tanımladığımız bu söz de dilimizde bir süreden beri kullanılan bir edebiyat terimidir.

angaje : bağlanmış.

angaje etmek : bağlamak.

angaje olmak : bağlanmak, üstlenmek.

angajman : Fransızca engagement (rehin; taahhüt; anlaşma; bağlantı). Bu kelime için dilimizde güzel bir karşılık vardır: bağlantı.

animasyon : Fransızca animation (canlanma; çizgi film).

animatör : Fransızca animateur (canlandırıcı; sunucu; çizgi film yapımcısı).

ankesör:ankesörlü telefon sözünde geçen ankesör Fransızcadan dilimize geçmiştir. Fransızca encaisseur sözü "para alıcı, tahsildar, mutemet" anlamındadır. Bu kelimenin fiil biçimi olan encaisser ise "sandıklamak, kasaya koymak" anlamlarındadır.

anomali : Fransızca olan bu söz dilimizde genel anlamda "belli bir ölçüye, belli bir kurala uymama durumu", psikolojide ise "hastalık niteliğinde olmamakla birlikte normalden, belirgin ölçüde sapma gösterme" anlamındadır.

ansambl : Fransızca ensemble (bütün, bütünlük, topluluk). Eski Sovyetler Birliği'nde ve Türk cumhuriyetlerinde müzik ve oyun toplulukları için kullanılır.

antagonist : Fransızca antagoniste sözü "hasım, vuruşan, karşıt, çatışan" anlamlarındadır.

antet : Fransızca en-tête. "Kâğıt veya zarf üzerine basılmış ad, adres, başlık" anlamında kullanılır.

anti-damping : karşı

antikite : Fransızca antiqutié. Tarihte ilk çağ, antik devir anlamıyla dilimizde yaygın olarak kullanılır.

antipati : Fransızca antipathie (sevimsizlik, soğukluk, ısınamama). Bu kavram için de dilimizde güzel karşılıklar vardır: iticilik, sevimsizlik, soğukluk.

antipati duymak : kanı kaynamamak.

antipatik : Fransızca antipathique (sevimsiz, soğuk).

antre : Fransızca entrée (giriş).

aperitif : Fransızca apéritif. Dilimizde İştahı açmak için yemekten önce içilen içki anlamında kullanılır.

a posteriori : A priori kelimesinin zıddı olan bir kavram.

a priori : Lâtince a priori (denemeye dayanmadan, akıl yoluyla önceden kabul edilen).

aranje etmek : Türkçe "etmek" yardımcı fiiliyle Fransızca aranje kelimelerinden oluşan bu birleşik fiil düzenlemek, düzenlenmek fiilleriyle karşılanır.

aranjman : Fransızca arrangement (belirli sesler, çalgılar veya topluluklar için yazılmış bir eserin, başka sesler, çalgılar veya topluluklar tarafından söylenip çalınabilmesi için o eserde yapılan değişiklik).

aranjör : Fransızca arrangeur.

arbitraj : Fransızca arbitrage. Ticarî bir terim olarak dilimize geçen bu kelime "hisse senedi, tahvil, döviz gibi değerli kâğıt ve paraları daha kârlı görülen başka kâğıt ve paralarla değiştirme işi" anlamında kullanılmaktadır.

arboretum : Lâtince. "Örnek olabilecek çeşitli ağaçların ve bitkilerin bilimsel amaçlarla yetiştirildiği alan" anlamında dilimizde de kullanılır.

argüman : Fransızca argument (kanıt, delil). Bu kelimenin dilimizde zaten karşılıkları vardır: kanıt, delil.

arkeolog : kazı bilimci.

arkeoloji : Fr. archéologie. Tarih öncesi ve eski çağlardan kalma eserleri tarih ve sanat bakımından inceleyen bilim anlamında Türkçede de kullanılır.

arketip : Fransızca archetype. İlk örnek, asıl numune, özgün model. Bu söz sanatın çeşitli kollarında da kullanılır. İleriki dönemlerde geliştiği bilinen bir mimarî ögenin henüz en yetkin biçimine ulaşmamış ilk örneği anlamında da dilimizde geçmektedir.

aroma : Fransızca aroma. "Bitki özlerinden veya yağlarından elde edilen hoş koku." Dilimizde bu söze yakın anlamda "rayiha" kelimesi de vardır.

arometrapi :
Fransızca kökenli olan bu kelime aroma (güzel koku) ve thérapie (tedavi) kelimelerinden oluşmaktadır.

artikülâsyon : Fransızca articulation. Dil biliminde kullanılır.

asist : İngilizce assist (yardım etmek). Sporda hem yardım, hem yardımcı anlamında kullanılmaktadır.

asist (asiste) etmek : yardım etmek.

asisti : yardımcısı.

asistlik : yardımcılık.

asparagas : "Makaraya sarmak, çapraz iki sırığa germek, eziyet etmek" anlamlarına gelen İspanyolca aspar kelimesine dayanan bir sözdür.

aşağılık kompleksi :
aşağılık duygusu.

aut : İngilizce out (dışarı, dışarıda). Topun, karşı takım oyuncularınca köşe ile kale arasındaki çizgiden veya kale üstünden alan dışına çıkarılması. Karşılığı: dış.

auta atmak : dışa atmak.

auta çıkmak (gitmek) : dışa çıkmak.

aut atışı (yapmak) : dış atışı (yapmak).

aut çizgisi : dış çizgisi.

avangart : Fransızca avant-garde. "Bir hareketi, bir düşünce akımını başlatan, kendisinden sonra gelenlere öğretisi ile yol gösteren kimse" anlamındaki bir kelime.

avans : Fransızca avance. Alacağına sayılmak üzere önceden yapılan ödeme anlamıyla dilimizde kullanılmaktadır.

avans çekmek : öndelik çekmek.

avans vermek : öndelik vermek.
 
call center : İngilizce call (çağırma) + center (merkez).

cash cart : İngilizceden dilimize geçen bu kelime bankacılık alanında kullanılmaktadır. “Nakit, peşin para almak için, para çekmek için kullanılan kart” demektir.

casting : İngilizce casting. Türkçede sinema alanında kullanılan ve “bir filmdeki karakterleri canlandıracak oyuncuları seçme işi” anlamına gelen bir kelimedir.

catering: İngilizce catering (yiyecek tedarik etme, yemeklerin hazırlanmasını ve hizmetini üstüne alma).

center : İngilizce center (merkez). Dilimizde merkez kelimesi bulunmasına rağmen son zamanlarda center kelimesi çeşitli kurum ve kuruluşların isimlerinin arkasına eklenmektedir.

change : Fransızca change (değişme, değiştirme). Fransızca change, İngilizce exchange kelimeleri özellikle banka ve döviz bürolarında para değişimi için kullanılmaktadır.

charter : İngilizce charter. Lâtince kökenli olan ve çeşitli anlamlarda kullanılan bu kelime Türkçeye bir ulaşım terimi olarak geçmiştir.

chat : İngilizce chat (gevezelik etmek, hoşbeş etmek). Bilgisayar alanında “sohbet etmek” anlamına gelen bu kelimenin kullanımı son yıllarda çok yaygınlaşmıştır.

check-in : İngilizceden dilimize girmiş olan bu söz, "otel veya uçak defterine kaydolmak" anlamındadır.

check-list : İngilizceden özgün imlâsıyla dilimize geçmiştir.

check-point : İmlâsı ve telâffuzu ile İngilizceden alınıp Türkçeye yerleştirilmeye çalışılan sözlerden biri de check-point'tir. "Kontrol yapılan, denetleme yapılan yer" anlamındadır.

check-up :
İngilizce check up on (soruşturmak, araştırmak). Dilimizde genel sağlık kontrolü için kullanılmaktadır.

check-up yaptırmak : Check-up kelimesi son zamanlarda daha çok "yaptırmak" fiiliyle bir arada kullanılıp yaygınlaşmaktadır.

cheese cake : İngilizce cheese cake. “peynirli kek”

clip, clip kart : İngilizceden Türkçeye geçen bu kelimede yer alan clip "kırpmak uçlarını kesmek, kısa kesmek" anlamlarına gelen bir fiildir. İsim olarak da kullanılan bu söz "kesme işi" demektir. Bu söz şimdi de kart kelimesiyle birlikte bir bankacılık terimi olarak karşımıza çıkmaktadır.

coffe shop: İngilizce imlâsı ve telâffuzu ile dilimize yerleştirilmeye çalışılan bir kelimedir. "Kahve içilen yer anlamındadır"

cohabitation : Fransızcadan dilimize giren bu söz "birlikte oturma, bir arada yaşama" anlamlarını taşımaktadır.

colorist : Fransızca coloriste. "Resimleme sanatında ışığı gölgeyi ve biçimleri renk yoluyla veren ressam, renkçi" anlamında olan ve tekstil alanında kullanılan bir kelimedir.

corner : İngilizce kökenli olan bu kelime dilimize korner biçiminde köşe anlamıyla daha çok bir spor terimi olarak girmişti. Bu sefer de bayi anlamıyla ve corner imlâsıyla dilimize mal edilmeye çalışılıyor.

cracker : İngilizce cracker. “Zevk için bilgisayar sistemlerine zarar veren kişi”

crash-test : İngilizce crash-test. Otomobil sanayiinin gelişmesiyle ortaya çıkan yeni terimlerden biridir. "Çarpmayı denemek" anlamında kullanılır.

çek etmek : İngilizce check (durdurmak; engel olmak; kontrol etmek). Son zamanlarda "kontrol etmek, tahkik etmek" anlamıyla dilimizde yaygınlaştığı gözlenmektedir.

çip : Fransızca chip. Bilgisayar alanında kullanılır.
 
damping : İngilizce dumping (indirme, düşürme, tenzilât). Ekonomi terimi olarak damping, "indirim (tenzilât) ve ucuzluk" kavramlarından daha kapsamlı bir fiyat düşürmeyi anlatmaktadır.

dansing : İngilizce dancing. Türkçe Sözlük’te “dans etmek için gidilen halka açık yer” şeklinde tanımlanır.

dart : İngilizce dart. Türkçede “saat tahtası adı verilen bir hedefe belirli bir uzaklıktan küçük oklarla nişan alarak isabetli vuruş yapmaya dayanan eğlence amaçlı bir oyun” anlamında kullanılmaktadır.

dead line : İngilizce. "Herhangi bir şeyin yapılması veya tamamlanması için en son zaman" anlamında kullanılır.

dealer : Bu söz de İngilizceden dilimize geçmiştir.

dealing : İngilizce olan bu kelime "iş, alışveriş, muamele" anlamlarına gelir. Bir bankacılık terimi olarak "para piyasalarında alım satım yapma işi" anlamındadır.

deep-freeze : İngilizce deep freeze. "Bozulma ihtimali olabilecek yiyecekleri çok düşük derecelerde dondurarak uzun süre saklamak için kullanılan bir tür buzdolabı" anlamında dilimize geçmiştir.

de fakto : Lâtince de facto (bilfiil, fiilen). "Hukukî tanınmadan önceki fiilî tanınma, fiilî durum" anlamında kullanılır.

defans : Fransızca défense (savunma). Savunma kelimesi dilimize yerleşmiş güzel bir Türkçe kelimedir.

defansif : Karşılığı: savunmaya dayalı.

deflâsyon : Fransızca déflation (para durgunluğu, para darlığı; piyasada bulunan para miktarının azaltılması, para şişkinliğinin giderilmesi).

deflâtör : Para kısıtlayıcı veya doğrudan kısıtlayıcı.

dejenerasyon : Fransızca dégénération. "Soysuzlaşma, soyunun özelliklerini kaybetme" anlamlarında dilimizde kullanılmaktadır.

deklârasyon : Fransızca déclaration. "Bildirme, duyurma, ilân etme" anlamında Türkçede kullanılan bu söz, "kamuoyuna yapılan açıklama, bildiri" anlamıyla da geçmektedir.

dekoder : Fransızca decodeur. "Şifre çözücü" anlamındakdır.

dekolte : Fransızcadan dilimize geçen decolleté kelimesi Türkçe Sözlük’te, "1.Kollarının, göğüs ve sırtının bir kısmı açık kadın giysisi. 2.Açık." şeklinde anlamlandırılmıştır.

dekont : Fransızca décompte. Dilimizde sık kullanılan bu söz, "ödenmiş veya ödenecek olan hesapların dökümü, kapatılan bir hesaptan yapılacak indirme" anlamlarında geçer.

demagog : lâf ebesi, lâfazan.

demagoji : Fransızca démagogie (halk avcılığı, lâf ebeliği).

demarke durum : boşta olma durumu.

demarke olmak : Fransızca démarqué (işareti, markası kaldırılmış; sporda markajdan kurtarılmış). "Boşta olmak veya rakip oyuncuların tutmasından (gölgelemesinden) kurtulmuş olmak" anlamında kullanılıyor.

demonstrasyon : Fransızca démonstration. Bunun için Türkçe Sözlük'te de önerildiği gibi gösteri sözünü kullanılmaktadır.

depar : Fransızca départ (yola çıkma, hareket, kalkış). "Yarışın başlama anı" anlamında kullanılıyor.

depara kalkmak : hıza kalkmak.

depar atmak : hızlanmak.

depar hakemi : çıkış hakemi.

deparı atmak : hızlanış yapmak.

departman : Fransızca département (bölüm; eyalet; bakanlık). Dilimizde mağazaların ve fakültelerin bölümleri için bazı kimselerce kullanılmaktadır. Oysa bu anlamda bölüm kelimesi Türkçenin güzel kelimelerinden biridir.

deplâse olmak : yer değiştirmek.

deplâsman : Fransızca déplacement (yer değiştirme). 1. Takımın başka bir şehir veya ülkede oynaması. 2. Oyun sırasında oyuncunun yer değiştirmesi.

deplâsmana çıkmak (gitmek) : yabancı sahaya çıkmak (gitmek). İkinci anlam için karşılık: yer değiştirme.

depresyon : Fransızca dépression "çökme, göçme, çukurlanma, kuvvetten düşme" anlamlarındadır.

derogasyon isim, hukuk İngilizce derogation Ayrıklık. ayrıklık -ğı isim 1. Ayrıklı olma durumu, ayrı tutma, ayrı tutulma, istisna. 2. astronomi Elips, daire, parabol, hiperbol vb. bir konik üzerinde hareket eden cismi, odağa veya merkeze birleştiren doğrunun büyük eksen ile yaptığı açı. 3. felsefe Kaplamları birbirinden ayrı olmakla birlikte aynı yakın cinsin kaplamına giren kavramlar arasındaki bağlantı. 4. hukuk Genel kuraldan ayrılma, derogasyon. 5. mantık Önermelerin birbirine bağlanması işleminde ya ... ya ... ve ya da ile gösterilen ilişki.

destinasyon : Fransızcadan dilimize geçen, "gidilecek yer; gönderilen yer, hedef" anlamındadır.

determinist : gerekirci.

determinizm : Fransızca déterminisme (gerekircilik). "Aynı şartlarda aynı sebeplerin aynı sonuçları doğurması" anlamında bir felsefe terimidir.

detone (olmak) : Fransızca (patlamak, infilâk etmek; falso yapmak, perdeyi şaşırmak). Mecazen "aykırı düşmek" anlamına da gelir.

devalüasyon : Fransızca dévaluation (bir ülkenin parasının yabancı bir paraya göre değerinin düşürülmesi, satın alma gücünün azalması). Bu kelimeye karşılık olarak değer düşürme kelimesi benimsenmiştir.

Aynı köke dayanan devalüe olmak, devalüe etmek biçimindeki kullanımlar ise, değer düşürmek sözüyle karşılanabilir.

dezenformasyon : Lâtince desinformation. Dilimize “kasten yanlış haber yayarak gerilim yaratma yöntemi, tahrikçilik” anlamlarında Fransızcadan girmiştir.

diaspora : Fransızca diaspora. "Sürgünden sonra Yahudilerin dünyanın çeşitli yerlerine yayılması" anlamına gelen bu söz günümüzde başka tehcir ve göç olayları için de kullanılmaktadır.

dijital : İngilizce digital (on esaslı numara sistemine ait.). Daha çok bilgisayar alanında kullanılan dijital için türetilen sayısal kelimesi artık dilimize yerleşmiştir.

dinamo : Fransızca dynamo (mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çeviren alet). Sporda, mecazî olarak "sürükleyici oyuncu, güç kaynağı" anlamlarında kullanılmaktadır.

discount : İngilizce discount. "İndirim yapmak, tenzilât” anlamında ve özgün imlâsıyla dilimizde kullanılmaya başlanılmıştır.

disk : Fransızca disque (disk; plâk). Spor, müzik vb. alanlarda dairevî, yassı cisimler için kullanılmaktadır.

disk atmak : teker atmak.

disket : tekercik.

diskjokey : İngilizceden Türkçeye geçen bu kelime disk-player kelimesine verilen karşılık örnek alınarak tekerçalarcı diye karşılanmıştır.

disk-player : İngilizce disk (yassı, dairesel cisim) + player (çalan, çalmak için kullanılan cihaz).

disponibilite : Fransızca disponibilité (kullanılabilirlik; elde bulunan ve kullanılabilecek durumda olan para; tasarruf; açığa çıkarılmış, bakanlık emrine alınmış). Dilimizde bankacılıktaki anlamıyla kullanılıyor.

disponibl değer : hazır değer.

distribütör : Fransızca distributeur (dağıtıcı). Bu kelime için dilimizde zaten dağıtıcı sözü vardır.

diyetisyen : Fr. diéticien. Türkçede “diyet bilimi üzerine uzmanlaşmış kimse” anlamında kullanılmaktadır.

dizayn : İngilizce design (plân, taslak, proje; gaye, amaç; fikir). Son zamanlarda, üretilecek, şekil verilecek alet ve nesnelerin çizimini anlatmak üzere sıkça kullanılmaktadır.

dizayn edilmek : tasarımlanmak.

dizayn etmek : tasarımlamak.

dizaynır : tasarımcı.

done, data : Fransızca donnée, İngilizce data (veri, muta).

doping : İngilizce doping. Bir spor yarışması sırasında, vücuda üstün hareket ve enerji sağlamak için kullanılan uyarıcı ilâç.

double bed : ikili yatak.

double team : İngilizce double (iki kat, çift) + team (takım). İki oyuncu tarafından baskı altına alınma.

double trap : çift uçurvur.

dripling : İngilizce dribbling. Bu söz, sözlüklerde "topu yavaş yavaş vurarak ileri götürmek" anlamındadır.

duayen : Fransızca doyen (en yaşlı, en kıdemli; dekan; baş papaz). Dilimizde birinci anlamıyla kullanılmaktadır.

dublâj : Fransızca doublage. Daha çok bir sinema terimi olarak dilimize geçen bu söz, "çekilmiş bir filmi sonradan seslendirme, yabancı dilde çekilmiş bir filmi yerli dile çevirme" anlamlarında kullanılır.

duble : Fransızca double (iki kat, çift, çifte, katmerli).

dubleks : iki katlı.
 
economy class : İngilizce economy (ekonomi) + class (sınıf, zümre; mevki).

editör : Fransızca éditeur. “Bir kitabı basım evine gidecek bir biçimde hazırlayan kimse, yayıma hazırlayan” anlamında dilimize geçmiştir.

efekt : İngilizce effect (radyo ve televizyon yayınlarında, tiyatro oyunlarında veya film seslendirmelerinde hareketleri izlemesi gereken seslerin tabiî kaynakların dışında optik, mekanik, kimyasal yöntemlerle gerçekleştirilmesi).

efor : Fransızca effort (çaba, gayret; güç).

egale etmek : Fransızca égale. "Etmek" yardımcı fiiliyle birlikte "eşitleme, derecesine ulaşma, eşit duruma getirme" anlamında kullanılmaktadır.

ekarte etmek : Fransızca écarté sözü "ayırma, uzaklaştırma, sapa, ücra" gibi anlamlara gelir. Dilimizde en fazla spor dalında kullanılır. Türkçe "etmek" fiiliyle çekime girer.

ekipman : Fransızca équipement (donatma, donatım; gereç, malzeme).

ekoloji : Yunanca oikia (ev, konut) + logos (konu). Fransızca écologie. "Canlıların aralarındaki bağlantıları ve ortamlarıyla olan ilişkilerini inceleyen biyoloji dalı" anlamında kullanılmaktadır.

ekolojik : çevreyle ilgili, çevre bilimiyle ilgili.

ekolojik denge : çevre dengesi.

ekolojik felâket : çevre felâketi, çevre yıkımı.

eksantrik : Fransızca excentrique. Dilimizde yaygın olarak “alışılagelmiş eğilimlere, töre ve davranışlara aykırı tutumu olan acayip, garip” anlamlarında kullanılıyor.

ekspedisyon : Fransızcadan dilimize giren ve "gezi, gezinti, sefer" anlamındadır.

eksper : Fransızca ekspert. “Belirli bir konudan veya alandan iyi anlayan, iyiyi, kaliteliyi seçebilen uzman” anlamında dilimizde kullanılan bu kelime tütün eksperi, sigorta eksperi biçimlerinde sıkça kullanılır.

ekspertiz : Fransızca ekspertise. “Uzmanlarca (eksperlerce) yapılan inceleme, keşif, muayene” anlamında kullanılmaktadır.

ekspertiz raporu tamlamasında da bu söz yer almaktadır.

eksperyans : Fransızca expérience (deney; deneme; deneyim, tecrübe). Bu kelimenin karşılıkları dilimizde zaten vardır: deneme, deneyim, tecrübe.

ekspozisyon : Fransızca exposition (serme, sergileme; sergi).

ekspozisyon günleri : sergileme günleri.

ekstre : Fransızca ekstrait (öz, ruh, hülâsa; seçme parçalar, seçmeler; suret, kopya). Bankacılık faaliyetlerinin yoğunlaşmasıyla birlikte yaygınlaşmaya başlayan bir sözdür.

ekstrem : Fransızca extréme. Bu Fransızca kelime dilimizde uzun zamandan beri kullanılmaktadır.

eliminasyon : Fransızca élimination (eleme, çıkarma, dışarıda bırakma). Bu sözün dilimizde zaten karşılığı vardır: eleme.

elimine etmek : elemek.

elimine olmak : elenmek.

e-mail : İngilizce electronic mail. “Bilgisayarlar veya bir ağ içindeki belli gönderim merkezleri arasında elektronik bilgi iletişimi” anlamındaki bu kelime için basın yayın organlarında bir kısım yazarlar e-posta terimini kullanmaktadırlar.

emisyon : Fransızca émission (piyasaya çıkarma; dışarı çıkarma; yayma). "Kâğıt para, tahvil, bono vb. menkul değerlerin piyasaya sürülmesi" anlamında kullanılmaktadır.

emisyon primi: sürüm primi (hisse senetlerinde).

empati : İngilizce empathy. "Bir başkasının duygularını anlayabilme" anlamında kullanılır.

empoze : Karşılığı: dayatılmış.

empoze etmek : Fransızca imposer (zorla kabul ettirmek).

emprovizasyon : Fransızca improvisation. “Şiir veya müzikte hazırlanıp düşünmeden, birdenbire, içe doğduğu gibi söyleme veya çalma” anlamında kullanılıyor.

endeks : Fransızca index. Dilimize önceleri indeks şeklinde ve sadece "dizin" anlamıyla girmiş bulunan bu söz son zamanlarda endeks söyleniş ve yazılışıyla ve çeşitli türevleriyle başka anlamlarda da yaygınlaşmaya başlamıştır. "Alfabetik liste" anlamındaki dizin kelimesi, dilimize artık yerleşmiş bulunan güzel bir Türkçe kelimedir.

endeksleme, endekslenme : Ayarlama, ayarlanma.

endeksli : Son zamanlarda bu kelime, ekonomide veya başka konuların ekonomik ifadeyle anlatılmasında "ayarlı, bağlı" anlamlarında sık sık kullanılmaktadır. Dilimizdeki ayarlı, bağlı kelimeleri bu kavramı rahatça karşılayabilir.

endirekt (atış) : Fransızca indirect (dolaşık; dolaylı). Kasıtlı olmayan bir hata için verilen, ancak gol olabilmesi için topun ikinci bir oyuncuya daha dokunması gereken ceza (vuruşu).

endoskop : Fransızca endoscope. Tıp alanında “İnsan vücudunun herhangi bir boşluğunu muayeneyi kolaylaştırmak için aydınlatıp görünür hâle getiren alet” anlamında kullanılmaktadır.

endoskopi : iç görüm.

endoskopik : iç görümlü.

enfeksiyon : Fransızca infection. Dilimizde tıp alanında kullanılan bu terim, “organizmada hastalığa yol açan bir mikrobun genel veya yerel gelişmesi, yayılması” anlamındadır.

enflâsyon : Fransızca inflation (piyasadaki para miktarı ile malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesinden ortaya çıkan ve fiyatların toptan yükselmesi, para değerinin düşmesi biçiminde kendini gösteren ekonomik süreç, para şişkinliği). Türkçe Sözlük'te para şişkinliği anlamındadır.

enformasyon : Fransızca information. “Danışma, tanıtma, haber alma, haberleşme” anlamlarında Türkçede kullanılıyor.

enjeksiyon : Fransızca injection. Tıp alanında "iğne yapma, iğne vurma" anlamına gelen bu söz, dilimizde "sokma, sürme, akıtma, katma" gibi değişik anlamlarda da kullanılmaktadır.

enstalâsyon : Fransızca installation. Dilimizde son zamanlarda sık kullanılmaya başlayan bu söz daha çok "tesis etme, döşeme, yerleştirme" anlamıyla geçmektedir.

enstantane : Fransızca instantané (bir anlık; ansızın). Bir anlık görünüşü, durumu anlatmak üzere dilimizde kullanılmaktadır.

enstrüman : Fransızca instrument (alet, makine, cihaz; çalgı, saz; senet, evrak). Bu kelime dilimizde son zamanlara kadar daha çok çalgı aleti anlamıyla kullanılmıştır. Bir müzik terimi olarak Türkçeye yerleşen bu söz, ekonomi alanında da kullanılmaya başlanmıştır.

enstrümantal : sözsüz.

ent : İngilizce hand (el). Futbolda, kaleci dışındaki oyuncuların topa el ve kol ile müdahale etmesi. Karşılığı: elle oynama.

ent var : el var.

ent yapmak : elle oynamak.

entegrasyon : Fransızca integration. Son zamanlarda insanların bir toplumla bütünleşmesini, uyumunu anlatmak için kullanılıyor.

entegre : Sanayi, teknoloji ve plânlama alanında birçok sıfat tamlamaları kuran entegre sözünün karşılığı: bütünleşmiş.

entegre olmak : Karşılığı: bütünleşmek, uyum sağlamak.

enterkonnekte : İngilizce interconnect (bir elektrik veya makine güçleri taşıyanlar arasında bağ kuran şebeke).

entertaiment : İngilizce entertaintment (eğlence).

envanter : Fransızca inventaire (1.Bir ticaret kuruluşunun para, mal ve diğer varlıklarıyla genel olarak borçlu ve alacaklı durumlarını nicelikleri ve değerleriyle ayrıntılı olarak gösterme. 2.Bu durumu gösteren çizelge.)

epikriz : İngilizce epicrisis. Tıp alanında kullanılan bir terimdir.

epizot : Fransızcadan dilimize giren epizot (épisode) sözü,"1. Bir roman veya hikâyede ikinci derecede bir olay, 2. Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir eserin aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı." anlamlarına gelmektedir.

ergonomi : Fransızca ergonomie (iş bilimi). "Verimliliği artırmak için; çalışanların, yerin, zamanın ve araçların en iyi şekilde kullanılması yöntemlerini araştıran bilim dalı" anlamında kullanılır.

ergonomik : işe yarar, işe uygun.

eskalâsyon : Fransızca escalation. Türkçede daha çok “fiyatlarla ilgili olarak yükseltme, artırma” anlamlarında kullanılır.

eskort : Fransızca escort. Bu söz "koruma, muhafız takımı" anlamındadır.

esoterik : İngilizce esoteric. Daha çok astroloji alanında kullanılan bu kelime belirli bir grup tarafından anlaşılan veya onlara hitap eden "özel, anlaşılması zor, gizli her türlü bilgi" anlamındadır.

espionnage (espiyonaj) : Arada bir kullanıldığı görülen Batı kökenli bu söz, casusluk anlamındadır.

Dilimizde bu sözün yanında bir de kontrespiyonaj kelimesi bulunmaktadır. Bu söze karşılık olarak ise karşı casusluk kelimesi kullanılmalıdır.

establishment : İngilizce establishment (kurum, müessese, mağaza; ileri gelenler). Gazetelerde sıkça rastladığımız establishment, her ne kadar kurum, ileri gelenler, seçkinler, egemen güçler, kodamanlar anlamlarının hepsini içeriyorsa da bazı yazarların kelimeyi tam olarak hangi anlamıyla kullandıkları anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla hangi anlam kastediliyorsa o kelime söylenmelidir.

estamp : Fransızca estampe. "****l, tahta vb. maddeler üzerine kazıldıktan sonra basılan resim" anlamına gelen bir kelimedir.

eşelmobil : Fransızca échell mobille. Dilimizde "üretilen mal ve değerlerin iniş çıkışına göre tespit edilen ücret ödeme sistemi" anlamında kullanılır.

etap : Fransızca étape. "Bir yarışın belirli bir uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri" anlamına gelir.

Euro : Avrupa Birliği’nin ortak para birimi.

exhibition center : İngilizce exhibition (sergi) ve center (merkez) sözlerinden oluşan birleşik bir kelimedir.

extranet : dış ağ.

eyeliner : İngilizce eye-liner. Göz ve hat anlamlarına gelen ve iki sözden oluşan bu birleşik kelime bir kozmetik terimi olarak dilimize girmiştir.

ezoterik : Daha çok astroloji alanında kullanılan bu söz, “belirli bir grup tarafından anlaşılan veya onlara hitap eden özel, anlaşılması zor, gizli her türlü bilgi” anlamında kullanılmaktadır.
 
factoring : İngilizce factoring. “İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği.”

fair-play : İngilizce fair (güzel; zarif; dürüst) + play (oyun). Sporda "dürüst oyun" anlamında kullanılan bir terim.

faks : Fransızca fac-similé (tıpkı basım) sözlerinden kısaltma. "Yazı, resim vb. belgelerin kopyasını uzaktaki bir yere aktaran makine" anlamında kullanılmaktadır.

fakslamak : belgegeçerle göndermek.

farmakolog : ilâç bilimci.

farmakoloji : Fr. pharmacologie. “İlâçların etkisini ve kullanılışını inceleyen bilim dalı” anlamında kullanılıyor.

fast break : İngilizce fast (çabuk, tez, hızlı) + break (kırma, parçalama, bozma). Basketbolda, karşı tarafın toparlanmasına fırsat vermeden yapılan hızlı hücum.

fastfood : İngilizce fast (çabuk, tez; hızla) + food (yemek, yiyecek, besin). Dilimizde son zamanlarda "ayaküstü yemek, atıştırmak" için kullanılmaktadır.

faul : İngilizce fault (hata, kusur, kabahat). Sporda kurallara aykırı hareket.

faul vuruşu : hata vuruşu.

fauna : Lâtince. "Belirli bir bölgede yetişen her türlü hayvanın hepsi" anlamında kullanılıyor.

fenomen: Fransızca phénomène (olay; şaşılacak şey; görüngü). Yunanca "phainomena"dan. Felsefede "somut, algılanabilir ve denenebilir olay ve nesne" anlamında kullanılmaktadır.

fenomenizm: görüngücülük.

Fenomen kelimesi felsefî anlamı dışında günlük dilde de yaygın biçimde kullanılmaktadır.

fermantasyon : Fransızca fermantation sözü "mayalanma" demektir. Organik maddelerin bazı mikroorganizmalarca salgılanan enzimler etkisiyle uğradığı değişikliktir.

figürasyon : Fransızca figuration. "Bir şeyi belirli bir şekle sokma, hareketi figürlerle sunma, sembollerle anlatma" anlamında kullanılmaktadır.

fiks mönü : Fransızca fix (sabit) + menu, tek liste.

fikstür : İngilizce fixture (sabit şey). Yarışmaların zaman ve sırasını belirleyen çizelge.

fikşın : İngilizce fiction (hayalî olay ve kahramanlardan oluşan eser, kurmaca eser).

fiktif : Fransızca fictif, İngilizce fictive (hayalî, uydurma, sahte).

filibustering : Bir politika terimi olan ve İngilizceden dilimize giren fılibuster, "bir kanunun kabul edilmesini önlemek için, konuyla hiç ilgisi olmayan konuşmalar yaparak kürsüyü işgal etmek" anlamını taşımaktadır. Dilimizde bu tür davranışlar için engelleme kelimesi kullanılmaktadır.

filtre : Fransızca filtre. "Karışmış hâlde bulunan maddeleri birbirinden ayırmaya yarayan alet, süzgeç veya objektifin önüne takılan ve renk tonlarını ayarlamaya yarayan cam" anlamında kullanılmaktadır.

final : Fransızca finale (son karşılaşma).

final four : İngilizce final (son) + four (dört). Elemeli oyunlar sisteminde son dört takım(a girmek).

finansman : Fransızca financement. Ekonomi alanında kullanılan bu söz, "bir girişimin işleyebilmesi, üretilebilmesi için gerekli olan para ve krediyi sağlama işi" olarak tanımlanır.

finans : maliye, malî işler, para işleri.

finansal : malî.

finanse edilmek : parayla (paraca) desteklenmek.

finanse etmek : parayla (paraca) desteklemek.

finansör : para destekçisi, malî destekçi.

finiş : İngilizce finish (bitme, bitirme). Yarışın bitmesi; yarışın bittiği yer .

finişe kalkmak : varış için hızlanmak.

firmware : İngilizce firmware.

first-class : İngilizce first (birinci, ilk) + İngilizce class (sınıf, zümre; mevki). Uçaklarda birinci mevki için kullanılmaktadır.

first lady: İngilizce first (ilk, birinci, baş) + lady (hanım, hanımefendi).

fitness center : İngilizce fitness (liyakat; uygun ve yerinde oluş; sıhhatte oluş) + center (merkez).

fizibilite : İngilizce feasybility (yapılabilirlik, uygulanabilirlik). "Herhangi bir girişimin işletme ve ekonomi yönlerinden durumunu önceden tespit etme" anlamında kullanılır.

fizyoterapi : Fransızcadan dilimize giren, "hastalıkları su, ışık, ısı, hava ve elektrik gibi fıziksel yöntemlerle tedavi" kullanılmakta.

fizyoterapist : fizik tedavi uzmanı.

flâş : İngilizce flash (fotoğraf lâmbası; fotoğraf lâmbasının ışığı; önceliği olan çarpıcı haber veya müzik parçası).

Fotoğraf lâmbası için: çakar.

Fotoğraf lâmbasının ışığı için: çakıntı.

Çarpıcı müzik parçası ve haber için: çarpıcı, gözde.

flash-back : İngilizceden imlâsı ve telâffuzu ile dilimize mal edilmeye çalışılan ve "geçmişteki bir olayı, gösterilen olay arasında yeniden veren sinema çekimi" anlamına geliyor.

flora : Lâtince. "Belirli bir bölgede yetişen bitkilerin hepsi, bitki örtüsü" anlamında kullanılmaktadır.

forex : İngilizce "for an exchange" sözünün kısaltılmış şekli olan bu kelime "yabancı para" anlamındadır.

formasyon : Fransızca formation (meydana getirme, oluşturma; kurma, kurulma). Dilimizde "şekil alma" anlamında kullanılmaktadır.

format : İngilizce format. “Boyut, ölçü, kitap boyutu” anlamında dilimizde kullanılıyor.

formel-enformel : Fransızcadan dilimize giren ve genellikle eğitim alanında kullanılan bu kelimelerden formel, "resmî, usule uygun; biçimsel, şeklî" anlamını taşımaktadır.

forvet: İngilizce forward (ileride olan, öndeki; ön, ileri). "Takımın ileri hattında görevlendirilmiş olan oyuncu" anlamındadır.

forward : İngilizce forward. Bankacılıkta "vadeli işlemler için uygulanacak olan döviz kuru" anlamına gelir.

forward : Bu söz, bankacılıkta "vadeli işlemler için uygulanacak olan döviz kuru" anlamında kullanılmaktadır.

fotokopi : Fransızca photocopie. Bu söz, Türkçe Sözlük'te "bir yazı, kitap veya biçimin fotoğraf yoluyla kopyasını çıkarma, tıpkıçekim" şeklinde tanımlanmıştır.

fragman : Fransızca fragment. Bir sinema terimi olan bu kelimeyi Türkçe Sözlük, “bir sinemada bir sonraki programı, filmi tanıtmak için o programdaki filmden gösterilen örnek parçalar, tanıtma filmi” şeklinde tanımlamaktadır.

fraksiyon : Fransızca fraction (bir siyasî partinin politikasını parlâmentoda, yerel yönetimlerde yürütmek için teşkilâtlanmış grup, bölüntü, bölüngü).

frame : Bilgisayar alanında kullanılan ve "grafik ve masa üstü yazılımlarında içinde metin ya da grafik yer alabilen dikdörtgen alan" anlamına gelmektedir.

franchising: İngilizce franchising (oy verme hakkı; imtiyaz; muafiyet; bir şirketin mallarını satma yetkisi).

free-shop : İngilizce free shop. Özgün imlâsıyla dilimize girmiştir.

free-lance: İngilizce free-lance sözü, "serbest yazar ve sanatkâr" temel anlamına gelmekte, "Bireyin emeğini bir kuruma bağlı kalmadan dilediği kadar yere satabilmesi" anlamında kullanılmaktadır.

frikik : İngilizce free (serbest) + kick (tekme). serrbest vuruş.

fuaye : Dilimizde uzun zamandan beri kullanılan bu söz Güncel Türkçe Sözlük'te "bir gösteri veya toplantı binasında, temsil veya toplantı aralarında kullanılan dinlenme yeri" biçiminde tanımlanmaktadır.

full-time: İngilizce full (dolu; meşgul; tam) + time (zaman). "Kanunî olarak kabul edilmiş iş günü" tam gün.

fundamentalist : İngilizce fundamentalist. köktendinci anlamında kullanılmaktadır.

fundamentalizm : İngilizce fundamentalism (Protestanlıkta aşırı muhafazakârlık, Kitab-ı Mukaddes'i harfe göre tefsir etme). Dilimizde, dinin başlangıçtaki naslarını temel alan ve bunu bir devlet sistemi olarak uygulamak isteyen görüşler için kullanılmaktadır.

fütürist : Fransızca futuriste (gelecekçilik yanlısı). gelecekçi.

Kök bakımından ortak olan fütürizm sözünün gene Türkçe Sözlük'te belirtildiği gibi gelecekçilik, fütüroloji ise gelecek bilimi olarak kullanılmaktadır.
 
gala : İtalyancadan dilimize geçen bu kelime Türkçe Sözlük’te “Genellikle resmî giysilerle gidilen bir temsilin ilk oynanışı veya bir filmin ilk gösterilişi” şeklinde tanımlanmıştır.

gardıfren : Fransızca garde-frein. Fransızcadan dilimize geçmiş ulaşımla ilgili bir sözdür. "Trenlerde vagon frenlerini işleten kimse" anlamına gelir.

garnitür : Fransızca garniture. Uzun zamandan beri dilimizde varlığını sürdüren garnitür sözü, yalnız et ve balık gibi asıl yemeğin yanını süslemek veya tamamlamak için eklenen sebze, patates gibi yiyecekler anlamına gelmez. Bu söz, herhangi bir şeyi ona uygun nitelikte tamamlayan nesneler için de kullanılır.

gastroskop : Fr. gastroscope. Tıp alanında çok sık geçen bu kelime Türkçe Sözlük’te, “Yutma borusu, mide ve onikiparmak bağırsağının gözle görülmesini sağlayan hastaya ağız yoluyla uygulanan fiberoptik alet” şeklinde tanımlanmıştır.

global : Fransızca global. "Bütün dünya ölçüsünde, geniş bir bakış açısıyla" anlamlarında son zamanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır.

globalleşmek : Karşılığı: küreselleşmek.

global olarak : yuvarlak olarak.

go-kart : İngilizce go-kart. “1.Çocuğu yürümeye alıştırmak için kullanılan tekerlekli sandalye. 2.Önde iki küçük, arkada iki büyük tekerleği bulunan ufak motorlu bir tür yarış arabası.” Dilimizde birinci anlama karşılık olarak yürüteç kelimesi zaten vardır ve yaygın olarak kullanılmaktadır.

grado : İtalyancadan dilimize giren bu kelimeyi Türkçe Sözlük şu şekilde tanımlamaktadır: 1. kim. Bir sıvının içindeki alkol derecesi. 2. mec. Derece.

grafiker : Dilimizde reklâmcılık alanında kullanılan ve “çizim yapan sanatçı” anlamına gelen bir sözcüktür.

guard : İngilizce guard (muhafız, nöbetçi). Daha çok basketbolde "oyun kurucu" anlamında kullanılmaktadır.

gurme : Fransızca gourmet. “Yemekten ve içkiden anlayan, bunların tadına varabilen kimse” .

gusto : İtalyanca gusto (tat, tatma; zevk; istek). Son zamanlarda dilimizde "zevk" anlamında da kullanılmaktadır.
 
hacker : İngilizce hacker. “Bilgisayar ve haberleşme teknolojileri konusunda bilgi sahibi olan, bilgisayar programlama alanında standardın üzerinde beceriye sahip bulunan ve böylece ileri düzeyde yazılımlar geliştiren kişi”

hacking : kırma.

hakem triosu : "Hakem üçlüsü" anlamına gelir.

halüsinasyon : Fransızca hallucination (sanrı, kuruntu). Psikolojide “1.Daha çok şizofreni, paranoya gibi rahatsızlığı olan hastalarda görülen ve alıcılar uyarılmaksızın ortaya çıkan duygusal yaşantı; olmayan bir şeyi varmış sanma. 2. Gerçekte olmayan şeyleri varmış gibi algılama biçiminde ortaya çıkan bir algı yanılması.” anlamına gelmektedir.

handikap : İngilizce handicap (engel).

handling : İngilizceden dilimize geçen bu söz daha çok havacılık alanında kullanılmaktadır.

hands free: İngilizce hands (eller) + free (özgür). Son zamanlarda cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla dilimizde kullanılmaya başlanan bu kavram “cep telefonuna bağlı bir kulaklık yardımıyla tek tuşa basılarak telefon elde tutulmadan konuşma yapılması” anlamındadır.

happening : İngilizce happening “olay, vak’a”. Tiyatro alanında “kısmen ve irticalen sahneye konan, seyircilerin oyuna katılımını sağlamak ve onları şaşırtmak amacını taşıyan eğlendirici nitelikteki oyun” anlamına gelen bir kelimedir.

happy-hour : İngilizce happy (mutlu, neşeli) ve hour (saat) sözlerinden oluşan bu birleşik kelime Türkçede “çeşitli mağazalarda ve barlarda günün belirli saatlerinde yapılan fiyat indirimi” anlamında kullanılmaktadır.

hat-trick : İngilizce hat-trick. Bir spor terimi olarak kullanılan ve "bir maçta üç gol" anlamına gelen bir kelimedir.

haute-couture : Fransızca haute (yüksek tabaka), couture (dikiş). Daha çok moda alanında kullanılmaktadır.

hedging : İngilizce hedge fiilinden türetilmiş olan bu kelime bir bankacılık terimi olarak kullanılmaktadır. Bu söz "bir malda veya bir menkulde gelecekte ortaya çıkacak fiyat değişikliklerine karşı korunmak amacıyla vadeli bir sözleşme yapılması" anlamındadır.

hidrolog : su bilimci.

hidroloji : Fr. hydrologie. “Suların mekanik, fizik, kimya ve biyoloji bakımından özelliklerini inceleyen bilim”.

high-tech : Dilimize batı dillerinden geçen bu söz bir kısaltma yapısında olup "yüksek seviyede uygulanan teknoloji" anlamındadır.

hijyen : Sağlıkla ilgili olarak Fransızcadan dilimize girmiş olan bu söz "sağlık bilgisi ve sağlık koruma" anlamında kullanılmaktadır.

hijyenik : sağlığa uygun, sağlıklı, sıhhî.

hinterland : Almancadan dilimize giren bu kelime "iç bölge, art bölge" anlamını taşımaktadır.

hit : İngilizce hit (darbe, vuruş; isabet; başarı). En başarılı film ve müzik parçası anlamında kullanılan bir kelimedir.

holigan : İngilizce hooligan (sokak serserisi).

hosting : İngilizce host kelimesinden türetilmiş olan ve ev sahipliği yapmak anlamına gelen bu terim bilgisayar alanında kullanılmaktadır.

host computer : ana bilgisayar.

hukşat : İngilizce hook (kanca, çengel) + shoot (atış). Sepete yan dönmüş olarak, dışta kalan kolla, çengel şeklinde yapılan atış.
 
IQ : İngilizce Intelligence quotient kelimelerinin kısaltması olan ve “zekâ bölümü, ölçülmüş zekâ derecesini gösteren rakam” anlamında dilimizde kullanılıyor.

ıskonto : İtalyanca sconto. Ticaret hayatımızda kullanılmaktadır.

ice-tea : İngilizce özgün imlâsıyla dilimizde kullanılan bu söz, "soğuk ikram edilen bir tür çay" anlamındadır.

idefiks : Fransızcadan dilimize geçen ve "kişinin etkisinden kendisini kurtaramadığı yersiz, saçma düşünce, sabit fikir" anlamına gelen bir sözdür.

idol : Fransızca idole. "İnsanın kayıtsız şartsız bağlandığı, taparcasına sevdiği şey, nesne" anlamındaki bu söz dilimizde daha çok "kendilerine karşı duyulan aşırı sevginin bir ifadesi olarak yapılan, insan veya insanüstü güçlere sahip olduğuna inanılan cisim, heykel, tanrıça" anlamında kullanılır.

illüstrasyon : Fransızca illustration. Bu söz dilimize "resimle süsleme" veya "kitap içindeki bir yazıyı açıklayan veya süsleyen resim" anlamlarıyla geçmiştir.

illüzyon : Fransızca illusion. Yanlış algılama ve duyu yanılması. Eskiden bu kavram galatıhis sözüyle karşılanırdı. Var olan nesne veya canlıyı yanlış veya değişik olarak algılama demektir.

illüzyonist : Fransızcadan dilimize geçen ve illüzyon kelimesiyle kökteş olan bu isim dilimizde doğrudan göz bağcı sözüyle karşılanmıştır.

in (olmak) : İngilizce in (içinde, -da / -de; süslenmiş; mevsiminde). Son zamanlarda gazetelerimizde, moda olan şeyler sayılırken sık sık kullanılmaktadır.

indikatör : Fransızca indicateur. “Gösterici, belirtici, haber verici, kılavuz ve gösterge" anlamlarını taşımaktadır.

inisiyatif : Fransızca initiative (öncelik; tedbir; girişim). "Bir şeyi ilk olarak yapma işi, karar alabilme yeteneği, öncelik ve karar üstünlüğü" anlamlarında kullanılmaktadır.

inisiyatifi ele almak : üstünlüğü (önceliği) ele almak.

inisiyatifi ele geçirme : üstünlüğü (önceliği) ele geçirme.

inline skate : İngilizce olan bu söz line "çizgi, hat", skate "paten" kelimelerinden oluşmaktadır. In ise "içinde" anlamını veren İngilizce bir şekildir.

insider : İngilizceden dilimize geçen bu söz, bir bankacılık terimi olup "içinde bulunduğu konum sebebiyle bir şirket hakkında halkın bilmediği ancak şirket hisse senetlerinin fiyatlarını etkileyebilecek hassas bilgilere sahip olan kişi" anlamına gelir.

instant coffee : İngilizce instant (acil, anî, hemen) + coffee (kahve). Dilimizde "neskafe" olarak yaygınlaşmıştır. Oysa neskafe bir markadır.

internet : İngilizce inter “arasında”, net “ağ”. Bilgisayar alanında kullanılan ve “dünya üzerindeki milyonlarca bilgisayarı birbirine bağlayan dev ağ” anlamına gelir.

intranet : iç ağ.

irredantizm : Fransızca irredentisme. Fransızcadan dilimize giren bu kelime "dil, gelenek, görenek ve çeşitli kültür değerleri bakımından bir birlik gösterdiği hâlde, ana yurt dışında kalmış halkın yaşadığı toprakları ana yurt sınırları içine almak düşüncesini temel alan akım" olarak tanımlanabilir.

irrite etmek : Fransızca "irrité" ismine "etmek" yardımcı fiili getirilerek yapılan bu söz, "tahrik etmek, sinirlendirmek, kızdırmak, tahriş etmek" gibi anlamlarda kullanılmaktadır.

italik : Fransızca italique (üstten sağa doğru eğik olan basım harfi).

izolâsyon : Fransızca isolation. "Elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için iletkeni kauçuk, lâstik, porselen gibi maddelerle kaplama, tecrit etme; ısının gereksiz yerlere dağılmasını önlemek, ses ve gürültülerin belli bir alanda kalmasını sağlamak amacıyla yapıda birtakım önlemler alma" anlamlarında kullanımaktadır.
 
jakoben : tepeden inmeci.

jakobenizm : Fransızca jacobenisme (cumhuriyetçilik, devrimci demokratlık). "Toplumdaki değişikliklerin yöneticilerce tepeden inme buyruk ve yöntemlerle yapılmasını uygun bulan görüş" anlamında basında kullanılan bu terim için Türkçe bir karşılık da yine basınımız tarafından kullanılmaktadır: tepeden inmecilik.

jakuzi : "Yıkanmak, sağlıklı kalmak amaçlarıyla evlere yerleştirilen bir tür havuz" anlamında kullanılmaktadır.

jalûzi : Fransızca jalouise. "Şerit biçiminde ****l veya plâstik levhalardan yapılmış, perde gibi pencerelere takılan düzen" anlamında kullanılmaktadır.

jam-session : İngilizce jam-session. “Caz müzisyenlerinin bir araya gelerek müzik yapmaları” anlamında dilimizde kullanılmaktadır.

janr : Fransızca genre. Uzun zamandan beri dilimizde kullanılan bu kelime Türkçe Sözlük’te çığır, tarz, cins sözleriyle karşılanmıştır.

jenerasyon : Fransızca generation. "Doğuş, soy, nesil" anlamlarına gelen bu söz bitki ve hayvan üremeleri için de kullanılır.

jenerik : Fransızca générique. Dilimizde daha çok sinema alanında kullanılan bu söz "bir filmde emeği geçenlerin adlarını, filmin yapımıyla ilgili bilgileri içine alan ve filmin başında (bazen sonunda) sunulan liste" anlamındadır.

jeolog : yer bilimci.

jeoloji : Fr. géologie. “Yer yuvarlağının yapısını, birleşimini evrimini inceleyen bilim”

jeomorfolog : yüzey bilimci.

jeomorfoloji : Fr. géomorphologie. Dilimizde uzun zamandan beri “yeryüzü engebelerini ve aşınma ile ilgili gelişimleri inceleyen bilim” anlamında kullanılmaktadır.

jet-ski : İngilizceden dilimize geçen bu kelime “su üzerinde gidebilen altı kızak şeklinde motosiklet ve bu araçla yapılan spor” anlamındadır.

jogging : İngilizce jogging (itmek, dürtmek; yavaşça gezinmek). "Bedeni ısıtmak için ağır adımlarla yapılan koşu" anlamında kullanılmaktadır.

joystick : İngilizce joystick. Bilgisayar alanında ve uçaklarda "kumanda kolu" anlamında kullanılan bir sözcüktür.

just in time : İngilizceden dilimize özgün imlâsıyla geçen ve son yıllarda endüstri alanında sıkça duymaya başladığımız bu kelime “ihtiyaç duyulan yerde ve zamanda üretim yapma tekniği” anlamındadır.
 
kadük : Fransızca caduc. "Değerini önemini yitirmiş, eskimiş" anlamında olan bu kelime kadük olmak biçiminde de dilimizde kullanılmaktadır.

kadük olmak : düşmek, düşmüş olmak.

kalibrasyon : Fr. calibration (ölçü, ayar). Dilimize Fransızcadan geçen ve “bilimsel aletlerde mutlak ölçüden en küçük sapmaları tayin etme işlemi” anlamına gelen bir kelimedir.

kalifikasyon : Fransızca qualification. "Ustalık kazanma, vasıflı, nitelikli olma" anlamlarında dilimizde kullanılmaktadır.

kalitatif : Fransızca qualitatif. Fransızcadan dilimize geçen bu söz, kaliteye ilişkin, kaliteye dair anlamlarıyla sıfat olarak yer yer kullanılmaktadır. Kalite (Fransızca qualité) dilimizde nitelik kelimesiyle karşılanır.

kampus : İngilizce campus, dilimizde "şehir dışında kurulmuş üniversitelerin yayılmış olduğu alan" anlamında kullanılmaktadır.

kamuflâj : Fransızca camouflage. Başlangıçta "askerlerin ve savaş araçlarının yaprak, boya vb. şeylerle gizlenmesi" anlamında kullanılan kamuflâjın anlamı zamanla genişlemiş, "kişi ve grupların çeşitli yollarla gerçek kimliklerini saklamaları" için de kullanılır olmuştur.

kamufle : Karşılığı: gizlenmiş.

kamufle etmek : Karşılığı: gizlemek.

kantitatif : Fransızca quantitatif. Fransızcadan dilimize geçen bu söz "kemiyete, niceliğe ilişkin, niceliğe dair" anlamlarıyla sıfat olarak zaman zaman kullanılmaktadır. Fransızca quantité dilimizde nicelik diye karşılanmıştır.

kaos : Yunanca khaos (boşluk, sonsuz karanlık). Diğer batı dillerinde olduğu gibi dilimizde de mecaz anlamıyla, "kargaşa, karışıklık" karşılığında kullanılmaktadır.

karambol : Fransızca carambolage (çarpma, karışıklık).

kariyer: Fransızca carrière (taş ocağı; koşu yeri; meslek). Dilimize "meslek" anlamında kullanılmaktadır.

kariyer yapmak: meslekte yükselmek, uzmanlaşmak.

karizma : Grekçe charisma (lütuf, ihsan). Dilimizde "önde gelen kişilerin büyüleyiciliği, etki gücüne sahip olması" anlamında kullanılmaktadır.

karting : İngilizce carting. Ülkemizde son yıllarda yaygınlaşan bir spor türü olan ve “go-kart adı verilen arabalarla yapılan yarış” anlamında kullanılmaktadır.

kartvizit : Fransızca carte de visite. İki sözden oluşan bu Fransızca kelimenin Türkçedeki kullanımı epeyce yaygındır.

kemoterapi : Tıp alanında kullanılan ve "kimya ile tedavi" anlamına gelen bir terimdir.

kitsch : Almanca kitsch. Bu söz de özgün imlâsıyla dilimizde kullanılmaya başlanan sözlerdendir.

klâsman grubu : Fransızca classement (sınıflandırma) + group (küme, grup).

kliklemek : İngilizce click on. Bilgisayar alanında “fare ile bilgisayar ekranında bir nesneyi seçmek veya bir noktayı işaretlemek için farenin tuşuna hızlıca basıp bırakmak” anlamında kullanılmaktadır.

klip : İngilizce clip (kırpma, kırkma; darbe; adım). "Sinema filmlerinden kesilmiş kısım veya ekrandaki müzik programlarında arka zemin olarak hazırlanmış görüntüler" anlamında kullanılan bir kelimedir.

klon : İngilizceden dilimize girmiş olan ve bitki bilimi ile hayvan bilimi alanlarında kullanılmakta olan bu kelime, "bölünen bir bitkiden meydana gelen bitkiler; özel bir işlem ile nüvesi faal duruma getirilmiş hücrelerden meydana gelen ve birbirine benzeyen canlılar grubu" anlamını taşımaktadır.

klonlamak : kopyalamak.

know-how : İngilizce know (bilmek) + how (nasıl). Son zamanlarda dilimizde "bir işin nasıl yapılması gerektiği hakkındaki bilgi" anlamında kullanılmaktadır.

koç : İngilizce coach (antrenör). Dilimize daha önce girmiş bulunan antrenör yerine son zamanlarda çoğunlukla koç kelimesi kullanılmaktadır.

kodifikasyon : Fransızca codification (derleme; düzenleme; sıralama). Hukukta "kanunları tedvin etmek" anlamında kullanılmaya başlanan bir terimdir.

kodifiye etmek : düzenlemek.

kokpit : İngilizce cockpit. Pilot kabini. “Gemilerin kıç tarafında bulunan alçak güverte” anlamına da gelir.

kolâj : Fransızca collage. “Elde bulunan her türlü basılı malzemenin bir yüzey üzerine yeni bir kompozisyon oluşturacak şekilde yapıştırılmasıyla elde edilen bir tür resim sanatı tekniği.”

kolokyum : Lâtince colloquium (ilmî ve fikrî konuları tartışmak üzere yapılan akademik toplantı; doçentlik bilim sınavı).

kombinasyon : Fransızca combinaison. Dilimizde "Bir işi başarıya ulaştırmak için alınan önlemler, düzenleme" anlamında kullanılıyor.

kombine : Fransızcadan dilimize girmiş olan bu kelime genel dilde "birleştirmek, karıştırmak, bir araya getirmek" anlamlarını taşımaktadır. Ayrıca askerlik, sinema, tiyatro ve spor alanlarında da kullanılmakta olan bir terimdir.

kompakt disk (kısaltması: CD)

kompetitif : Fransızca compétitif. "Daha çok satıp kâr etmek için ticarette üstünlük sağlamak" anlamında kullanılmaktadır.

kompleks : Fransızca complexe (hemen kavranamayan, çözümü güç olan, karışık; bir sanayii oluşturan parçaların bütünü; hastalıklı davranışları ortaya çıkaran, kişinin bilincini az çok şartlandıran, baskı altında tutulmuş hatıra, duygu ve düşüncelerin bütünü).

komplikasyon : Fransızca complication (karmaşık, karışık hâle getirme).

komplike : Fransızca compliqué (ögelerin veya gerekli işlemlerin sayısının çokluğu, çeşitliliği yüzünden anlaşılması, yapılması güç olan şey).

komplo : Fransızca complot (düzen, tuzak). Kelimenin dilimizde güzel bir karşılığı vardır: tuzak.

komplo kurmak : tuzak kurmak.

kondisyon : Fransızca condition (durum; şart). Dilimizde daha çok sporcular için kullanılır ve sporcunun hem beden, hem ruh bakımından durumunu ifade eder.

kondisyoner : Fransızca condition'dan. Oyuncuların beden ve ruh bakımından durumunu, erkini koruyup geliştiren kimse.

konfigürasyon : Fransızca configuration (görünüş, dış görünüş). Bilgisayar alanında “bir bilgisayar sisteminin genellikle fiziksel birimlerini göstermek” anlamına gelen bir kelimedir.

konfirmasyon : Fransızca confirmation (doğrulama, tasdik; teminat).

konfirme etmek : doğrulamak, geçerlemek.

konfirme ettirmek : doğrulatmak, geçerletmek.

konformizm : Fransızca conformism. Yürürlükteki kurum, ölçüt veya şartlara eleştirici bir değerlendirme yapmaksızın uyma, bunlarla uyuşma.

kongre : Fransızca congrés (delegelerin katılımıyla yapılan toplantı, kurultay). Bu kelimenin dilimizde zaten güzel bir karşılığı vardır: kurultay.

konjonktivite : Fransızca conjonctivite. Tıp dalında kullanılan bir terimdir ve "gözde katılgan zar iltihabı, göz ingini" anlamlarında geçer.

konjonktür : Fransızca conjoncture (rastlaşma; fırsat; toplu durum). Sosyal bilimlerde, "bir kurum, kuruluş, olay veya faaliyeti çevreleyen unsur ve şartların tümü" anlamına gelen bir sözcüktür.

konkordato : İtalyanca concordato (anlaşma). "İflâs hâlindeki iş adamının alacaklıları ile yaptığı borç ödeme anlaşması" anlamındadır.

konsantrasyon : Fransızca concentration (1. Bir sıvı içindeki su veya sıvı miktarı, azalarak koyulaşma. 2. psikol. Dikkat toplaşımı).

konsantre : yoğunlaştırılmış.

konsantre etmek : yoğunlaştırmak.

konsantre olmak : yoğunlaşmak.

konsensus : İngilizce consensus (fikir birliği, fikir mutabakatı, çoğunluğun fikri). Son zamanlarda dilimizde, "toplumun çeşitli kesimlerinin bir konuda aynı düşünceye ulaşması, aynı düşünceyi taşıması" anlamında yaygın olarak kullanılmaktadır.

konsept : Fransızca concept (kavram).

konsolidasyon : Fransızca consolidation. "Devlet borcunun vadesinin uzatılması" anlamında çok sık kullanılan ve eskiden "tahkim" kelimesiyle karşılanan bir kelimedir.

konsolide : pekiştirilmiş. .

konsolide bütçe : destekli bütçe.

konsorsiyum : Fransızca consortium. "Uluslar arası kuruluşların ve bazı hükûmetlerin iktisadî ve malî yardımları yürütmek üzere oluşturdukları ortaklık" anlamında kullanılmaktadır.

konstellâsyon : İngilizce constellation (takımyıldız, burç). Türkçede bu söze karşılık olarak zaten takımyıldız kelimesi vardır.

konstrüksiyon : Fransızca construction. "Bir yapıda taşıyıcı nitelikte olan bütün imalât veya bir inşaatta bir araya gelip yapıyı oluşturan ögeler bütünü" anlamlarında geçen bir sözdür.

konsültasyon : Fransızca cosultation. Daha çok tıp alanında kullanılan ve “birkaç hekimin bir araya gelerek bir hastalığa teşhis koyması” anlamına gelen bu terim için dilimizde zaten istişare kelimesi vardır..

konsültasyon yapmak : görüş alışverişinde bulunmak.

konteyner : İngilizce container. Bu kelime Türkçe Sözlük’te “ticaret eşyalarını taşımak için uluslar arası standartlara göre yapılmış büyük sandık” şeklinde tanımlanmaktadır.

kontrast : Fransızca contraste (zıtlık, aykırılık). Dilimizde bu kelime için birkaç karşılık vardır: zıtlık, karşıtlık, tezat.

kontrastlı : zıt, karşıt, tezatlı.

kontratak : Fransızca contre (karşı) + attaque (akın, hücum). Akın hâlinde olduğu için savunması zayıflayan bir takıma karşı birden başlatılan, beklenmedik akın.

konvertibilite : Karşılığı: çevrilgenlik.

konvertibl : Fransızca convertible. "Serbestçe dövize çevrilebilir para" anlamında kullanılmaktadır.

koprodüksiyon : Fransızca co-production. Karşılığı: ortak yapım.

korelâsyon : Fransızca corrélation. İki bağlılaşık kavram arasındaki ilişki. Organizmanın değişik yapı, özellik ve olaylarında görülen karşılıklı ilgi. Bu söz son yıllarda para piyasasında çok geçmektedir.

korner : İngilizce corner (köşe, köşe başı). Futbol alanında yan ve kale çizgilerinin kesişme noktası.

kornere çıkarmak, çıkmak : Futbol, hentbol, su topu vb. oyunlarda oyuncunun topu, kendi yarı alanındaki kale çizgisinin dışına çıkarması; topun bu şekilde dışa çıkması.

korner vuruşu : Karşı takım oyuncusu tarafından kale çizgisi ucundan (köşeden) yapılacak serbest vuruş. Karşılığı: köşe vuruşu.

kot : Fransızca code (yasa; kural; şifre). Özellikle bilgisayar dolayısıyla son zamanlarda yaygınlaşmaya başlayan kot sözü, "bir bilgi veya kavramı anlatan işaret, şifre" anlamında kullanılmaktadır.

kota : Fransızca quota (ayrılan pay, kontenjan). "İthal edilecek malların tür, oran ve miktarlarını gösteren liste" anlamında kullanılmaktadır.

kotasyon : Fransızca cotation (değerini tespit etme, değerlendirme). Son zamanlarda basın yayın organlarında daha çok "döviz değeri" anlamında kullanılıyor.

kotasyon vermek : değer açıklamak.

kote edilmek : ülüşe alınmak.

kote etmek : ülüşe almak.

kotlamak : işaretlemek.

krampon : Fransızca crampon (kanca, çengel). Spor ayakkabılarının altına yerleştirilen ve kaymayı önleyen, deriden veya madenden küçük konik parçalar.

kreasyon : Fransızca création (yaratılma; yaratma).

kreatif - kreatör : İngilizce creative (yaratıcı), Fransızca créateur (yaratıcı). Dilimizde yeni modeller ortaya koyan kimse için kullanılmaktadır.

kredibilite : Fransızca crédibilité sözü dilimizde "kredi, itibar, güvenilirlik, borç olarak alınan veya verilen mal, para" anlamlarında kullanılır.

kreditör : Fransızca creditor. "Sağladığı bir kredi, mal veya hizmet karşılığında bir para ödenmesini veya bir yükümlülüğün yerine getirilmesini istemeye hakkı olan taraf; ödünç veren (banka)" anlamlarında dilimize geçmiştir.

krematoryum : Fransızca crématorium. "Ölülerin yakıldığı yer" anlamında dilimize geçmiştir.

kripto : Yunanca kryptos (saklı). Yunancadan diğer dillere ve dilimize geçen bu söz "gizli, kapalı, muammalı" anlamını taşımaktadır.

kriter : Fransızca critère (ölçüt, kıstas). Bu kelimenin dilimizde zaten karşılıkları vardır: ölçüt, kıstas.

kronometre : Fransızca chronomètre. “Belirli bir işlemin, yarışmanın veya teknik alanında belli bir işin kısa süresini ölçmek amacıyla kullanılan alet”.
krupiye : Fransızca croupier (kumarhanede oyun görevlisi).

kulvar : Fransızcadan dilimize giren bu söz, Türkçe Sözlük’te “bazı yarışlarda koşucu veya yüzücünün koştuğu, yüzdüğü yarış şeridi" anlamındadır.

kupür : Fransızca coupure. Daha çok gazete ve dergilerden kesilmiş yazılar için kullanılan buir kelimedir.

kümülâsyon : katlanma, birikme, kümelenme.

kümülâtif : Fransızca cumulatif (bir araya gelen, birbirine eklenen). Dilimizde daha çok "birikmiş, katlanmış" anlamlarında kullanılılmaktadır.

kümülâtif olarak : katlanarak.

küratör : İngilizceden (curator) dilimize giren bu kelime "müze veya kütüphane müdürü" anlamındadır.
 
Geri
Top