Din meslekleri‎ - Kilise unvanları

  • Konuyu açan Konuyu açan Suskun
  • Açılış tarihi Açılış tarihi

Suskun

V.I.P
V.I.P
Kilise unvanları
Papar‎
Patrik
Piskopos
Başpiskopos
Eksarh
Metropolit


Papa
Papa, Roma Başpiskoposu, Roma Katolik Kilisesi'nin başı, Katolik Hıristiyanların dini lideri. Katoliklere göre Havari Petrus'un halefidir.

İlk zamanlar tüm pisikoposlara verilen papa unvanı, sonraları yalnız Roma Pisikoposu için kullanılmaya başlandı. Katolik kilisesi, kilise çerçevesinde Petrus ve haleflerinin temsil ettiği en yüce makam olan papalığın tanrısal bir kurum olduğunu iddia eder: İsa, papalık görevini Petrus'a devretmiş ve Petrus da Uruc'dan itibaren bu görevi fiilen yapmıştır. Kilisede yerleşmiş bir geleneğe göre Petrus, Roma'da din kurbanı olarak ölmüştür, dolayısıyle de en tabiî halefleri Romalı piskoposlardır.


Tarih


Papalık tarihi birçok bakımdan kilise tarihiyle birleşir; bununla birlikte bu tarihin bazı dönemleri Papalık kurumunun gelişmesi bakımından ayrı bir özellik taşır. İlk üç yüzyıl boyunca papalar, daha çok Roma kilisesine önem vermişlerdi; ama kısa bir süre sonra çeşitli ölçülerde başka kiliselere de karışmaya başladılar: örneğin papa Clemens I'in Korinthos'lulara Mektup'u (1. yüzyıl sonu); papa Victorios'un paskalyanın tarihi konusunda çıkan tartışmalara müdahalesi (2. yüzyılın sonu) vb. büyük kiliselerarası konsiller döneminde (4. ve 5. yüzyıl) papanın önderlik etkisi daha da açıkça belirdi; 451'deki Kadıköy Konsili, "Aziz Petrus'un papa Leo'nun ağzında iradesini bildirdiğini" ileri sürdü. Doğu kilisesinin Batı kilisesinden ayrılması, Papalığın batıdaki etkisini büyük ölçüde arttırdı; buna karşılık Doğu, yavaş yavaş Papalıktan koptu ve Michael Kerularios'un ortaya attığı mezhep ayrılığıyla (1054) Papalığın yargılama yetkisini tanımaz oldu. Papalık tarihinin en buhramlı dönemi 10. yüzyıla ("Karanlık yüzyıl" adı verilen dönem) rastlar. Bu dönemde Papalık, Roma'da çeşitli hiziplerin elinde oyuncak oldu; Papalığın Roma'dan ayrılıp Avignon'a yerleştiği Avignon Papalığı'ndan itibaren, papalar özellikle Fransız siyasetinin etkisinde kaldılar; bir ara üç ayrı yerde (Roma, Avignon, Pisa) aynı anda üç ayrı papanın bulunduğu büyük ayrılık döneminden (1378-1417) itibaren de, Kiliselerarası konsilin papaya üstünlüğünü savunan "uzlaştırma" teorisi ağır basmaya başladı. Diğer buhramlı dönemler küçük sarsıntılarla atlatıldı. (Rönesansta din duygusunun zayıflaması, protestan reformu, aydın zorbalık devri ve Napolyon devri). Buna karşılık papalık, 11. yüzyılın sonuyla 14. yüzyılın başı arasında VII. Gregorius'un (1073-1085) reformları ve Laterano konsillerinin (özellikle Papa III. Innocentius tarafından toplanan 4. Laterano konsili) aldığı disiplin kararları sayesinde çok parlak bir dönem yaşadı. Bugün, papalığın yalnız kilise içinde büyük etkisi vardır. IX. Pius, Sillabus (1864) adlı genelgesiyle liberal ve modern akılcı düşünceleri mahkûm ettikten sonra Leo XIII'ün Rerum Novarum (1891) adlı genelgesinden itibaren, Papalık, sosyal sorunları ele almak için geniş bir çaba gösterdi ve XXIII. Johannes'in papalığı sırasında çağdaş dünya meseleleriyle yakından ilgilendi.

Papalık ve imparatorluk mücadelesi

Papalık ve imparatorluk mücadelesi, Almanya ve İtalya'da, kilise otoritesiyle (Papalık) laik otoriteyi (İmparatorluk) karşı karşıya getiren mücadeledir (1154-1250). Papaz ve piskoposların tayini konusundaki anlaşmazlığa son veren Worms konkordatosundan sonra (1122), Guelfi'ler (papa taraftarları) arasındaki rekabet, imparatorluk etkisini zayıflattı ve papaların Alman ruhban sınıfı üzerindeki otoritesini arttırma ve imparatorluk seçimlerine müdahale imkânını sağladı. Fakat Friedrich von Hohenstaufen'in seçilmesi üzerine (1152), Almanya'da Welf'ler ile Stafer'ler barıştı. Gözü yükseklerde olan yeni hükümdar, imparatorluğu bir siyasi varlık haline getirmek istiyordu. Kilise otoritesini zayıflatmayı amaçlayan bu tasarı, Papalık ve İmparatorluk mücadelesinin başlamasına yol açtı. 1154'te papa IV. Adrianus, 1143'ten beri Arnoldo di Brescia tarafından ayaklandırılan Romalıları dize getirmek üzere, Friedrich'i yardıma çağırdı, böylece ona İtalya'ya müdahale etme fırsatını vermiş oldu. 1155'te imparatorluk tacını giyen Friedrich I'in papa ile uzlaştığı sanılıyordu, fakat aslında bu uzlaşma sadece görünüşteydi. 1157'de Besançon'da toplanan diyet'te kardinal Bandielli'nin imparatora kilisenin üstünlüğünü hatırlatması üzerine anlaşmazlık başladı. Bunun üzerine Friedrich I, İtalya'ya girdi, 1158 Roncaglia diyetinde Lombardia şehirlerini boyun eğmeye zorladı. Daha sonra, Adrianus IV'ün ölümü üzerine papa seçimine müdahale etti ve kardinallerin çoğunluğu tarafından seçilen III. Alexander'e (Bandinelli) karşı antipapa IV. Victorius'u çıkardı (1159). Batı ve Doğu krallıklarından destek gören III. Alexander, rakibini aforoz ederek Sens şehrine sığındı ve Lombardiya şehirlerini ayaklanmaya kışkırttı. Bu isyanı bastırmak için, I. Friedrich, 1160'ta Crema'yı ve 1162'de Milano şehrini yakıp yıktı. 1165'te bir kurtarıcı olarak Roma'ya giren, Venedik'in ve Sicilya kralının müttefiki olan papa, şehir birliklerini (Verona birliği, Lombardia birliği, 1167) desteklediği ve Lombardia'da Alessandria kalesini yaptırarak direnme hareketinin başına geçti. İmparatorluk orduları bu kale önünde geri püskürtüldü.

Patrik
Patrik, Ortodoks Kilisesileri, Oriental Ortodoks Kiliseleri, Süryani Kilisesi ve diğer Doğu Kiliseleri'nde kilisenin başında bulunan en yüksek rütbeli piskopos.

Yunanca'sı Πατριάρχης (Patriarchis) olan patrik kelimesi πάτερ pater (Peder) ve άρχων archon (lider) kelimelerinden türemiştir.

Patriğin yetkileri sadece kendi patriklik bölgesiyle sınırlıdır. Papa'nın tersine kendi patriklik bölgesi dışında ve bağımsız kiliseler üzerinde karar yetkisi yoktur. Bu bakımdan her ülkenin Ortodoks kilisesi kendi Sinod'unu seçer ve kendi başpiskoposunca idare edilir. Ortodoksluk bu yönüyle Katoliklik'ten farklıdır.

Piskopos

Piskopos, bazı hıristiyan kiliselerinde, birkaç cemaatten oluşan bir bölgenin başpapazı olan, fetva verme yetkisini haiz üst kademeden din adamı.

Roma başpiskoposu Papa olarak adlandırılır ve Katolik Kilisesi'ndeki en yüksek makamın sahibidir. İngiltere'deki Canterbury başpiskoposu Anglikan toplumunun sembolik lideridir.

Kökenbilim

Piskopos sözcüğü Yunanca episkopos sözcüğünden gelir. Epi (yukarıdan) ve -skopos (bakmak) sözcüklerinin birleşiminden oluşur ve "yukarıdan izleyen, gözeten" anlamlarına gelir. 2. yüzyılda kurumlaşmıştır.

Tarihçe

Piskoposlar İsa'nın Havarileri'nin ardılları sayılır ve ruhbanlık yetkilerini kesintisiz biçimde onlardan kaynaklandığına inanılır
2. yüzyılda, piskopos kilise ayinlerinin başlıca yöneticisiydi; ayrıca kilisenin mali işlerini yönetir, tartışmalı sorunları çözüme bağlardı. 4. yüzyılda hıristiyanlığın devletçe tanınmasından sonra, piskoposlar kilise dışı yönetim işlerinde de sorumluluk almaya başladı. Piskoposların görevleri arttıkça ve cemaatler genişledikçe, bazı görevlerini papazlara aktarmaları kaçınılmaz oldu. Ama konfirmasyon ayinlerini yönetmek, papazları atamak ve öteki piskoposları kutsamak gibi yetkiler gene piskoposların elinde kaldı.

Orta Çağ'da piskoposluk


Orta Çağ'da kilisede sorumluluk dağılımı daha örgütlü bir biçim aldı ve bir kilise bürokrasisi doğdu. Piskopos adına davranan karmaşık bir alt görevliler hiyerarşisi gelişti. 16. yüzyılda Reform hareketi sırasında birçok Protestan kilisesi, bir ölçüde yozlaştığı, bir ölçüde de Yeni Ahit'te böyle bir kurum olmadığı gerekçesiyle piskoposluk kurumuna karşı çıktı. Günümüzde Katolik, Ortodoks, Anglikan, Eski Katolik ve İsveç Lutherci kiliselerinde piskoposluk temeline dayalı kilise örgütlenmesi geçerlidir. Katolik Kilisesi'nde tarihsel nedenlerle belirli bir ülke ya da bölgenin başlıca piskoposu sayılan din adamları primas unvanını taşır; ama bunların kendi bölgeleri dışında yargı yetkileri yoktur. Hristiyanların çoğu, kilisede episkoposun sözcük anlamına uygun bir gözetim görevinin gerekli olduğu görüşündedir. Ama bu gözetim konusunda görüş ayrılıkları vardır. Katolik Kilisesi, Ortodoks piskoposların yetkilerinin Havariler'e dayandığını kabul etmekle birlikte Anglikan din adamlarının yetkilerini tanımaz. Anglikanlar ise piskoposluğu kilisenin varlığı için değil, yalnızca esenliği için zorunlu saydıklarından, hem öteki kiliselerin din adamlarının yetkilerini tanırlar, hem de Havariler ardıllığı kuramına karşı çıkan Protestan gruplarıyla yakın ilişkiyi sürdürürler


Başpiskopos

Başpiskopos sözcüğü, Yunanca episkopos sözcüğünden gelir. Episkopos, epi (yukarıdan) ve -skopos (bakmak) sözcüklerinin birleşiminden oluşur ve "yukarıdan izleyen, gözeten" anlamlarına gelir.

Ortodoks Kilisesinde
Başpiskopos, Ortodoks Kiliseleri'nde Kilise'nin ve "Sen Sinod"'un başıdır. Ülkesindeki diğer piskoposlar ve metropolitler tarafından seçilir ve sinoda başkanlık yapar. Bazı ülkelerin başpiskoposları patrik sıfatını da kullanırlar (Moskova, Bulgaristan, Gürcistan, Sırbistan, Romanya Patrikleri vs.)

Antakya Ortodoks Kilisesi ve Slav Ortodoks Kiliseleri'nde Başpiskoposluk makamı Metropolit'ten daha aşağıdayken, diğer ortodoks kiliselerinde tam tersidir.

Katolik kilisesinde

Katolik kiliselerinde ise bu unvan daha geniş bir yönetim çevresine sahip piskoposlara verilir. Roma başpiskoposu Papa olarak adlandırılır ve Katolik Kilisesi'ndeki en yüksek makamın sahibidir. Katolik başpiskoposlar da piskoposlar gibi evlenemezler ve bekar yaşamak zorundadırlar.

Anglikan Kiliselerinde
İngiltere'deki Canterbury başpiskoposu Anglikan toplumunun sembolik lideridir.

Eksarh
Doğu Roma İmparatorluğu'nda, Patrik'in verdiği yetkiyle taşrada yönetici sıfatıyla görev yapan din adamlarına verilen ad.

Osmanlı Devleti döneminde Rum Ortodoks tahakkümünden ayrılmak isteyen Bulgarlara Sultan Abdülaziz'in 28 Şubat 1870 tarihli fermanıyla "Eksarhlık" müeessesi tahsisedilmiş ve İstanbul'da bir eksarhhane kurulmuştur.

Metropolit

Hıristiyanlıkta bir bölgenin tüm kiliselerinden sorumlu piskopos veya başpiskopos.

Ortodoksluk'ta: Yunan Kiliselerin'de Başpiskopos ile Piskopos arasında bir unvanken. Slav Kiliseleri'nde ve Antakya Patrikliğine bağlı kiliselerde Patrik ile Başpiskopos arasında bir unvandır.

Katolikler'de Başpiskopos ile aynı anlamda kullanılır.
 
Geri
Top