Dondurmacı Kara Oğlan

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Güneşli bir yaz sabahıydı. Gökyüzü masmavi, kuşlar neşeyle cıvıldıyordu. Küçük, şirin bir kasabanın meydanında, her zamanki yerinde, tekerlekli dondurma arabasıyla duran bir adam vardı: Dondurmacı Kara Oğlan. Uzun boylu, esmer tenli, güler yüzlü bu adam, kasabanın en sevilen insanlarından biriydi. Adı Kara Oğlan'dı ama kalbi pamuk gibiydi.

Kara Oğlan, dondurma yapmayı büyükannesinden öğrenmişti. Büyükannesi ona, dondurmaya sadece tat değil, sevgi de katması gerektiğini öğretmişti. Bu yüzden Kara Oğlan'ın dondurmaları, sadece lezzetli değil, aynı zamanda iç ısıtan bir duyguya sahipti. Çocuklar, Kara Oğlan'ın dondurmalarını yemek için sabırsızlanırdı.

O gün, meydanda yine kalabalık vardı. Çocuklar, anneleriyle babalarıyla gelmiş, rengarenk dondurmaların hayalini kuruyordu. Bir köşede, tek başına duran, küçük bir çocuk vardı. Adı Ali'ydi. Ali, diğer çocukların neşeyle dondurma seçişlerini izlerken, iç geçiriyordu. Onun cebinde, dondurma alacak parası yoktu.

Kara Oğlan, Ali'nin yanına yaklaştı. Gözlerinde hüzün vardı ama Kara Oğlan, bu hüznü hemen fark etti. Diz çöktü ve Ali'ye gülümsedi. "Selam minik adam, ne duruyorsun öyle? Dondurma ister misin?"

Ali, utangaç bir şekilde başını salladı. "İsterim ama...param yok."

Kara Oğlan, kahkahayla güldü. "Paraya ne gerek var? Bugün dondurmalar benden." Ardından, Ali'ye en sevdiği dondurmayı sordu.

Ali, gözleri parlayarak, "Çikolatalı, hem de bol çikolatalı!" diye cevap verdi.

Kara Oğlan, arabasındaki en büyük çikolatalı dondurmayı hazırladı. Üzerine bolca çikolata sosu döktü, renkli şekerlemeler serpiştirdi. Ali, hayatında böyle güzel bir dondurma görmemişti. Dondurmayı yavaş yavaş yerken, yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi.

O gün, Ali'nin omuzlarından büyük bir yük kalkmıştı sanki. O güne kadar yalnız hisseden, hep bir şeyleri eksik bulan Ali, Kara Oğlan'ın iyiliği sayesinde, hayata yeniden bağlanmıştı.

O günden sonra, Ali her gün Kara Oğlan'ın yanına gelmeye başladı. Dondurma almasa bile, Kara Oğlan'la sohbet ediyor, ona yardım ediyor, arabasını temizliyordu. Kara Oğlan, Ali'yi çok sevmişti. Ona sadece dondurma değil, hayat dersleri de veriyordu.

Bir gün, kasabaya ünlü bir dondurma firmasının temsilcileri geldi. Kara Oğlan'ın dondurmalarının ününü duymuşlar, onunla işbirliği yapmak istiyorlardı. Kara Oğlan, dondurma yapmayı bir ticaret olarak görmüyordu. Dondurmaları, insanları mutlu etmek, özellikle çocukların yüzünü güldürmek için yapıyordu.

Temsilcilere, dondurmalarını bir fabrikada değil, kendi elleriyle yapmaya devam edeceğini söyledi. Tekliflerini nazikçe reddetti. Temsilciler, Kara Oğlan'ın bu tutumuna şaşırmışlardı ama ona saygı duydular.

O günden sonra, Kara Oğlan'ın ünü daha da arttı. Sadece kasabada değil, çevre köylerden de insanlar onun dondurmalarını yemek için geliyordu. Ali, Kara Oğlan'ın en büyük yardımcısı olmuştu. Birlikte dondurma yapıyor, çocuklara dağıtıyorlardı.

Yıllar geçti, Ali büyüdü, kendi dondurma arabasını kurdu. Kara Oğlan gibi, o da dondurmalarına sevgi katmayı öğrendi. Onun dondurmacıdaki maceraları da dilden dile dolaşmaya başladı.

Kara Oğlan, yıllar sonra, dondurma arabasını torunu Ali’ye bırakarak sakin bir hayat yaşadı. Ancak o, her zaman kasabanın kalbinde, çocukların kahramanı olarak yaşadı. Onun hikayesi, dondurmanın sadece bir tatlı değil, aynı zamanda sevgi, dostluk ve paylaşım olduğunu hatırlattı. Ve o günden beri, herkes biliyordu ki, dondurma sadece bir dondurma değildi, dondurmacı Kara Oğlan’ın sevgisiydi.
 

Dondurmacı Kara Oğlan: Komik Maceralar Devam Ediyor


Yıllar geçti, Ali büyüdü, kendi dondurma arabasını kurdu. Ama Kara Oğlan hala kasabanın en sevilen dondurmacısıydı. Tabi, yaşlanmanın getirdiği bazı komik halleri de vardı. Artık bazen dondurma soslarını karıştırır, yanlışlıkla çilekli dondurmaya limon sosu dökerdi. Bir keresinde ise, dondurma külahlarını ters çevirip, dondurmaları alttan yukarı doğru yerleştirmişti. Çocuklar önce şaşırmış, sonra da gülmekten kırılmışlardı.

Bir yaz günü, kasabaya bir sirk geldi. Sirkin palyaçosu, dondurmacı Kara Oğlan'ın ününü duymuştu ve dondurma yeme yarışması düzenlemeyi kafasına koymuştu. Palyaço, rengarenk kostümü, kocaman kırmızı burnu ve komik yürüyüşüyle, meydanın ortasında belirdi. "Kasabanın en iyi dondurmacısı kimmiş görelim!" diye bağırdı.

Kara Oğlan, bu meydan okumaya gülerek karşılık verdi. "Tabi ki, en iyi dondurma yiyen kimmiş de görelim!" dedi.

Yarışma günü geldi. Çocuklar, büyükler, herkes meydanda toplanmıştı. Palyaço, kocaman bir dondurma külahı hazırlattı. İçine tam beş top dondurma koydular. Bir top çikolatalı, bir top vanilyalı, bir top çilekli, bir top limonlu ve en üstte de muzlu. Kara Oğlan, yarışmayı izlemek için kenarda duruyordu ama bir anda aklına bir fikir geldi.

Gizlice kendi dondurma arabasına gitti ve oradan kocaman bir kaşık aldı. Kaşığı kocaman dondurma topuyla doldurdu ve yarışma alanına döndü. Palyaço, ilk topu bitirmek üzereyken, Kara Oğlan, sahneye atlayıp, kocaman dondurma topunu bir seferde ağzına tıktı! Herkes şaşkınlıkla bakakaldı. Palyaço, ağzı açık bir şekilde "Ama bu haksızlık!" diye bağırdı.

Kara Oğlan, ağzı dondurma dolu bir şekilde güldü. Sonra palyaçoya bir tane de kendi dondurmalarından ikram etti. Palyaço dondurmayı tadınca, yüzündeki asıklık anında kayboldu. "Bu dondurma harika!" dedi. Sonra da diğer çocuklara dondurma dağıtmaya başladı. O günden sonra, palyaço, sirkten sonra her gün Kara Oğlan'ın yanına gelmeye başladı. Hatta, bazen çocuklara dondurma dağıtırken, komik taklalar atardı.

Bir başka komik olay da, Kara Oğlan'ın dondurma arabasının tekerleklerinin bir anda yerinden çıkıp, yamaca doğru yuvarlanmasıydı. Arabası tepetaklak oldu, dondurmalar etrafa saçıldı. Neyse ki, çocuklar ve Ali hemen yardıma koştu. Arabayı düzeltirken, dondurmaların üzerine düşen kuşları kovalamak ayrı bir komik an oluşturdu. Kuşlar, dondurma yiyerek biraz şişmanlamışlardı sanki.

Kara Oğlan’ın maceraları sadece bununla da kalmadı. Bir seferinde, dondurma yaparken, yanlışlıkla içine tuz yerine şeker attı. Tadına bakan herkesin yüzü buruştu. Kara Oğlan, durumu fark edince kahkahayı bastı. "Bugün tuzlu dondurma günümüz!" dedi. Çocuklar, o gün hem tuzlu dondurma yediler hem de çok güldüler. Sonra da hep birlikte yeni dondurmalar hazırladılar.

Böylece, Kara Oğlan’ın dondurmacı maceraları komik ve neşeli bir şekilde devam etti. O sadece dondurma değil, aynı zamanda kasabaya neşe ve kahkaha getiriyordu. Herkes, Kara Oğlan'ın dondurmalarını yemek için değil, onunla gülmek ve eğlenmek için de geliyordu. Ve tabii ki, o meşhur dondurmaları, her zaman lezzetli ve sevgi dolu kalmaya devam ediyordu.
 
Geri
Top