Dünya Bizim Ne Kadar Geri Kalmış ve Cahil Olduğumuzu Görüp Kıskanıyor!
Evet, yanlış duymadınız. Dünya bizi kıskanıyor çünkü bizim geri kalmışlığımız ve cahilliğimiz karşısında hayrete düşüyor! Nasıl mı? Gelin, bu durumu biraz daha komik bir şekilde inceleyelim.
Trafikteki Deha:
Dünya, bizim trafikteki “yaratıcılığımızı” görüp kıskanıyor. Mesela, dört şeritli yolda beşinci şeridi icat edebilen bir milletiz. Kimsenin aklına gelmeyen kısayolları bulup, trafik kurallarını “tavsiye” olarak gören bir zekaya sahibiz. Dünya bunu görüp, “Biz hala kurallara uyuyoruz, onlar ise kuralları yeniden yazıyor!” diye kıskanıyor.
Elektrik Kesintisinde Buluşlar:
Elektrikler kesildiğinde, bizim millet olarak yaptığımız buluşlar dünyayı hayrete düşürüyor. Mum ışığında tavla oynamak, jeneratörle çalışan televizyonda maç izlemek, komşudan pil ödünç almak gibi icatlarımız var. Dünya bunu görüp, “Biz elektrik kesilince panik yapıyoruz, onlar ise bir icat çıkarıyor!” diye kıskanıyor.
İnternet Hızındaki Felsefe:
Bizim internet hızımız öyle bir seviyede ki, bir sayfa açılana kadar felsefe yapıyoruz. “Acaba internet neden bu kadar yavaş?”, “Bu yavaşlık hayatın bir metaforu mu?”, “Bu kadar beklerken bir çay demlesem mi?” gibi sorularla derin düşüncelere dalıyoruz. Dünya bunu görüp, “Biz hızlı internetle zaman kaybediyoruz, onlar ise yavaş internetle felsefe yapıyor!” diye kıskanıyor.
Çöp Konteynerindeki Sanat:
Bizim çöp konteynerlerini kullanma şeklimiz öyle bir sanat ki, dünya bunu görüp kıskanıyor. Mesela, çöp konteynerinin yanına çöp bırakmak, çöpü konteynerin üstüne dengeli bir şekilde yerleştirmek gibi yeteneklerimiz var. Dünya bunu görüp, “Biz çöpü konteynere atıyoruz, onlar ise çöpü sanat eserine dönüştürüyor!” diye kıskanıyor.
Sokak Hayvanlarıyla İletişim:
Bizim sokak hayvanlarıyla kurduğumuz iletişim öyle bir seviyede ki, dünya bunu görüp kıskanıyor. Mesela, bir kediye “Pisipisi” diye seslenmek, bir köpekle göz teması kurup “Hav hav” diye konuşmak gibi yeteneklerimiz var. Dünya bunu görüp, “Biz hayvanlarla iletişim kuramıyoruz, onlar ise hayvanlarla derin sohbetler yapıyor!” diye kıskanıyor.
Toplu Taşımadaki Fizik Yasalarını Çiğnemek:
Bizim toplu taşımada fizik yasalarını çiğneme yeteneğimiz öyle bir seviyede ki, dünya bunu görüp kıskanıyor. Mesela, bir minibüse 20 kişi sığdırmak, otobüsün kapısında asılı kalarak seyahat etmek gibi yeteneklerimiz var. Dünya bunu görüp, “Biz fizik yasalarına uyuyoruz, onlar ise fizik yasalarını yeniden yazıyor!” diye kıskanıyor.
“Aman Boş Ver” Felsefesi:
Bizim “aman boş ver” felsefemiz öyle bir seviyede ki, dünya bunu görüp kıskanıyor. Mesela, bir sorun çıktığında “Aman boş ver, nasıl olsa hallederiz” diyerek hayatı akışına bırakıyoruz. Dünya bunu görüp, “Biz stres yapıyoruz, onlar ise ‘aman boş ver’ diyerek hayatı yaşıyor!” diye kıskanıyor.
Dünya bizim geri kalmışlığımızı ve cahilliğimizi görüp kıskanıyor çünkü biz, hayatı kendimize göre yaşamanın bir yolunu buluyoruz. Trafikte, elektrik kesintisinde, internette, çöp konteynerinde, sokak hayvanlarıyla iletişimde, toplu taşımada ve “aman boş ver” felsefesinde, biz kendi yolumuzu buluyoruz. İşte bu yüzden dünya bizi kıskanıyor. Ve belki de, bu kıskançlık, aslında bir hayranlık!