Dünya hikâyeciliğinde iki hikâye biçimi hâkimdir:
(1) Maupassant Biçimi : Hikâyede asıl olan “olay” dır. Okuyucunun hikâyeyi şöyle ya da böyle yorumlamasına imkân verilmez. Çünkü, hikâyedeki olay, mantıklı bir seyir hâlinde takip eder. Kişilerin portreleri, özenle ve ayrıntılı olarak çizilir.
(2) Çehov Biçimi: Hikâyede asıl olan “olay” değildir. Hikâye, sona erdiği zaman her şey bitmiş değildir. Hikâye, asıl bundan sonra başlıyor demektir. Zira, kişiler tamamıyla tanıtılmadığı, olaylarda kesinlik hâkim olmadığı için okuyucunun hayal kurması devamlı hareket hâlindedir ve kendine göre yorumlar yapmaya uygundur.
Çehov’un Sanatı:
Çehov, yaklaşık 1000 sözcükten oluşan komik kısa öykü türünü başlı başına bir sanat haline dönüştürdü. Aynı zamanda sefaleti ve umutsuzluğu ele alan ve önceki öykülerindeki çılgınca komiklikle garip bir zıtlık sergileyen ciddi yapıtlar da yazdı. Zamanla bu yönü çok daha ağır bastı ve daha sonraki yapıtlarına tümüyle egemen oldu.
Çehov’un tiyatro sevgisi çocukluk yaşlarında izleyici olarak başladı. Vodvil olarak adlandırdığı birer perdelik oyunlarıyla, dörder perdelik oyunlarından ilk ikisi olan İvanov ve Orman Cini’ni 1887-1890 yıllarında yazdı.
Vodvilleri taşra tiyatrosunda büyük başarı kazandı. Bir Moskova tiyatrosunda sahnelenen İvanov da çok büyük başarı sağladı. Orman Cini’nin aynı başarıyı sağlamaması üzerine Çehov oyun yazmaya uzun süre ara verdi. Martı’yla yeniden oyun yazmaya başlaması ikinci başarısızlığı beraberinde getirdi. Bunun üzerine Çehov tiyatroyla ilgisini kesmeye karar verdi. Bir mektubunda şöyle diyordu: “700 yıl yaşasam bir piyes yazmam. Nesine isterseniz bahse girerim.” Bunları yazarken tiyatro sevgisini hesaba katmamıştır. Bu sırada Vanya Dayı büyük övgülere layık görülüyordu. Martı’nın ikinci sahnelenişinde kazandığı büyük başarı da Üç Kız Kardeş ve Vişne Bahçesi’ni yazmasını sağladı.
Çehov Biçimi : Hikayede asıl olan “olay” değildir. Hikaye, sona erdiği zaman her şey bitmiş değildir. Hikaye, asıl bundan sonra başlıyor demektir. Zira, kişiler tamamıyla tanıtılmadığı, olaylarda kesinlik hâkim olmadığı için okuyucunun hayal kurması devamlı hareket hâlindedir ve kendine göre yorumlar yapmaya uygundur.
Çehov, hikâye anlayışını şöyle anlatır:
“Kaleme alınan konular, “sade” olmalı. Piyer Semenovi, Maira İvanovna ile nasıl evlendi gibi… Hem sonra, yok psikoloji tahlilleri, yok hikaye, yok bilmem ne imiş! Bunlar hep özenti… Hatırınıza ilk gelen başlığı koyun, kılı kırk yarmayın, tırnak, çizgi gibi işaretleri çok az kullanmaya bakın, gösteriştir bu. Benim işim anlatmaktır. Ancak, onu başarabilirim. “
Çehov tarzı hikayenin özellikleri
Çehov tarzı hikâyeler ise romandan bağımsız bir kuruluşa sahiptirler. hikâyenin başlangıcı ve sonu bir düğüm hâlinde, olay örgüsü dahilinde verilmez. okuyucunun ufkunu geliştirmesine yöneliktir. kişiler hakkında fazla bilgi verilmeden, anlatılmak istenen mesaj okuyucuya aktarılır. maupassant tarzı hikâyeler daha çok klasik tazdadır.çehov tarzı hikâye anlatıma dayalı olduğu için modern tarz hikâyenin ortaya çıkışını hazırlamıştır. zaman, mekan, kişilerin tanıtılması gibi konularda romanda bağımsız olarak yazılan çehov tarzı hikâyede gerçek yaşam daha soyuttur. türk edebiyatında hikâye bugün anladığımız manâda hikâye bizde 1870lerden beri görülmeye başlamıştır. fransızcadan tercüme edilen romanlarda hikâye zannedildiği bu dönemde, roman ve hikâye terimleri yeni yeni anlaşılmaya başlanıyordu. daha sonraları; hacimce çok olanlara roman, az olanlara da hikâye denilmeye başlanmış...
(1) Maupassant Biçimi : Hikâyede asıl olan “olay” dır. Okuyucunun hikâyeyi şöyle ya da böyle yorumlamasına imkân verilmez. Çünkü, hikâyedeki olay, mantıklı bir seyir hâlinde takip eder. Kişilerin portreleri, özenle ve ayrıntılı olarak çizilir.
(2) Çehov Biçimi: Hikâyede asıl olan “olay” değildir. Hikâye, sona erdiği zaman her şey bitmiş değildir. Hikâye, asıl bundan sonra başlıyor demektir. Zira, kişiler tamamıyla tanıtılmadığı, olaylarda kesinlik hâkim olmadığı için okuyucunun hayal kurması devamlı hareket hâlindedir ve kendine göre yorumlar yapmaya uygundur.
Çehov’un Sanatı:
Çehov, yaklaşık 1000 sözcükten oluşan komik kısa öykü türünü başlı başına bir sanat haline dönüştürdü. Aynı zamanda sefaleti ve umutsuzluğu ele alan ve önceki öykülerindeki çılgınca komiklikle garip bir zıtlık sergileyen ciddi yapıtlar da yazdı. Zamanla bu yönü çok daha ağır bastı ve daha sonraki yapıtlarına tümüyle egemen oldu.
Çehov’un tiyatro sevgisi çocukluk yaşlarında izleyici olarak başladı. Vodvil olarak adlandırdığı birer perdelik oyunlarıyla, dörder perdelik oyunlarından ilk ikisi olan İvanov ve Orman Cini’ni 1887-1890 yıllarında yazdı.
Vodvilleri taşra tiyatrosunda büyük başarı kazandı. Bir Moskova tiyatrosunda sahnelenen İvanov da çok büyük başarı sağladı. Orman Cini’nin aynı başarıyı sağlamaması üzerine Çehov oyun yazmaya uzun süre ara verdi. Martı’yla yeniden oyun yazmaya başlaması ikinci başarısızlığı beraberinde getirdi. Bunun üzerine Çehov tiyatroyla ilgisini kesmeye karar verdi. Bir mektubunda şöyle diyordu: “700 yıl yaşasam bir piyes yazmam. Nesine isterseniz bahse girerim.” Bunları yazarken tiyatro sevgisini hesaba katmamıştır. Bu sırada Vanya Dayı büyük övgülere layık görülüyordu. Martı’nın ikinci sahnelenişinde kazandığı büyük başarı da Üç Kız Kardeş ve Vişne Bahçesi’ni yazmasını sağladı.
Çehov Biçimi : Hikayede asıl olan “olay” değildir. Hikaye, sona erdiği zaman her şey bitmiş değildir. Hikaye, asıl bundan sonra başlıyor demektir. Zira, kişiler tamamıyla tanıtılmadığı, olaylarda kesinlik hâkim olmadığı için okuyucunun hayal kurması devamlı hareket hâlindedir ve kendine göre yorumlar yapmaya uygundur.
Çehov, hikâye anlayışını şöyle anlatır:
“Kaleme alınan konular, “sade” olmalı. Piyer Semenovi, Maira İvanovna ile nasıl evlendi gibi… Hem sonra, yok psikoloji tahlilleri, yok hikaye, yok bilmem ne imiş! Bunlar hep özenti… Hatırınıza ilk gelen başlığı koyun, kılı kırk yarmayın, tırnak, çizgi gibi işaretleri çok az kullanmaya bakın, gösteriştir bu. Benim işim anlatmaktır. Ancak, onu başarabilirim. “
Çehov tarzı hikayenin özellikleri
Çehov tarzı hikâyeler ise romandan bağımsız bir kuruluşa sahiptirler. hikâyenin başlangıcı ve sonu bir düğüm hâlinde, olay örgüsü dahilinde verilmez. okuyucunun ufkunu geliştirmesine yöneliktir. kişiler hakkında fazla bilgi verilmeden, anlatılmak istenen mesaj okuyucuya aktarılır. maupassant tarzı hikâyeler daha çok klasik tazdadır.çehov tarzı hikâye anlatıma dayalı olduğu için modern tarz hikâyenin ortaya çıkışını hazırlamıştır. zaman, mekan, kişilerin tanıtılması gibi konularda romanda bağımsız olarak yazılan çehov tarzı hikâyede gerçek yaşam daha soyuttur. türk edebiyatında hikâye bugün anladığımız manâda hikâye bizde 1870lerden beri görülmeye başlamıştır. fransızcadan tercüme edilen romanlarda hikâye zannedildiği bu dönemde, roman ve hikâye terimleri yeni yeni anlaşılmaya başlanıyordu. daha sonraları; hacimce çok olanlara roman, az olanlara da hikâye denilmeye başlanmış...