• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Duvağı açılmamış sözler bulmalıydım sana…

~meLek~

GalataSaray'ım
Duvağı açılmamış sözler bulmalıydım sana… Rüzgâr şah damarımdan
fısıltılar getirdi gönlüme… Usulca duydu kulağım… Kalbim dinledi
emredileni… Bu söz damarlarıma girdi sevilen gülün dikenleri gibi…
Sonrasında beynimde toplandı sivri uçları şaşkın tüm dikenler… Şimdi
söylemeliyim bunu ama söyleyemiyorum… Tüm kâinat başıma toplanmış ama
ölemiyorum… Gassalımı görüyorum… Güneşle birlikte ısıtıyor suyumu…
Bağırıyorum gözlerimle… Görmüyor beni… Ah bir sesim çıksa… Söyleyip
öleceğim…

Huzurlu
bir ses kâinatı susturuyor… Bu senin sesin… Haydi diyorsun… Birlikte
söyleyip ölelim… Dilim çözülüyor bir anda ve tek bir ses çıkıyor ikimizden…
…Gel!

Almadan
vermek için gel… Gafiller aldığını inkâr ederken gerdanında gelincik
saklayan güvercinler gibi edebinden kanat çırpmadan gel…

Acımasız
insanlar anlamsız cümleler gibi canını yakınca gel… Harfler kıyamete
çağırırken cümleleri sebepsiz öldürülen satırlar arasından gel…

Semada
ney susunca gel… Kalemine nefes versin ruhun… Bir kılıç gibi kuşan onu…
Orduları dök kağıda… Mızraklara sahifeler takılınca gel…

Gece
gizlediklerimizi açarken gel… Sedefinden inciler saçılırken… Gönülden
dualar mırıldanır teheccüt vakitlerinde kıyamın… sessizce… alaca karanlıkta
zaman durunca gel…

Bulutlar
üşüyen kibirleriyle davetiye çıkarınca gel… Çerden çöpten bahaneler bulmasın
yüreğin… Umutlar çağlayan gibi kaynarken ağlarım diye korkmadan gel…

Var
gücünle koşarak gel… Dönen dünyanın ufkuna yetişemesen de… Bıkıp dönme
başladığın yeri beğenmezsin. Gölgeleri perişan edercesine severek gel…

Kendine
gidişlerinle gel… Neşesi alınmış caddelerden geçip… Gökyüzüne isyan eden
betonlar arasından… Bir külçe ete dönsen de… Ağlayan şeytan gibi gel…

Anlam
zindanlarından kaçan duygularınla gel… Müebbede mahkûm suskunluğunla…
Çaresiz… Bağdaş kurup oturmuşken dünyanın merkezine… Bu olanlar kader mi
demeden gel…

Dönüş
yolu görünmeden gel… Başka çareler aramadan… Durmadan kaçarken cehennem…
Cennet yıkılmadan gel…

Bahane
aramadan gel… Yonttuğun taşlar merhamet çalarken bağrından… Seni kendinden
korkutan isyanlarınla… Günahın beyazında cesaretin bitmeden gel…

Sana
secde eden meleği severken gel tertemiz yüreğinle… İlk hissettiğin ten
gibi… El değmemiş ellerinle gel…

Bazen
boğazına yapışır hayat insanın… Tüm verdiklerini söküp alırcasına… Tüm
dünyayı kana boğacak kadar kin hissedersin damarlarında… Saygıyı bir hançer
gibi sokarsın muhatabının yüreğine… Herkesi düşman bilince gel…

Bu
gidişle bela olacağım senin başına… Cehennemde odun bırakmaz taşırım
ocağına… Yani tüm yolların sonunda… Hediye canım yanımda… Yüreğim sen
yalnız git! Benim niyet yeni hayata…

Özgürlük
haline ağlarken gel… Sömürü çarkları durmadan nefsini bilerken… Sen
düşüncesiz toprağın çamur olurken… ruhuna ada kendini İsmail gibi tereddüt
etmeden gel…

Öte
dünya bir bebeğin gözlerinden bakınca gel… Merhamet kurşunu yüreğini param
parça ederken… Geçmişten geleceğine gidince… Tüm fal oklarını zamana
batırınca gel…

Ağıtların
rüyalarına kalınca gel… Farkına varmadığın gözyaşlarınla… Bir dünya… Bir
söz bitmez… Dönüp durdukça âlem semada… Bir koku bir rüzgâr özletince
gel… Mecnunun çöllerinden Ferhatın dağlarına… Bir türkü gibi dolaşırken
aşk… Bir damla gözyaşı seni yaşatırken gel…

Unuttuğun
tövbelerinle gel… Canını yedeğine alırken… Gönül ölümden ölüm çıkarırken
kalan hayatı yüklenip birden bir olmak için gel…

Bitmeyen
yangınlardan artakalanları toplayarak gel… Yapmadığın her şey için suçlu ilan
edilirken… Tercih ettiğin hayatlar birer birer kayarken… Ya da umut gibi
avucundan uçarken… Üstlendiğin tüm suçlarınla gel…

Yokluğunla
gel… Yoksunluğunla… Sürekli sessizlik bağrında ve güneşin çaresiz gölgesi
yanında… Deliler ağlarken bayramlarda… Hasret ölüme can katarken gel…

Kalabalık
mezarlarda sinsi rüyalar büyürken gel… Tek kişilik yalnızlık olmaz…
Yalnızlığın yalnızlık arayınca gel…

Doğacak
umutlarım uğruna soğuk bir merdiven basamağında bekliyorum ben sevdayı…
Paylaşılacak bir hayatı… Kanatılan duayı ve yaşanması gereken tüm acıları…

Dünyanın
yüzü gülünce gel… Gece bulutları gibi mahzun dururken… Belirlenen vakitler
sınırdan geçerken… Çemberde heyecan bitince gel…

Göz
arşı görmez olunca gel… Cenneti süsleyen meyveler yasaklanınca… Aşk
acıyken… Ve sevgi zehirliyken… Varlığın sebebini bulunca gel… İşlediğin
günahların hatırına dağları titreten benliğinle gel…

İkiyüzlü
yüzünle gel… Yaşamın her anınla… İsteyince küller de yanar bilirsin…
Kabul etmekten bıktığın zincirlerinle gel…

Süslü
gözlerde sokak şarkıları duyunca gel… Tüm iyilikler bitince… Umuda çevir
gülü… Üzülme deme… Yağmurdan mektup alınca gel… Zaman sensiz de dursun…
Sen… Ne olursun gel…

Aşk
imkânsız olmadan gel… Zor umutların çoğalmadan… Maşuklar pervane olup
sonsuza uçarken… Kalbindeki ateş sönmeden gel… Bağrın taşa dönmeden gel…

Çağırdığın
seni çağırınca gel… Aradığın seni ararken bulmaktan korkma… Ham meyveleri
dalında bırak… Sözü kısa kesip dinlemeye gel…​
 
Geri
Top