Edebiyat ile Halk Bilimi İlişkisi Nedir ?
Toplumun geleneklerini, göreneklerini, inançlarını, edebî ürünlerini inceleyen bilim dalına "halk bilimi" denir. Yani halk bilimi bir ülkede yaşayan halkın kültür ürünlerini, geleneklerini, törelerini, inançlarını, müziğini, oyunlarını, masallarını, efsanelerini, halk kimliğini inceler. Bunların birbirleriyle olan ilişkilerini belirtir. Kaynak, gelişim ve etkileşim gibi sorunlarını kendine özgü yöntemlerle çözme çabası içinde olur. Sonuç, kural, kuram ve yasalarını bulmaya çalışır.
Halk bilimine "folklor" da denir. "Folklor" karşılığı olarak ülkemizde eskiden "hakikat" ve "hakikat bilgisi" gibi sözler kullanılmıştır. Daha sonra bu sözler halk bilimini belirten bir terim olarak kabul edilmiştir.
Halk bilimi, halkın ortak ürünlerini içine alır. Bunlar kim tarafından üretildiği, ortaya konduğu bilinmeyen "atasözü, deyim, bilmece, tekerleme, ninni, türkü, mani, ağıt, destan, halk hikâyesi, masal, efsane, meddah, Karagöz, orta oyunu" gibi ürünler ile halkın kendine özgü araç ve gereçlerini kapsar. Halk bilimi özellikle "efsane, masal, destan" gibi edebî ürünleri inceler. Halk kültürüne ait özellikler ve edebî ürünler de halk biliminin malzemesini oluşturur. Halkın inancı, sevinci, üzüntüsü, beklentisi, sıkıntısı, özlemi, değer yargıları türkülere, masallara, destanlara, efsanelere, fıkralara; hatta deyim ve atasözlerine yansır. Öyleyse edebiyat tarihi, halk bilimi için de çok önemli bir kaynaktır.
Halk bilimi, edebiyat tarihinin önemli dallarından biridir. Bu ürünler, edebiyat tarihi içinde "Anonim Halk Edebiyatı" ürünleri olarak yer almış, edebiyat tarihçilerince ve folklor uzmanlarınca ayrı ayrı araştırılmış, derlenmiş, incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
Türk halk biliminin ilk ürünleri, Türklerin yazıyı kullanmadığı devirlerdeki verimlerdir. Bu halk verimlerinin ilk örneklerini Kaşgarlı Mahmud'un "Divan-ı Lügati't Türk" adlı eserinde görmek mümkündür.
Eski çağlarda oluşan bu folklor ürünleri dışında bir de sonraları halk çevrelerince beslenen ve değerlendirilen dinî- tasavvuf yolda ve din dışı konularda verilen ürünler vardır. Bunlara da Türk Halk Edebiyatı verimleri denir. Folklor ve Türk Halk Edebiyatının sınırlarını çizmek, birinin nerede bittiğini, ötekinin nerde başladığını kesin olarak belirlemek çok güçtür. Çünkü folklor, sosyal bir olaydır. Folklor ürünlerinin ilk söyleyeni bilinmediği için bunlar halkın ortak malı olarak kalmıştır. Saz şairlerinin ürünleri ise kişiseldir. Birincisi folklorcuyu, ikincisi ise daha çok, edebiyat tarihçisini ilgilendirir. Araştırmacı, folklorda genelliği, olayların izlerini, sosyal unsurları, inançları, gelenekleri ve görenekleri arar. Edebiyat tarihçisi ise genel olmayı bırakarak, orijinal yönleri, kişisel unsurları ve görüşleri bulup çıkarmak ister; güzelliği araştırır.
Toplumun geleneklerini, göreneklerini, inançlarını, edebî ürünlerini inceleyen bilim dalına "halk bilimi" denir. Yani halk bilimi bir ülkede yaşayan halkın kültür ürünlerini, geleneklerini, törelerini, inançlarını, müziğini, oyunlarını, masallarını, efsanelerini, halk kimliğini inceler. Bunların birbirleriyle olan ilişkilerini belirtir. Kaynak, gelişim ve etkileşim gibi sorunlarını kendine özgü yöntemlerle çözme çabası içinde olur. Sonuç, kural, kuram ve yasalarını bulmaya çalışır.
Halk bilimine "folklor" da denir. "Folklor" karşılığı olarak ülkemizde eskiden "hakikat" ve "hakikat bilgisi" gibi sözler kullanılmıştır. Daha sonra bu sözler halk bilimini belirten bir terim olarak kabul edilmiştir.
Halk bilimi, halkın ortak ürünlerini içine alır. Bunlar kim tarafından üretildiği, ortaya konduğu bilinmeyen "atasözü, deyim, bilmece, tekerleme, ninni, türkü, mani, ağıt, destan, halk hikâyesi, masal, efsane, meddah, Karagöz, orta oyunu" gibi ürünler ile halkın kendine özgü araç ve gereçlerini kapsar. Halk bilimi özellikle "efsane, masal, destan" gibi edebî ürünleri inceler. Halk kültürüne ait özellikler ve edebî ürünler de halk biliminin malzemesini oluşturur. Halkın inancı, sevinci, üzüntüsü, beklentisi, sıkıntısı, özlemi, değer yargıları türkülere, masallara, destanlara, efsanelere, fıkralara; hatta deyim ve atasözlerine yansır. Öyleyse edebiyat tarihi, halk bilimi için de çok önemli bir kaynaktır.
Halk bilimi, edebiyat tarihinin önemli dallarından biridir. Bu ürünler, edebiyat tarihi içinde "Anonim Halk Edebiyatı" ürünleri olarak yer almış, edebiyat tarihçilerince ve folklor uzmanlarınca ayrı ayrı araştırılmış, derlenmiş, incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
Türk halk biliminin ilk ürünleri, Türklerin yazıyı kullanmadığı devirlerdeki verimlerdir. Bu halk verimlerinin ilk örneklerini Kaşgarlı Mahmud'un "Divan-ı Lügati't Türk" adlı eserinde görmek mümkündür.
Eski çağlarda oluşan bu folklor ürünleri dışında bir de sonraları halk çevrelerince beslenen ve değerlendirilen dinî- tasavvuf yolda ve din dışı konularda verilen ürünler vardır. Bunlara da Türk Halk Edebiyatı verimleri denir. Folklor ve Türk Halk Edebiyatının sınırlarını çizmek, birinin nerede bittiğini, ötekinin nerde başladığını kesin olarak belirlemek çok güçtür. Çünkü folklor, sosyal bir olaydır. Folklor ürünlerinin ilk söyleyeni bilinmediği için bunlar halkın ortak malı olarak kalmıştır. Saz şairlerinin ürünleri ise kişiseldir. Birincisi folklorcuyu, ikincisi ise daha çok, edebiyat tarihçisini ilgilendirir. Araştırmacı, folklorda genelliği, olayların izlerini, sosyal unsurları, inançları, gelenekleri ve görenekleri arar. Edebiyat tarihçisi ise genel olmayı bırakarak, orijinal yönleri, kişisel unsurları ve görüşleri bulup çıkarmak ister; güzelliği araştırır.