Masalın Adı: Zıp Zıp Zıp Treni ve Kayıp Kuklaların Peşinde
Bir zamanlar, çok uzaklarda, Zıp Zıp Zıp adında bir tren yaşarmış. Bu tren diğer trenlere hiç benzemezmiş. Her vagonu gökkuşağı renklerinde, tekerlekleri ise zıp zıp zıplayarak ilerlermiş. Makinist Bay Baykuş, kocaman gözlükleriyle, sürekli gülümseyerek, "Zıp zıp zıp!" diye korna çalardı. Trende yolculuk etmek, tam bir eğlence patlaması demekti!
Bir gün, Zıp Zıp Zıp treni, "Kukla Diyarı"na doğru yola çıktı. Trende, çeşit çeşit kukla da yolculuk ediyordu. İpeksi saçlı Prenses Peluş, haylaz Maymun Mıncık, bilge Karga Kaknüs, şarkı seven Ayıcık Mırıltı ve daha niceleri...
Yolculuk çok güzel başladı. Herkes şarkılar söylüyor, dans ediyor, kahkahalar atıyordu. Birden, tren bir tümseğe geldi ve zıp zıp zıplayarak havalandı! O an, bir telaş yaşandı. Çünkü o zıplama anında... Kuklalar vagondan dışarı fırladı!
Trende panik havası esti. Bay Baykuş gözlüklerini düzeltti ve "Olamaz!" dedi. Tüm yolcular çığlık çığlığa bağırıyordu. "Kuklalar nerede?" "Hepsi kayboldu!" "Ne yapacağız?"
Bay Baykuş, hemen treni durdurdu. Tüm yolcular, "Ne yapacağız şimdi?" diye mırıldanırken, Bay Baykuş gülerek, "Eee... İnip tekrar mı binsek?" dedi.
Bu cümle karşısında herkes şaşırdı. "Ne? Ama neden?" diye sordular. Bay Baykuş, "Eee, belki bu sefer kuklalar yerine biz de zıplayarak dışarı fırlarız, hem eğlenceli olmaz mıydı?" dedi.
Herkes bu fikre kahkahalarla güldü ama aslında kimse zıplayıp dışarı fırlamayı istemiyordu. Ama, bu komik durumdan sonra herkes sakinleşti. Bay Baykuş, "Tamam tamam şaka yaptım, hemen kuklaları bulmaya gidiyoruz!" dedi.
Hep birlikte trenden indiler. Önce, Prenses Peluş'u buldular. Prenses, bir çiçek tarlasında çiçeklerin arasında kaybolmuştu. Sonra Maymun Mıncık'ı buldular. Mıncık, bir ağacın tepesinde muz yiyordu. Karga Kaknüs'ü ise, bir derede balık tutarken buldular. Ayıcık Mırıltı'yı ise, bir kelebeğin peşinden koşarken buldular.
Kuklaların hepsi bulunmuştu. Herkes, trenin önüne geri döndü. Ama Bay Baykuş'un gözü bir an yerde kaldı. "Hım..." dedi, "Trenin altına bir şey mi kaçtı acaba?"
Eğilip baktığında, kocaman bir kurbağa gördü. Kurbağa, "Zıp zıp zıp" diye sesler çıkarıyordu. Meğer, kurbağa da trene binmek istiyormuş ama o da zıplarken düşmüş.
Kurbağayı da trene aldılar. Herkes yeniden tren vagonlarına girdi. Kuklalar, yaramazlıklarından ders çıkarmış, daha dikkatli bir şekilde yolculuk etmeye karar verdiler.
Bay Baykuş, kornayı çaldı: "Zıp zıp zıp!" Tren yeniden yola çıktı. Herkes, hem kaybolan kuklaların bulunmasına, hem de yeni yolcu kurbağanın katılmasının mutluluğunu yaşıyordu.
Yolculuk boyunca, "Eee... İnip tekrar mı binsek?" cümlesi, herkesin dilinden düşmedi. Her seferinde, bu cümleye kahkahalarla güldüler. Çünkü o an, her şeyin bir eğlenceye dönüştürülebileceğini anlamışlardı.
Zıp Zıp Zıp treni, maceradan maceraya koşmaya devam etti. Ve o günden sonra, kimse "Eee... İnip tekrar mı binsek?" cümlesini unutmadı. Hatta, hayatlarının zor anlarında bile, bu cümle sayesinde gülmeyi ve eğlenmeyi başardılar.
Bir zamanlar, çok uzaklarda, Zıp Zıp Zıp adında bir tren yaşarmış. Bu tren diğer trenlere hiç benzemezmiş. Her vagonu gökkuşağı renklerinde, tekerlekleri ise zıp zıp zıplayarak ilerlermiş. Makinist Bay Baykuş, kocaman gözlükleriyle, sürekli gülümseyerek, "Zıp zıp zıp!" diye korna çalardı. Trende yolculuk etmek, tam bir eğlence patlaması demekti!
Bir gün, Zıp Zıp Zıp treni, "Kukla Diyarı"na doğru yola çıktı. Trende, çeşit çeşit kukla da yolculuk ediyordu. İpeksi saçlı Prenses Peluş, haylaz Maymun Mıncık, bilge Karga Kaknüs, şarkı seven Ayıcık Mırıltı ve daha niceleri...
Yolculuk çok güzel başladı. Herkes şarkılar söylüyor, dans ediyor, kahkahalar atıyordu. Birden, tren bir tümseğe geldi ve zıp zıp zıplayarak havalandı! O an, bir telaş yaşandı. Çünkü o zıplama anında... Kuklalar vagondan dışarı fırladı!
Trende panik havası esti. Bay Baykuş gözlüklerini düzeltti ve "Olamaz!" dedi. Tüm yolcular çığlık çığlığa bağırıyordu. "Kuklalar nerede?" "Hepsi kayboldu!" "Ne yapacağız?"
Bay Baykuş, hemen treni durdurdu. Tüm yolcular, "Ne yapacağız şimdi?" diye mırıldanırken, Bay Baykuş gülerek, "Eee... İnip tekrar mı binsek?" dedi.
Bu cümle karşısında herkes şaşırdı. "Ne? Ama neden?" diye sordular. Bay Baykuş, "Eee, belki bu sefer kuklalar yerine biz de zıplayarak dışarı fırlarız, hem eğlenceli olmaz mıydı?" dedi.
Herkes bu fikre kahkahalarla güldü ama aslında kimse zıplayıp dışarı fırlamayı istemiyordu. Ama, bu komik durumdan sonra herkes sakinleşti. Bay Baykuş, "Tamam tamam şaka yaptım, hemen kuklaları bulmaya gidiyoruz!" dedi.
Hep birlikte trenden indiler. Önce, Prenses Peluş'u buldular. Prenses, bir çiçek tarlasında çiçeklerin arasında kaybolmuştu. Sonra Maymun Mıncık'ı buldular. Mıncık, bir ağacın tepesinde muz yiyordu. Karga Kaknüs'ü ise, bir derede balık tutarken buldular. Ayıcık Mırıltı'yı ise, bir kelebeğin peşinden koşarken buldular.
Kuklaların hepsi bulunmuştu. Herkes, trenin önüne geri döndü. Ama Bay Baykuş'un gözü bir an yerde kaldı. "Hım..." dedi, "Trenin altına bir şey mi kaçtı acaba?"
Eğilip baktığında, kocaman bir kurbağa gördü. Kurbağa, "Zıp zıp zıp" diye sesler çıkarıyordu. Meğer, kurbağa da trene binmek istiyormuş ama o da zıplarken düşmüş.
Kurbağayı da trene aldılar. Herkes yeniden tren vagonlarına girdi. Kuklalar, yaramazlıklarından ders çıkarmış, daha dikkatli bir şekilde yolculuk etmeye karar verdiler.
Bay Baykuş, kornayı çaldı: "Zıp zıp zıp!" Tren yeniden yola çıktı. Herkes, hem kaybolan kuklaların bulunmasına, hem de yeni yolcu kurbağanın katılmasının mutluluğunu yaşıyordu.
Yolculuk boyunca, "Eee... İnip tekrar mı binsek?" cümlesi, herkesin dilinden düşmedi. Her seferinde, bu cümleye kahkahalarla güldüler. Çünkü o an, her şeyin bir eğlenceye dönüştürülebileceğini anlamışlardı.
Zıp Zıp Zıp treni, maceradan maceraya koşmaya devam etti. Ve o günden sonra, kimse "Eee... İnip tekrar mı binsek?" cümlesini unutmadı. Hatta, hayatlarının zor anlarında bile, bu cümle sayesinde gülmeyi ve eğlenmeyi başardılar.