Aile, eğitim ve öğretimin ilk basamağıdır. Çocuk bir çok bilgiyi, insanlara karşı nasıl davranılması gerektiğini ve terbiyeyi aile ocağında öğrenmeye başlar. Bu öğrenme anne ve babanın doğrudan anlatmasıyla olmayabilir. Çünkü çocuklar çok iyi bir gözlemleyici ve taklitçidir. Anne-babanın herhangi bir olay karşısındaki tavrını veya davranışını çocuklar doğru olarak kabul edebilir. Bu doğruyu büyüyünceye kadar devam ettirir. Hatta günümüzde bir çok anne ve babanın ailesinde gördüğü alışkanlıkları ve uygulamaları devam ettirmektedir.
Ama bu alışkanlıkların ve öğretilerin bazısı iyi olduğu gibi, bazısı da kötüdür. Mesela, eskiden hatırlar mısınız, bilmiyorum? Akşam ezanı okunduğu vakit bütün aile bireylerinin evde olması gerektiğini öğütleyen anne-babalar vardı. Çocuklar maçlarını yarıda bırakıp evlerine koşarlardı. Bu bozulmayan bir kuraldı. Kurala uymayan bir çocuk, babası tarafından cezalandırıldı. Bu tür alışkanlıklar güzeldi. Sofra başında aile bireyleri buluşurlardı. En azından birbirlerine hal-hatır sorarlardı. Aile içinde bir iletişim gerçekleşirdi. Aile içinde uygulanan iyi alışkanlıkların yanında kötü olanları da olabilir. Bunun yanında insanlara yardım etmeyi iyi görmeyen bir anne-babanın çocukları da büyünce bu fikrin etkisi altında kalacaktır. Bir ailesi olduğu zaman bu alışkanlığı devam ettirecek ve çocuklarını öyle yetiştirecektir.Bazı anne ve babaların çocukları ile iletişimi o kadar zayıftır ki çocuğun o kadar çok anlatacak şeyi olduğu halde çocuğuna bu fırsatı vermemektedir. Yani çocuğunun konuştuklarını, belki işinin yoğunluğundan dolayı belki de geçim telaşesinden dolayı dinlemeyecektir.Böylece çocuğunun pısırık yetişmesine sebep olmaktadır. Sonra da ‘Benim çocuğum niçin böyle.’diye, kendi kendine dövünmektedir. Ama nafile dövünmedir bu. Çünkü bu sorunun tek çözümü var. O da çocuğunuzla konuşmaktır, iletişim kurmaktır.
Bu yüzyılda okullarda yaşadığımız problemlerden biri de çocuğun ailesi olan iletişimsizliğidir. Çocuğuyla usandırmadan, bunaltmadan ilgilenen, yeri geldiğinde arkadaş olan anne ve babaların çocukları bir çok problemin üstesinden kolayca gelebilmektedir. Dersi ile alakalı bir problem olduğu zaman ailenin yardımı ve çocuğun gayreti sonucunda sorun ortadan kalkıveriyor. Ama annesi babası ayrı olan çocuklar, annesi veya babası olmayan çocuklarda bu problemleri çözmek hiç kolay olmuyor. Bu tür çocuklarda hem terbiye eksiği hem de ruhsal bozukluklar ortaya çıkıyor. Tabi bu saydığımız özellikler eksik olunca bu öğrencinin okulunda başarılı olması beklemek hayal oluyor. Bu durum bize aile müessesinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Anne-baba şefkatinden, terbiyesinden yoksun çocuklar geleceğimiz adına büyük bir tehlike arz ediyor. Bu durumdaki çocukların diğer çocuklarla ve öğretmenleriyle olan iletişimini de bakacak olursak sorunlu olduğunu görürüz. Bu çocuklar kavgacı bir hususiyete sahiptirler. Yanındaki arkadaşıyla anlaşamazlar. Daima basit şeyleri problem ederler. Ödevlerinde eksiklik ve derse hazırlanmama gibi sorunlar karşısında cevap veremez ve sadece susup bekler. Böyle çocuklarla özel bir şekilde ilgilenmelidir.
Aile bir okuldur. Bu okulda okumayan öğrenci, birçok problemi de sınıfa getirecektir. Bundan dolayı bu okulun öğretmenleri olan, anne ve babalara büyük iş düşüyor. Bu okulda çocuklarına çok iyi örnek olmalılar. Çocuklarıyla iletişim kurmaya özen göstermeliler. Çok işleri de olsa geleceği olan evlatlarına vakit ayırmalıdır. Belki de televizyon başında 1 saat daha az vakit geçirmelidir. Havadan sudan daha az sohbet etmelidir. Çocuğuna değer verdiğini, ona vakit ayırarak göstermelidir. Sadece kendisi konuşmamalı, çocuğunun konuşmasını da sağlamalıdır. Yapacağınız bütün bu uygulamalar çocuğunuzun sağlıklı bir birey olarak büyümesinde ve okul hayatında başarılı olmasında çok etkili olacaktır.
Ahmet Gürdal