Ekonomi terimleri

Suskun

V.I.P
V.I.P
Ekonomi terimleri
Enflasyon‎
Kredi‎
Tekel‎

***

Açlık sınırı
Batık maliyet
Cari açık
Cari denge
Deflasyon
Devalüasyon
Devlet tahvili
Dünya Bankası Atlas Metodu
Emek
Factoring
Fiyat
Fon
Geary–Khamis doları
Hazine bonosu
Hisse senedi
Kamu borç stoğu
Kamu borç yükü
Kapitülasyon
Leasing
Rant
Rasyo
Reel ücret
Reflasyon
Repo
Resesyon
Rezerv para
Satın alma gücü paritesi
Satınalma gücü
Senyoraj
Stagflasyon
Sübvansiyon
Taban fiyat
Temerrüt
Tüketici talebi
Valör
Yatırım fonu
Zam
Çek (bankacılık)
İflas koruma
İhale
İhracat
İmalat
İthalat
İç borç
İç borçlanma senetleri

Enflasyon‎ nedir ?

Enflasyon, bir ülkedeki meta ve hizmet fiyatlarının artış oranıdır. Ekonomik büyüme için optimum olarak % 2 ile % 4 arası enflasyon oranı uygundur. Ancak bunu üstüne çıkıldığında o ülke insanları için fakirleşme, adaletsiz gelir paylaşımı, faizlerin artışı gibi ekonomik problemler baş gösterir. Enflasyonun kontrol altında tutulması Merkez bankalarının görevidir.

Uzun süren çift haneli enflasyon sürecine hiperenflasyon süreci denir ve ülkeleri sosyal buhranlara sürükler.

Hiper enflasyon, dörtnala enflasyon olarak adlandırılır. Paranın değerinin yitirdiği en şiddetli enflasyon biçimidir. İktisat tarihinde çoğunlukla savaş ya da sonrasında ortaya çıkmış ve yeni bir para biriminin kurulmasını zorunlu hale getirmiştir.

Kredi‎ nedir ?
Kredi, belirli miktardaki satın alma gücünün, belirli bir süre için ve geri verilmek üzere bir bedel (genellikle faiz) karşılığı gerçek ya da tüzel kişilere verilmesidir.

Kredi çeşitleri:

Güvencesine göre teminatlı ve teminatsız;
Kullanıcısına göre; özel ve kamu,
Süresine göre; kısa ve uzun,
Veriliş yerine göre üretim ve tüketim;
Kullanım alanına göre ticari, tarım, sanayi, yapı ve orman gibi ayrılır.

Tekel‎ nedir ?
Tekel ya da monopol, bir pazarda belirli bir ürün için üretici ya da dağıtımcı olarak tek bir firmanın bulunması durumudur. Bir monopol, rakip firmaların daha düşük fiyat koyması korkusu olmadan kendi fiyatını belirleme gücüne sahiptir. Monopoli, serbest rekabeti ortadan kaldırarak kaynakların verimli kullanımını önleyen bir durum yaratır.

Tekelleşmenin sebepleri
Pazarın durumu nasıl olursa olsun, bir sektördeki her firmanın amacı karlarını maksimum seviyeye çıkarmaktır. Serbest rekabet ortamında firmaların pazara girişinde veya çıkışında herhangi bir engel olmazken, bu durum her zaman geçerli olmayabilir. Bazı durumlarda firmalar pazara girmek istese bile birtakım engellerden dolayı girmekten vazgeçebilirler. Tekeller de bu tür engellerin varlığında ortaya çıkarlar.

Birinci olarak, pazardaki Batık maliyetlerin yüksek olması durumunda firmalar, pazara girmekten vazgeçebilir ya da bu maliyetleri karşılayabilecek pazarda tek bir firma olabilir. Bu durumda bu sektöre girmek isteyen firmaların sermaye ve mali yapısının güçlü olması gerekliliği, firmalar için bir engel teşkil eder.

İkinci olarak, bir şirketin sadece belli bir ürünün üretimini bilmesi ya da o ürünü pazardaki diğer firmalardan daha ucuza üretebilecek bilgiye sahip olması durumunda bile, pazarda tekel durumuna gelebilir. Bir firma, başkalarının taklit edemediği yeni veya daha iyi bir ürün üretebilmeye imkân sağlayan özel bir bilgiye ya da teknolojiye sahip olabilir. Firma bu bilgiyi sır olarak saklayıp rakip firmaların bu ürünü taklit etmesine engel olabilir. Bu durum, firmayı bu pazarda tekel durumuna getirir.

Tekellerin bir diğer çıkış noktası ise, devlettir. Devlet, bazı firmalara bazı ürünleri üretmesi için ayrıcalıklı ve o firmaya özel yasal haklar verebilir. Bu durumda bu firmanın dışındaki diğer firmalar bu yasal hakka sahip olmadıklarından, pazara giremezler. Patentler de bu duruma dahildir. Örneğin devlet, bazı ilaçların patentini ve üretim hakkını sadece belli başlı firmalara verebilir. Bu da ilaç sektöründe her bir ilaç için pazarın tekelleşmesine sebep olur.

Eğer bir sektör halihazırda zaten tekelleşmişse, ve bu tekel firma da belli bir tarihe ve üne sahipse, konumunu tekel olarak korumaya devam edebilir. Tekel firmanın ününden ve pazardaki tanınmışlığından dolayı, yeni firmalar pazara girmekte zorlanabilir ve bu da pazardaki tekelin devamına sebep olur.

Tekellerin özellikleri
Serbest rekabet ortamında firmaların ürünleri için belirlediği fiyat, marjinal maliyete eşittir. Serbest rekabet ortamında fiyatlar sabit, talep eğrisi de düzdür.(eğimi yoktur) Tekellerde ise durum daha farklıdır. Tekellerde, negatif eğimli bir talep eğrisi görülür ve bu durum, tekele kendi isteğine göre bir fiyat belirleme olanağı verir. Elbette tekelin de amacı karlarını maksimize etmektir. Tekel, karını maksimize edecek bir şekilde fiyat ve miktar belirler. Bunu da yaparken marjinal maliyeti, marjinal gelire eşitler çünkü firma fiyatlarını, fazladan üretilecek her bir üründen elde edeceği gelir(marjinal gelir), fazladan üretilecek her bir ürünün maliyetine(marjinal maliyet) eşit olana kadar arttıracaktır. Sonuçta bir tekelin belirlediği fiyat, serbest rekabet ortamındaki bir firmanın koymuş olduğu fiyattan daha fazla olacaktır. Bu durumda da tekel, serbest rekabet ortamındaki bir firmanın edeceği kardan daha çok kar edecektir. Ama tekelin daha yüksek fiyat koyuyor olması, tekelin her zaman pozitif kar edeceği anlamına da gelmez çünkü maliyetler hala elde edilen geliri aşıyor olabilir.

Tekelleşmenin getirdikleri
Daha önceden de değinildiği gibi, tekeller serbest rekabet ortamında oluşan pazar fiyatının üstünde bir fiyat belirlerler. Bu durumda tüketici, aldığı malı serbest rekabet ortamındakine göre daha pahalı bir fiyata satın almış olur. Tüketici, tekelin olduğu bir pazarda zararda olan taraftır. Tekel ise serbest rekabet ortamındaki fiyattan daha yüksek bir fiyata ürünlerini sattığı için kazançlı olan taraftır. Bunun yanı sıra her iki tarafın da bir kazancı olmadığı boşa giden bir miktar da ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla tekeller, serbest rekabet ortamı ile karşılaştırıldığında toplum refahını azaltıcı etki gösterirler.

Tekel bir firma, kendi sektöründe tek olduğu için verimli bir şekilde çalışmak zorunda değildir. Serbest rekabet ortamında tüm firmalar birbirlerinin hareketlerini izleyebildiklerinden ve her firmanın kendisi için en iyisini yaptığını bildiklerinden verimlilik daha fazladır. Dolayısı ile tekel firmaların tam verimle yönetilme olasılığı genel olarak serbest rekabet ortamındaki bir firmaya göre daha azdır. Bu da firmanın kendini geliştirme ve böylece topluma katkıda bulunması açısından olumsuz bir özelliktir.

Toplum refahına olan olumsuz etkisini tekeller, araştırma-geliştirme(AR-GE) faaliyetleri ile kapatmaya çalışırlar. Tekelin elde ettiği yüksek miktarlardaki kar oranı, firmanın ARGE çalışmaları için gerekli olan sermayeyi elde etmesine olanak verir. Firma böylecei yeni ürünler geliştirebilir, ürünlerini yenileyebilir ya da daha düşük maliyetli imalat yöntemleri geliştirebilir.

Tekelleşmeye Karşı Alınan Tavır
Tekelleşme, serbest rekabeti ortadan kaldırdığı için, ürünlerin ya da verilen hizmetin fiyatının yükselmesine sebep olur. Bu da tüketicinin zararınadır. Tekelleşme durumda en kazançlı olan tekel firmanın kendisidir. Pek çok hükümet, tüketicinin kazancını ve sektörün verimliliğini arttırmak amacı ile piyasalardaki tekelleşme eğilimlerini giderici düzenlemelerle önlem almaktadırlar.
 

Açlık sınırı
Batık maliyet
Cari açık
Cari denge
Deflasyon
Devalüasyon
Devlet tahvili
Dünya Bankası Atlas Metodu
Emek
Factoring
Fiyat
Fon​


Açlık sınırı
Açlık sınırı, bir insanın normal koşullar altında karnını doyurabilmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için gereken besinlere harcaması gereken minimum maliyettir. Açlık sınırının seviyesi, ülke ekonomisinin gelişmişliğini gösterir. Ülke ekonomilerinde, genel olarak dört kişiden oluşan bir aile için oluşturulan değerlerdir. Bu değer, ülkede belirlenen asgari ücretin belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Açlık sınırı, sadece gıda ile ilgili harcamaları kapsar. Kişinin yaşamını sürdürebilmesi içi gereken konut, giyim, sağlık gibi harcamaları kapsamaz.

Batık maliyet
Batık maliyet, geri dönüşümü olmayan maliyetleri tanımlayan ekonomik bir terimdir. Geçmişte katlanılmış olan ve geri alınma olasılığı büyük ölçüde olmayan, verilecek kararları etkilemeyen maliyetlerdir. Batık maliyet, bir proje için, proje hakkında ya da ilgili proje dışında yapılan yatırımları kapsamaktadır.

Cari açık
Cari açık, bir ülkenin cari işlemlerinde borçlarının toplamının, alacaklarının toplamını aşması halinde oluşan ödemeler bilançosu açığıdır.




Cari denge

Cari işlemler dengesi ya da cari denge, ödemeler dengesi bilançosunun dış ticaret (ihracat-ithalat dengesi), hizmetler (hizmet alımları-hizmet satımları), yatırım (net faktör) gelirleri (dış yatırım gelirleri-dış yatırım giderleri) ve cari transferler (karşılıksız olarak elde edilen dış gelirler-karşılıksız olarak yapılan dış giderler) dengelerinin toplamından oluşur.

Ülkenin cari işlemlerden elde ettiği gelirler, cari işlemlere yapılan giderlerden daha büyükse bu durum cari fazla (cari işlemler fazlası); daha küçükse cari açık (cari işlemler açığı) olarak nitelenir.

Mal (Dış Ticaret) Dengesi
İhracat (+)
İthalat (-)

Hizmetler Dengesi
Hizmet Gelirleri (+)
Hizmet Giderleri (-)

Yatırım (Net Faktör) Gelirleri Dengesi
Yatırım Gelirleri (+)
Yatırım Giderleri (-)

Transfer Gelirleri Dengesi
Karşılıksız Olarak Elde Edilen Dış Gelirler (+)
Karşılıksız Olarak Yapılan Dış Giderler (-)

Deflasyon
Deflasyon, tedavüldeki paranın azaltılması, ekonomik daralma, deflasyon, emisyondaki azalma, paranın piyasada azalması üzerine satın alma gücünün artması, fiyatlar genel düzeyinin düşürülmesi. Enflasyonla değerini kaybetmiş olan paranın değerini tespite yarayan tedbirlerden biridir. Fakat para değerindeki düşüş çok fazla olduğu zamanlar deflasyon çok güç hatta imkansız olur.

Deflasyon genellikle piyasa hareketlerinin daraldığı ortamlarda meydana gelir. Piyasa zaten durgunken fiyatların da düşme eğiliminde olması kişisel harcamaların ertelenmesine yol açar. Bu durumda iyice durgunluğa neden olur.

Deflasyona karşı piyasaya para sürülmesi bir önlem olabilir.

Devalüasyon
Devalüasyon, sabit kur sistemlerinde ödemeler bilançosu açık veren ülkenin hükümetçe alınan bir kararla, ulusal paranın dış satın alma gücünün düşürülmesidir. Bu yolla ithal malları pahalılaşırken yerli malların fiyatı da aşağı çekilmiş olur. İhracatta artış sağlanmasına karşın aynı yabancı para karşılığında daha çok ürünün değiştirilmesi ulusal ekonomi için sömürülmesini anlamındadır.

Devlet tahvili
Devlet tahvili, ülke hazinelerinin çıkarmış olduğu, bir yıldan uzun vadeli TL veya döviz cinsinden devlet iç borçlanma senetleridir. Vade tarihine kadar elde tutulduğu takdirde ana paranın ve faizinin yatırımcıya ödenmesi garantidir.
[düzenle] Özellikleri

Devlet garantilidir.
Sabit getiri sağlar ve likittir.
İskontolu olarak satılır, vade sonunda elde edilecek kazanç bellidir.
İkinci el piyasası vardır.
Vadesinden önce piyasadaki değişmelere göre alım-satım işlemi yapmak mümkündür.
Her an nakite çevrilebilir, ikincil piyasada satılabilir.

Dünya Bankası Atlas Metodu
Atlas Metodu, Dünya Bankası tarafından GSMH ve KBMG'i hesaplamakta kullanılan ve Atlas Dönüşüm Faktörü olarak özel bir döviz kuru kullanılan metotdur.

Atlas Dönüşüm Faktörü'nün kullanılmasıyla ülkeler arasındaki milli gelir kıyaslamalarında döviz kuru dalgalanmalarının etkisini azaltılıyor. Belirli bir ülkenin belli bir yıldaki Atlas Dönüşüm Faktörü, ülkenin hesaplanacak yıl ve ondan öncegelen iki yıldaki gelişmiş beş (G-5) olarak adlandırılan ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve Japonya ile olan efektif döviz kurlarının ortalamasının alınmasıyla bulunuyor. Bir ülkenin fiili döviz kuru, o ülkenin seçilmiş bir grup ülkeyle olan döviz kurlarının, genellikle bu ülkelerle olan ticaret hacmine göre ağırlandırılarak alınmış ortalamasıyla bulunuyor. Enflasyon oranı o ülkenin GSMH deflatörüyle ölçülüyor. G-5 ülkelerinin enflasyon oranları ise SDR (IMF'nin hesap birimi Özel Çekme Hakları) deflatöründeki değişmelerle hesaplanıyor. SDR deflatörü ilkin SDR terimleriyle hesaplanıyor, ardından, SDR-ABD Doları Atlas Dönüşüm Faktörü kullanılarak ABD Doları'na çevriliyor. Bu üç yıllık ortalama her ülke için yıllık fiyat ve döviz kuru dalgalanmalarının etkisini en aza indiriyor. Atlas Dönüşüm Faktörü, her ülkenin GSMH'sine uygulanıyor. ABD Doları cinsinden çıkan miktar ülkenin son 3 yıllık yıl ortası nüfusuna bölünüyor ve KBMG bulunuyor.

Emek
Emek; mal veya hizmet üretimi esnasında gerçekleştirenlerin fiziksel ve düşünsel katkılarıdır.

Emek kavramı fiili çalışmaların yanısıra, başka birçok hizmet türünü de kapsar. Emek kavramının fiziksel ve fizyolojik anlamda iş terimiyle de uzak bir ilişkisi vardır. Emeğin ayırt edici özelliklerinden biri zamanı kullanmasıdır.

Factoring
Factoring, müşteri (şirket) alacaklarının factor denilen gerçek ya da tüzel bir kişi tarafından bedeli peşin ödenerek satın alınmasıdır. Mal ve hizmet satışı yapan bir ticari işletmenin vadeli alacaklarının factor denilen bir mali kuruluş tarafından alacaklıya rücu hakkı olmaksızın satın alındığı finansal hizmettir.

Fiyat
Fiyat, çeşitli mal veya hizmetlerin satın alınmasında ödenen para miktarıdır.

Bir alışverişte satıcıyla alıcı açık veya gizli bir anlaşma yaparlar. Piyasa fiyatı, talebi temsil eden alıcılarla arzı temsil eden satıcıların karşı karşıya gelmeleriyle şekillenir.

Belli bir coğrafya ve belli bir zamanda aynı tip malların piyasa fiyatları, aşağı yukarı aynıdır. Alıcı ile satıcı daha karşılaşmadan önce bile maliyetin, alıcının ödeme gücünün ve piyasa fiyatının, ne olabileceği hakkında bir fikre sahiptir. Bu bilgiden pazarlık ortaya çıkar. Pazarlığın sonucuna göre malların fiyatları ortalama piyasa fiyatından bir miktar farklı olabilir.

Fon
Fon, belirli bir alanda gerçekleştirilecek faaliyet için ayrılmış para veya yerine geçebilecek değerlerin tümüdür.

Yatırım fonu, halktan katılma belgeleri karşılığında toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, riskin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esaslarına göre sermaye piyasası araçları ile ulusal piyasalarda ve uluslararası borsalarda işlem gören altın ve diğer kıymetli madenlerden oluşan portföyü işletmek amacıyla kurulan mal varlığıdır.

Hisse senedi, hazine bonosu, devlet tahvili, repo ve diğer sermaye piyasası araçlarından oluşan fon portföyleri, fonun içtüzüğüne uygun bir şekilde profesyonel fon yöneticileri tarafından yönetilir.

Yatırımcıların yatırım fonuna kaç pay ile ortak olduğunu gösteren belgelere katılma belgesi denir. Katılma belgeleri, yatırımcı adına saklanır.
 
Geary–Khamis doları
Hazine bonosu
Hisse senedi
Kamu borç stoğu
Kamu borç yükü
Kapitülasyon
Leasing
Rant
Rasyo
Reel ücret


Geary–Khamis doları
Geary-Khamis doları, ya da daha çok bilinen ismiyle uluslararası dolar sanal bir para birimidir. Hipotez aşamasında olan bu para birimi Amerikan Dolarının belli bir zamanda ABD'de sahip olduğu satınalma gücüne sahip olarak değerlendirilir. Ekonomik hesaplamalarda sıkça kullanılır. 1990 ya da 2000 sıkça kullanılan zaman dilimleridir. Mesela 2000 yılı baz alınırsa 2000 US$ ya da 2000 Int$ olarak kısaltılır.

Hazine bonosu
Hazine Bonosu, ülke hazinelerinin çıkarmış olduğu, bir yıldan kısa vadeli TL veya döviz cinsinden devlet iç borçlanma senetleridir. Vade tarihine kadar elde tutulduğu takdirde ana paranın ve faizinin yatırımcıya ödenmesi garantidir.
Özellikleri
Devlet garantilidir.
Sabit getiri sağlar ve likittir.
İskontolu olarak satılır, vade sonunda elde edilecek kazanç bellidir.
İkinci el piyasası vardır.
Vadesinden önce piyasadaki değişmelere göre alım-satım işlemi yapmak mümkündür.
Her an nakite çevrilebilecek bir yatırım aracı olan Hazine Bonosu vadesi gelmeden, ikincil piyasada satılabilir.

Hisse senedi
Hisse senedi, anonim ortaklıklar tarafından çıkarılan ve anonim ortaklığın sermayesine belirli bir katılma payını temsil eden kıymetli evraktır.

Kamu borç stoğu
Kamu net borç stoğu hesaplamak için hazine, TCMB, kamu banka ve kuruluşlarının borç ve alacakları toplanır ve çıkarılır ve kamunun ne kadar borcu olduğu hesaplanır. İşte bu hesap sonucunda elde edilen borç verisi, kamu net borç stoku diye adlandırılır.



Kamu borç yükü

Kamu borç yükü bir ülkenin iç ve dış borçlarının toplamının yani toplam borç stoğunun gayri safi milli hasıla'ya oranıdır.
Merkezi yönetim denince, hazine; kamu denince ise hazine, maliye, merkez bankası, kamu bankaları, kamuya ait diğer kurum ve kuruluşlar anlaşılmalıdır. Yani kamu, daha genel bir nitelik arz etmektedir.

Kapitülasyon
Kapitülasyon, bir ülkenin vatandaşı olan, ya da olmayan kişilere ülkenin hükümdarı tarafından verilen ayrıcalık hakkıdır.
Kapitülasyon kelimesinin kökeninde Latince caput (baş) sözcüğü vardır. Geniş anlamıyla kapitülasyon baş eğmek, teslim anlaşması yapmak anlamlarını taşır. Tarihte kazandığı özel anlamla kapitülasyon, bir ülke tarafından başka bir ülkenin vatandaşlarına verilen ticari ayrıcalıklar bütünüdür.
Osmanlı Devleti tarafından Yükselme Dönemi'nden imparatorluğun dağılışına değin Avrupa devletlerine çeşitli kapitülasyonlar verilmiştir.

Leasing
Leasing, firmaların ticari ve sınai faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için gereksinim duydukları duran varlıkları satın almak yerine belirli kira ödentisi karşılığında kullanım olanağı tanıyan ve banka kredilerine alternatif olarak doğan orta dönemli finansman yöntemidir. Bu yöntem, 1930’lu yıllarda Dünya Ekonomik Krizi’ndeki finansman zorluğu ve 2. Dünya Savaşı sonrasında teknolojik gelişmelerin yenileşme ve modernleşme harcamalarına çözüm olarak geliştirildi.

Rant
Rant, hiç emek harcamadan elde edilen kazanımlardır.
Örneğin bir ülkede orman arazileri yasak olduğu halde vatandaşlarca kesilerek üzerine ev yapılır ve bir süre sonra af ile o bölge kanunsuz olarak o bölgeye el koyan kişilere ücretsiz ya da değerinin altında bedelle satılır. Böylece rant ortaya çıkar.
Rant her zaman kanunsuz sağlanmaz. Kanuni bir takım düzenlemelerle de kurumlar ya da hükümetler bir takım yakınlarına rant sağlayabilir.

Rasyo
Rasyo, bir işletmede çeşitli değerlerin birbirine oranlaması ile elde edilen ölçüler; mali analiz işlerinde kullanılan, bir kuruluşun bilançosunu, işletme kar ve zarar hesaplarını tahsil etmek için çeşitli muhasebe kalemleri arasında kurulan oranlardır.

Reel ücret
Reel ücret, üretim faaliyetine katılan emek faktörünün, yarattığı maldan elde ettiği nominal ücretin satın alma gücüdür. Reel ücret nominal ücret artış oranı enflasyon altında kalırsa azalır.

Reflasyon
Reflasyon, deflasyon içinde bulunan veya deflasyona kaymakta olan bir piyasanın yeniden dengeye getirilmesi, önceki fiyat düzeyine yeniden ulaşmak için tedavüldeki paranın azaltılması ya da çoğaltılması, sistemi önceki şartlarına döndürme, deflasyon ortamında bulunan veya durgunluğa kaymakta olan piyasaların yeniden dengeye getirilmesi. Ekonominin istikrarlı fiyat koşullarında daha geniş bir istihdam hacmine geçtiği enflasyonsuz gelişmedir.


Repo
Repo, bir menkul kıymetin işlem başlangıç valöründe satılıp bitiş valöründe geri alınmasını ifade eder. Repo yapan taraf parayı kullanan taraftır. Açılımı geri alım vaadiyle satıştır.
 
Resesyon
Rezerv para
Satın alma gücü paritesi
Satınalma gücü
Senyoraj
Stagflasyon
Sübvansiyon
Taban fiyat
Temerrüt
Tüketici talebi


Resesyon

Resesyon, makroekonomilerde ekonomik faaliyetlerde duraklama dönemleri için kullanılan tanımlamadır. Bu dönemlerde toplam üretim miktarında gerileme olurken genellikle işsizlik artar ve milli gelir düşer. Bir ülke ekonomisinin resesyona girdiği üst üste iki çeyrekte küçülmesinden anlaşılabilir.

Başka bir tanıma göre resesyon ekonomik hayatın canlılığını kaybetmesi, üretim faaliyetlerinin daralması, duraklama, ekonomik etkinliklerde görülen hafif düşmedir. Resesyon, ekonominin büyüme hızının, nüfus artış hızının altına inmesi ve dolayısıyla kişi başına milli gelirin yerinde saymasıdır.

Rezerv para
Rezerv Para, Merkez Bankaları ile uluslararası para piyasalarının portföyünde bulunan döviz ve altın cinsinden varlıkları temsil etmektedir
Bir para biriminin rezerv para olabilmesi için, Dünya ticaretinde çok büyük paya sahip bir ülkenin para birimi olması, istikrarlı bir ekonomiye istikrarlı bir kur değeri olması ve en önemlisi ise döviz piyasalarında kolay bir şekilde alınıp satılabiliyor olması gerekmektedir.
ABD’nin ekonomik, siyasi ve askeri gücü nedeni ile birinci sırada yer alıyor olması, Doların da tüm ülkeler için rezerv para olarak kullanılmasının başlıca sebebidir.

Satın alma gücü paritesi
Satın alma gücü paritesi, ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılaşmasını ortadan kaldıran para birimi dönüştürme oranıdır. Eldeki toplu bir para parite oranı ile farklı bir para birimine dönüştürüldüğünde, tüm ülkelerde aynı sepetteki mal ve hizmetler satın alınabilir. SGP ülkeler arasındaki fiyat farklılıklarını yok ederek, ulusal para birimlerini birbirlerini dönüştüren orandır.

Satınalma gücü
Satınalma gücü bir birim para birimi ile satın alınabilecek mal veya hizmetleri ifade eden bir ekonomi terimidir. Örneğin 1 ABD Doları ile 1950 yılında bir mağazaya gitseydiniz bugüne göre daha çok mal alabilirdiniz. Yani bu paranın satınalma gücü 1950 yılında daha çoktu.

Bir kimsenin parasal olarak geliri sabit kalır ancak fiyatlar yükselirse o gelirin satınalma gücü düşer.

Bir fiyat endeksi aldığımızda belli bir yılı da baz alırsak satınalma gücünü 100 olarak kabul ederek hesaplama yapabiliriz. Bir para biriminin belli bir yıldaki satınalma gücü mesela ABD Doları için 100/P rakamıdır. P o yılki fiyat endeksidir. Yani bu tanıma göre fiyatlar arttıkça doların satınalma gücü de düşer.

Senyoraj
Senyoraj veya sinyoraj, paranın üretim maliyeti ile üzerinde yazılı değer arasındaki farktır. Orta Çağ'da Avrupa'da hüküm süren derebeyler (Senyörler) bu hakkı ellerinde tutup, kendi çıkarları için kullandıkları için, bu terime Senyoraj denmiştir. Modern ekonomik sistemlerde, teknik olarak bu hak sadece merkez bankasınındır.

Aslında paranın basım maliyeti çok ufak olduğundan, ve her basılan banknot piyasadaki paranın göreceli değerini azaltarak gizli enflasyon yarattığından, devletin vatandaşın cebindeki paradan vergi alması olarak algılanmalıdır.

Stagflasyon
Stagflasyon, ekonomik durgunluk ile enflasyonun aynı anda yaşandığı makroekonomik duruma verilen addır. Bu durumda ekonomideki işsizlik oranı artarken fiyatlar da hızla yükselmektedir. 1970 yılında İngilizcede stagnant (durgun) ile inflation (enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hissedilir artışı) kelimelerinin birleşmesinden türetilmiştir.

Hem Klasik iktisat Teorisi'nde hem de Keynesyen Teori'de stagflasyon, paradoksal bir durumdur (normalde enflasyon ve işsizlik oranı arasında ters orantı mevcuttur biri düşerken diğeri yükselir; ancak stagflasyon ortamında her ikisi de yükselmektedir). Her iki kuram çerçevesinde açıklanması olanaksızdır. Ekonomilerde enflasyonun ortaya çıkması, toplam talebin toplam arzı aşacak derecede artması sonucudur. Toplam arz, toplam talepteki artışı karşılayamamaktadır çünkü ekonomide, istihdam edilerek üretimi artıracak işgücü kalmamıştır, ekonomi tam istihdamdadır. Oysa durgunluk, istihdamın düşmesidir.

Gelişmekte olan ülkelerde, kronikleşmiş bir düşük istihdam görülür. Toplam talebin artması durumunda -ki bu ülkelerde kronikleşmiş bir toplam talep fazlası vardır- toplam arz, istihdam edilebilecek serbest işgücü olmasına karşın artırılamaz çünkü üreticiler, üretim araçlarında ve işgücünde gerekli artışı sağlayacak finansman olanaklarından yoksundur. Bu ülkelerde, sanayileşmiş ülkelerin aksine olarak sermaye talebine uyum sağlayacak kadar esnek bir sermaye arzı yoktur. Dolayısıyla bu ülkeler, tam istihdamda olmasalar bile, sonuç itibariyle tam istihdam koşullarında bir ekonomi gibidirler, talep artışı, enflasyonist bir etki yaratır.

Oysa sanayileşmiş ülkelerde, herhangi bir nedenle ekonominin tam istihdamın altında olması durumunda, toplam talep artışı, istihdam artışını, dolayısıyla arz artışını getirir ve fiyat seviyesi dengelenir. Eğer ekonomi tam istihdamda ise, istihdam artışı sağlanamayacağı için -tüm işgücü olanakları kullanılmaktadır- arz artışı sağlanamaz. Bu durumda toplam talep artışı, enflasyonist baskı yaratacaktır.

Stagflasyon ortamında ise ülke ekonomisi, hem gelişmekte olan bir ülke ekonomisinin, hem de sanayileşmiş bir ülke ekonomisinin tepkilerini vermektedir.

Sübvansiyon
Sübvansiyon, devlet tarafından bazı ürünlerin fiyatını sabitlemek amacıyla yapılan yardımdır. Sübvansiyon, genellikle temel ihtiyaç ürünlerine uygulanan bir yöntemdir. Sosyal devlet anlayışına sahip devletlerde görülen bir uygulama olup, karma sistemdeki devlet ekonomilerinde de görülür.

Taban fiyat
Taban fiyat (Alm. Mindestpreis (m), Fr. Prix (m), minimum, İng. Reserve price), mal veya hizmet için devlet tarafından konan en düşük satış fiyatı. Tespit edilen fiyatlardan daha aşağı satışlar yasaklanır. Buna rağmen bu fiyatın üstünde satış yapmak mümkündür. Bu çeşit fiyatlardan gaye genellikle üreticileri korumaktır. Tek alıcının bulunduğu durumlarda (monopsoncu) düşük fiyatlarla mal alışını önleyebilmek için devlet çok defa taban fiyatları üzerinden büyük ölçüde alımlar yapar. Adil fiyat, malın üretimi için harcanan masraflardan ibarettir. Piyasa fiyatını, maliyet masrafları seviyesine getiren unsur ise yalnızca serbest rekabettir. Her zaman ve her ekonomide devletin serbest rekabeti sağlayabilmesi mümkün değildir. Çünkü serbest rekabet ancak, arzın talebe veya talebin arza kolaylıkla uyabilmesi ve piyasada çok sayıda satıcının bulunması hallerinde söz konusu olabilmektedir.

Temerrüt
Temerrüt, taahhütlerinin gerektirdiği ödeme veya menkul kıymet teslimatlarını belirlenen süreler içinde gerçekleştirmeyen borsa üyesi, herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın temerrüde düşmüş sayılır.

Tüketici talebi
Tüketici talebi, insanların satın alma isteği demektir. Satın alma arzusunu ve isteğini yansıtır. Bir isteğin ekonomik anlamda talep olması için yeterli satın alma gücü ile desteklenmiş olması gerekir. Alım gücü yüksek olan kişinin araba alma isteği bir taleptir. Ancak alım gücü olmayan kişi için böyle bir istek hayal veya amaç olabilir. O halde talep; belirli bir piyasada, belirli bir zamanda, belirli bir fiyattan, satın alınmak istenen ve satın alma gücü ile desteklenen mal ve hizmet miktarıdır. Kişilerin tek tek taleplerine kişisel talep, kişisel taleplerin toplamına ise piyasa talebi denir.

Talebin Özellikleri
İstek satın alma ile ilgili olmalı
Talepte bulunanın satın alma gücü olmalı
Satın alma isteği belirli bir zaman veya dönem içinde oluşmalı
Ürünün satıldığı belirli bir piyasa bulunmalı
Ürünün birim fiyatı belirlenmiş olmalı

Talebi Etkileyen Faktörler
Ürünlerin fiyatı:Üreticiler üretim maliyetlerinin üzerine bir miktar kar payı koyarak satış fiyatını oluştururlar. Satış fiyatı ürünün maliyet fiyatının altına düşmez, düşmesi firmanın zararı anlamına gelir. Oysaki firmanın ayakta kalabilmesi satışları üzerinden kar etmesine bağlıdır. Ürünün satış fiyatının yüksek olması talebin düşmesine, satış fiyatının düşük olması talebin artmasına neden olabilir.
Tüketicilerin gelir seviyeleri:Tüketicinin gelir seviyesi talep edeceği ürünleri belirler. Gelir seviyesi yükseldikçe ürün taleplerinde artış, düştükçe ise ürün talebinde azalma görülür.
Kişinin alışkanlıkları, tercih ve gelenekler
Malın karşıladığı ihtiyacın şiddet derecesi:İhtiyaçlarımızın şiddet derecesinin fazla ya da az olması talep kararımızı etkilemektedir. Su içmek yaşamamız için zorunlu olan ihtiyaçlarımızdandır. Suyun fiyatı ne olursa olsun tüketim talebimizde bir değişme olmayacaktır. Ancak eğlenmek gibi zorunlu olmayan ihtiyaçlarımızı ertelemek daha kolay olacaktır.
Piyasa işlemleri: Ülkedeki faiz oranları, kurlar ve menkul kıymet piyasaları tüketicinin gelir seviyesini olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir.
Nüfus: Nüfusun büyüklüğü ve yapısı talebi etkiler. Çocuk nüfusunun çok olması oyuncak sektöründeki talebi, genç nüfusun fazla olması kozmetik ürünlerindeki talebi ve yaşlı nüfusun çok olması sağlık sektöründeki talebi artıracaktır.
Mevsimlik faktörler: Pek çok mala ve hizmete olan talep mevsim şartlarına bağlı olarak değişir. Örneğin dondurma talebi yaz aylarında, yakıt talebi kış aylarında artar.
Talep Kanunu: Ürünün fiyatı ile satın alma isteği arasında ters orantı vardır. Ürünün piyasadaki talep miktarı çok ise fiyatı düşer. Piyasadaki talep miktarı az ise fiyatı artar. Satış fiyatlarının ürüne gelen talepten etkilenmesine talep kanunu denir.
Talep Esnekliği: Esneklik, kuralların zaman zaman geçerliliğini kaybetmesidir. Talep esnekliği ise; talepteki değişme oranının ürün fiyatlarını aynı oranda etkileyememesi anlamına gelir.
 
Valör
Yatırım fonu
Zam
Çek (bankacılık)
İflas koruma
İhale
İhracat
İmalat
İthalat
İç borç
İç borçlanma senetleri

Valör
Valör, kredi ya da mevduat için banka tarafından faizin işletilmeye başlandığı tarihe denir.

Yatırım fonu
Yatırım fonu, halktan katılma belgeleri karşılığında toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, riskin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esaslarına göre sermaye piyasası araçları ile ulusal piyasalarda ve uluslararası borsalarda işlem gören altın ve diğer kıymetli madenlerden oluşan portföyü işletmek amacıyla kurulan mal varlığıdır.

Hisse senedi, hazine bonosu, devlet tahvili, repo ve diğer sermaye piyasası araçlarından oluşan fon portföyleri, fonun içtüzüğüne uygun bir şekilde profesyonel fon yöneticileri tarafından yönetilir.

Yatırımcıların yatırım fonuna kaç pay ile ortak olduğunu gösteren belgelere katılma belgesi denir. Katılma belgeleri, yatırımcı adına saklanır.

Zam
Zam bir madde veya hizmetin fiyatının artışıdır. Zamlar yani fiyat artışları enflasyona neden olur.

Çek (bankacılık)
Çek, para karşılığı verilen kağıtlardır. Eski dönemin kredi kartlarıdır.

İflas koruma
İflas korumasına başvuran ve talebi kabul edilen şirketin, tüm maddi yükümlülükleri mahkeme garantisi altında ertelenir. Şirket faaliyetlerini yeniden yapılandırarak düzlüğe çıkma fırsatı yakalamaya çalışır. İflas koruması şirketlere borçlarını ertelemek, işçi çıkarmak veya ücretleri düşürmek gibi birçok avantajı da beraberinde getirir.

İhale
İhale, piyasa ekonomilerinde, çeşitli mal ve finansal değerlerin kişi veya kurumlara tahsis yöntemlerinden birisidir.

Özellikle, ihaleye konu olacak malın sabit veya doğrudan belirlenebilir bir fiyatı yoksa ya da malın satıcısı, malın piyasa fiyatı konusunda emin değilse ihale yöntemi ile satım tam rekabet koşulları altında bu belirsizliği ortadan kaldırır.

Yöntemleri

İhale yöntemlerine ilişkin ilk sınıflandırma, 1961 yılında William Vicrey tarafından yapılmıştır. İhaleler farklı biçimlerde gerçekleştirilebilir. En yaygın olanı, fiyatların büyükten küçüğe doğru dizildiği, çoklu fiyat türü ihalelerdir. Bu ihalede her katılımcıyla kendi teklif ettiği fiyat üzerinden işlem yapılmaktadır.

Fiyatların küçükten büyüğe sıralandığı ihaleler ise “English Auction” olarak adlandırılmaktadır.

Diğer bir ihale yöntemi ise “tek fiyat” ihalesidir. Bu ihale türünde arzın ve talebin eşitlendiği fiyat, ihaleyi kazanan tüm katılımcılara uygulanmaktadır. Diğer bir deyişle tüm işlemler tek bir fiyat üzerinden gerçekleştirilmektedir.

İki ihale türünün de birbirine göre avantaj ve dezavantajları söz konusudur. Tek fiyat ihalesinde, bilgi toplamının maliyeti daha az olup daha fazla katılım sağlanabilir. Çoklu fiyat ihalesinde ise daha yoğun bir rekabet söz konusu olup satıcı açısından daha düşük bir maliyet söz konusu olabilir. Ancak, tüm bunlar piyasanın yapısına ve o günkü koşuluna bağlıdır.

İhracat
İhracat, çeşitli malların diğer ülkelere döviz karşılığı yapılan satışıdır. Ürünün ihracata yönelik biçimde kaliteli ve uluslararası standartlara ve piyasa şartlarına uygun biçimde üretilmesinden, yurt dışında pazarlanması, reklam ve tanıtımının yapılması, dış satımının gerçekleştirilmesi, en uygun ambalaj ve nakliye biçiminin seçilmesi, ihracatçının ülkesindeki dış ticaret mevzuatını bilerek zamanında gerekli işlemleri tamamlaması ve ürünün istenilen yere zamanında teslimine kadar uzanan çesitli aşamalardan geçmektedir.

Bir satışın ihracat sayılabilmesi için şu özelliklere sahip olması gereklidir:

Satışların yabancı bir ülkeye yapılması
İki taraflı ve çok taraflı ticaret anlaşmaları ile getirilen koşullara uyum yükümlülüğü
Alışverişte bir yabancı paranın sözkonusu olması
Malların taşınması
Malın varış ülkesine ihraç edilmesi ile ilgili gümrük vergisi, katma değer vergisi ve varsa başka türlü vergiler ve diğer ihracat formaliteleri
Malın çıkış yerinden varış yerine kadar maruz kalabileceği risklere karşı sigorta edilmesi, ödemelerde veya bedellerin tahsilinde bankacılık sisteminin devreye girmesi
İhracat desteklerinden yararlanabilmek için gerekli koşullara uyum

İmalat
İmalat, bir ham maddeyi veya yarı mamülü işleyerek bir sanayi ürünü veya mal üretme işlemleridir.

İthalat
İthalat (ya da dışalım), yurtdışında üretilmiş malların, ülkedeki alıcılar tarafından satın alınmasıdır. İhracatın karşıtıdır ve onunla birlikte bir ülkenin dış ticaret dengesini oluşturur. İthalat, özel ya da tüzel kişilerce, kamu iktisadi kuruluşları ya da devlet tarafından doğrudan yapılabilir.

İç borç
İç borç, hükümetin ülke sınırları içinde kişi ve kurumlara ulusal para cinsinden borçlanmasıdır. Bu borçlanmanın iktisadi niteliği, satın alma gücünün özel ve kamusal kesimler arasında el değiştirmesidir. İç borçlanmada ülkenin kullanabileceği kaynaklara bir ek söz konusu değildir. Devlet, en yaygın yöntemle halka ve kurumlara sattığı kağıda bağlı bono, tahvil ve kağıda bağlı olmayan yöntemlerle borçlanabilir. İç Borçlanma; kısa-uzun vadeli, teminatlı-teminatsız ve zorunlu-gönüllü olarak üç gruba ayrılabilir.

İç borçlanma senetleri
İç borçlanma senetleri, bir devletin cari yıl bütçe kanununa dayanarak, bütçe açıklarının finansmanı amacıyla çıkarmış olduğu borçlanma senetlerinin genel adıdır.

Hazine bonosu
Hazine Bonosu, ülke hazinelerinin çıkarmış olduğu, bir yıldan kısa vadeli TL veya döviz cinsinden devlet iç borçlanma senetleridir. Vade tarihine kadar elde tutulduğu takdirde ana paranın ve faizinin yatırımcıya ödenmesi garantidir.
Özellikleri
Devlet garantilidir.
Sabit getiri sağlar ve likittir.
İskontolu olarak satılır, vade sonunda elde edilecek kazanç bellidir.
İkinci el piyasası vardır.
Vadesinden önce piyasadaki değişmelere göre alım-satım işlemi yapmak mümkündür.
Her an nakite çevrilebilecek bir yatırım aracı olan Hazine Bonosu vadesi gelmeden, ikincil piyasada satılabilir.

Devlet tahvili
Devlet tahvili, ülke hazinelerinin çıkarmış olduğu, bir yıldan uzun vadeli TL veya döviz cinsinden devlet iç borçlanma senetleridir. Vade tarihine kadar elde tutulduğu takdirde ana paranın ve faizinin yatırımcıya ödenmesi garantidir.

Özellikleri
Devlet garantilidir.
Sabit getiri sağlar ve likittir.
İskontolu olarak satılır, vade sonunda elde edilecek kazanç bellidir.
İkinci el piyasası vardır.
Vadesinden önce piyasadaki değişmelere göre alım-satım işlemi yapmak mümkündür.
Her an nakite çevrilebilir, ikincil piyasada satılabilir.
 
Valör
Yatırım fonu
Zam
Çek (bankacılık)
İflas koruma
İhale
İhracat
İmalat
İthalat
İç borç
İç borçlanma senetleri

Valör
Valör, kredi ya da mevduat için banka tarafından faizin işletilmeye başlandığı tarihe denir.

Yatırım fonu
Yatırım fonu, halktan katılma belgeleri karşılığında toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, riskin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esaslarına göre sermaye piyasası araçları ile ulusal piyasalarda ve uluslararası borsalarda işlem gören altın ve diğer kıymetli madenlerden oluşan portföyü işletmek amacıyla kurulan mal varlığıdır.

Hisse senedi, hazine bonosu, devlet tahvili, repo ve diğer sermaye piyasası araçlarından oluşan fon portföyleri, fonun içtüzüğüne uygun bir şekilde profesyonel fon yöneticileri tarafından yönetilir.

Yatırımcıların yatırım fonuna kaç pay ile ortak olduğunu gösteren belgelere katılma belgesi denir. Katılma belgeleri, yatırımcı adına saklanır.

Zam
Zam bir madde veya hizmetin fiyatının artışıdır. Zamlar yani fiyat artışları enflasyona neden olur.

Çek (bankacılık)
Çek, para karşılığı verilen kağıtlardır. Eski dönemin kredi kartlarıdır.

İflas koruma
İflas korumasına başvuran ve talebi kabul edilen şirketin, tüm maddi yükümlülükleri mahkeme garantisi altında ertelenir. Şirket faaliyetlerini yeniden yapılandırarak düzlüğe çıkma fırsatı yakalamaya çalışır. İflas koruması şirketlere borçlarını ertelemek, işçi çıkarmak veya ücretleri düşürmek gibi birçok avantajı da beraberinde getirir.

İhale
İhale, piyasa ekonomilerinde, çeşitli mal ve finansal değerlerin kişi veya kurumlara tahsis yöntemlerinden birisidir.

Özellikle, ihaleye konu olacak malın sabit veya doğrudan belirlenebilir bir fiyatı yoksa ya da malın satıcısı, malın piyasa fiyatı konusunda emin değilse ihale yöntemi ile satım tam rekabet koşulları altında bu belirsizliği ortadan kaldırır.

Yöntemleri

İhale yöntemlerine ilişkin ilk sınıflandırma, 1961 yılında William Vicrey tarafından yapılmıştır. İhaleler farklı biçimlerde gerçekleştirilebilir. En yaygın olanı, fiyatların büyükten küçüğe doğru dizildiği, çoklu fiyat türü ihalelerdir. Bu ihalede her katılımcıyla kendi teklif ettiği fiyat üzerinden işlem yapılmaktadır.

Fiyatların küçükten büyüğe sıralandığı ihaleler ise “English Auction” olarak adlandırılmaktadır.

Diğer bir ihale yöntemi ise “tek fiyat” ihalesidir. Bu ihale türünde arzın ve talebin eşitlendiği fiyat, ihaleyi kazanan tüm katılımcılara uygulanmaktadır. Diğer bir deyişle tüm işlemler tek bir fiyat üzerinden gerçekleştirilmektedir.

İki ihale türünün de birbirine göre avantaj ve dezavantajları söz konusudur. Tek fiyat ihalesinde, bilgi toplamının maliyeti daha az olup daha fazla katılım sağlanabilir. Çoklu fiyat ihalesinde ise daha yoğun bir rekabet söz konusu olup satıcı açısından daha düşük bir maliyet söz konusu olabilir. Ancak, tüm bunlar piyasanın yapısına ve o günkü koşuluna bağlıdır.

İhracat
İhracat, çeşitli malların diğer ülkelere döviz karşılığı yapılan satışıdır. Ürünün ihracata yönelik biçimde kaliteli ve uluslararası standartlara ve piyasa şartlarına uygun biçimde üretilmesinden, yurt dışında pazarlanması, reklam ve tanıtımının yapılması, dış satımının gerçekleştirilmesi, en uygun ambalaj ve nakliye biçiminin seçilmesi, ihracatçının ülkesindeki dış ticaret mevzuatını bilerek zamanında gerekli işlemleri tamamlaması ve ürünün istenilen yere zamanında teslimine kadar uzanan çesitli aşamalardan geçmektedir.

Bir satışın ihracat sayılabilmesi için şu özelliklere sahip olması gereklidir:

Satışların yabancı bir ülkeye yapılması
İki taraflı ve çok taraflı ticaret anlaşmaları ile getirilen koşullara uyum yükümlülüğü
Alışverişte bir yabancı paranın sözkonusu olması
Malların taşınması
Malın varış ülkesine ihraç edilmesi ile ilgili gümrük vergisi, katma değer vergisi ve varsa başka türlü vergiler ve diğer ihracat formaliteleri
Malın çıkış yerinden varış yerine kadar maruz kalabileceği risklere karşı sigorta edilmesi, ödemelerde veya bedellerin tahsilinde bankacılık sisteminin devreye girmesi
İhracat desteklerinden yararlanabilmek için gerekli koşullara uyum

İmalat
İmalat, bir ham maddeyi veya yarı mamülü işleyerek bir sanayi ürünü veya mal üretme işlemleridir.

İthalat
İthalat (ya da dışalım), yurtdışında üretilmiş malların, ülkedeki alıcılar tarafından satın alınmasıdır. İhracatın karşıtıdır ve onunla birlikte bir ülkenin dış ticaret dengesini oluşturur. İthalat, özel ya da tüzel kişilerce, kamu iktisadi kuruluşları ya da devlet tarafından doğrudan yapılabilir.

İç borç
İç borç, hükümetin ülke sınırları içinde kişi ve kurumlara ulusal para cinsinden borçlanmasıdır. Bu borçlanmanın iktisadi niteliği, satın alma gücünün özel ve kamusal kesimler arasında el değiştirmesidir. İç borçlanmada ülkenin kullanabileceği kaynaklara bir ek söz konusu değildir. Devlet, en yaygın yöntemle halka ve kurumlara sattığı kağıda bağlı bono, tahvil ve kağıda bağlı olmayan yöntemlerle borçlanabilir. İç Borçlanma; kısa-uzun vadeli, teminatlı-teminatsız ve zorunlu-gönüllü olarak üç gruba ayrılabilir.

İç borçlanma senetleri
İç borçlanma senetleri, bir devletin cari yıl bütçe kanununa dayanarak, bütçe açıklarının finansmanı amacıyla çıkarmış olduğu borçlanma senetlerinin genel adıdır.

Hazine bonosu
Hazine Bonosu, ülke hazinelerinin çıkarmış olduğu, bir yıldan kısa vadeli TL veya döviz cinsinden devlet iç borçlanma senetleridir. Vade tarihine kadar elde tutulduğu takdirde ana paranın ve faizinin yatırımcıya ödenmesi garantidir.
Özellikleri
Devlet garantilidir.
Sabit getiri sağlar ve likittir.
İskontolu olarak satılır, vade sonunda elde edilecek kazanç bellidir.
İkinci el piyasası vardır.
Vadesinden önce piyasadaki değişmelere göre alım-satım işlemi yapmak mümkündür.
Her an nakite çevrilebilecek bir yatırım aracı olan Hazine Bonosu vadesi gelmeden, ikincil piyasada satılabilir.

Devlet tahvili
Devlet tahvili, ülke hazinelerinin çıkarmış olduğu, bir yıldan uzun vadeli TL veya döviz cinsinden devlet iç borçlanma senetleridir. Vade tarihine kadar elde tutulduğu takdirde ana paranın ve faizinin yatırımcıya ödenmesi garantidir.

Özellikleri
Devlet garantilidir.
Sabit getiri sağlar ve likittir.
İskontolu olarak satılır, vade sonunda elde edilecek kazanç bellidir.
İkinci el piyasası vardır.
Vadesinden önce piyasadaki değişmelere göre alım-satım işlemi yapmak mümkündür.
Her an nakite çevrilebilir, ikincil piyasada satılabilir.
 
Geri
Top