• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Enver Paşa'nın Gerçek Ölümü

Oğuz15

Üye
ENVER PAŞA'NIN GERÇEK ÖLÜMÜ

26 Aralık 2012 Çarşamba 23:42

Enver Paşa 4 Ağustos 1922’de çok da çarpıcı bir biçimde yaşamını yitirdi. Enver Paşa’yla ilgili tüm yayınlarda onun Pamir Dağı eteklerinde, Belcuvan’ın Çeğen yöresinde, Kızıl Ordu birliklerine karşı savaşırken öldürüldüğü yazılır. Ama kimin öldürdüğü bilinmezdi; ta ki 4 Şubat 1985 tarihinde Hayk Hayrebetyan’ın anılarına dayanarak, araştırmacı Kevork Pamukcıyan’ın Kanada’da yayınlanan Horizon adlı dergisinde çıkan yazısına kadar. Bu yazı, doğruysa eğer, Enver Paşa’yı, Kızıl Ordu’nun önde gelen komutanlarından Hagop Melkumov’un öldürdüğünü belirtti. Ölümün üzerindeki sis perdesi az biraz yırtıldıysa da, tam anlamıyla kalkmadı.

Olay bu yazıya göre şöyle oluştu: Enver Paşa’nın Doğu Buhara’daki karargahı Kofrun Kışlasındaydı. Emrindeki güçlerin sayısı tam olarak Enver Paşabilinmiyor. Şevket Süreyya Aydemir bu sayının 25 olduğunu öne sürerken kimileri sayının 200 binlere tırmandığını anlatıyor! O dönemde Kızıl Ordu’ya karşı bir tür gerilla savaşı yürüttüğü ve de hayli başarılı olduğundan“asker sayısı 25 civarındaydı” saptaması biraz tuhaf geliyor insana. Ama 17-20 bin arasında olduğunu birçok kaynak belirtir. Her neyse biz Horizon dergisindeki yazıya dönelim. Bu yazıda şöyle bir bölüm var: “Melkumov’un bin 500 süvari ve 800 piyadeden oluşan küçük bir birliği vardı ve sayısal açıdan çok zayıf olduğu için saldırıyı şafak sökerken yapmayı tasarlamıştı.” O gece vadiyi sis bastığından Kızıl Ordu birlikleri Kofrun Kışlası’na görünmeden yaklaşabildi. Kışla büyük bir bağın içindeydi.

Melkumov, ortasında altın rengi bir hilal olan yeşil bayrağın başında nöbet tutan kırmızı sarıklı nöbetçileri (Basmacıları) görünce pek sevindi çünkü bu nöbetçiler Enver Paşa’nın kışlada olduğunun kanıtıydı. Baskın basanındır hesabı Melkumov saldırıya geçti, zaman yitirmeksizin.

Bundan sonrası resmen tufandı. Önce Melkumov’un birliği kışlayı topa tuttu, ardından süngü takarak saldırıya geçti. Enver Paşa yatağından fırlayarak, gene kimilerine göre elbisesiz ve yalınayak, kimilerine göre giyinik, atına atlayarak dağlara doğru gitmeye başladı. Melkumov’a göre 20-25 kilometre süren bir kovalamacadan sonra Çeğen bölgesinde kıstırıldı ve kanlı bir süngü savaşından sonra, elinde kılıcıyla şehit düştü.

Enver Paşa’nın üzerinden çıkan,“İslam Orduları Başkomutanı, Halife’nin damadı ve Hazreti Muhammed’in Vekili” yazılı büyük bir gümüş mühür, Melkumov’a armağan olarak verildi, kişisel Kur’anı ve tezhipli hilatı yörenin resmi makamlarına teslim edildi. Melkumov’a gelince, Kızıl Ordu’dan 1937’de emekliye ayrıldı ve 1960’da Türkistanlılar adlı bir kitapta anılarını yayınladı, iki yıl sonra da öldü.

Bu, rahmetli Enver Paşa’nın nasıl öldürüldüğü hususunda ele geçen ilginç bir belge. Ancak 1896 Aşkabad doğumlu, eski adı ÇEKA, 1922’de adı GPU olarak değişen Sovyet Gizli Servisi’nin adamı Grigoriy Sergieviç Agabekov anılarında Enver Paşa’nın ölümünü başka türlü anlatır. Enver Paşa’nın kaldığı köye/kışlaya Agabekov pazarcı kılığında yaklaşır, yörenin haritasını çıkarır ayrıntılarıyla ve Kızıl Ordu komutanlığına teslim eder. Kızıl Ordu şafakla birlikte saldırıya geçer. Enver Paşa yiğitçe çarpışırsa da Kızıl Ordu’nun çağdaş silahlarına karşı dayanamaz, bir avuç adamıyla, elinde kılıcı, gene Agabekov’un demesiyle “ölünceye kadar bir aslan gibi savaşır.” Ölüm raporunu da Agabekov yazar. Cesedi hemen şehit düştüğü yerde, Çeğen yöresinde, ulu bir ağacın altına gömülür.

Enver Paşa’nın naaşı 1996’da İstanbul’a getirilerek Abide-i Hürriyet Meydanı’na, Hürriyet Anıtı’nın hemen yanına defnedilmiştir. Allah rahmet eylesin.

(Meraklısına Not: Bu konuda sayısız, birbiriyle çelişkili kitap vardır. Enver Paşa kimine göre havan topu mermisiyle, kimine göre süngülenerek, kimine göre keskin nişancı kurşunuyla öldürülür. Sahaflarda hemen hepsini bulabilirsiniz.)

Aziz Üstel...
 
Enver Paşa, vatanı için gözünü kırpmadan canını verebilecek cesur bir adamdı. Hatası ise mantığının, cesaretinin çok arkasında kalması idi. Ruhu şad olsun. Nerede ne zaman öldüğü konusunda çelişkili yazılar var ama tüm yazılardaki ortak görüş kahramanca savaşarak öldüğüdür...
 
Geri
Top