-ERİŞKİN CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI
-CİNSEL İSTEK BOZUKLUĞU
1. Cinsel İstekte Azalma:
Sürekli olarak veya ara ara tekrarlayan dönemlerde cinsel birleşme isteğinin az ya da hiç olmaması olarak açıklanmaktadır. Bu durum eşler arası ilişkileri olumsuz yönde etkilemektedir. Ortaya çıkan tablo genel bir tıbbi durumun veya madde kullanımı sonucunda oluşmamaktadır.
Bu bozukluğa sahip kadın ya da erkek cinsel birleşmeyi kendileri başlatmazlar veya karşı taraf başlattığında ise isteksiz davranırlar. Cinsel birleşmeye genellikle eşlerinin kendilerini terk edeceği gibi kaygılar nedeniyle girerler. Bazı olgularda birleşme sonrası süreçler gayet normal olabilirken isteksizlik sadece başlangıç aşamasında görülebilmektedir. Araştırmalara göre beş kişiden birinde bu durum mevcut olup, kadınlarda daha çok rastlanmaktadır.
Kronik stres, kaygı ve depresyon da bu tabloya neden olabilmektedir. Bunun dışında sağlıksız bir ilişkide öfke- düşmanlık ifadesi olarak ta ortaya çıkabilmektedir. Bilişsel, davranışçı teknikler ve çift terapisi ile tedavi sağlanabilmektedir.
2. Cinsel Tiksinme Bozukluğu
Devamlı veya ara ara tekrarlayan dönemlerde bir eş ile cinsel ilişkiye girmekten çok fazla miktarda tiksinti duyarak, cinsel ilişkiden kaçınma halidir. Bu durum eşler arasında kişiler arası ilişki düzeyinde yoğun gerilime ve bozulmalara neden olabilmektedir. Ortaya çıkan tablo genel bir tıbbi durumun veya madde kullanımı sonucunda oluşmamaktadır. Kişi cinsel ilişki söz konusu olduğunda tiksinmekte veya korku duymaktadır. Bu iğrenme duygusu cinsel birleşmenin her hangi bir anı hatta sadece öpüşme veya ten teması ile ilgilide olabilir. Bu rahatsızlığı olan kişiler cinsel birleşme anında panik atağa benzer nöbetler yaşayabilirler. Bilişsel, davranışçı teknikler ve kaygının azaltılmasına yönelik bireysel psikoterapi ile tedavi sağlanabilmektedir.
3. Erkek Cinsel Organı Sertleşme (Ereksiyon) Bozukluğu:
Devamlı olarak ya da ara ara dönemlerle erkek cinsel organında cinsel ilişki için gereken düzeyde sertleşmenin elde edilememesi ya da cinsel ilişki sonuna dek bu düzeyin korunamamasından kaynaklanan bir bozukluktur. Bu durum kişisel ve kişiler arası düzeyde gerginliğe ve olumsuzluklara yol açabilmektedir. Tablo yine genel tıbbi bir durumun veya madde kullanımının sonucunda oluşmamıştır.
Tablo, kişinin cinsel yaşantının hiç bir döneminde ereksiyon sağlayamaması veya başlangıçta sağlanabiliyorken birleşme sırasında sürdürülememesine kadar çeşitlilik gösterebilmektedir.
Depresif kişilerde veya bazı tedavilerde kullanılan ilaçların yan etkisi olarak ereksiyon problemi olabilmektedir. Performans kaygısı da ereksiyon problemine neden olabilmektedir. Tedavi edilmediği takdirde ilişki veya evlilikte problemler baş gösterebilmektedir.
Tanı konulurken cinsel uyaranların yeterliliği ve yaş faktörü göz önünde bulundurulmalıdır.
Eşlerin birlikte terapi sürecine dahil edilmesi ve uygun müdahaleler ile tedavi sağlanabilmektedir.