• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Erzurumlu Kara Fatma Biografisi

yilmaz27

Ne Mutlu Türküm Diyene
Site Yetkilisi
Süper Moderatör
Kara Fatma - Milli Mücadele Kahramanı
Doğum: 1888 - Erzurum
Ölüm: 1955 - Erzurum
Diğer İsimler: Fatma Seher Erden (gerçek adı)

Erzurumlu Kara Fatma BiografisiMilli Mücadele kahraman kadınlarından (D. 1888, Erzurum – Ö. Erzurum, 1955). Aslen Malatya / Aladağlı olup Yusuf Ağa’nın kızıdır. Gerçek adı Fatma Seher Erden’dir. Subay olan Suat Derviş Bey ile evlenmiş ve Balkan Savaşı (1912-13)’na katılmıştı Bu savaşta eşi ile Edirne’de Yanık Kışla’da bulundu. Daha sonra ailesinden on kadar kadını örgütleyerek Birinci Dünya Savaşı (1914-18)’na katıldı. Kafkas Cephesi’nde çarpışan eşi Sarıkamış’ta şehit düşünce Erzurum’a döndü. Erzurum’da bir süre kalan Fatma Seher Hanım, Sivas Kongresi’nde bulunan Mustafa Kemal Paşa ile görüşüp görev aldı. Mustafa Kemal’in verdiği sanla “Kara Fatma” olarak anılır oldu..

İstanbul’a dönen Kara Fatma, on beş kadar vatansever genci etrafında toplayarak Kocaeli’ne geçti. Köylerde durumu asla belli etmeden tam bir teşkilat kurmayı başarısıyla Geyve’de cephe tuttu. Halit Beyin komutasında bir yıl çalıştı. Bu sırada bir çarpışmada ilk kez yaralandı. Bağlı olduğu birlik kaldırılınca da orduya çavuş rütbesiyle girdi. Milis Müfreze Komutanı olarak Batı Cephesi’nde görevlendirildi. 300 kişiyi aşkın birliği ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi (30 Ağustos 1922)’nde Mehmetçikle birlikte, düşmanı ülkeden çıkarma yolunda destanlar yazdırdı.

Memleketin kara günlerinde, bütün kadınlığı gönülden temsil eden, vatan için, bağımsızlık için dövüşen ve adı sık sık gündeme gelen Kara Fatma, ülkesinin endişeli günlerimizin sayılı kahramanlarından, kadınlarından en saygıya değer olanlarından biridir. Büyük Taarruz’un ilk günlerinde General Trikupis’in birliğine esir düşmüşse de, kaçarak yeniden müfrezesinin başına geçmişti.

Kara Fatma, 26-27 Ağustos 1921 tarihli 193 sayılı Liva tamimi ile kahramanlıkları açıkça takdir edilerek, başka birliklere de örnek gösterilmiştir. Bu çalışmalarından dolayı çavuşluk rütbesini aldı. 1922 yılında Ankara’ya davet edilerek bir atış yarışmasında birinci gelmiş, bu nedenle de kendisine teğmen rütbesi verildi. Milli Mücadeleden sonra üsteğmen rütbesi ile emekli edildi. Ancak emekli maaşını Kızılay’a bağışlamıştı. Son yıllarını, yetim torunları ile birlikte yoksulluk içinde geçirirken 1954 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kendisine yeni bir aylık maaş belirledi.

Kara Fatma; zayıf, orta boylu ve esmer bir hanımdı, gözleri ve kaşları siyahtı. Elbisesi, erkek elbiselerinin hemen hemen aynısıdır. Entari yerine geniş bir şalvar, ceket yerine ise “sarka” denilen bir tür cepken giyerdi. Milli Mücadele döneminin birçok erkek kahramanı kadar ün yapmış ve bunu da hak edecek kadar, hatta daha fazla hizmetler vermişti. Kendisiyle çeşitli nedenlerle yapılan söyleşilerden birinde, tutsak edilişinin öyküsünü şöyle anlatıyor:
[CF]“Altımdaki Ceylan ismindeki, güzel talim ettirilmiş çok akıllı bir hayvandı; âdeta bir piyade neferi gibi düşman mevziine sokulmakta fevkalâde mahirdi. Afyon civarındaki Sürmeli köyünde bulunan düşmana müfrezemle taarruz esnasında, hayvanımla düşmanın mevziine sokulmak icap etti. Bu esnada düşman tarafından bir kement atılarak yakalanmıştım ve hayvan da şahlanarak bizim tarafa firar etmeye muvaffak oldu; ben de bu suretle düşmana esir olmuştum.

Beni yakaladıkları zaman gözlerim bağlanarak, kendi mevzilerinin iki saat gerisinde bir yere götürülmüştüm ve burada gözlerimdeki mendil çözüldü ve sürmeli köyünde kurmuş oldukları karargâhlarında yarım saat isticvap edildim; benden izahat almak için mütemadiyen sıkıştırıyorlardı; ben de verdiğim cevaplarda kaçamak cevaplar veriyordum. Bunlar arzu ettikleri maksadı temin edemediler. Bunun üzerine, Başkumandanları olan Tirikopis’in yanına götürdüler. Beni görünce son derece hayretle bana bakıyordu ve ‘Sen Kara Fatma!’ diye üç defa hayretle ismimi tekrarladı. Biraz sonra hayret ettiğinin sebebini son sualinden anladım. Meğer bunlar, Kara Fatma’yı devasa bir şey tahayyül ediyorlarmış ve ben de bunlara cevaben ‘Anadolu’daki Kara Fatmaların en kuvvetlisi benim’ demiştim.”[/CF]

Milli Mücadele'nin kadın kahramanı: Kara Fatma​

Milli Mücadele döneminde asker eşiyle cepheden cepheye koşan "Kara Fatma" lakaplı Fatma Seher Erden, vefatının 66. yılında anılıyor.
Türk halkı, kadın-erkek demeden Kurtuluş Savaşı’nda destan yazdı. Aradan geçen yıllara rağmen o kahramanlar hiçbir zaman unutulmadı. Tıpkı ufak tefek görüntüsüne tezat cesaretiyle, kurtuluş mücadelesine destek veren Fatma Seher Erden ya da namıdiğer Kara Fatma gibi.
Erzurumlu Yusuf Ağa’nın kızı olan Kara Fatma, ilk cephe mücadelesini kocası Derviş Bey’le birlikte Balkan Savaşı’nda verdi. Balkan Savaşı sırasında Edirne’de, Yanık Kışla’da düşmanla çarpıştı. Ardından I. Dünya Savaşı başladı.

Ailesinden kendi gibi yürekli on kadını yanına aldı ve Kafkasya Cephesi’ne gitti. O sırada eşi Derviş Bey, Sarıkamış’ta şehit düştü. Buna rağmen durmadı, vatan aşkıyla cepheden cepheye koşmaya devam etti. Yanında iki oğlu ve kendisi gibi yürekli kadınlar vardı.

Milli Mücadele'nin kadın kahramanı: Kara Fatma

Mustafa Kemal’in huzuruna çıktı​

Kara Fatma’nın vatan mücadelesi, Kurtuluş Savaşı’nda da devam etti. Mücadeleye katılmak için Sivas’a gitti. Mustafa Kemal’in önünü keserek kendisine görev vermesini istedi. Kara Fatma, 1944’de yayınlanan anılarında bu görüşmeyi şöyle anlattı:
[cf]"Mustafa Kemal’in huzuruna çıkabilmek için muhtelif kıyafetlere girerek üç günlük bir mücadeleden sonra devamlı bir takibin neticesi olarak, Sivas’ta öğle yemeğine davetli bulunduğu bir yere giderken yolda yakaladım. Üzerimde çarşaf vardı ve yüzüm de peçe ile kapalıydı. Kendisiyle bir mesele hakkında görüşmek istediğimi söyleyince ilk defa sert bir lisan kullanarak ‘ne görüşeceksin’ dedi. Kalbimdeki vatan aşkı, bu sert muameleye üstün geldi. Derhal peçemi kaldırdım ve ‘İstanbul’dan buraya kadar sizinle görüşmek için geldim ve maruzatımı bir dakika için dinlemenizi ısrarla rica ediyorum’ dedim. Sonra, pek yakınımızda bulunan küçük bir lokantaya beni kabul ettiler."[/cf]
Mustafa Kemal kendisine adını, silah kullanmayı, ata binmeyi bilip bilmediğini sordu. Aldığı cevaplardan duyduğu memnuniyeti, "Bütün kadınlar senin gibi olsa idi Kara Fatma" sözleriyle ifade etti. Fatma Seher, işte bu olaydan sonra “Kara Fatma” olarak anılmaya başlandı.
Kara Fatma, Mustafa Kemal’den aldığı talimat üzerine İstanbul’a döndü. Mustafa Kemal’den getirdiği pusulayı göstererek Topkapılı Pire Mehmed ve Laz Tahsin’le birlikte 15 kişilik bir çete kurdu. Kısa sürede bu çetedeki üyelerin sayısını arttırdı ve Üsküdarlı Albay Neşet Bey’in emrinde savaşmaya başladı.

Düşmana esir düştü​

Kara Fatma asıl başarısını İzmit’in işgali sırasında gösterdi. Yunan işgaline karşı 480 kişilik çetesiyle mücadele verdi. Burada gösterdiği kahramanlıkla adını tarihe yazdırdı. Hisarcık’ta, Kaynarca mıntıkası Kumandanı Naim imzasıyla Süvari Livası'na (tugay) gönderilen yazıda, “Bugünkü harekatta pek çok yararlığı görülmüş olan Fatma Seher Hanım’a teşekkür ederim” deniliyordu.

Kara Fatma, ardından 43 kadın ve 700 erkekten oluşan müfrezesiyle İnönü Savaşlarına katıldı. Bu savaşta müfrezenin pek çok kadın neferi şehit düştü, Kara Fatma ise yaralandı. Kara Fatma, beraberindeki gönüllülerle birlikte İznik’te, Kumlu’da, Alaşehir’de, Sivrihisar’daydı; düşman neredeyse oradaydı.

Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ne katılanlardan biri de oydu. Ama bu çarpışmalar sırasında esir düştü Kara Fatma. Buna rağmen, düşmanın elinden kaçmayı başardı. Hatta bu başarısından ötürü Kara Fatma’ya “üsteğmen” rütbesi verildi.

İstiklal Madalyası sahibi​

Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nden sonra vakit kaybetmeden Bursa’ya geçti Kara Fatma. Şehrin Yunan işgalinden kurtarılması için de müfrezesiyle birlikte çarpıştı. Kara Fatma, o günleri anlatırken son derece mütevazıydı:
[CF]"Bursa Cephesi’nde harbe girdim. Bizim vazifemiz kıtanın gerilerine akın etmek ve yollarını kesmekti. Vazifemizde başarılı oluyorduk. Yunanlılar bizim ordunun hücumuna fazla dayanamadı. Bozgun başladı. Birkaç gün içinde Yunan’ı denize döktük. Artık vazifem bitmişti. Yorgun vücudumu dinlendirmek için izin verdiler."[/CF]
Tüm bu mücadelenin sonunda Kurtuluş Savaşı’nın büyük kahramanı Kara Fatma, İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Bu madalya, kendisi için yeterliydi. Öyle ki, savaşın ardından kendisine bağlanan üsteğmenlik maaşını kabul etmedi. “Ben para için savaşmadım. Vatanım için savaştım” diyerek maaşını Kızılay’a bağışladı.

Kara Fatma, yıllar boyu süren bu mücadeleler sırasında eşinin yanı sıra iki oğlunu da şehit verdi. Büyük zaferden sonra ise köşesine çekildi. Ömrünün son yıllarını İstanbul’da, Darülaceze’de geçirdi. 2 Temmuz 1955 günü hayata gözlerini yumdu. Ancak Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği fedakarlık ve gözü karalık hiçbir zaman unutulmadı.
 
Geri
Top