“Eski Türkçe” denildiğinde akla ilk gelen şüphesiz ki, Osmanlı Türkçesi olur. Ancak bu tabir oldukça yanlıştır. Bu tabirin yanlış olmasına karşın konumuzun kıyısından uzaklaşmamak adına şimdilik o konuya girmeyeceğiz…
Yazımızda, eskide kalan sözcüklerin listesiyle karşılaşacaksınız. Sizi, bir kısmına, daha çok Sezen Aksu ve Sıla Gençoğlu gibi isimlere ait şarkı sözlerinde denk geldiğimiz bu sözcükler ile baş başa bırakıyoruz.
Bununla birlikte, kullandığımız dili etkili ve doğru kullanmanın son derece önemli olduğunu hatırlatalım. Bu nedenle, göz atmak isteyebileceğinizi düşündüğümüz yanlış kullanılan kelimeler listemizi de bırakmış olalım ve ardından konumuza devam edelim.
“…Mamafih, ilerlemekten vazgeçmeyi hiç düşünmedi.”
Kurumun verdiği örnek ise Cemil Meriç’e ait: “Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi.”
O halde şimdi de mütehassise örnek sunalım:“Gösterdiğiniz alicenap tavırlar karşısında pek bir mütehassis oldum efendim.”
“Kıymetli bir yazarın, çok başarılı bir eseri hakkında soruşturma başlatıldığı ve “muzır neşriyat” olduğuna karar verildiği ilan edildi. (Özlem Gökbel)
Ayrıca bir kadın ismi olarak (günümüzde daha çok mekanların tercih ettiği bir isim olsa da) kullanılabilen berceste sözcüğü, edebiyatta; “ince anlamlı, latif, güzel, kolayca hatırlanan, sanat değeri yüksek dizeler için de kullanılıyor.
“O işe yaramaz adamı kurtarmak için gösterdiği tüm çaba beyhudeydi.”
“Alakadar olmanıza müteşekkirim hanımefendi.”
Sözcüğün başında yer alan ilk iki harf Arapça olumsuzluk eki. Dolayısıyla bu sözcüğün “mütenahi” halinin anlamı, “sonu olan”dır.
Sözcüğü cümle içinde kullanmamız gerekirse;
“Onu düşündüğüm her an, namütenahi bir fezada süzüldüğümü hissediyorum.”
“Atatürk’ün hayalindeki ülke, beynelmilel kültürü benimseyen bir Türkiye. (İlber Ortaylı)
Sözcüğün kullanımına örnek vermek gerekirse;
“Yavru geyiğin, dişlerini, boğazına geçirmiş kaplana canhıraş çığlıkları unutulur gibi değil”
“Ne zaman kıbleye dönsem dilhun / Seni bir mahfede pûyan görürüm” (Tevfik Fikret).
“Bu parti, bana ehvenişer gözüktüğü için oyumu alabiliyor.”
Örneğin;
“Kitap, müstehcen kısımlar bulundurduğu gerekçesiyle yasaklanmış.”
“Bizi bu meyus hal ve tavırlar bitiriyor açıkçası. Çünkü geleceğin güzelliklerini görmekten alıkoyuyoruz kendimizi.”
“Öyle girift bir sorunla karşı karşıyayım ki, işin içinden nasıl çıkacağımı bilemiyorum.”
Örneğin;
“Haddizatında pek de önemli bir ihale değildi.”
Sözcüğümüz için örnek vermemiz gerekirse;
“Yazık çocuğa; önüne gelen tarafından kandırılıyor. Yahu bir insan bu kadar safderun olur mu?”
“Feriştahınız gelsin; yine de benden zırnık alamazsınız.”
Cümle içindeki halini örneklendirelim;
“Söz konusu düşünce, toplumun her katmanına sirayet etmişti.”
Örneğin;
“Onun öldüğünü duyar duymaz vaveylalarıyla tüm köyü inletti”
“Munis tavırlarıyla dikkat çeken bu kıza beslediğim merak, beni, günden güne ona yaklaştırıyordu.”
“Fevkaladenin fevkinde” sözünü hatırladınız mı? İşte oradaki “fevk” fevkalbeşer”i tamamlayan diğer sözcük oluyor.
Sözcüğün cümle için nasıl kullanılabileceğine dair bir misal verebiliriz;
“Fevkalbeşer bir çalışmanın sonucunda, bu kadar düşük bir not almamalıydık.”
“Takdir” sözcüğünden meydana getirilen bu sözcük, “kaçınılmaz durumları” ifade etmek için kullanılıyor.
“Ben mukedderat falan anlamam, kendi kaderimi kendim çizerim.”
“Gidişatı görüyor ama sarfınazar tavırlarla bildiğini okumayı sürdürüyordu.
“Mustafa Kemal, inanamayacağımız ölçüdeki bir hissikablelvuku ile emirlerini verdi ve haklı olduğunu gösterdi.”
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!” (Mustafa Kemal ATATÜRK)
Yazımızda, eskide kalan sözcüklerin listesiyle karşılaşacaksınız. Sizi, bir kısmına, daha çok Sezen Aksu ve Sıla Gençoğlu gibi isimlere ait şarkı sözlerinde denk geldiğimiz bu sözcükler ile baş başa bırakıyoruz.
Bununla birlikte, kullandığımız dili etkili ve doğru kullanmanın son derece önemli olduğunu hatırlatalım. Bu nedenle, göz atmak isteyebileceğinizi düşündüğümüz yanlış kullanılan kelimeler listemizi de bırakmış olalım ve ardından konumuza devam edelim.
1. Mamafih
“Bununla birlikte” anlamını taşıyan bu sözcük, Osmanlıca olan pek çok sözcük gibi Arapça kökene sahip. Ve ayrıca “durum böyleyken, buna rağmen” gibi anlamları da barındıran sözcük için şöyle bir cümle içi kullanım örneği sunabiliriz;“…Mamafih, ilerlemekten vazgeçmeyi hiç düşünmedi.”
2. Vâkıf
Gündelik hayatta daha çok “Konuya vâkıfım.” tümcesindeki kullanımıyla karşımıza çıkan sözcük, “bilgisi olan” anlamı içeriyor.3. Münferit
Türk Dil Kurumu, web sitesinde yayımladığı elektronik sözlüğünde, sözcüğün anlamı olarak şu açıklamada bulunuyor: “Tek, ayrı veya kendi başına olan”.Kurumun verdiği örnek ise Cemil Meriç’e ait: “Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi.”
4. Mütevellit
İçinde yer aldığı cümleye “-den dolayı” anlamı katan sözcük, Arapça kökene mensup. Ayrıca örnek için; “Haybeden kaybettik, heybeden çıkar sandık. Hatıradan mütevellit, kaldıramadık o hesabı… “ şarkı sözlerini hatırlayabilirsiniz.5. Mütehassis
“Mütehassıs” sözcüğüyle sıkça karıştırılan mütehassis, “duygulanmış, duygulanan, duygulu” anlamlarına geliyor. Bu arada hazır yeri gelmişken, bu sözcüğün karıştırıldığı mütehassızın anlamı ise “uzmanlık”tır.O halde şimdi de mütehassise örnek sunalım:“Gösterdiğiniz alicenap tavırlar karşısında pek bir mütehassis oldum efendim.”
6. Muzır
“Muzır” sözcüğü, “yayın” anlamına gelen neşriyat ile birlikte anılır. Çünkü bir dönem nice trajikomik repliklerin türemesine sebep olan “Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu” denilen bir kanun vardı ve bu kanuna dayandığı iddia eden bir heyetin üyeleri istedikleri her türlü yayını durdurabiliyorlardı. Buradan da anlaşılabileceği gibi muzır sözcüğünün anlamı “zararlı” demektir. Örnek verelim hemen;“Kıymetli bir yazarın, çok başarılı bir eseri hakkında soruşturma başlatıldığı ve “muzır neşriyat” olduğuna karar verildiği ilan edildi. (Özlem Gökbel)
7. Alicenap
En yalın haliyle “cömert” anlamını veren bu sözcük, “onurlu, şerefli” olarak da anlam kazanıyor. Ama günümüzde yer yer mecazen kullanılmak üzere; “pinti, cimri vb.” özellikler gösteren kişiler için de kullanıldığı görülüyor. Yani iğneleme amaçlı kullanıldığı da oluyor.8. Berceste
Farsça kökene sahip olan bu sözcük; “güzel, latif, seçilmiş, değerli” ve benzerleri anlamlar taşıyor.Ayrıca bir kadın ismi olarak (günümüzde daha çok mekanların tercih ettiği bir isim olsa da) kullanılabilen berceste sözcüğü, edebiyatta; “ince anlamlı, latif, güzel, kolayca hatırlanan, sanat değeri yüksek dizeler için de kullanılıyor.
9. Beyhude
“Yararı olmayan, anlamdan yoksun” ile “boşuna uğraşları ve sözleri” tanımlamak için kullanılan sözcük Farsça kökene sahip. Tümce içindeki örnek kullanımı ise;“O işe yaramaz adamı kurtarmak için gösterdiği tüm çaba beyhudeydi.”
10. Müteşekkir
Sözcük, “teşekkür etme durumunda olan” kişiyi işaret eder. Örneğin;“Alakadar olmanıza müteşekkirim hanımefendi.”
11. Namütenahi
Sözcüğün sıfat niteliği söz konusudur. Arapça “mütenahi” köklerinden türetilen sözcük; “sonsuz, ucu bucağı ve nihayeti olmayan” demektir.Sözcüğün başında yer alan ilk iki harf Arapça olumsuzluk eki. Dolayısıyla bu sözcüğün “mütenahi” halinin anlamı, “sonu olan”dır.
Sözcüğü cümle içinde kullanmamız gerekirse;
“Onu düşündüğüm her an, namütenahi bir fezada süzüldüğümü hissediyorum.”
12. Beynelmilel
Beynelmilel sözcüğü “uluslararası” demenin eski söylenişiydi. Örnek isterseniz, alt satırı okuyabilirsiniz.;“Atatürk’ün hayalindeki ülke, beynelmilel kültürü benimseyen bir Türkiye. (İlber Ortaylı)
13. Canhıraş
Bir sıfat olan canhıraş sözcüğü, “acı acı” ikilemesinde görüldüğü gibi ayrıca; “yürek paralayan” ve “tüyler ürpertecek kadar korkunç” olanı anlatmak için kullanıyor. Farsça kökenli olan bu sözcük, hüzün hissi yaratacak durumların dile dökülmesinde yardımcı oluyor.Sözcüğün kullanımına örnek vermek gerekirse;
“Yavru geyiğin, dişlerini, boğazına geçirmiş kaplana canhıraş çığlıkları unutulur gibi değil”
14. Dilhun
İçi kan ağlayan, başka bir deyişle çok kederli ve üzüntülü kimseleri tanımlamak için kullanılan bu sözcük için Tevfik Fikret’e kulak verebiliriz:“Ne zaman kıbleye dönsem dilhun / Seni bir mahfede pûyan görürüm” (Tevfik Fikret).
15. Ehvenişer
Her anlamda pek çok kötü seçeneğin arasında tercih yapmak zorunda kalabiliyoruz. İşte bu sözcük de tam olarak o anlamı karşılıyor; kötü seçenekler arasındaki en iyi olanı/gözükeni seçmek”“Bu parti, bana ehvenişer gözüktüğü için oyumu alabiliyor.”
16. Müstehcen
“Edeb yahu!” söylemlerine temel olabilecek gücü içinde barındıran müstehcen sözcüğü, “açık seçik” anlamını taşıyor.Örneğin;
“Kitap, müstehcen kısımlar bulundurduğu gerekçesiyle yasaklanmış.”
17. Meyus
Üzgün olmayı, karamsarlığı ve umutsuzluğu vurgulayan bir sözcük olan “meyus”, Arapça kökene mensup.“Bizi bu meyus hal ve tavırlar bitiriyor açıkçası. Çünkü geleceğin güzelliklerini görmekten alıkoyuyoruz kendimizi.”
18. Girift
Aynı zamanda bir çalgı ismi de olan girift sözcüğünün açıklaması için; “karmaşık, çapraşık, karışık” anlamlarını sıralayabiliriz. Farsça kökene sahip bu sözcük için bir de örnek verelim:“Öyle girift bir sorunla karşı karşıyayım ki, işin içinden nasıl çıkacağımı bilemiyorum.”
19. Haddizâtında
Sözcük, “aslında” veya “esasında” anlamlarını içeriyor. Malum, “had” “sınır” anlamını muhteva ediyor. Sözcüğü meydana getiren diğer sözcük ise “zat”. Bu sözcük de bilindiği üzere, kişilik ve öz anlamlarını koruyan bir sözcük. Dolayısıyla herhangi bir konu hakkında yapılan açıklamanın önceki cümlelerden ayrılması sağlandığı gibi kişinin kendi görüşlerinin dile getirilmesi mümkün olur. Ve bu sayede yeni bir açıklama yapılacağı da anlaşılır.Örneğin;
“Haddizatında pek de önemli bir ihale değildi.”
20. Safderun
Sözcüğümüz, “saf, temiz kalpli ve kolayca aldatılabilen” anlamlarını karşılıyor. Hem Arapça hem de Farsça kökene sahip olan bu sözcük, günümüzde pek kullanılmasa da uzun uzun yıllar önce yaşamış olanların dilinden düşmeyen bir sözcükmüş.Sözcüğümüz için örnek vermemiz gerekirse;
“Yazık çocuğa; önüne gelen tarafından kandırılıyor. Yahu bir insan bu kadar safderun olur mu?”
21. Feriştah
Kurduğu fantezilerle hatırladığımız ve Mükremin Çıtır’a olan takıntısıyla unutamadığımız Feriştah Yenge… Bir Demet Tiyatro’nun ateşli karakterine isim olan bu sözcüğün anlamı ise “bir işi yapan en iyi kişi”, yani “işin ehli” ve “alanında profesyonel” şeklinde açıklanabilir.“Feriştahınız gelsin; yine de benden zırnık alamazsınız.”
22. Sirayet
Herhangi bir etkinin yayılmasını, dağılmasını açıklamak için kullanılan sözcüğün kökeni Arapça. Tıp dilinde metastaz sürecini ifade ettiği gibi bulaşma eylemini de anlatıyor.Cümle içindeki halini örneklendirelim;
“Söz konusu düşünce, toplumun her katmanına sirayet etmişti.”
23. Vaveyla
Herhangi bir olay karşısında vuku bulan şaşkınlık ya da acının sebep olduğu çığlıklara vaveyla deniliyor. Tahmin edileceği üzere, sözcüğün kökeni Arapça.Örneğin;
“Onun öldüğünü duyar duymaz vaveylalarıyla tüm köyü inletti”
24. Munis
Dedelerimizden veya ninelerimizden duyduğumuzu hatırladığımız bu sözcük, olumlu bir anlama karşılık geliyor. Arapça kökene sahip sözcük, özetle, “cana yakın” demek. Bununla birlikte; “sevimli, sıcakkanlı, uysal ve uyumlu” gibi anlamlar da içeriyor.“Munis tavırlarıyla dikkat çeken bu kıza beslediğim merak, beni, günden güne ona yaklaştırıyordu.”
25. Fevkalbeşer
“İnsan” anlamına gelen “beşer” sözcüğü ile türetilen fevkalbeşer, “insanüstü” anlamını doğuruyor.“Fevkaladenin fevkinde” sözünü hatırladınız mı? İşte oradaki “fevk” fevkalbeşer”i tamamlayan diğer sözcük oluyor.
Sözcüğün cümle için nasıl kullanılabileceğine dair bir misal verebiliriz;
“Fevkalbeşer bir çalışmanın sonucunda, bu kadar düşük bir not almamalıydık.”
26. Mukadderat
Gündelik hayatımızdaki kullanım sıklığıyla tanışıklığımızı bir hayli ilerlettiğimiz bu sözcük bilin bakalım hangi dile mensup? Evet, aynen öyle; Arapça.“Takdir” sözcüğünden meydana getirilen bu sözcük, “kaçınılmaz durumları” ifade etmek için kullanılıyor.
“Ben mukedderat falan anlamam, kendi kaderimi kendim çizerim.”
27. Sarfınazar
Dilimizdeki karşılığı; “saymama, dikkate almama, vazgeçme” olarak açıklanabilecek bu sözcük Arapça kökenli. Daha detaylı bilgi vermek gerekirse; şayet, kendinden önce gelen sözcük “-den” ekiyle sonlanıyorsa, bulunduğu cümleye; “hesaba katılmasa da, sayılmasa da, göz ardı edilse de” gibi anlamlar yüklemektedir. Ve bu anlamları içeren sözcüğümüz de, “sarfınazar”dır.“Gidişatı görüyor ama sarfınazar tavırlarla bildiğini okumayı sürdürüyordu.
28. Hissikablelvuku
Sırada benim en sevdiğim ve listemizde mutlaka olması gereken bir kelime var. Çünkü son zamanlarda yapılan televizyon dizilerinde bu kelimeye çok rastlıyoruz. Türkçemize Arapçadan girmiş olan hissikablelvuku, önsezi demektir. Olacakları önceden hissetmek, tahmin etmek ve içine doğmak gibi anlamlara gelir. Günümüzde bu kelimeye benzer olarak altıncı his ifadesi kullanılmaktadır. Peyami Safa şu dizelerinde hissikablelvuku kelimesine yer vermiştir.“Mustafa Kemal, inanamayacağımız ölçüdeki bir hissikablelvuku ile emirlerini verdi ve haklı olduğunu gösterdi.”
29. Pâyidar
Payidar sözcüğünün de kökeni Farsça. Anlamı ise “ölümsüz” sonsuza kadar yaşayacak olan, kalıcı ve devamlı anlamlarına gelir. Genelde bir kişi tarafından yapılan cami, okul, yardım vakfı için bu kelimeyi kullanırız. Pâyidar kelimesiyle cümleye, yapılan iyiliğin sonsuza kadar yaşayacağı anlamı katılmaktadır. Türk edebiyatının usta kalemi Yaşar Kemal, 1955 yılında yazdığı İnce Memed kitabında pâyidar kelimesini şu cümle içerisinde kullanmıştır:“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!” (Mustafa Kemal ATATÜRK)