• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Eskiden Biz Böylemiydik Siz Söyleyin Canlar

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Gaz bittiginde ve Elektirik kesildiğinde eğlencemiz! ya simdi

Mutluluk,
Huzur,
Güven,
Aile
Herşey eskiden mi güzeldi,
Eskiden mi güzeldik be!
Benim el emeklerimi benden önce evlen kiz kardesime vermislerdi ne aglamistim ama :)

Fakirdik ama çok huzurlu mutluyduk Keşke böyle kalabilseydik temiz mutlu huzurlu

Hey gidi, annemiz ablamiz yıkarken o tasla az kafamıza vurmadı!
ah Çocukluğum ah

İlk okuldayken biz kizlar oynardik Erkeklerin eli pek yatmazdi bes tas oyununa

Duygularım o kadar karıştı ki!
Yazıyla anlatamadım ama bu kare herşeyi anlatıyor.
 
Kışlarımız böyle zor geçerdi,
Damlarımızda karı böyle temizlerdik!
Buda geçti bitti
Hey Gidi Eski Günler Hey

Aslında geçip giden 'mutluluğumuzdu'
Zaman değildi.

Çiçek desenli perdelerimiz, baskılı sofra bezlerimiz, sobanın yanında duran minderlerimiz ve somyalarımızı süslediğimiz işlemeli kırlentlerimiz vardı bizim.Yokluğa bile asalet giydirirdik. Yokluktan değil gösterişten korkardık. Sıkıntıyı yüzden, ihtiyacı olanı halinden anlardık. Çeşit az olsa da, soframız bereketliydi hemen doyardık. Eksik etmezdik selamı sabahı, kimi görsek hatır sorardık. Kapılarımız ayrı olsa da, bir ev gibiydik, bütün mahalleyi tanırdık. Her istediğimiz olmasa da, küçük mutlulukları herşeyi yapan çocuklardık biz. Cebimizde olmasa da, yüreğimiz dolu dolu yaşardık

Eskiden...

Banyo taburesine oturmadan önce su döken nesiliz biz.
Annemizin sinirlenince kafamıza ‘dannk’ diye ses çıkartan taslarla yıkandık,
Banyodan sonra havluya sarılıp sobanın yanına geçtik..
Saçlarımızdan düşen suları sobaya düşürür cısss sesini dinlerdik.
En güzel mahalle maçlarını annemizin zamansız banyo yaptırmaları yüzünden kaçırdık.
Cumadan verilen ödevi pazar akşamı yapan nesiliz.
Aynı simidi 2-3 kişi yiyip aynı şişeden gazoz içtik.
Arkadaşın bisküvisinden alınca içi yanan değil mutlu olan nesildik.
Anne terliğinin tadına doyumsuz bakmış,pazar banyosunu genelde leğende ülfet sabunu ve maşrapayı kafasına yiye yiye yıkanmış tertemiz çocuklardık.
Her sabun kokusunda çocukluğum aklıma gelir bu yüzden..
Bizler kardan adam yapıp erimesin diye dua eden çocuklardık.
Sokak oyunundan vazgeçemeyip,
Salça ekmek yiyip doyan çocuklardık.
Yere düşen ekmeği öpüp başımıza koyardık,
Tuvaleti geldiğinde annesi eve alır korkusuyla sokağa çiş yapan çocuklardık.
O günler çok çok güzeldi hele hele bugünlerle karşılaştırıldığında.”
Çocuk gibi çocuktuk biz!.
Huzur ve saygı da vardı,
mutluyduk küçücük dünyamızda ….
Sabahtan aksama kadar oyun oynardik.
Karnımızın acıktıgını unuturduk oyun oynarken.
Gazoz kapaklarıyla oynayan çocuklardık,
Çelik çomak oynardık,
çember çevirirdik,
çomaktan bez bebekler yapardık, ekmegimize toz seker atıp yerdik
Yaprakları içine pirinç diye kum koyar sarardık
Ölen bir kuş görürsek gömer mezar yapar dua okurduk mutluyduk…
Çam ağacının kabuğundan araba traktör yapardık, yaramazlık yapardık annemizden dayak yememek için saklardık, ilkokulda soba ile ısınırdık…
Biz küçükken çok büyüktük.
Mesela kollarımızı bir açardık, dünyayı kucaklardık.
Güzeldik biz küçükken.
Kaşlarımızı almayı bilmezdik,makyaj çok büyüklerin işiydi sevmezdik.
Arkadaşlarımızla beraber bir gece uyuyabilirsek eğer velinimetti bizim için, çok lükstü, hayaldi belkide…
Bizler bahçeli evlerimizde çevremizdeki insanlara güvenerek büyüdük.
Annelerimizin dizlerinin dibinde sokakların, bahçelerin, ağaçların, tozun toprağın kokusunu içimize çekerek büyüdük.
Kapı önlerine paspas serip evcilik oynardik, kapı önünde çizgili oynardık, kaldırım taşına oturur saatlerce oyalanırdık…
Oyuncaklarımız mutfak esyalarimiz yoktu….
Ekmeğin arkasındaki kağıdı sökmek için uğraşırdık,hep kağıt kalırdı…
Bizim hiç bir şeyimiz yoktu ama yine de mutluyduk.
O günleri yine doya doya yaşamak için neler vermezdim ki…!
Biz çocuk gibi çocuktuk…!
 
Son düzenleme:
Avlusunda su kuyusu bulunan evler vardı . İncir Nâr Ayva Erik Dut Kiraz

Asma Üzüm​

Tavuk ve civciv olmazsa olmaz bir zenginlikti bir çok evde .
Komşular ve ahbaplar vardı.
Birbirimizin ağzından yerdik ve her derdimizi bilirdik birbirimizin.
Misket Yakar top Ebelemece Saklambaç oynanan
evcilik oyunları vardı.
Kimin kapısında acıkırsak orada doyardı karnımız.
Sabah evden çıkar gece 12' de ismimiz çığlık atılınca eve döner , niye duymuyorsun diye ince bir fırça atılırdı , hepsi buydu.
Mis gibi hayattı kısacası herkes için.
Anneler hafif , çocuklar özgürdü.
Yaşıyorduk bu hayatı .
Ağaçlar meyveler birer birer azaldıkça özgürlüğümüzden de çalındı sanki .
Sahi ya.
Nereye gitti bu kocaman hayatlar .
6 inç bir ekrana sığdı hayatlarımız .
Yan yana oturduğumuz insanın gözüne bakmadan günler harcayıp oh ne güvenli bir yaşam diye yuttuk bunu .
Çocuklarımız adına ne büyük kayıp.
Nasıl bir fakirlik bu tarifi yok ...
 
Her çocuk bir ümitti benim için. Zamanın uzak bir yerinde memleketi için, insanlık için, dünya için çırpınan bir yürekti. Ben öyle hayal ettim. Baktığım her çocukta bunu görmeye çalıştım. O ıslak, rutubet kokan, keçi koyun derisi kokan o yamalı montlarda ben cenneti gördüm.”
.....
Hepimiz bir zamanlar, analarımızın dizlerinin dibinde oynayan çocuklar değil miydik? Düşerdik, kalkardık, dizlerimiz kanaya kanaya analarımıza koşardık…”
...Dedim ya size susmak tarifi olmayan duyguların tercümanıdır diye, bazen de suskunluğu tarif eden kelimeler ötesi anlar vardır. Ki insanı hiç ummadığı bir anda vuruverir. Yıllarca görmediğiniz, belki de görmek istemediğiniz bir gerçek, hiç ummadığınız anda çıkıverir karşınıza
 
Bir çığlık var içimde, bağırsam kimse duymaz sesimi.. Sesim, yüreğime gömük, benden habersiz isyanlar içinde…

Bazı zamanlar, şu anki gibi kendini hatırlatıyor bana. Nefes almamı engelleyerek, gözlerimde yaşları biriktirerek. Acı değil, masumca bir rahatlama sağlıyor bende. Çığlığım, kendini böyle anlatıyor, rahatlatıyor belki…

Varlığı, anlamları çözmeye çalışıyor, bakıyor hayata bensiz dışardan. Dışardan baktıkça, ne kadar da anlamsız yaşam, didinip uğraşılanlar, ne kadar da boş görünüyor ona… Ama yine de, benle yaşıyor dünya. Karşı durduklarına katılıyor, kendince kararlarla… Hep bir yerde bir eksiklik var, bunu biliyor katıldıkça…
 
Geri
Top