Boşananların büyük bölümünin tanıştırılarak veya flört ederek evlendiği konusunda araştırmalar var. Yani aşık olarak evlenmişler ama aşk, evliliğin yürümesi için yeterli olamamış ne yazık ki... Evliliğin en temel nedeni aşk olmalı. Bu konuda hiçbir şüphem yok.
Ama evlilik aşktan öte bazı şeyler ister. Çünkü çok uzun solukludur. Bu yüzden başta duyulan heyecanlar zamanla yerini başka şeylere bırakır. Mesela alışkanlığa... Bunu olgunca kabul edenler için sorun yok.
Onlar, aşktan sevgiye yumuşak bir geçiş yaparak evliliklerini bu çerçevede daha uzun yıllar sürdürebilirler.
Ama ya kabul edemeyenler...
Eşlerden biri ya da her ikisi bu olgunluğa erişememişse, kendini eğitememişse ve evliliğin yanısıra başka hiçbir uğraşı yoksa o zaman aşktan sevgiye geçişi bir türlü kabullenemeyecektir.
Evlilik derinden sarsılacaktır. Aşk, bir boyutuyla aşık olan insanın temel ruhsal ve duygusal gereksinimlerini sevgilisinde doyurması demektir. Evlilik süresince, çoğu zaman farkında bile olunmadan, bu duygusal gereksinimler değişir. İşte eşlerden birinin bu değişimi anlamaması duyarsız ve tepkisiz kalması, bir boşluk duygusunun doğmasına yol açacaktır.
Ruhsal gereksinimleri artık karşılanmayan eş, kendisinin bir yerde eşinin ise başka bir yerde olduğunu düşünür. Bazı çiftler, bir gün şaşılacak bir biçimde aralarında konuşacak hiçbir şey kalmadığını fark ederler.
Diğer dostlarıyla konuşmaktan zevk aldıkları konuları eşlerine açmak, onlarla tartışmak gelmez içlerinden.
Bu, başlangıçtaki heyecanın sağlam bir arkadaşlıkla desteklenmemiş olduğunun göstergesidir.
Çocuğun evlilikler için kurtarıcı olma fikri bana göre yanlış. Çocuk, mutluluk verebileceği gibi evlilik içindeki sorunları artırabilir de... Çocuk doğana kadar serbest, kaygısız bir yaşam sürmüş olan çiftler, birdenbire ağır bir sorumluluğu yüklenince derin sıkıntı duyabilir, hatta ruhsal çöküntü içine girebilirler. Kendilerini hapsedilmiş, sınırlanmış hissedebilir, bu ağır sorumluluktan kurtulmak için evden uzaklaşmak isteyebilirler. Çocukla birlikte gelen bir başka sorun da özellikle kadında yaşanan cinsel isteksizliktir. Kadının kendini çocuğuna adaması, eşini ihmal etmesi, evde aradığı ilgiyi bulamayan erkeğin gözünü dışarı dikmesi anlamına gelir.
Bu da kaçınılmaz bir sonuç doğurur: Aldatmak...
Bencillik ve hoşgörüsüzlük de boşanmanın en büyük nedenlerindendir.
Eşlerden birinin diğerini ihmal ederek kendi başına ya da arkadaşlarıyla eğlenmesi, en çok şikayet konusu olan noktalardan biridir. Tabii cinsel uyum da önemli.
Çünkü bedensel uyumsuzluk en önemli boşanma sebeplerinden biri.
Cinsel uyumsuzluk, çoğu zaman bir başka anlaşmazlığın sonucudur. Kadın ya da erkek cinsel birleşmeyi reddederek eşinden öç alıyordur. Sonuçta aşkla başlayan evliliği akıl çerçevesine oturtmakta fayda var. Sevmediğiniz biriyle evlenemezsiniz. Ya da sırf aşıksınız diye sizinle yaşam tarzı hiç uymayan biriyle aynı evi paylaşamazsınız...
Mehmet Coşkundeniz