Falkland Savaşı

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Falkland Savaşı

Falkland Savaşı (İspanyolca: La guerra de las Malvinas; Malvinas Adaları Savaşı, İngilizce: Falklands Conflict/Crisis; Falklands Çatışması/Krizi), 2 Nisan 1982'de Arjantin'in Falkland ve Güney Georgia Adalarını işgal etmesi ile başlayan savaştır. Savaş altı hafta sürmüştür.

Savaşın öncesi
Falkland Adaları üzerindeki egemenlik sorunu 1964'de Birleşmiş Milletler'de Sömürge Sorunları Komisyonu'nun gündemine geldi. Arjantinlilere göre, Malvinas olarak bilinen adalar Arjantin'in bir parçasıydı. Adaların Güney Amerika'ya coğrafi yakınlığı vardı. Arjantin, İspanya'nın halefi olduğunu ileri sürüyordu. İngiltere, adalar üzerindeki hükümranlığı Arjantin'e devretmeli, yönetimi belirli bir anlaşmaya uygun olarak sürdürmeliydi. İngiltere ise adada yaşayan İngiliz asıllıların isteklerine aykırı olduğundan, böyle bir düzenlemeye gidemiyordu. İngiltere 1833'den beri adalar üzerinde "işgal ve yönetimi" sürdürdüğünü ve Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 1. maddesine göre Falklandlılar'a self-determinasyon ilkesinin uygulanması gerektiğini ileri sürüyordu. İngiltere'ye göre Falkland Adaları, Arjantin'in yönetim ve denetimine geçerse sömürge durumu sona ermeyecek, tam tersine başlayacaktı.

Savaş ve sonuçları
Yıllarca süren müzakereler bir sonuç vermeyince Arjantin Falkland ve Güney Georgia Adalarını işgal etti. İngiltere, Güney Amerika'ya hemen bir görev kuvveti gönderdi. İngiltere, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Ekonomik Topluluğu'nda (AB) büyük diplomatik destek gördü; Arjantin'e ekonomik zorlama tedbirleri uygulandı. 25-26 Nisan 1982 tarihlerinde İngiliz birlikleri Güney Georgia Adasını ele geçirince, Falkland Adalarındaki Arjantin birlikleri komutanı teslim oldu. Arjantin Devlet Başkanı Galtieri'nin ayrılmasından sonra İngiltere adalardan çekilmedi ve iki ülke arasındaki sorun kesin bir çözüme bağlanamadı. Savaşın sonucunda, 258 İngiliz ve 649 Arjantinli ölmüş, adalar İngiltere kontrolünde kalmaya devam etmiş, fakat Arjantin de adalar üzerindeki hak iddiasından vazgeçmemiştir.
 
Falkland Savaşı

Falkland Savaşı Arjantin’deki dikta rejiminin içte boğazına kadar battığı bir sırada Atlantik’teki Falkland Adaları'nı geri alabilmek üzere yaptığı çıkarma ile başladı. Saldırıyı beklemeyen İngilizlerin küçük birlikleri kısa bir direnmeden sonra teslim oldular. Arjantin cuntası böylece ulusal bir dava yaratarak halk arasında yok olan itibar ve desteğini yeniden kazanmayı amaçladı. Ama yanlış bir hedef seçtiği kısa sürede anlaşılınca tepetaklak gitmekten kurtulamadı.

Bu savaşın özelliği her iki tarafın da güç gönderme kapasitelerinin limitinde savaşıyor olmalarıydı. Falkland Arjantin'deki en yakın üsse 400 mil, Ingilizlerin kullanabildiği Asansiyon Adalan'na ise 3.750 mil uzaklıktaydı. Ne var ki Ingilizler denizaşırı güç şevkinde büyük bir tarihi geleneğe sahiplerdi. Ayrıca deneyimli subay ve astsubaylarıyla birlikte profesyonel bir orduları vardı. Arjantin ordusu ise cuntanın normal işleyişi bozması ve adeta bir iç güvenlik örgütüne dönüştürmesi nedeniyle çok yetersiz bir kurum haline gelmişti, özellikle komuta, kontrol ve iletişim alanındaki zayıflığı öne çıkmaktaydı.


Arjantinliler öncelikle bir zamanlama hatası yaptılar. Ingilizlere fırtına mevsimi gelmeden toparlanıp geri vurma fırsatı verdiler. Harekatı fırtına sezonunun hemen öncesinde yapsalar yerleşme, iyice tahkim ve stok yapma ve olayı uluslararası platformlarda savunma şansı yakalayabilirlerdi. Halbuki ingilizler bir süre sonra ada etrafında abluka alanı oluşturunca, adadaki birliklerle bağlantılan zayıfladı, sonra kesildi. Bundan sonra sadece uçaklarla füze saldırıları yapabildiler ve hava savunması çok kısa menzilli olan Ingiliz donanmasına oldukça yüksek kayıplar verdirebildiler. İngilizler 220 mil açıkta bir radar devriye hattı kurdular ama gemileri buna elverişli değildi. Buna karşın, Arjantinlilerin ellerindeki olanaklar da sınırlı olunca, İngiliz kayıpları kaldırabilecekleri oranı geçmedi.

Arjantinlilerin ikinci büyük hatası adayı pasif olarak savunup kuşatılmayı beklemek oldu. Böylece ellerinde büyük uçak gemisi olmayan ingilizler küçük gemi Hermes'ten sadece az sayıda dikine ha- valanabilen Harrier'ler ve helikopterler havalandırabildikleri halde Falkland semalarında üstünlüğü ele geçirebildiler. Halbuki, çatışmaların başında her iki taraf da hasmın hareket kabiliyetini sınırlamayı hedef alan hamleler yapmışlardı. İngilizler Arjantin helikopterlerini hedef almışlar, Arjantinliler de ikmal malzemelerini ve helikopterleri taşıyan Ingiliz nakliye gemisi Atlantic Conveyor'ı batırmışlardı. Böylece İngilizlerin elinde bütün işler için sadece on bir helikopter kalmıştı. İngilizler bu koşullarda inisiyatifi elde tutmak için karaya çıkan 3. Komando Tugayını kötü havada ve çok zor bir arazide yürüyüşe geçirdiler ve Arjantin mevzilerini tek tek ele geçirmeye başladılar.

Arjantinliler süreç içerisinde ne uçak gemilerini, ne de adadaki üsleri kullanamadılar. İngilizler kıyıya bir kez çıktıktan sonra da Arjantin mevzilerini kuşatıp etkisizleştirdiler. Halbuki çıkarmalara karşı, anında ve kıyıda hücum artık askerliğin temel prensiplerinden birisi haline gelmiştir. En azından yürüyüş halindeki birliklerle karşı saldırılarda bulunmaları gerekirdi. Fakat siperlere girip adeta teslim alınmayı beklediler. Bu, moral açıdan savaşı daha başından kaybettiklerini gösterir. İngilizler de makinalı tüfek yuvalarına karşı bile pahalı Milan roketleri atarak ve üstün topçularını sahile çıkararak direnme odaklarını sırasıyla yok ettiler.


Falkland Savaşı'nda her iki taraf da yüksek batı teknolojisini kullandılar. Ama Ingilizler bu teknolojiye daha çok hakim oldukları için dezavantajlarını tersine çevirebildiler. Zaferi inisiyatifi olan tarafın kazanabileceğini ve yalnız onun kazanabileceğini tekrar ispat ettiler.

FalklandSavaşfnın bir diğer ilginç özelliği de dikine havalanabilen Harrieruçaklarının büyük başarısıdır. Hız ve taşıma kapasitesi sınırlı olan bu uçaklar kendilerinden üç kat fazla sayıda hızlı jet ve bir miktar da havadan karaya hafif hücum uçağına sahip Arjantinlileri ağır bir yenilgiye uğrattılar. Havadan havaya yapılan çatışmalarda hiç uçak yitirmeden yirmiüç uçak düşürdüler. Bunu hasma farklı açılardan, genelde yukarıdan yaklaşarak Sidewinder füzelerini ateşlemek suretiyle gerçekleştirdiler. Bu küçük ve dayanıklı uçaklar kara hedeflerine karşı da çok başarılı oldular. İngiliz uçaklarının kara hedeflerine karşı getirilen en büyük eleştiri yeterli keşfe dayanmayan hedef seçimi nedeniyle kaynak israfıdır. Kısacası, yüksek eğitim sayesinde İngilizler 21-25 Mayıs tarihleri arasında 30 uçakla 300 sorti yaparken, Arjantinliler bunun iki veya üç katı uçakla ancak 180 sorti yapmışlardı.1 Eğitim üstünlüğünün ve liderliğin savaşta yarattığı farkla ilgili bir başka örnek de bu savaşta Arjantin askerlerinin psikolojik zayıflığıdır. İngilizler bu zaaftan yararlanabilmek için hücumlarına topçu ateşiyle başlıyor ve çoğu halde birkaç saatte karşı tarafın dağılıp çekildiğini görüyorlardı."' Öyle anlaşılıyor ki Arjantin askerleri bu savaşı daha başından, zihinlerinde kaybetmişlerdi. Onları siperlerde mevzilenerek İngilizleri beklemeye iten pasif savunma anlayışı, moral bozukluğunu artırarak çok kısa sürede çözülmelerine neden oluyordu. İnisiyatif ise eğitim, liderlik ve askerlik kültürünün özümsenmesiyle mümkün olan bir husustur.
 
Geri
Top