Fas (Arapça: المغرب El Mağrip), resmî olarak Fas Krallığı (Arapça: المملكة المغربية), Kuzey Afrika'da yaklaşık olarak 32 milyon nüfusa ve 447,000 km2 yüzölçüme sahip bir ülkedir. Başkenti Rabat ve en büyük şehri de Kazablanka'dır. Fas'ın, Atlantik Okyanusu'dan, Cebelitarık Boğazını çevreleyip Akdeniz'de son bulan uzun bir sahil şeridi vardır. Doğudan Cezayir, Kuzeyden İspanya (boğaz boyunca bir denizden bir sınır ve Ceuta ile Melilla adlarında iki küçük özerk şehir), güneyden de Moritanya ve Batı Sahra ile komşudur.
Fas, Afrika'da bulunduğu halde Afrika Birliği'ne üye olmayan tek ülkedir ve girmeyi düşündüğüne dair bir emâre de yoktur. Bununla birlikte; Arap Ligi'nin, Arap Mağrip Birliği'nin, Frankofon'un, İslam Konferansı Örgütü'nün, Akdeniz Diyaloğu grubunun ve G-77'nin üyesidir.
Etimoloji
Tam Arapça ismi El-Memleke El-Mağribiyye (Batı Krallığı)'dır. Genellikle El-Mağrip (Batı) ismi kullanılır. Tarihî referanslarda, ortaçağ Arap tarihçileri ve coğrafyacılar, Fas'ı El-Mağrip el Aqşá (En Uzak Batı) olarak anmışlardır. Aynı şekilde, Cezayir için El-Mağrib al Awsat (Orta Batı) ve Tunus için de El-Mağrip al Adna (Yakın Batı) denmiştir.
"Morocco" kelimesi, Latince'deki "Morroch" kelimesinden gelir. Morroch, Latince'de Murabıtlar ve Muhavvidler'in başkentleri olan Marakeş'e verilen isimdir . İranlılar "Marrakech" ve Türkler de, antik İdrisî ve Marinî başkent Fes'ten dolayı bu ülkeye Fas demişlerdir.
Marakeş ismi büyük ihtimâlle, Berberîce'de Tanrının Toprakları anlamına gelen Mur-Akush kelimesinden gelmektedir.
Tarihçe
Berberî Fas
Bugünkü Fas topraklarındaki ilk yerleşimler Cilalı Taş Devri'ne (M.Ö. 8000 yıllarından kalma, Capsian kültürüne ait kalıntılar) aittir. Kalıntılar, o devirde Fas'ta büyük bir kuraklık yaşandığını göstermektedir. Birçok teorisyen, Berberîlerin ataları olarak kabul ettikleri Amazigh adında bir halkın bu devirde var olduğuna inanır. Büyük ihtimalle, bu halkın Fas topraklarına gelişi ve bu topraklarda tarımın başlaması aynı tarihlerdir. Daha sonraları, klasik dönemde Fas, Moritanya olarak anılmaya başlanmıştır.
Volubilis'te bir Roma mozayiği.
Roma idâresi
Kuzey Afrika ve Fas, Akdeniz uygarlığına erken klasik dönemde Fenikeli tüccarlar ve koloniler sayesinde -oldukça yavaş ve geç- dahil olmuştur. Fenikelilerin gelişiyle, Akdeniz'in bu stratejik köşesi Roma'nın ilgi alanına girmiş ve kısa süre sonra da bu bölge Moritanya Tingitana adıyla Roma'ya dahil olmuştur. 5. yüzyılda bölge Vandallar ve Vizigotların eline geçti. Bunu, Bizans idaresi izledi. Ancak hiçbirisi, Fas'ın yüksek dağlarındaki Berberîleri hüküm altına alamadılar.
Ortaçağ'da Fas
7. yüzyılda, İslam Devleti gücünün doruğundayken, Fas'taki ilk fethi Şam Emevileri'nin hizmetindeki bir komutan olan Ukba ibn Nafi komutasındaki İslam ordusu yaptı. 670 yılındaki bu ilk fethin ardından Ukba ibn Nafi'nin halefleri Fas'ın fethini tamamladılar ve 683 yılında ülkeye "Maghreb al Aqsa" (En Uzak Batı) adını verdiler. Uygulanan asimilasyon yaklaşık olarak bir asır sürdü.
Fetihten önce, yedinci asır boyunca, Arap kültürünün etkisi altında kalmış olan Berberîlerin büyük çoğunluğu; Arapların kıyafet geleneklerini, kültürlerini ve İslam dinini benimsediler. Devletlerini bu kültüre göre şekillendirip, ilk örneklerini Nekor ve Barghawata devletleriyle verdiler. Ancak bu devletlerin kuruluşları beraberinde uzun iç savaşları da beraberinde getirdi. İdrisî hanedanının kurucusu olan İdris ibn Abdallah, ülkenin Bağdat'taki Abbasi halifeleriyle ve Endülüs Emevîleriyle olan bağını kopardı ve yollarını ayırdı. İdrisîler Fes şehrini alıp, bu şehri başkent haline geitirdiler ve Fas bir bilim kültür merkezi ve bölgesel bir güç haline geldi.
İdrisîler'in ardından Arap göçmenler Fas'taki politik güçlerini yitirdiler. Berberîler yönetimleri şekillendirmeye başladılar ve yeniden ülkenin hakim gücü haline geldiler. Fas, bu Berberî yönetimleri zamanında belki de tarihteki en parlak dönemini yaşadı. Arap İdrisîler 11. yüzyılda tehcir edildiler. Murabıtlar, Muvahhidler, daha sonra Marinîler ve son olarak Saadîler; Kuzeybatı Afrika'nın büyük bölümünü, müslüman İberya'yı ve Endülüs'ü içine alan büyük devletler kurdular.
1666–1912 Alaouite idâresi
Saadîler'in ardından Alaouite hânedanı yönetime geldi. Bu sıralarda Fas, İspanya ve Osmanlı'nın nüfuz mücadeleleri ile baskılarına mâruz kalıyordu. Alaouite hânedanı kısa süre için, kendisinden önce gelen hânedanlara nazaran daha küçük bir alanda, sessiz bir zenginlikte hüküm sürdüler ve pozisyonlarını korudular. 1684 yılında Tanca'yı ilhâk ettiler. Hânedanın başındaki İsmail ibn Şerif, yerel güçlere karşı birleşik bir krallığı savundu ve bunu da gerçekleştirdi.
Avrupalı Nüfûzu
15. yüzyılda, Atlantik kıyılarındaki başarılı Portekiz saldırı ve istilâları Fas'ı derinden etkilememişti. Napolyon Savaşları'nın ardından gittikçe İstanbul'dan bağımsız hareket etmeye başlayan Mısır ve Kuzey Afrika ile Bey'lerin hükmü altındaki korsanlar Avrupa için kolonicilik bakımından cazip hale geldiler. İlk olarak Fransa, 1830'lu yılların başlarında Fas ile ciddi şekilde ilgilenmeye başladı. Birleşik Krallık'ın Fas'taki Fransız nüfûzunu 1904 yılında tanıması Alman İmparatorluğu'nu kızdırdı. Haziran 1905 krizi Algeciras Konferansı'nda çözüldü. Buna göre, 1906 yılında Fransa'nın özel durumu tanındı ve Fas'ın geleceği Fransa ile İspanya'nın ortak kararlarına bırakıldı. İkinci Fas Krizi Berlin tarafından çıkarıldı ve Avrupa büyük güçlerinin arasını açtı. Krizin ardından imzalanan Fes Antlaşması'yla Fas tam oalrak bir Fransız sömürgesi haline geldi ve Kuzay ile Güney Sahra sınır bölgeleri İspanya'ya bırakıldı.
Coğrafya
Fas Afrikanın kuzeybatısında bir ülkedir. Atlantik okyanusu kıyıları Cebelitarık boğazı ile Akdeniz kıyılarını ayırır. Güneyinde tartışmalı Batı Sahara bölgesi ile güney ve güneydoğusunda Cezayir bulunmaktadır. Batısında atlantik kıyılarına yakın Kanarya adaları ve Madeira Adaları bulunmaktadır. Kuzeyinde Cebelitarık İspanya'yı Fas'tan ayırır.
Başkenti Rabattır. Büyük şehirleri Kazablanka, Agadir, Fez, Marakeş, Meknes, Tetouan, Tanca, Oujda, Ouarzazate ve Laayoune'dir (Batı Sahra).
Yükseltiler
Afrika'da bulunan sıra dağ dizisi olan Atlas Dağları kıtanın kuzeybatısında Fas'tan başlayarak, Cezayir ve Tunus ülkelerine uzanır. Dağlar Fas'ın üçte ikisini kaplar ve yüksek doruklara erişir. 4.000 metreyi geçen dorukları bulunur. Cebel Toubkal, ülkenin en yüksek noktası, 4.167 metredir. Fas'ta 4 ana dağ sırası bulunur; Atlas Dağları (Yüksek atlas, Sahra atlasları ve Orta atlaslar ) ve rif dağları.
Kuzeydeki ilk sıra Akdenize sınır oluşturur. Cebel Tihithin ile 2.456 metrelik doruğa ulaşır. Rif sıradağları bu bölgede sıralanır.
Orta Atlaslar , Fas'ın su kuleleri olup doğudaki çorak düzlüklerle batıdaki verimli arazileri birbirinden ayırır. Doğuya doğru 3.100 metreyi geçen doruklar (örneğin Cebel Bou Naceur) bulunmakta. Batıda yükseklikler azalarak platolara ve düzlüklere izin verir. Güneyde Yüksek Atlaslar ile sınırlanır.
Tarım
Argan ağaçları Fas'a özgü, endemik bitkilerdir. Besleyici, kozmetik ve çok sayıda tıbbi özellikleri için değerli olan Argan yağı bu ağacın meyvesinden sağlanır.
Fas'ta tarım için ülkenin işgücünün yaklaşık %40'ını kullanır. Ve böylece, tarım ülkenin en işkolu konumunda yer alır. Arpa, buğday ve diğer hububat ana ürünler arasında yer almaktadır. Atlantik kıyısında, geniş ovalarda zeytin, narenciye ve üzüm yetiştirilmektedir.
Sosyal yardım
Sosyal Güvenlik Ulusal Fon (La Caisse Nationale de Sécurité Sociale-CNSS), Nisan 1961 tarihinden itibaren, ücretliler için Fas sosyal güvenlik programını yönetmektedir. Bu kamu kurumu, şirketlerden prim toplamaktan ve ayrıca ekonominin temel sektörlerinde çalışan işçilerin (sanayi ve ticaret, tarım, balıkçılık ve esnaf) sosyal güvenlik şemsiyesi altındaki masraflarını karşılamkatan sorumludur. Sosyal güvenliğin şemsiyesi; hastalıklar, hamilelik, sakatlık ya da yaşlılık bir sonucu olarak ücret kaybına karşı, işçileri (ve ailelerini) korur. Yaklaşık 5.000 personeli ile, kurum, ülke genelinde 50 ofis ile yayılıdır
Nüfus
Arap ülkeleri içerisinde Fas Mısır, Sudan ve Cezayir'den sonra dördüncü kalabalık nüfusa sahip ülkedir[13]. Faslıların çoğunluğu müslüman ve maliki mezhebindendir[21]. Nüfusun büyük bir bölümü Berberilerden oluşur; Berberilere Ortaçağ’dan bu yana, bir çok kez arap göçmenler de katılmıştır; Berberice ağızları halkın üçte birince konuşulsa da (özellikle dağlık kesimlerde) araplaşma sürmektedir. Daha düne kadar özel bir öbek oluşturan Fas’taki Musevi nüfus, 1956’da başlayan göçler sonucu bütünüyle ortadan kalktı. Sömürge döneminde çok olan Avrupalıların sayısı günümüzde sayısı 50.000’i aşmamaktadır. (Avrupalılar daha çok Rabat ve Casablanca’da toplanırlar).
Çeşitli doğal çevrelerin çok eşitsiz yapılaşma sunması sonucunda nüfus, ülke içinde çok düzensiz olarak dağılım göstermektedir. Çorak ya da çöl bölgelerinin hemen hemen ıssız olmasına karşın Akdeniz kesimi ovaları ya da Atlas Okyanusu’na yakın kuzey kesimlerdeki ovalar oldukça yoğun nüfus barındırmaktadırlar. Rif ve Anti Atlaslar gibi bazı dağ kütlelerinin de nüfusu yoğundur. Kentleşmede çok eşitsizdir; Kuzey Fas’ın Atlas Okyanus’u kesiminde, özellikle Casablanca-Kenitra ve Fas-Rabat eksenlerinde kentleşme yoğundur. Bununla birlikte, kentleşme hızla ilerlemektedir: 1926’da nüfusun % 10’dan azı kentlerde yaşarken 1981’de bu oran yaklaşık % 40’ çıktı. Kazablanka, Rabat, Asfi, ya da Agadir gibi modern kıyı kentlerinin gelişmesi, Fes ve Marakeş gibi iç kesimlerdeki geleneksel eski kentlerde oranla çok daha belirgindir. Nüfus artışı hızlıdır: 20. yüzyılın başında Fas’ın nüfusu 5 milyondan azdı; 1954’te 10 milyona ulaşan nüfus 1985-1990 yıllarında 22 milyona ulaştı ve bu rakam günümüzde 33 milyonun üzerinde seyir etmektedir. Doğal nüfus artış oranı% 3 dolaylarındadır; aile planlaması siyaseti sayesinde doğumlar azalmaya başladıysa da, gene de doğum oranı çok yüksektir. Fas genç bir nüfusa sahiptir: 15 yaşından küçükler toplam nüfusun yarısına yakınını oluşturmaktadırlar. Ayrıca 2011 başlarında meydana gelen demokrasi ayaklanmalarından Fas da etkilenmiş, halkın idareye karşı rahatsızlıkları çeşitli yürüyüş ve gösterilere sebep olmuştur. 20 Şubat 2011'de Rabat'ta yapılan (katılımında facebook gibi internet sitelerinin de etkisinin olduğu) büyük miting'den sonra Kral Muhammed El-Hamis (VI Muhammed) halka yaptığı ilk ulusa seslenişle reform sözü vermiştir. Kral Muhammed, komisyonun başkanlığına Abdüllatif Menuni'nin getirildiğini, Menuni'nin haziran ayına kadar kendisine anayasa reformu önerilerini sunacağını kaydetmiştir. VI. Muhammed anayasada reform sözünü tutmuş, yapılan reformla yetkilerinin devrini referanduma sunmuştur. Halkın Krala karşı büyük saygısının olmasının nedeni babası 2.Hassan'dan sonra baskıcı rejime son vermesi ve (İslam peygamberi) Muhammed'in soyundan gelmesidir. (Kazablanka'daki Hassan II camiinde altından yapılan levhada seceresinde gösterilmektedir)
Sanat
Geleneksel Fas salonu
Mimari ve dekorasyon
Geçen yüzyılın altmışlarında popüler olan ve ortaklaşa yapılan sergilerle gelişen, manda döneminin sanatta etkisini bu dönemin Fas resimlerinde görülebilir.
Fas'ta dekorasyonda görülen çeşitlilik ve renklerdeki kontrast, ülkedeki ve çevresindeki medeniyetlerin çeşitliliğinin yansımasıdır. Geleneksel Fas modası pek çok kültür ve geleneğin çeşitliliğinin sonucu olarak Fas millî giyimini karakterize eder.
Mağribi mimarisi bu bölgede özelliklerini kazanırken diğer mimari akımlara göre data yavaş big gelişim göstermiştir. Seville, Granada, Marakeş ve Fez gibi şehirlerin yapıları bu mimari tipinden (doğal olarak ) etkilenirken dünyanın pek çok farklı bölgesinde de Mağribi miamrisinin etkilerini görmek mümkündür.