YoRuMSuZ
Biz işimize bakalım...
Geçen hafta yardım gemileri ile ilgili olarak Fetullah Gülen'in Amerika'da bir basın kuruluşuna verdiği röportaj Türkiye'de önemli ses getirmişti. Konu ile ilgili enteresan bir yazıya rastladım. Birbirine yakın grupların yavaş yavaş ayrışmaya başladığının bir göstergesi midir bilemiyorum Yorum sizin...
Acı Bir Yorum ve Tavsiyeler
31 Mayıs Pazartesi günü yaşananlar hiç şüphesiz Türkiye Kamuoyunu derinden sarsmıştır. İdeolojik olarak birbirine zıt ya da belli başlı ayrışmalara sahip her kesim, Gazze'ye insani yardım götüren gemilere yapılan saldırıya, vahşete ses çıkararak, isyan etmiş. Terörist İsrail komandolarını, devlet yöneticilerini tel'in etmiştir. Türkiye kamuoyu milli maçlar dışında bu kadar kenetlenebildiği tek hadise de bu saldırı sonucu oluşmuştur. Herkes böyle bir saldırı karşısında şaşkın iken, daha şaşırtıcı bir gelişme oldu. Türkiye'de önemli bir konuma sahip, önemli bir kanaat önderi olan Gülen Hocaefendi, Amerikan medya mensubu birini Pensilvanya'daki evine kabul ederek bazı demeçler verdi. Bu demeçlerin cemaatine gönüldaşlık edenler dâhil herkeste buz gibi bir etki oluşturduğunu tahmin etmek güç değil. Çünkü siyasi partiler, birbirine zıt fikirlere sahip sivil toplum teşkilatları dâhil herkes kenetlenmişken, referansı İslam olan bir cemaat liderinin İsrail'i otorite kabul ederek, İsrail'in sınırlarıyla alakası olmayan bir yoldan geçmeden önce İsrail'den izin alınmalıydı demesi ve duygusal kimliğe sahip biri olarak soğuk bürokratik ifadelere meyletmesi şaşırtıcı idi.
Gülen Hocaefendi bu söylemleriyle, kendi hareketiyle İHH İnsani Yardım Vakfı başta olmak üzere, bu organizasyona katkı sağlayan referansı İslami değerler olan tüm teşekkülleri kendilerinden ayırt etme derdiyle birilerine mesaj yolluyor kanaatindeyim. Ayrıca Türkî Cumhuriyetlerde açtığı okullara destek veren İsrailli dostlarıyla arayı sıcak tutmaya devam etmek maksadını taşıdığına inanıyorum. Cemaat mensuplarının klasik geçiştirmeci cevaplar vereceğinden şüphemiz yok. Ancak gönül bağı bulunanların çok ciddi bir şok geçirdiği de malum. Lakin ipin ucunu kaçırmamak maksadıyla, içimizdeki İsrail kalemşorlarının arzu ettiği bir İslami guruplar çatışmasına da düşmemek gerekir. Türkiye'de Gülen Hocaefendi üzerinden İHH İnsani Yardım Vakfı'na sempati duyanlara başka bir seste bizim gibi düşünüyor demek isteniyor. Bu oyuna da aldanmamak gerekir. Elbette ki, Türkiye'de ciddi bir otorite olan birinin bu söylemlerinin Türkiye Kamuoyunda iyi tartışılması gerekir. Lakin içimizdeki İsrail'den daha fazla İsrailli olanlara da fırsat vermemek gerekir. Bu bakımdan Mütedeyyin kesim kendi iç meselesi olarak bu konuyu tartışmalıdır.
Hocaefendi bu sözleriyle şaşkına çevirdi bizi dedik, peki neden? İsrailli çocuklar için sabaha kadar ağladım diyebilen duygusal bir kimliğin görüntüler hiç hoş değil diyerek soğukkanlı bir değerlendirme yapması nasıl yorumlanmalıdır? Hiç şüphesiz taziye mesajının yanında, bu vahşeti yapanları tel'in etmesi beklenirken böyle bir yorum gelmesi bizi şaşkına çevirmesi doğaldır. Samimiyetini ölçecek değiliz. Lakin eğer kendisi cemaatine İHH başta olmak üzere bu organizasyonu yapanlara meyletmeyin, onları alkışlamayın, şehitlerine üzülmeyin demek isteniyorsa, Türkiye'de çok etkili olan bu cemaate gönül verenlerin durumlarını tekrar gözden geçirmesi gerekiyor.
MOSSAD'A TAVSİYE
Yazar Hakan Albayrak'ın, Başbakanın dünürü Albayrak ailesine mensup biri sanarak sorgulama yapan bir istihbarat servisinin ne kadar aciz olduğunu anlatmaya gerek yok. Korkulu Mossad ajanları demek ki, sadece fabrikalarda güvenlik görevlisi olarak görev yapabilecek yeteneğe sahip. Tavsiyem odur ki, fişlemenizde boşunaymış, takip etmelerinizde. Bırakın bu işleri fabrikalarda kapı bekçiliği için iş başvurusunda bulunun.
ABD'YE TAVSİYE
Amerika kendi vatandaşı Rachel Corrie İsrail buldozerlerinin önüne yattığı ve öldürüldüğünde sesini çıkarmadı. Hukuken kendi vatandaşı olan 19 Yaşındaki Furkan'ın Gazze filosunda yapılan katliam sonucu öldürülmesine de ses çıkarmaz belki. Ama İsrail mi, Türkiye mi sorusuna cevap ararken, unutmaması gereken en önemli mesele Türkiye'yi kendi ekseni dışında tutarsa kendisinin en büyük düşmanı Türkiye Devleti olacaktır. Bu sebeple; İsrail'e yaptırım uygulanmasını kabul etmek ve bunu desteklemek zorundadır.
İSRAİLDEN DAHA ÇOK İSRAİLLİ OLANLARA TAVSİYE
Siyonizm'in fikir babalarından Thedor Herzl sizinle gurur duyuyordur! Şeytani bir ahmaklık içinde Şehit olanların hangi manayı ifade etmek için oraya gittiklerini değil de Türkiye'nin eksen kaymasını konuşuyorsunuz. Türkiye kamuoyundan nefret, Siyonist örgütlerden tebrik almak için Mossadçılık yapıyorsunuz. Bırakın bunları da, sizi kaç kuruşluk reytinge satın aldılar onu açıklayın. O kadar İsrail'i seviyorsanız, gidin Tel Aviv'de yaşayın.
GÜLEN CEMAATİNE TAVSİYE
İsrail'den izin alabiliyorsanız alın ve Filistin'de Türk okulları açın. Lakin Siyonist güdümlü bir okul olmasın bu. Açtığınız okulda Filistin'in haklı mücadelesine katkı sağlayacak öğrenciler yetişsin. Kendi krallığının devam etmesi için her türlü haltı yiyecek devlet yöneticileri değil.
Acı Bir Yorum ve Tavsiyeler
31 Mayıs Pazartesi günü yaşananlar hiç şüphesiz Türkiye Kamuoyunu derinden sarsmıştır. İdeolojik olarak birbirine zıt ya da belli başlı ayrışmalara sahip her kesim, Gazze'ye insani yardım götüren gemilere yapılan saldırıya, vahşete ses çıkararak, isyan etmiş. Terörist İsrail komandolarını, devlet yöneticilerini tel'in etmiştir. Türkiye kamuoyu milli maçlar dışında bu kadar kenetlenebildiği tek hadise de bu saldırı sonucu oluşmuştur. Herkes böyle bir saldırı karşısında şaşkın iken, daha şaşırtıcı bir gelişme oldu. Türkiye'de önemli bir konuma sahip, önemli bir kanaat önderi olan Gülen Hocaefendi, Amerikan medya mensubu birini Pensilvanya'daki evine kabul ederek bazı demeçler verdi. Bu demeçlerin cemaatine gönüldaşlık edenler dâhil herkeste buz gibi bir etki oluşturduğunu tahmin etmek güç değil. Çünkü siyasi partiler, birbirine zıt fikirlere sahip sivil toplum teşkilatları dâhil herkes kenetlenmişken, referansı İslam olan bir cemaat liderinin İsrail'i otorite kabul ederek, İsrail'in sınırlarıyla alakası olmayan bir yoldan geçmeden önce İsrail'den izin alınmalıydı demesi ve duygusal kimliğe sahip biri olarak soğuk bürokratik ifadelere meyletmesi şaşırtıcı idi.
Gülen Hocaefendi bu söylemleriyle, kendi hareketiyle İHH İnsani Yardım Vakfı başta olmak üzere, bu organizasyona katkı sağlayan referansı İslami değerler olan tüm teşekkülleri kendilerinden ayırt etme derdiyle birilerine mesaj yolluyor kanaatindeyim. Ayrıca Türkî Cumhuriyetlerde açtığı okullara destek veren İsrailli dostlarıyla arayı sıcak tutmaya devam etmek maksadını taşıdığına inanıyorum. Cemaat mensuplarının klasik geçiştirmeci cevaplar vereceğinden şüphemiz yok. Ancak gönül bağı bulunanların çok ciddi bir şok geçirdiği de malum. Lakin ipin ucunu kaçırmamak maksadıyla, içimizdeki İsrail kalemşorlarının arzu ettiği bir İslami guruplar çatışmasına da düşmemek gerekir. Türkiye'de Gülen Hocaefendi üzerinden İHH İnsani Yardım Vakfı'na sempati duyanlara başka bir seste bizim gibi düşünüyor demek isteniyor. Bu oyuna da aldanmamak gerekir. Elbette ki, Türkiye'de ciddi bir otorite olan birinin bu söylemlerinin Türkiye Kamuoyunda iyi tartışılması gerekir. Lakin içimizdeki İsrail'den daha fazla İsrailli olanlara da fırsat vermemek gerekir. Bu bakımdan Mütedeyyin kesim kendi iç meselesi olarak bu konuyu tartışmalıdır.
Hocaefendi bu sözleriyle şaşkına çevirdi bizi dedik, peki neden? İsrailli çocuklar için sabaha kadar ağladım diyebilen duygusal bir kimliğin görüntüler hiç hoş değil diyerek soğukkanlı bir değerlendirme yapması nasıl yorumlanmalıdır? Hiç şüphesiz taziye mesajının yanında, bu vahşeti yapanları tel'in etmesi beklenirken böyle bir yorum gelmesi bizi şaşkına çevirmesi doğaldır. Samimiyetini ölçecek değiliz. Lakin eğer kendisi cemaatine İHH başta olmak üzere bu organizasyonu yapanlara meyletmeyin, onları alkışlamayın, şehitlerine üzülmeyin demek isteniyorsa, Türkiye'de çok etkili olan bu cemaate gönül verenlerin durumlarını tekrar gözden geçirmesi gerekiyor.
MOSSAD'A TAVSİYE
Yazar Hakan Albayrak'ın, Başbakanın dünürü Albayrak ailesine mensup biri sanarak sorgulama yapan bir istihbarat servisinin ne kadar aciz olduğunu anlatmaya gerek yok. Korkulu Mossad ajanları demek ki, sadece fabrikalarda güvenlik görevlisi olarak görev yapabilecek yeteneğe sahip. Tavsiyem odur ki, fişlemenizde boşunaymış, takip etmelerinizde. Bırakın bu işleri fabrikalarda kapı bekçiliği için iş başvurusunda bulunun.
ABD'YE TAVSİYE
Amerika kendi vatandaşı Rachel Corrie İsrail buldozerlerinin önüne yattığı ve öldürüldüğünde sesini çıkarmadı. Hukuken kendi vatandaşı olan 19 Yaşındaki Furkan'ın Gazze filosunda yapılan katliam sonucu öldürülmesine de ses çıkarmaz belki. Ama İsrail mi, Türkiye mi sorusuna cevap ararken, unutmaması gereken en önemli mesele Türkiye'yi kendi ekseni dışında tutarsa kendisinin en büyük düşmanı Türkiye Devleti olacaktır. Bu sebeple; İsrail'e yaptırım uygulanmasını kabul etmek ve bunu desteklemek zorundadır.
İSRAİLDEN DAHA ÇOK İSRAİLLİ OLANLARA TAVSİYE
Siyonizm'in fikir babalarından Thedor Herzl sizinle gurur duyuyordur! Şeytani bir ahmaklık içinde Şehit olanların hangi manayı ifade etmek için oraya gittiklerini değil de Türkiye'nin eksen kaymasını konuşuyorsunuz. Türkiye kamuoyundan nefret, Siyonist örgütlerden tebrik almak için Mossadçılık yapıyorsunuz. Bırakın bunları da, sizi kaç kuruşluk reytinge satın aldılar onu açıklayın. O kadar İsrail'i seviyorsanız, gidin Tel Aviv'de yaşayın.
GÜLEN CEMAATİNE TAVSİYE
İsrail'den izin alabiliyorsanız alın ve Filistin'de Türk okulları açın. Lakin Siyonist güdümlü bir okul olmasın bu. Açtığınız okulda Filistin'in haklı mücadelesine katkı sağlayacak öğrenciler yetişsin. Kendi krallığının devam etmesi için her türlü haltı yiyecek devlet yöneticileri değil.