Flamenko Güney İspanya'nın Endülüs(Andalucia) bölgesine özgü ama bu bölgeyle sınırlı kalmamış bir müzik ve dans türüdür ve Güney İspanya'nın kendi folklorik müziğiyle çingenelerin yaratmış oldukları müziğin kaynaşmasıyla ortaya çıkmıştır. Flamenko coğrafik olarak evine çok bağlı da olsa ne tüm Endülüs folk müzik ve dansları Flamenko'dur ne de tüm Flamenko sanatçıları Endülüs'lüdür denilebilir.
Bu toprakların tarihine bir göz atarsak: Cadiz(Kadiz) Avrupa'nın en eski yerleşimi olarak bilinmektedir. M.Ö. 1100'de Fenike'liler "Cadir"dedikleri Kadiz şehrini kurdular. Burada günümüz İspanya'sında halen canlandırılan danslara benzer dans tavırları ilk kez Fenike'liler tarafından sergilendi. M.Ö. 550'de Eski Yunanlılar Güney İspanya'yı kontrolleri altına aldılar.
İspanya M.Ö. 201'den M.S. 206'ya kadar Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olmuştur. 711 senesinde ise Mağribiler(Faslılar) olarak bilinen AraplarSuriyeliler ve Berberiler Cebelitarık Boğazı'ndan İspanya'yı işgal ettiler. Yaklaşık yediyüz sene burada hakimiyet kurdular. Arap kültürü İspanya'yı çok büyük boyutlarda etkiledi. Müslümanlar buraya şiir şarkı ve müzikal enstrümanları da getirdiler. Ayrıca İspanyol müziğine duygusallık ve duyarlılık kazandırdılar. İspanyol müziği ve Flamenko'da önem kazanan çoğu şarkının Zambra Zorongo Zarabanda ve Fandango gibi Arapça isimleri vardır. Aslında "Zambras" terimi o zamanki müzisyenlere ya da bunların çaldıkları toplantılara verilen isimdir. Günümüzde halen Kanada'daki çingeneler festivallerine "Zambras" demektedirler...
1492'de İspanya tekrar Hıristiyan hakimiyetine girdi.
Günümüze ulaşan kayıtlara göre 1447 senesinde çingeneler İspanya'da görülmeye başladılar. Aynı dönem içinde kuzeyden nüfuz ederek Barselona'ya oradan da sonraki yüzyıllar içerisinde İspanya'ya yayıldılar. Sekizinci-dokuzuncu yüzyılda Hindistan'dan göç etmeye başlayan bu esmer tenli insanlar usta işçileriydi ve kendi müzik ve dans kültürlerine sahiptiler. Çingenelerin getirdikleri kültürle Endülüs kültürünün kaynaşmasıyla Flamenko biçimlenmeye başlamıştır. Flamenko sadece Güney İspanya'ya(Andalucia) aittir. Dünyanın öbür yerlerindeki çingenelerin kültürlerinde Flamenko'yu çağrıştıran ögeler yoktur. (İspanyol Flamenkosu'nu temel alarak kendi özgün müziklerini geliştiren Güney Fransa çingeneleri hariç).
XVIII. yüzyıla gelindiğinde şu iki unsurun Endülüs müziğini etkilediğini görüyoruz: 1700'lerden beri İspanyolların Afrika'yı yoğun bir şekilde keşfetmeye başlamaları ve Sevilla şehrinin İspanyol yarımadasının en büyük köle marketi haline gelmesi. (Bugün halen Andalucia'da yaşayan ve kökenleri o günlere dayanan zenci aileler vardır ve zenci müziğinin Endülüs müziği üzerinde mutlaka ki bir etkisi olmuştur). İkinci olarak da İspanyolların Amerika'nın keşfinde oynadıkları roldür. Güney Amerika'da oluşan Latin Amerika müziği XIX. yüzyılda geri gelen İspanyollarla Endülüs'e taşındı ve bu bölgenin müziğinde daha belirgin bir hal aldı. 1700'lerde gitar 6 telli oldu. 1800 senesinde ise kaynaklara göre çingenelerin yaptığı 24 çeşit dans vardı. Bunların çoğu bugün yokolmuştur ve Fandangos ve Sevillianas gibi çingene tarzı taşımayan danslar dışında hiçbiri bugünkü bilinen çingene dansında belirli bir şekilde yer almamaktadır. O dönemki gezginlerin söylediklerine göreyse dansçılar ayaklarını dans ederken kullanmaz sadece kalça vücudun üst kısmı ve kollarını hareket ettirirlermiş.
1840'lı yıllardan itibaren Flamenko'nun altın çağı başladı ve Flamenko dansının doğasını etkileyen değişiklikler yaşandı. Şarkıya ve dansa daha çok önem verilmeye başlandı. Bilinen ilk "Cafe Cante" yani Flamenko gece kulübü 1842 yılında Sevilla'da açıldı. "Cafe Cantante" olarak bilinen bu dönem için bugünkü Flamenko'nun başlangıcıdır demek hiç de yalan olmaz. 1910 senesi Flamenko'nun altın çağının ve Cafe Cantantane'lerin sonu olarak bilinir. 1921'den sonra yavaş yavaş klasik bale figürleri Flamenko dansına girmeye başladı. Yavaş yavaş kadınlar pantalon giyip ayaklarını kullanmaya başladılar. Böylece Flamenko yeni bir tarz kazanmış oldu.
1936'da başlayan iç savaş birçok sanatçının ülkeyi terketmesine neden oldu. Ancak bu durum Flamenko'nun dünyaya açılmasını da sağladı. Carmen Amaya ve ailesi Güney Amerika'ya giderek orada büyük başarı kazandılar. Carlos Montaya bir dans şirketi ile Amerika'ya gitti ve New York'ta kaldı. Vincente Escudero Paris'e oradan da Amerika'ya gitti. Roman Montaya Paris Londra İsviçre ve Buenos Aires (Arjantin)'de gitar resitalleri verdi.
1940'ların sonunda Flamenko'nun onlarca sene evvel başlayan tiyatro ve opera serüveni önemini yitirmeye başladı ve 1950'lerde de son buldu.
Flamenko 1960'lardan itibaren rönesansını yaşamaya başladı. İspanya'da eski şarkıların çoğunu gelecek nesillere aktarmak için kayıtlar yapıldı. Entellektüel "Aficionados"lar ise Flamenko'nun tarihini araştıran ve türlerini analiz eden kitaplar yazmaya başladılar. 1958'de Jeres de la Fontera'da kurulan "Catedra de Flamencologia" Flamenko'yu korumayı ve bu konuda çalışmalar yapmayı amaçladı.
Müzikal bağlamda zor bir flamenko gitaristi olan Victor Monje "Serranito" ürkütücü his veren yeni bir teknik ve çok karmaşık bir müzik yarattı. 1960'ların sonunda Paco de Lucia'nın ilk albümü çıktığında Flamenko gitarının devrimi gerçek anlamda başlamış oldu. O dönemde çıkarttığı "Rumba" albümüyle de İspanya'daki ulusal ilgiyi flamenkonun üzerine çekmeyi başardı. Paco de Lucia'nın da beraber çalıştığı "cante"lerin (şarkı) genç dehası Camaron de la Islaen az O'nun kadar önemliydi. Camaron 1970'lerin en etkili şarkıcısıydı; kendine has ızdırap ve acı ile haykıran güçlü Arap nameleriyle dolu bir tarzı vardı. Paco ve Camaron bir düzinenin üzerinde albüm çıkardılar ve Flamenko severler için dünyada "yıldız" olarak tabir edilen kişilerden daha fazlası oldular.
1970'lerde festival olgusu ortaya çıktı. Festivaller(fiesta) normalde gece 11 civarında başlar ve tan ağarana kadar sürerdi. Flamenko'daki samimiyet ve doğaçlama yerini ustalığa ve ticarete bıraktı. Sanatçı içini saran isteği dindirmek için değil sırası geldiği için dans etmeye başladı...
80'lerde ise sanatın her alanında teknik gelişmeler yaşandı. Bu da beraberinde ticari patlamayı getirdi. Son yirmi yıl içerisinde gitar teknikleri ve müzikal anlamda bilgiyi geliştirme oldukça iyi yollar aldı. Günümüzdeyse Flamenko esnek yapısıyla gelişmelere açıktır bir bakıma kontrol dışındadır.
Bu toprakların tarihine bir göz atarsak: Cadiz(Kadiz) Avrupa'nın en eski yerleşimi olarak bilinmektedir. M.Ö. 1100'de Fenike'liler "Cadir"dedikleri Kadiz şehrini kurdular. Burada günümüz İspanya'sında halen canlandırılan danslara benzer dans tavırları ilk kez Fenike'liler tarafından sergilendi. M.Ö. 550'de Eski Yunanlılar Güney İspanya'yı kontrolleri altına aldılar.
İspanya M.Ö. 201'den M.S. 206'ya kadar Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olmuştur. 711 senesinde ise Mağribiler(Faslılar) olarak bilinen AraplarSuriyeliler ve Berberiler Cebelitarık Boğazı'ndan İspanya'yı işgal ettiler. Yaklaşık yediyüz sene burada hakimiyet kurdular. Arap kültürü İspanya'yı çok büyük boyutlarda etkiledi. Müslümanlar buraya şiir şarkı ve müzikal enstrümanları da getirdiler. Ayrıca İspanyol müziğine duygusallık ve duyarlılık kazandırdılar. İspanyol müziği ve Flamenko'da önem kazanan çoğu şarkının Zambra Zorongo Zarabanda ve Fandango gibi Arapça isimleri vardır. Aslında "Zambras" terimi o zamanki müzisyenlere ya da bunların çaldıkları toplantılara verilen isimdir. Günümüzde halen Kanada'daki çingeneler festivallerine "Zambras" demektedirler...
1492'de İspanya tekrar Hıristiyan hakimiyetine girdi.
Günümüze ulaşan kayıtlara göre 1447 senesinde çingeneler İspanya'da görülmeye başladılar. Aynı dönem içinde kuzeyden nüfuz ederek Barselona'ya oradan da sonraki yüzyıllar içerisinde İspanya'ya yayıldılar. Sekizinci-dokuzuncu yüzyılda Hindistan'dan göç etmeye başlayan bu esmer tenli insanlar usta işçileriydi ve kendi müzik ve dans kültürlerine sahiptiler. Çingenelerin getirdikleri kültürle Endülüs kültürünün kaynaşmasıyla Flamenko biçimlenmeye başlamıştır. Flamenko sadece Güney İspanya'ya(Andalucia) aittir. Dünyanın öbür yerlerindeki çingenelerin kültürlerinde Flamenko'yu çağrıştıran ögeler yoktur. (İspanyol Flamenkosu'nu temel alarak kendi özgün müziklerini geliştiren Güney Fransa çingeneleri hariç).
XVIII. yüzyıla gelindiğinde şu iki unsurun Endülüs müziğini etkilediğini görüyoruz: 1700'lerden beri İspanyolların Afrika'yı yoğun bir şekilde keşfetmeye başlamaları ve Sevilla şehrinin İspanyol yarımadasının en büyük köle marketi haline gelmesi. (Bugün halen Andalucia'da yaşayan ve kökenleri o günlere dayanan zenci aileler vardır ve zenci müziğinin Endülüs müziği üzerinde mutlaka ki bir etkisi olmuştur). İkinci olarak da İspanyolların Amerika'nın keşfinde oynadıkları roldür. Güney Amerika'da oluşan Latin Amerika müziği XIX. yüzyılda geri gelen İspanyollarla Endülüs'e taşındı ve bu bölgenin müziğinde daha belirgin bir hal aldı. 1700'lerde gitar 6 telli oldu. 1800 senesinde ise kaynaklara göre çingenelerin yaptığı 24 çeşit dans vardı. Bunların çoğu bugün yokolmuştur ve Fandangos ve Sevillianas gibi çingene tarzı taşımayan danslar dışında hiçbiri bugünkü bilinen çingene dansında belirli bir şekilde yer almamaktadır. O dönemki gezginlerin söylediklerine göreyse dansçılar ayaklarını dans ederken kullanmaz sadece kalça vücudun üst kısmı ve kollarını hareket ettirirlermiş.
1840'lı yıllardan itibaren Flamenko'nun altın çağı başladı ve Flamenko dansının doğasını etkileyen değişiklikler yaşandı. Şarkıya ve dansa daha çok önem verilmeye başlandı. Bilinen ilk "Cafe Cante" yani Flamenko gece kulübü 1842 yılında Sevilla'da açıldı. "Cafe Cantante" olarak bilinen bu dönem için bugünkü Flamenko'nun başlangıcıdır demek hiç de yalan olmaz. 1910 senesi Flamenko'nun altın çağının ve Cafe Cantantane'lerin sonu olarak bilinir. 1921'den sonra yavaş yavaş klasik bale figürleri Flamenko dansına girmeye başladı. Yavaş yavaş kadınlar pantalon giyip ayaklarını kullanmaya başladılar. Böylece Flamenko yeni bir tarz kazanmış oldu.
1936'da başlayan iç savaş birçok sanatçının ülkeyi terketmesine neden oldu. Ancak bu durum Flamenko'nun dünyaya açılmasını da sağladı. Carmen Amaya ve ailesi Güney Amerika'ya giderek orada büyük başarı kazandılar. Carlos Montaya bir dans şirketi ile Amerika'ya gitti ve New York'ta kaldı. Vincente Escudero Paris'e oradan da Amerika'ya gitti. Roman Montaya Paris Londra İsviçre ve Buenos Aires (Arjantin)'de gitar resitalleri verdi.
1940'ların sonunda Flamenko'nun onlarca sene evvel başlayan tiyatro ve opera serüveni önemini yitirmeye başladı ve 1950'lerde de son buldu.
Flamenko 1960'lardan itibaren rönesansını yaşamaya başladı. İspanya'da eski şarkıların çoğunu gelecek nesillere aktarmak için kayıtlar yapıldı. Entellektüel "Aficionados"lar ise Flamenko'nun tarihini araştıran ve türlerini analiz eden kitaplar yazmaya başladılar. 1958'de Jeres de la Fontera'da kurulan "Catedra de Flamencologia" Flamenko'yu korumayı ve bu konuda çalışmalar yapmayı amaçladı.
Müzikal bağlamda zor bir flamenko gitaristi olan Victor Monje "Serranito" ürkütücü his veren yeni bir teknik ve çok karmaşık bir müzik yarattı. 1960'ların sonunda Paco de Lucia'nın ilk albümü çıktığında Flamenko gitarının devrimi gerçek anlamda başlamış oldu. O dönemde çıkarttığı "Rumba" albümüyle de İspanya'daki ulusal ilgiyi flamenkonun üzerine çekmeyi başardı. Paco de Lucia'nın da beraber çalıştığı "cante"lerin (şarkı) genç dehası Camaron de la Islaen az O'nun kadar önemliydi. Camaron 1970'lerin en etkili şarkıcısıydı; kendine has ızdırap ve acı ile haykıran güçlü Arap nameleriyle dolu bir tarzı vardı. Paco ve Camaron bir düzinenin üzerinde albüm çıkardılar ve Flamenko severler için dünyada "yıldız" olarak tabir edilen kişilerden daha fazlası oldular.
1970'lerde festival olgusu ortaya çıktı. Festivaller(fiesta) normalde gece 11 civarında başlar ve tan ağarana kadar sürerdi. Flamenko'daki samimiyet ve doğaçlama yerini ustalığa ve ticarete bıraktı. Sanatçı içini saran isteği dindirmek için değil sırası geldiği için dans etmeye başladı...
80'lerde ise sanatın her alanında teknik gelişmeler yaşandı. Bu da beraberinde ticari patlamayı getirdi. Son yirmi yıl içerisinde gitar teknikleri ve müzikal anlamda bilgiyi geliştirme oldukça iyi yollar aldı. Günümüzdeyse Flamenko esnek yapısıyla gelişmelere açıktır bir bakıma kontrol dışındadır.