3. GAZNELİ DEVLET TEŞKİLATI
Türklerdeki hâkimiyet telakkisi İslam halifesini veya onun adına hüküm süren hükümdarları "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi" olarak telakki eden İslami anlayışla bağdaşan Gazneli devlet anlayışı; İrani, İslami ve Türki hâkimiyet anlayışlarının bir sentezi şeklinde gerçekleşmiştir. Samaniler gibi köklü ve esaslı devlet teşkilatına sahip bir İslam devletine bir süre hizmet eden ve bir süre de ona tâbi olarak varlığını sürdüren Gazneli Devleti, Orta Çağ İslam devletlerininözelliklerini, devlet, hükümet ve hâkimiyet anlayışlarını aynen yansıtmaktadır. Teşkilat olarak da, Abbasi, Samani ve eski Türk (Eftalit, Göktürk ve Uygur) gelenekleri görülmüştür.
Daha önceki Türk-İslam devletlerinde olduğu gibi Gaznelilerde de hükümdar adına hutbe okutnak ve para bastırmak, hükümdarlık belirtilerindendir. Ülkede emir veya sultan, devletin tam hâkimidir. Gazneli Mahmut'tan önceki hükümdarlar, emir unvanını kullanırken, Gazneli Mahmut ve sonrasındaki hükümdarlar "sultan" unvanını kullanmışlardır. Devlet dairelerine dîvân denilmektedir. Bu dîvânların en önemlileri, Dîvân-ı Vezâret, Dîvân-ı Arz, Dîvân-ı Risâlet ve Dîvân-ı İşrâf idi. Dîvân-ı Vezâret, maliye ve genel yönetim işlerine bakardı ve başkanı vezirdi. Dîvân-ı Arz, bugünkü Savunma Bakanlığının karşılığı olup, başındakine Arız veya Sâhib-i Dîvân-ı Arz denilirdi. Yüksek askeri rütbeliler genellikle hâcîb diye anılırken, sivil görevli olan vezirler ve divan sahipleri hâce-i bozorg ve hâce olarak adlandırılmıştır. Gazneli idaresindeki sivil bir görevlinin alabileceği en yüksek unvanlardan biri de amîd olup, vezirler, divan sahipleri ve bürokrasideki birkaç kişi için kullanılmıştır. Vilayetlere, özellikle de Irak yakınlarına tayin edilen görevliler (kethüdalar/eyalet vezirleri) amîd-i Irak olarak vasıflandırılmışken, özel statü arzeden Harezm bölgesi valilerine harezmşah unvanı verilmiştir.
Gaznelilerde askeri teşkilatı: gulâmlar, vassal devlet askerleri, Türkmenler ve bölge kuvvetleri ve fillerden oluşurdu. Ancak, ordunun temel gücünü gulâmlar oluştururdu. Orduda en küçük rütbe hayltaş (ya da ser-i visak) olup 10 süvarinin kumandanıdır. 100 kişilik süvari kumandanı kâid, 500 süvarinin kumandanı serhenk, en az 1000 kişinin kumandanı sâlâr ya da sipehsâlâr ve ordu kumandanı da hâcib olarak verilir.
Gaznelilerde adalet mekanizması, şer'i ve örfi olmak üzere iki temal esasa oturtulmuştur. Şer'i kanunları (evlenme, boşanma, miras, v.s) kadılar yürütür, onlara neredeyse sultan dahi müdahale edemezdi. Her vilayetin ya da eyaletin merkezinde kâdiyyü'l-kudât diye adlandırılan bir baş kadı buludurdu. Kâdiyyü'l-kudât'ın zaman zaman yetkilerini taşıyan şahıslara da nâib denilirdi.
4.GAZNELİ KÜLTÜR VE SANATI
III. Mesut minaresi (12. yüzyıl) Gazneliler sayesinde bölgede kurulan siyasi birlik, kültürel açıdan bir İran devleti değil fakat, İranlaşmış bir Türk devleti olduğu görülür. Gazneliler dönemi, kültür ve sanat bakımından da daha sonraki İslam devletlerini etkilemiştir. Mimarlık alanındaki başarıların, yeniliklerin izleri Anadolu beyliklerinde bile görülmüştür.
Gazneliler döneminde Nişabur yakınlarında inşa edilmiş pek çok medrese mevcuttu. Gazneliler zamanında pek çok kütüphane tesis edilmiştir. Sultan Mahmud Gazne Camiinin civarına geniş bir medrese yaptırdı. Bu, hem medrese hem kütüphane idi. İlaveten Dâru'l-'Ulûm adlı bir medrese ile birlikte, kapının yanındaiçinde antika eşyalar, nadir ve eşi bulunmayan eserlerin toplandığı adeta bir müze de tesis etmişti.
İslam ve Hint sanatının karşılaşma yeri olan Gazne, mimarisi, resmi ve süslemesi bir yandan Büyük Selçuklu, öte yandan da Babürlü sanatını etkilemiştir. Gazneli Mahmut, kendi devrinde bir kültür merkezi hâline gelen Gazne'de; medreseler, kütüphaneler, hastaneler, bahçeler, saraylar, köpüler ve camiler yaptırmıştı. Gaznelilerden günümüze kalan en önemli sanat eseri, Afganistan'ın Büst kentindeki "Leşgeri Bazar Sarayı"dır. Son yıllarda, gene aynı çevrede cami kalıntıları da bulunmuştur. Mimarlık yanında süsleme sanatları da Gaznelilerde önem kazanmıştı. Buna yazı sanatına duyulan ilgiyi de eklemek gerekir: kûfi yazı en olgun biçimini Gazneli Sultan İbrahim (1059-1099) döneminde almıştır. Gazneli sanatı Selçuklu ve Hint sanatlarını etkilemiştir.
5. GAZNELİ DİL VE EDEBİYATI
Gaznelilerde resmî dil Farsça olmasına rağmen orduda Türkçe kullanılmaktaydı. Buna örnek olarak, Gaznelilere ait Fârisî metinlerde bir takım memuriyet isimlerinin başına geçen Farsça "buzurg" kelimesi, Türk unvanlarda geçen "ulug" tabirinin karşılığı olması verilebilir. Gazneliler Samanoğulları gibi Farsçaya ve İran kültürüne adapte olmuşlar ve farsça edebiyatı desteklemişlerdi. Gaznelilerin sarayında ünlü Farsi yazarları büyük edebiyat eserleri yazmışlar. Bunların arasında Şehname' nin yazarı Firdevsi ve İslam tarihi bilginlerinden Biruni de vardır. Gazneliler dönemi, Fars edebiyatının en parlak olduğu devirlerden biridir. Gazneli hükümdarları, Farsça şiir yazan şairleri korumakta ve fikri alanda Samanoğullarının bıraktıkları mirasa sahip çıkıyordu. İran destanını ihya ettiren Gazneli Mahmut, aynı zamanda Türk geleneklerine de önem vermiş ve ilk İslami Türk şiiri onun zamanında görülmüştür. Fars kültürünü ve Farsça'yı yeniden canlandıran ünlü şair Firdevsî, Fars edebiyatı tarihinde bütün devirlerin şaheser yapıtı olarak kabul edilen Şâhnâme'yi bu dönemde kaleme almıştır. Bu dönemde başkent Gazne, bir edebî merkez özelliği kazanmış ve çeşitli bölgelerden çok sayıda şair ve yazarın Gazneli sarayına yönelmesi sağlanmıştır.
Bu dönemde şairler, kendilerinden önceki şairlerin eserlerine yansıtmış oldukları milli duygulardan, geleneklere olan bağlılıklardan uzaklaşmaya başladılar. Dönem şairlerinin çok azının eserlerinde milli duygulardan, geleneklerden ve İran halkının adetlerinden bahseden şiirlere rastlanır. Sultan Mahmut'un İslam'ı Hindistan'da yayma çabaları da Gazneli edebiyatını etkilemiştir. Gazneliler, siyasî alanda oldukça güçlü bir saltanat sürmekle birlikte ilim ve edebiyat alanında da çok değerli ürünlerin ortaya konmasına vesile olmuşlardır. Yazılan mensur eserlerin çoğunluğunun Arapça olmasına karşın, bunlar içerisinde Farsça eserler de mevcuttur.
GAZNELİLERİN TARİHE ETKİLERİ
Gaznelilerin tarihte oynadıkları en önemli rol, İslam dinini Hindistan'ın içlerine kadar yayabilmeleridir. Bu yüzden bazı tarihçiler, bugünkü Hindistan-Pakistan ayrılığının temelinin Gazneliler tarafından atıldığını savunur.
Mehmet Fuat Köprülü'ye göre, tamamıyle askeri bir teşkilattan ibaret olup, milli bir esasa dayanmayan bu Türk saltanatının Türk ve İslam tarihindeki başlıca rolü, Kuzey Hint fütuhatına yol açarak İslamiyet'e Pencap'ta kuvvetli bir dayanak noktası vücuda getirmesi ve sonraki Türk ya da müslüman devletleri için sağlam bir zemin hazırlamış olmasıdır.