Günün birinde, tüyleri rengarenk, gagası kıvrık, geveze mi geveze bir papağan yaşarmış. Adı da "Cici" imiş. Cici, kafesinin içinde durmaktan, aynı şarkıları tekrar etmekten bıkmış, dünyayı gezme hayalleri kuruyormuş. Bir gün, cesaretini toplayıp kafesinin kapısını açmış ve özgürlüğe kanat çırpmış.
Cici, uçmuş uçmuş, sonunda büyük bir limana ulaşmış. Gemiler, yükler, insanlar... Her yer karmakarışıkmış. Meraklı papağan, hemen bir gemiye konmuş. Geminin güvertesinde duran bir sandığı gözüne kestirmiş. Sandığın etrafında dönmüş, durmuş, merakla bakmış. Tam o sırada, sandığın içinden bir ses duyulmuş. "Kim o orada?" diye.
Cici, şaşkınlıkla başını eğmiş. "Benim, Cici. Sen kimsin?" diye sormuş. Sandığın içinden bir maymun çıkmış. Adı da "Çıtçıt" imiş. Çıtçıt, uzun ve kıvırcık tüyleriyle çok komik görünüyormuş. Meğer o da bir kaçakmış! İkisi de dünyayı gezme hayali kurduklarından, hemen dost olmuşlar.
Çıtçıt'ın gemiyle ilgili bir planı varmış. Sandıkların arasına saklanıp, uzaktaki bir ülkeye gitmekmiş. Cici de heyecanla bu plana dahil olmuş. Sandıkların arasında gizlice yolculuk yapmaya başlamışlar. Yiyecekleri, bir yandan sandıklardan aşırdıkları muzlar ve fıstıklar; içecekleri ise gemideki su damlacıklarıymış.
Uzun bir yolculuktan sonra, gemi sonunda bir limana yanaşmış. İndirme zamanı gelmiş çatmış. Cici ve Çıtçıt, gizlice sandıkların arasından çıkıp, limanın karmaşasına karışmışlar. Ama heyecanları çok kısa sürmüş. Çünkü tam o sırada, gümrük memurları gelmiş.
Gümrük memurları, ellerindeki evraklarla sandıkları kontrol etmeye başlamışlar. Cici ve Çıtçıt, telaşla bir sandığın arkasına saklanmışlar. Kalpleri gümbür gümbür atıyormuş. Gümrük memurlarından biri, bir sandığı açmış. Sandığın içinden çeşit çeşit meyveler, oyuncaklar ve rengarenk giysiler çıkmış. Tam o sırada, Cici dayanamamış. Saklandığı yerden çıkıp, "O da ne? Çok güzeller!" diye bağırmış.
Gümrük memurları, şaşkınlıkla papağana bakmışlar. "Sen de nereden çıktın şimdi?" diye sormuşlar. Cici, telaşla "Ben, ben..." diye gevelemeye başlamış. Çıtçıt ise, saklandığı yerden çıkıp, "O benim arkadaşım! O da benimle birlikte geldi!" demiş.
Gümrük memurları, papağan ve maymunu yakalamışlar. "Siz ikiniz kaçak mısınız?" diye sormuşlar. Cici ve Çıtçıt, başlarını sallamışlar. Gümrük memurları gülmeye başlamışlar. "Böyle bir şey ilk defa görüyoruz!" demişler.
Gümrükte görevli yaşlı bir memur, Cici ve Çıtçıt'ın macerasını dinlemiş. Onlara kızmak yerine, çok gülmüş. "Siz ikiniz çok komiksiniz!" demiş. Sonra da onlara bir sürpriz yapmış. Bir uçak ayarlamış ve onları hayallerindeki ülkeye göndermiş.
Cici ve Çıtçıt, uçakta çok eğlenmişler. Birlikte şarkılar söylemişler, muzlarını yemişler. Sonunda hayallerindeki ülkeye ulaşmışlar. Orada bol bol macera yaşamışlar, yeni arkadaşlar edinmişler.
Cici ve Çıtçıt, her zaman o gümrük macerasını hatırlamışlar ve gülmüşler. Onların bu komik yolculukları, her zaman anlatılmaya değer bir masal olmuş. Gördünüz mü, bazen en beklenmedik olaylar bile, en güzel maceralara kapı açarmış. İşte böyle!
Cici, uçmuş uçmuş, sonunda büyük bir limana ulaşmış. Gemiler, yükler, insanlar... Her yer karmakarışıkmış. Meraklı papağan, hemen bir gemiye konmuş. Geminin güvertesinde duran bir sandığı gözüne kestirmiş. Sandığın etrafında dönmüş, durmuş, merakla bakmış. Tam o sırada, sandığın içinden bir ses duyulmuş. "Kim o orada?" diye.
Cici, şaşkınlıkla başını eğmiş. "Benim, Cici. Sen kimsin?" diye sormuş. Sandığın içinden bir maymun çıkmış. Adı da "Çıtçıt" imiş. Çıtçıt, uzun ve kıvırcık tüyleriyle çok komik görünüyormuş. Meğer o da bir kaçakmış! İkisi de dünyayı gezme hayali kurduklarından, hemen dost olmuşlar.
Çıtçıt'ın gemiyle ilgili bir planı varmış. Sandıkların arasına saklanıp, uzaktaki bir ülkeye gitmekmiş. Cici de heyecanla bu plana dahil olmuş. Sandıkların arasında gizlice yolculuk yapmaya başlamışlar. Yiyecekleri, bir yandan sandıklardan aşırdıkları muzlar ve fıstıklar; içecekleri ise gemideki su damlacıklarıymış.
Uzun bir yolculuktan sonra, gemi sonunda bir limana yanaşmış. İndirme zamanı gelmiş çatmış. Cici ve Çıtçıt, gizlice sandıkların arasından çıkıp, limanın karmaşasına karışmışlar. Ama heyecanları çok kısa sürmüş. Çünkü tam o sırada, gümrük memurları gelmiş.
Gümrük memurları, ellerindeki evraklarla sandıkları kontrol etmeye başlamışlar. Cici ve Çıtçıt, telaşla bir sandığın arkasına saklanmışlar. Kalpleri gümbür gümbür atıyormuş. Gümrük memurlarından biri, bir sandığı açmış. Sandığın içinden çeşit çeşit meyveler, oyuncaklar ve rengarenk giysiler çıkmış. Tam o sırada, Cici dayanamamış. Saklandığı yerden çıkıp, "O da ne? Çok güzeller!" diye bağırmış.
Gümrük memurları, şaşkınlıkla papağana bakmışlar. "Sen de nereden çıktın şimdi?" diye sormuşlar. Cici, telaşla "Ben, ben..." diye gevelemeye başlamış. Çıtçıt ise, saklandığı yerden çıkıp, "O benim arkadaşım! O da benimle birlikte geldi!" demiş.
Gümrük memurları, papağan ve maymunu yakalamışlar. "Siz ikiniz kaçak mısınız?" diye sormuşlar. Cici ve Çıtçıt, başlarını sallamışlar. Gümrük memurları gülmeye başlamışlar. "Böyle bir şey ilk defa görüyoruz!" demişler.
Gümrükte görevli yaşlı bir memur, Cici ve Çıtçıt'ın macerasını dinlemiş. Onlara kızmak yerine, çok gülmüş. "Siz ikiniz çok komiksiniz!" demiş. Sonra da onlara bir sürpriz yapmış. Bir uçak ayarlamış ve onları hayallerindeki ülkeye göndermiş.
Cici ve Çıtçıt, uçakta çok eğlenmişler. Birlikte şarkılar söylemişler, muzlarını yemişler. Sonunda hayallerindeki ülkeye ulaşmışlar. Orada bol bol macera yaşamışlar, yeni arkadaşlar edinmişler.
Cici ve Çıtçıt, her zaman o gümrük macerasını hatırlamışlar ve gülmüşler. Onların bu komik yolculukları, her zaman anlatılmaya değer bir masal olmuş. Gördünüz mü, bazen en beklenmedik olaylar bile, en güzel maceralara kapı açarmış. İşte böyle!