Foreign
Katılımcı
Bugüne dek hep tanrıların, yarı tanrıların, titanların, tanrıların gönderdiği bindirilmiş kıtaların ağzını burnunu kırdık. Mecazi olarak da değil, bugüne kadar çıkmış tüm God of War oyunlarında hep kafaya çalıştık. Ama yıllardır tüm aksiyon oyunları arasında, tek bir konsola özel olmasına rağmen büyükler ligine girmeyi başaran God Of War için tüm hayranların buluştuğu ortak bir nokta vardı: “Acaba GOW’un multiplayer’ı olsa nasıl olurdu?”
Hemen cevap vereyim; çok güzel oluyormuş.
İki gündür God of War: Ascension’un multiplayer’ının kapalı betasını oynuyoruz ve bir türlü doyamadık. Durmak bilmeyen aksiyon ve dünyanın dört bir yanından sizin gibi oyuncularla tabiri caizse ölümüne bir müsabakaya girmek fikri, God of War dünyasıyla birleşince tanrıların sunduğu nefis bir ziyaret olmuş.
Lafı çok uzatmadan ve sizleri daha fazla meraklandırmadan oyunun nasıl olduğunu anlatmaya başlayalım. Benim özellikle en sevdiğim oyun modu “Tanrıların Takım Beğenisi” oldu, o yüzden onunla başlayacağım -ki zaten betada henüz iki tane oyun modu var. Tanrıların Takım Beğenisi (ya da orijinal ismiyle Favour Of The Gods) aslında oyunun multiplayer özelliğinin imzası haline gelmiş olan ve videolarda da gördüğümüz Polyphemus’u zincirlerinden kurtarmaya çalıştığımız olan mod. Adından da anlaşılabileceği gibi takım olarak kapıştığınız mod Kayıp Ruhlar Çölü’nde geçiyor ve klasik Team Deathmatch moduna ek olarak, Battlefield serisinden de alışık olduğumuz bir noktayı tutma dinamiğini de içeriyor.
Dörder kişilik iki takımın birbirine kafa göz giriştiği modda asıl amaç, noktaları tutarak harita hakimiyetini ele geçirmek ve tek gözü kalmış Titan arkadaşımız Polyphemus’u zincirlerinden kurtarmak. Ama oyundaki aksiyon o kadar yoğun ki, bunu başarabilen bir takım henüz göremedim. Tanrıların Takım Beğenisi’nde özellikle haritanın hakimi olan takım belli bir puana ulaştığında gökten inen Olimpos’un Mızrağı ortalığı iyice karıştırıyor. İki takımın tüm üyeleri de bu mızrağı ele geçirmeye çalıştığı için çarşı pazar karışıyor, altı pas içinde yaşanan karambollerde kim hayatta kalırsa kendini şanslı sayıyor.
Aslında oyunun bu dövüş dinamiklerine alışmak için bir kaç maç yapmalısınız, zira neler olup bittiğini hemen anlamanız oldukça güç, olan biten karambolden başka bir şey değil çünkü alışma evresini bitirene kadar. Ascension’un multiplayer yeniliğinin dövüş dinamiklerini iyice hatmetmek içinse ikinci oyun modu olan Tanrıların Beğenisi’nde biraz vakit geçirmenizi tavsiye ederiz. Zira Herkül’ün Arenası’nda vuku bulan bu modda dört oyuncu olarak yuvarlak bir arenaya giriyorsunuz ve süre / puan limitine erişene dek kim kime dum duma oluyor. Bildiğimiz Deathmatch (ya da Free For All) modunun GOW: Ascension uyarlaması olan Tanrıların Beğenisi’nde geçireceğiniz ilk dakikalar, sinir bozmaya açıkçası birebir. En azından beta aşamasında öyle.
Zira şu an oyunun kapalı betası başlayalı bir kaç gün oldu ve oyunun son halinde olacak bir sürü özellik henüz yedirilmemiş, bunlardan biri de “match-making” sistemi. Şimdilik rakipleriniz tamamiyle rasgele geliyor, bu da demek oluyor ki, sizden daha yüksek seviyedeki bir oyuncu ile karşılaşabilirsiniz. Bu oyuncu doğal olarak daha güçlü ekipmana ve büyülere sahip olduğu için pek bir şansınız olmuyor. Ama bir kaç maç dayanırsanız hem oyuna alışıyorsunuz, hem de karakteriniz güçleniyor.
Evet, henüz duymadıysanız oyunun multiplayer kısmında karakterinizi geliştiriyorsunuz, yani öyle kuru kuru bir tanrı seçip dövüşmüyorsunuz. Hiç birimiz bir Kratos da değiliz zira, ama Kratos’un kaderiyle aynı kaderi paylaşıyoruz, herkes kel. Miğfer takarak bu kelliği kapatsak da George Costanza gibi bir kellik takıntınız varsa üzgünüm. Şaka bir yana, giydiğimiz zırhlarla karakterimizin dış görünüşünü bir nebze de olsa kişiselleştirebiliyor olsak da, henüz oyunda bir karakter yaratma ekranı yok.
Karakterinizin yaradılış süresinde tek bir kişiselleştirme seçeneğiniz var, o da hangi tanrıya bağlılık yemini edeceğiniz. Ares, Hades, Zeus ve Poseidon’dan birini seçmeniz gerekiyor ve karakterinizin dövüş özellikleri bu seçiminizin minvalinde değişiklik gösteriyor. Öte yandan giyebildiğiniz zırhlar da tanrıların karakter özelliklerinden aldığı için güçlerini, ekipmanların getirdiği ve götürdükleri de değişiyor. Beta’ya has bir özellik olup olmadığını bilmiyorum ama dilediğiniz zaman bağlı olduğunuz Tanrı’yı değiştirebiliyorsunuz (Beta’da sadece Ares ve Zeus açık). Her farklı tanrı için ise farklı seviyeleriniz var, seviyeler ise şu sebepten önemli: Yetenek ağacı.
Oyunda başarılar elde ettikçe, her maç sonunda maçtaki başarılarınıza göre deneyim puanı elde ediyorsunuz ve seviye atlıyorsunuz. Her yeni seviyede bir adet nişan kazanıyoruz ve bu nişanlarla oyun içinde kullanabileceğimiz büyüler (Magic), eşyalar (Item) ve yadigarlar (Relic) açabiliyoruz. Büyüler direkt kombolarımız arasında R2 kullanabildiğimiz güçler iken, eşyaları L2 ile kullanıyoruz. Büyüler ve eşyalar arasındaki fark ise; büyüler direkt olarak saldırı olan şeylerken, eşyalar güçlerimize bonus veriyor. Yadigar ise pasif olarak güçlendiren ve oyun içinde başarı elde ettikçe aktive olan bonuslar diyebiliriz.
Ayrıca zırhınız ve silahlarınız, siz kullandıkça gelişiyor ve seviye atlıyor, doğal olarak güçleniyor. Büyüler, eşyalar ve yadigarlar ise otomatik değil, yine kazandığımız nişanlar ile geliştiriliyor.
Ascension’un multiplayer betasında gördüğümüz kadarıyla bir kaç eksik var, bunlardan en önemlisi takım kurup maça o şekilde giremiyor olmak. Bir diğeri de maçlara girmenin uzun sürmesi. Elbette bunun sebebi henüz çok fazla oyuncunun aynı anda oyuna girmemesi ama maç arama süreleri genel olarak bundan bağımsızca uzun. Ascension’un diğer eksisi ise öğrenim eğrisinin bir konsol oyunu için yüksek olması. Bence bir iki maçı yapay zeka ile yaptırmalı, ya da matchmaking sistemini bir an önce getirmeliler, yeni oyuncular üzülmesin diye.
Genel olarak bakacak olursak Ascension gayet başarılı olmuş. Beta’da her gün yeni şeyler ekleniyor ve düzeltiliyor. Önümüzdeki günlerde gelen değişiklikleri Ascension Beta Günlükleri başlıklı yazılarımızda ilerleyen günlerde bulabilirsiniz.
Hemen cevap vereyim; çok güzel oluyormuş.
İki gündür God of War: Ascension’un multiplayer’ının kapalı betasını oynuyoruz ve bir türlü doyamadık. Durmak bilmeyen aksiyon ve dünyanın dört bir yanından sizin gibi oyuncularla tabiri caizse ölümüne bir müsabakaya girmek fikri, God of War dünyasıyla birleşince tanrıların sunduğu nefis bir ziyaret olmuş.
Lafı çok uzatmadan ve sizleri daha fazla meraklandırmadan oyunun nasıl olduğunu anlatmaya başlayalım. Benim özellikle en sevdiğim oyun modu “Tanrıların Takım Beğenisi” oldu, o yüzden onunla başlayacağım -ki zaten betada henüz iki tane oyun modu var. Tanrıların Takım Beğenisi (ya da orijinal ismiyle Favour Of The Gods) aslında oyunun multiplayer özelliğinin imzası haline gelmiş olan ve videolarda da gördüğümüz Polyphemus’u zincirlerinden kurtarmaya çalıştığımız olan mod. Adından da anlaşılabileceği gibi takım olarak kapıştığınız mod Kayıp Ruhlar Çölü’nde geçiyor ve klasik Team Deathmatch moduna ek olarak, Battlefield serisinden de alışık olduğumuz bir noktayı tutma dinamiğini de içeriyor.
Dörder kişilik iki takımın birbirine kafa göz giriştiği modda asıl amaç, noktaları tutarak harita hakimiyetini ele geçirmek ve tek gözü kalmış Titan arkadaşımız Polyphemus’u zincirlerinden kurtarmak. Ama oyundaki aksiyon o kadar yoğun ki, bunu başarabilen bir takım henüz göremedim. Tanrıların Takım Beğenisi’nde özellikle haritanın hakimi olan takım belli bir puana ulaştığında gökten inen Olimpos’un Mızrağı ortalığı iyice karıştırıyor. İki takımın tüm üyeleri de bu mızrağı ele geçirmeye çalıştığı için çarşı pazar karışıyor, altı pas içinde yaşanan karambollerde kim hayatta kalırsa kendini şanslı sayıyor.
Aslında oyunun bu dövüş dinamiklerine alışmak için bir kaç maç yapmalısınız, zira neler olup bittiğini hemen anlamanız oldukça güç, olan biten karambolden başka bir şey değil çünkü alışma evresini bitirene kadar. Ascension’un multiplayer yeniliğinin dövüş dinamiklerini iyice hatmetmek içinse ikinci oyun modu olan Tanrıların Beğenisi’nde biraz vakit geçirmenizi tavsiye ederiz. Zira Herkül’ün Arenası’nda vuku bulan bu modda dört oyuncu olarak yuvarlak bir arenaya giriyorsunuz ve süre / puan limitine erişene dek kim kime dum duma oluyor. Bildiğimiz Deathmatch (ya da Free For All) modunun GOW: Ascension uyarlaması olan Tanrıların Beğenisi’nde geçireceğiniz ilk dakikalar, sinir bozmaya açıkçası birebir. En azından beta aşamasında öyle.
Zira şu an oyunun kapalı betası başlayalı bir kaç gün oldu ve oyunun son halinde olacak bir sürü özellik henüz yedirilmemiş, bunlardan biri de “match-making” sistemi. Şimdilik rakipleriniz tamamiyle rasgele geliyor, bu da demek oluyor ki, sizden daha yüksek seviyedeki bir oyuncu ile karşılaşabilirsiniz. Bu oyuncu doğal olarak daha güçlü ekipmana ve büyülere sahip olduğu için pek bir şansınız olmuyor. Ama bir kaç maç dayanırsanız hem oyuna alışıyorsunuz, hem de karakteriniz güçleniyor.
Evet, henüz duymadıysanız oyunun multiplayer kısmında karakterinizi geliştiriyorsunuz, yani öyle kuru kuru bir tanrı seçip dövüşmüyorsunuz. Hiç birimiz bir Kratos da değiliz zira, ama Kratos’un kaderiyle aynı kaderi paylaşıyoruz, herkes kel. Miğfer takarak bu kelliği kapatsak da George Costanza gibi bir kellik takıntınız varsa üzgünüm. Şaka bir yana, giydiğimiz zırhlarla karakterimizin dış görünüşünü bir nebze de olsa kişiselleştirebiliyor olsak da, henüz oyunda bir karakter yaratma ekranı yok.
Karakterinizin yaradılış süresinde tek bir kişiselleştirme seçeneğiniz var, o da hangi tanrıya bağlılık yemini edeceğiniz. Ares, Hades, Zeus ve Poseidon’dan birini seçmeniz gerekiyor ve karakterinizin dövüş özellikleri bu seçiminizin minvalinde değişiklik gösteriyor. Öte yandan giyebildiğiniz zırhlar da tanrıların karakter özelliklerinden aldığı için güçlerini, ekipmanların getirdiği ve götürdükleri de değişiyor. Beta’ya has bir özellik olup olmadığını bilmiyorum ama dilediğiniz zaman bağlı olduğunuz Tanrı’yı değiştirebiliyorsunuz (Beta’da sadece Ares ve Zeus açık). Her farklı tanrı için ise farklı seviyeleriniz var, seviyeler ise şu sebepten önemli: Yetenek ağacı.
Oyunda başarılar elde ettikçe, her maç sonunda maçtaki başarılarınıza göre deneyim puanı elde ediyorsunuz ve seviye atlıyorsunuz. Her yeni seviyede bir adet nişan kazanıyoruz ve bu nişanlarla oyun içinde kullanabileceğimiz büyüler (Magic), eşyalar (Item) ve yadigarlar (Relic) açabiliyoruz. Büyüler direkt kombolarımız arasında R2 kullanabildiğimiz güçler iken, eşyaları L2 ile kullanıyoruz. Büyüler ve eşyalar arasındaki fark ise; büyüler direkt olarak saldırı olan şeylerken, eşyalar güçlerimize bonus veriyor. Yadigar ise pasif olarak güçlendiren ve oyun içinde başarı elde ettikçe aktive olan bonuslar diyebiliriz.
Ayrıca zırhınız ve silahlarınız, siz kullandıkça gelişiyor ve seviye atlıyor, doğal olarak güçleniyor. Büyüler, eşyalar ve yadigarlar ise otomatik değil, yine kazandığımız nişanlar ile geliştiriliyor.
Ascension’un multiplayer betasında gördüğümüz kadarıyla bir kaç eksik var, bunlardan en önemlisi takım kurup maça o şekilde giremiyor olmak. Bir diğeri de maçlara girmenin uzun sürmesi. Elbette bunun sebebi henüz çok fazla oyuncunun aynı anda oyuna girmemesi ama maç arama süreleri genel olarak bundan bağımsızca uzun. Ascension’un diğer eksisi ise öğrenim eğrisinin bir konsol oyunu için yüksek olması. Bence bir iki maçı yapay zeka ile yaptırmalı, ya da matchmaking sistemini bir an önce getirmeliler, yeni oyuncular üzülmesin diye.
Genel olarak bakacak olursak Ascension gayet başarılı olmuş. Beta’da her gün yeni şeyler ekleniyor ve düzeltiliyor. Önümüzdeki günlerde gelen değişiklikleri Ascension Beta Günlükleri başlıklı yazılarımızda ilerleyen günlerde bulabilirsiniz.