Göğsüm mü Ağrıyor Yoksa Kalbim mi Sıkışıyor?"
Bu cümle, bedenle ruhun nasıl iç içe geçtiğinin en dokunaklı ifadelerinden biri belki de. Çünkü insan bazen bir ağrının kaynağını anlamakta zorlanır: Yara bedende mi, yoksa kalpte mi? Göğüste hissedilen o sıkışma, bazen bir kas spazmı, bazen de içe atılmış bir ahdın çaresiz çırpınışıdır.
Tıpta "psikosomatik" denen bir kavram vardır: Acıyı beden üstlenir, asıl kaynak ruhtur. Stres, kaygı, bastırılmış duygular; omuzlara, mideye, göğse çöker. Kalp sıkışması sandığınız şey, belki de içinizde boğulan bir çığlıktır. Belki de içinizdeki o ağır yük, göğsünüzde taşlaşmıştır da nefes almak bile zor geliyordur.
- Yalnızlık: İnsan kalbi, sessizliğe dayanamaz. İçinde biriktirdiğin kelimeler boşlukta yankılanıyorsa, göğüs kafesi dar gelir.
- Çaresizlik: Çözülemeyen sorunlar, içerde birikir. Tıpkı bir yumruk gibi kalbi sıkar.
- Özlem: Kavrulmuş bir yürek, bedene ağrı olarak yansır. "Keşke"lerin ateşi, göğsü yakabilir.
- Ağrı sol kola, çeneye yayılıyorsa,
- Soğuk terleme ve nefes darlığı eşlik ediyorsa,
- Dinlenmekle geçmiyorsa, acil yardım iste.
- Konuş. Suskunluk, yaraları kangren yapar.
- Ağla. Gözyaşları, içerdeki zehri temizler.
- Yaz. Kalem, kalbin tercümanıdır bazen.
- Yürü. Bedeni hareket ettirmek, ruhu da havalandırır.