• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Göktürk Yazıtları ve Özellikleri-Göktürk Yazıtlarının Önemi

Suskun

V.I.P
V.I.P
Göktürk Yazıtları (Orhun Âbideleri) Göktürklerin ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma yazılı dikilitaşlardır. Göktürkler çağında Bengü taş edebiyatı diye adlandırdığımız bu edebiyatla, Türklerin ilk yazılı edebî metinleri ortaya konmuştur. Bengü taş; ebedî, sonsuz taş demektir. Özellikle kağanların ve devletin ileri gelenlerinin ölümünden sonra, onlar adına bir anıt yaptırmak, Göktürklerde bir gelenek hâlini almıştır. Diktirilen taşlar üzerine kağanlar istediklerini yazmış, bütün milletin ona göre davranmasını istemişlerdir. Bu sözlerin taşlar üzerinde ebedî olarak kalacağını ve Türk milletinin sonsuza kadar bunlardan ders alacağını düşündükleri için diktirdikleri taşlara "bengü taş" adını vermişlerdir. Göktürklerden sonra Uygurlar bu geleneği devam ettirmişlerdir.
Genel olarak Göktürk Yazıtları (Orhun Âbideleri) diye adlandırı*lan Tonyukuk, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, ilk dönemde taşlara yazılan edebiyatın, en uzun ve en güzel örnekleridir.
Bu yazıtlar bulundukları yerlere göre dört grupta toplanır: Mo*ğolistan, Yenisey, Talaş ve Kazakistan bengü taşları. Bunlar içinde Moğolistan'da bulunan Göktürklere ait Orhun Anıtları ve Uygurlara ait Yenisey Yazıtları önemlidir. Göktürkler çağına ait olan Orhun Anıtları içinde önemli olanlar şunlardır:
* Tonyukuk Anıtı

* Kül Tigin Anıtı

* Bilge Kağan Anıtı
Tonyukuk Anıtı 724-726 yılları arasında dikilmiştir. Bu anıtı diktiren ve üzerindeki yazıları yazdıran Bilge Tonyukuk'tur. Anıtta Türk milletinin Çin tutsaklığından kurtuluşu ve İlteriş Kağan zamanında Göktürklerin Oğuzlarla, Kırgızlarla ve Çinlilerle yaptığı savaşlar anlatılmakta; bütün bu olaylarda Bilge Tonyukuk'un rolü özellikle belirtilmektedir. Bilge Tonyukuk, başvezirlik ve başkumandanlık yapmış olan büyük bir siyasetçidir. Göktürk devletinin politikasına uzun zaman yön vermiş akıllı ve hikmet sahibi bir devlet adamıdır. Bilge Tonyukuk, aynı zamanda edebiyatımıza hatıra türünün ilk temsilcisi ve ilk Türk tarihçisidir. İki parça hâlindeki anıtında, içinde bulunduğu olayları sade ve sanatsız bir şekilde, halk diliyle anlatmıştır. Olayları sözü uzatmadan, ana çizgileriyle vermiş; yeri geldikçe milletin ders alması için öğütlerde bulunmuştur. Zaman zaman atasözlerine ve deyimlere başvurmuştur. Kültigin Anıtı'nda Göktürk tarihine ait olaylar, Bilge Kağan'ın ağzından aktarılmış, birlik ve bütünlük mesajı verilmiştir. Bilge Kağan Anıtı Bilge Kağan adına oğlu Tenri Kağan tarafından yaptırılmıştır. Anıtta Bilge Kağan'ın ağzından devletin nasıl büyüdüğü anlatılmış, Kültigin'in ölümünden sonraki olaylar ilave edilmiştir. Anıtın güneydoğu, güneybatı ve batı yüzlerinde de küçük metinler bulunmaktadır. Göktürk Yazıtlarının Önemi
Göktürk Yazıtlarını (Orhun , Âbideleri), Türkçenin yazılı en eski kaynağı sayabiliriz. Modern Türkçemizin tüm ' kuralları, günümüzün birçok sözcüğü, doğal ve olgun bir söyleyişle, sanki bugünün yapıtlarıymış gibi karşımızdadır. Bin üç yüz yıl ötelerden gelen bu ses, bizim öz sesimizdir. Bu yazıtlar, bu yönleriyle Türk tarihine ışık tutan önemli belgelerdir. Göktürk Yazıtları, bir hakanın, halkına hesap vermesi, halkın devlete, millete karşı görevlerinin hatırlatılması, düşmanın entrikalarına nasıl karşılık verileceğinden söz edilmesi ve Türklerin yüksek ahlak ve seciyesinin anlatılması açısından önemlidir. Bu anıtlar Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metindir. Türk tarihinin taşlar üzerine yazılmış ilk belgesidir.
Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün yazılı belgesidir. Türk hitabet sanatının erişilmez bir şaheseridir. Hükümdârâne eda ve ihtişamlı bir hitap tarzının yazılı örneğidir. Yalın ve keskin üslubun şaşırtıcı örnekleridir. Türk dilinin kaynağı, Türk yazı dilinin başlangıcının bilinmeyen dönemlere kadar gittiğinin delilidir. Eski Türkçeyi gerek Göktürk, gerekse Uygur Türklerinin bıraktığı eserlerden takip ettiğimiz için de bu yazıtlar, ayrı bir öneme sahiptir. Göktürk Yazıtlarının Bulunması ve Okunması Ünlü Türkolog Radloff'un başkanlığında bir Rus heyeti Göktürk Yazıtlarının bulunduğu bölgede incelemelerde bulunmuştur. Rus ve Fin heyetleri, anıtların fotoğraflarını çekerek kitap hâlinde yayımlamışlar; bu yayınlar sayesinde yazıtların okunma süreci hızlanmıştır. Sonunda Danimarkalı dil bilimci Thomsen 1893 yılında 38 harfli alfabeyi çözerek yazıtları okumuştur. Alfabe Orhun Âbidelerinin yazıl*dığı Göktürk alfabesi 38 harflidir. Bu alfabede 4 sesli, 9 birleşik, 25 de sessiz harf bulunmaktadır. Göktürk alfabesi, Türklerin ulusal alfabesidir. Bu alfabenin eski Türk damgalarından doğduğu ileri sürülmektedir. Göktürk yazısı sağdan sola, yukarıdan aşağıya doğru bitiştirilmeden yazılır. Sözcükleri ayırmak için genellikle iki nokta konur. Kül Tigin ve Bilge Kağan anıtlarında metinler, yukarıdan aşağıya doğru yazılmış ve satırlar sağdan sola doğru dizilmiştir. Göktürk alfabesi, Türkçenin tarih boyunca hiç değişmemiş bulunan büyük ünlü (sesli) uyumu dikkate alınarak düzenlenmiş bir alfabedir. Göktürk Yazıtlarının Dil Özellikleri Göktürk yazıtlarındaki düzyazı, o zamanki Türkçenin en yüksek anlatım özelliklerini taşır. Şiir yüklü bir düzyazıdır bu. Bugünkü düzyazıya örnek olacak bir cümle yapısı; duru, açık, yalın bir söyleyiş güzelliği; Türkçenin ancak Dede Korkut'ta bulduğumuz destansı söz kudreti vardır. Türk edebiyatının ilk düz yazı örneklerini oluşturan bu yazıtlar yabancı etkilerden uzaktır. Metinler, gerçekçi bir dil ve güçlü bir hitabet dili ile yazılmıştır. Göktürk Yazıtlarının Bulunduğu Bölge Orhun Yazıtları, Moğolistan'ın kuzeyinde, Baykal gölünün güneyinde, Orhun ırmağı vadisindeki Koşo Saydam gölü yakınlarındadır. Bu yazıtlardan Kül Tigin ve Bilge Kağan Anıtları, Koçho Tsaydam bölgesindeki Orhun Irmağı civarında; Bilge Ton-yukuk Anıtları ise, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı'nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto bölgesindedir. Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur.
 
Geri
Top