• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Gördesli Makbule

HEREDOT

Katılımcı
YARİNİN VE VATANIN AŞKIYLA ÖLÜME GİTTİ

Yüreği hem vatan, hem de yar aşkıyla dolu olan Gördesli Makbule’nin dokunaklı öyküsü de anlatılıyor. Yeni evlendiği Halil Efe’den ayrılmak istemeyen Gördesli Makbule’nin, henüz 19 yaşındayken akıncılara katıldığı, iyi at binen ve silah kullanan, kısa mantosu, çizmesi, kalpağı ve mavzeriyle tam bir çeteci olan bu genç kadının, Gördes’i yakan düşmana büyük bir kin duyduğu belirtiliyor.

Ancak, Makbule’nin diğer bazı kadın savaşçılar gibi kurtuluş gününü göremeden başından aldığı bir kurşunla şehit olduğu ifade edilen kitapta, büyük aşkla bağlandığı eşi Halil Efe’nin de 2 ay sonra düşmanla girdiği çatışmada şahadet mertebesine ulaştığı kaydediliyor.
 
3cb5cb71cc2fdb9cf28a70c6642c5dc4.jpg

Gördesli Makbule Hanım​

Kahraman Kadin ,Milli Mücadele Kahramani​

Doğum
1902 Manisa
Ölüm
24 Mart, 1922
Manisa

Milli Mücadele Kadın Kahramanı ve Kadın Şehidi (D. 1902, Gördes / Manisa – Ö. 24 Mart 1922, Kocayayla / Akhisar / Manisa). Gördesli Makbule Hanım, Gördes’in eski ailelerinden birinin kızıdır. Babası Ali Ustalar sülalesinden Abdullah Efendi’dir. Kalabalık olan ailenin küçük bir çiftliği ve tarım arazileri vardı. O dönemde yaşayan Gördesli her kadın gibi Makbule Efe da ata binmesini ve silah kullanmasını daha küçük yaşlarda öğrenmişti. On iki yaşlarındayken babasını yitirmiş olduğu için ağabeylerinin koruması altında büyümüştü. Eylül 1920 tarihinde Ustrumcalı Halil Efe ile evlenmiş, iki ay sonra da kocasıyla birlikte akıncı olarak dağlara çıkmıştı. Müfrezelerle birlikte Demirci, Gördes. Simav, Bigadiç ve Sındırgı dağlarında sürekli dolaşan ve çok cesur olan Makbule Efe, müfrezeleri en umutsuz olduğu zamanlarda onları cesaretlendirmiş, her yerde her çatışmada kahramanca savaşmıştı.​

Makbule Hanım, Yunan ordusunun 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’i işgal etmesi ve ardından da Batı Anadolu’yu işgal etmeye başlaması üzerine, 7 Kasım 1921 tarihinde, daha on dokuz yaşında ve daha bir yıllık evliyken eşi Halil Efe ile birlikte Kuvayı Milliye emrinde çete savaşlarına katıldı. Ordu, Demirci’ye çekilmek zorunda kalınca, Halil Efe’nin önerisini kabul eden birlik komutanı Ethem Bey’in onayıyla kocasının yönettiği gerilla grubuna katılarak Yunan kuvvetleriyle dövüştü. 1921 yılında kocası Usturumcalı Halil Efe ile iki kez birlikte pusuya düşürülmüş; fakat hiçbir zaman dayanma gücünü yitirmemiş, telaş göstermemişti.

Kocası Halil Efe ile Türk çetelerine katılan Gördesli Makbule Hanım, o yörede Yunan kuvvetleriyle yapılan tüm çatışmalara katıldı.. Yunanlılar Sakarya Savaşı’nı kaybederek Afyonkarahisar mevzilerine çekildiğinde, bir taraftan da Halil Efe’nin Gördes-Sındırgı-Akhisar bölgesinde faaliyet gösteren çetesinin saldırıları ile karşılaşıyorlardı.

İbrahim Ethem Bey Makbule Efe’yi şöyle anlatıyor: “Kendisi siyah pantolon ve ceket ve uzun bir manto giyer, ayağında daima çizme ve başında da siyah başlık ve daima örtülü olup, yalnız gözleri meydanda bulunurdu. Kısa bir Japon filintası taşır ve düşmandan itinam olunmuş güzel bir doru ata biner ve daima müfrezenin dümdarı (artçısı) olarak kalırdı.”

Makbule Hanım, çete elemanlarının çoğundan iyi ata biner, tehlike anında en önce silahı eline almış görülürdü. Dağ hayatının sıkıntı, zorluk ve tehlikelerine ve bütün ısrarlarına karşın asla kocasından ayrılmayan Makbule Hanım, bir baskınında geri çekilen silah arkadaşlarına cesaret vermek için 17 Mart 1922 tarihinde hızla öne atıldı. Akhisar-Sungurlu sınırı üzerinde bulunan Kocayayla’da elinde silah düşmanla en ön safta savaşırken başından vurularak şehit edildi. Şehit düştüğünde henüz 21 yaşındaydı.

İbrahim Ethem Bey, Makbule Hanım’ın defini sırasında şunları söylemişti: “22 yaşında olan genç Gördes kızımın gür ve kumral saçları başından ileri yere uzanmış, zalimi düşman kurşununun akıttığı beyni bu uzun saçlar üzerine bir nur gibi akmış, hayata doymak değil, hayatin zevkini henüz tatmaya başlamış ve görmüş, gözleri yarı açık, süzgün ve ağlar bir vaziyette…”
 
Geri
Top