[/I]
İçinden
çıkılmaz bir andı
Hali perişan eyleyen
sırrın ilgasında ki hicrandı
Farkı
fark ettiren,
idraki muhtaç meyanda
seyrettiren bir dramdı
Kul çaresiz,
sine dirliksiz,
kalp ritimsiz, izan
muğlak ve yitik bir vakitti
Henüz
şafal sökmeden
Fecrin vecdi ve insicamın
dinmeden hulusa gelgi
Usulca seslendim,
hiç ses vermedi, bir
daha denedim birden irkildi
Kimbilir
nerdeydi, hangi
düşün içinde umudun
hülyasında nefes nefese çaresizdi
O an aniden
şaşkınlık nüksetti
Hatırdır inşaal derken
endişe kalbimi terk etmedi
Ne kadar
zavallıydı, kalkmaya mecali
olmayan bir nefesin emanetçisiydi
Ezan sesiyle
dikkat kesildi ve
fakat kalkamayacak
kadar bizar ve elhak çeresizdi
Her
denemesinde
başı dönüyor
Gözleri kararıyor, içi dışına
çıkacak kadar çekingendi
O halden
kurtarmak için ne yaptımda
çare olmak adına kıfayetsizdi
Acile götürmek
aklıma geldi, sereserpe hali
ne kadar ürpereten bir vaziyetteydi
Ne yapmalıydım,
şaşkındım
Yarım asrı geçmiş bir
nefesin sahibi olarak nasıl acizdim
Muhtaç halini,
perişan vaziyetini,
sabır zerkeden melalini
farkkettikçe sessizdim
Yarabbi
sen bilirsin, sahibimizsin,
deva sende, ecel senin emrinde
ki sır perdesinde dedim
Çocuklar
o an aklıma geldi
Acaba çare adına
asıl bir vesile olacaklardı
Yoksa
ziyadesiyle şakınlığın
vadine mi kanacaktı,
hangi karar haktı
Bir müddet dinlendi,
istiğfar ederek fevkalade
silkindi, abdes almak için niyetlendi
İhtimam
göstererek yardım ettim
Sendeleniyordu, başının
şiddetli döndüğünü söylüyordu
Hayli zor
olmasına rağmen
abdest almasını sağladık,
namaz kılmak istiyordu
Ve fakat
ayakta duramıyor,
medet umarak muhtaç
bir halde bakınması ne hicrandı
Sukut edip,
tefekkür etmek acıydı
Hangi sancının davacısıydı,
çilenin şiarından bir sırmıydı
Sual etmek
dahi bitap eden efkardı,
akşamdan geceye çıkartan vakit farktı
Ecel
ne hayşetli sidardı,
her nefesin ihmal ettiği ramdı,
hicran zerkeden bir dramdı
Mustafa CİLASUN
çıkılmaz bir andı
Hali perişan eyleyen
sırrın ilgasında ki hicrandı
Farkı
fark ettiren,
idraki muhtaç meyanda
seyrettiren bir dramdı
Kul çaresiz,
sine dirliksiz,
kalp ritimsiz, izan
muğlak ve yitik bir vakitti
Henüz
şafal sökmeden
Fecrin vecdi ve insicamın
dinmeden hulusa gelgi
Usulca seslendim,
hiç ses vermedi, bir
daha denedim birden irkildi
Kimbilir
nerdeydi, hangi
düşün içinde umudun
hülyasında nefes nefese çaresizdi
O an aniden
şaşkınlık nüksetti
Hatırdır inşaal derken
endişe kalbimi terk etmedi
Ne kadar
zavallıydı, kalkmaya mecali
olmayan bir nefesin emanetçisiydi
Ezan sesiyle
dikkat kesildi ve
fakat kalkamayacak
kadar bizar ve elhak çeresizdi
Her
denemesinde
başı dönüyor
Gözleri kararıyor, içi dışına
çıkacak kadar çekingendi
O halden
kurtarmak için ne yaptımda
çare olmak adına kıfayetsizdi
Acile götürmek
aklıma geldi, sereserpe hali
ne kadar ürpereten bir vaziyetteydi
Ne yapmalıydım,
şaşkındım
Yarım asrı geçmiş bir
nefesin sahibi olarak nasıl acizdim
Muhtaç halini,
perişan vaziyetini,
sabır zerkeden melalini
farkkettikçe sessizdim
Yarabbi
sen bilirsin, sahibimizsin,
deva sende, ecel senin emrinde
ki sır perdesinde dedim
Çocuklar
o an aklıma geldi
Acaba çare adına
asıl bir vesile olacaklardı
Yoksa
ziyadesiyle şakınlığın
vadine mi kanacaktı,
hangi karar haktı
Bir müddet dinlendi,
istiğfar ederek fevkalade
silkindi, abdes almak için niyetlendi
İhtimam
göstererek yardım ettim
Sendeleniyordu, başının
şiddetli döndüğünü söylüyordu
Hayli zor
olmasına rağmen
abdest almasını sağladık,
namaz kılmak istiyordu
Ve fakat
ayakta duramıyor,
medet umarak muhtaç
bir halde bakınması ne hicrandı
Sukut edip,
tefekkür etmek acıydı
Hangi sancının davacısıydı,
çilenin şiarından bir sırmıydı
Sual etmek
dahi bitap eden efkardı,
akşamdan geceye çıkartan vakit farktı
Ecel
ne hayşetli sidardı,
her nefesin ihmal ettiği ramdı,
hicran zerkeden bir dramdı
Mustafa CİLASUN