Günlük Tutmak Nedir?
Öğretmeye bağlı gerçekçi anlatım türlerinden biri olan günlükler bir kişinin önemli ve kayda değer bulduğu olayları gözlem izlenim duygu düşünce ve hayallerini günü gününe tarih belirterek anlattığı yazdığı yazı türüdür. Latincedeki “dies” (gün) sözcüğünden “diarium” (günlük) sözünden gelir
Edebiyat ve sanat dünyasından tanınmış kişilerin kaleminden günü gününe yazılan günlükler tüm gerçekliğiyle yaşamı yansıtan birer ayna olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Günlükler yazarlarının iç dünyasını kurgusuz bir biçimde sergileyerek günlüğün sahibine ilişkin ayrıntılı bilgilere birinci elden ulaşmamızı sağladıkları gibi yazıldıkları dönemin önemli olaylarına ilişkin tarihsel belgeler olarak da önem kazanırlar.
Örneğin 1409 – 1431 yılları arasında Fransız bir papanın tutuğu “Parisli Bir Burjuvanın Günlüğü” VI. ve VII. Charles dönemlerini araştıran tarihçiler için önemli bir kaynaktır. İngiliz günlük yazarı John Evelyn’in “Diary” (Günlük) adlı günlüğü 17. yüzyıl İngilteresi'nin toplumsal ve kültürel yapısına ışık tutar.
Özellikleri
Yaşan olayların izlenimlerin günün gününe yazılması ile oluşurlar.
Birinci kişi ağzından yazılmış kısa ve özlü yazılardır.
İnandırıcı içten ve samimidirler.
Konuşma diline yakın bir dil kullanılır.
Yazarın kişiliğini görüşlerini ve ruhsal yapısını yansıtırlar.
Gerçekler yaşanılanlar değiştirilmeden çarpıtılmadn yazılır.
Tarih biyografi anı vb. için birer belge değeri taşırlar.
Günlük Çeşitleri
1 – İçe Dönük Günlükler (Özel Ruhbilimsel Günlük)
Yazarın bir bakıma kendi kendi ile konuşmasıdır içinde bulunduğu doğal ve toplumsal çevreden yazgısından yakınır. Bu metinlerde yazarın yaşadığı duygusal coşkunluğu bulabileceğimiz gibi çeşitli kavramlar hakkındaki düşüncelerin yazarın bilincindeki açılımlarını da bulabiliriz. Stendhal’ın günlüğü Rus yazar Alexander Sergeyeviç Puşkin’in “Gizli Günce”si bu metinlere örnek gösterilebilecek niteliktedir. Fransız yazarı Andre Gide ve bizde Nudullah Ataç bu türün başta gelen ustalarındandır.
2 – Dışa Dönük Günlükler
Bu tip günlüklerde yazarlar alaycı bir tavırla dönemin olaylarını siyaset sanat ve edebiyat adamlarını ya da gündelik sıkıntılarını öykü tekniği kullanılarak anlatmaktadırlar. Bu tür günlüklerde yazar kendi zaman dilimi içindeki tutum ve davranışlardan düşünsel akımlardan ve haber kaynaklarından bahseder.
Yaşadığı hayat kesitlerini çeşitli konulardaki izlenimlerini öykü tekniği ve zengin betimlemeler aracılığıyla günlüğüne yansıtan ünlü öykücümüz Tomris Uyar’ın günlükleri de dışa dönük niteliğe sahiptir.
Bu türler dışında bir de sanat esarlerinin oluşumu ve gelişimi ile ilgili günlükler vardır. Yazar eserinin gelişme evrelerini günü gününe anlatırken çektiği sıkıntıları kaygıları ve çalışma yöntemini de bize göstermiş olur. A. Gide’nin “Kalpazanlar” Thomas Man’ın “Doktor Faustas” bu tür günlüklerin başarılı örnekleridir.
Tarihsel Gelişimi
Günlük isimli yazın türünün tarihsel gelişimini ve geçirdiği evreleri incelemek istediğimizde bu yazın türü için iki ayrı dönem olduğunu fark ederiz. Bu dönemlerden ilki günlüklerin edebi bir nitelik kazanmasından önceki dönemdir. Tarihte ilk defa Romalılar günlük kullanmıştır. Edebi içerikten yoksun bir takım kamu kuruluşlarında yapılan işlemlerin unutulmaması amacıyla tutulan ve “commentarii” adıyla anılan bu ilk günlükler duygusallıktan uzak notların kabaca birleşiminden oluşmaktadır. Tarihte bu çeşit günlüklerin savaşlar ve askeri hareketleri not etmek amacıyla kullanıldığı da görülmüştür. Edebiyat değeri taşımayan bu günlükler şüphesiz tarihçiler için önemli kanıtlardır.
Osmanlı Teşrifatçılarından Ahmet Ağa Kara Mustafa Paşa’nın İkinci Viyana kuşatmasını günü gününe kaydettiği “Vakay-ı Beç” adlı eseri (aslı Viyana Milli kütüphanesinde olup “Viyana Önlerinde Kara Mustafa Paşa” ve “Viyana Kuşatması Günlüğü” olarak Türkçeye çevrilmiştir) Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran ve Mısır seferini anlatan “Haydar Çelebi Ruznamesi” bu dönem ve olaylara ışık tutmuştur .
Günlükler edebi değer kazanmaya ancak Rönesans sonlarına doğru başlamıştır. 1768 – 1840 yılları arasında İngiltere Kraliçesinin nedimesi ve roman yazarı olan Fanny Burney saray dedikodularına ve pek çok olaya kendi duygusal izlenimlerini ekleyerek yazdığı günlükle İngiliz edebiyatında önemli bir yere sahip olmuştur.
19. yüzyılın ortalarına doğru romantizm akımının en yoğun dönemini yaşamasıyla birlikte günlükler edebi değeri ve içeriği bakımından çoğalmaya yaygınlaşmaya ve yazarlarının iç dünyasını yoğun duygularla yansıtmaya başlamıştır.
Türk edebiyat tarihi düşünüldüğünde Divan edebiyatı döneminde tutulan “Ruzname” isimli savaş notları ile Evliya Çelibi’nin “Seyahatname”si tam bir günlük niteliği taşımasa da içerdikleri bazı bölümlerle bu yazın türüne yakınsamakta ve tarihimizdeki ilk günlük örneklerini oluşturmaktadır. Asıl olarak günlüklerin batı edebiyatındaki biçim ve içeriğiyle Türk edebiyatında yer alması Tanzimat dönemine denk gelmiştir. Direktör Ali Bey’in “Seyahat Jurnali”(1897) adlı gezi kitabı batıdaki anlamıyla Türk edebiyatında görülen ilk günlüktür. Bunu şair Nigâr Hanım ın “ Hayatımın Hikayesi” adlı eseri izler.
“Günlükler” 1950 yılında Nurullah Ataç’ın bir gazetede günlük yazıları yazmasından ve yoğun ilgi çekmesinden sonra önem kazanmaya başlamıştır.Nurullah Ataç bu yazılarına başlık olarak “Günlük” yerine “Günce” deyişini kullanarak bu deyişi yazın hayatımıza kazandırmıştır. Nurullah Ataç’ın günceleri içe ve dışa dönük içeriğin uyumlu bir sentezi olarak edebiyat dünyasına bu türdeki en bilinen eser olarak geçmiştir.
Türk edebiyatındaki en seçkin günlüklerin başında Oğuz Atay’ın günlüğü ile Cemal Süreya’nın “Günler” adlı eseri gelmektedir.
Bunlar dışında edebiyatımızda kitap olarak basılan en önemli günlükler ve yazarları şunlardır:
Nurullah Ataç: Günce Uçuş Günlüğü Gazi Günlüğü Avusturya Günlüğü
Salah Birsel: Günlük Kuşları Örtünmek Nezleli Karga Bay sessizlik Aynalar Günlüğü
Oktay Akbal: Yeryüzü Korkusu Geçmişin Kuşları Anılarda Görmek
Refik Ahmet Altınay: Kafkas Yollarında
Falh Rıfkı Atay: Yolculuk Defteri
Tomris Uyar: Gündökümü Sesler Yüzler Sokaklar Günlerin Tortusu
Öğretmeye bağlı gerçekçi anlatım türlerinden biri olan günlükler bir kişinin önemli ve kayda değer bulduğu olayları gözlem izlenim duygu düşünce ve hayallerini günü gününe tarih belirterek anlattığı yazdığı yazı türüdür. Latincedeki “dies” (gün) sözcüğünden “diarium” (günlük) sözünden gelir
Edebiyat ve sanat dünyasından tanınmış kişilerin kaleminden günü gününe yazılan günlükler tüm gerçekliğiyle yaşamı yansıtan birer ayna olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Günlükler yazarlarının iç dünyasını kurgusuz bir biçimde sergileyerek günlüğün sahibine ilişkin ayrıntılı bilgilere birinci elden ulaşmamızı sağladıkları gibi yazıldıkları dönemin önemli olaylarına ilişkin tarihsel belgeler olarak da önem kazanırlar.
Örneğin 1409 – 1431 yılları arasında Fransız bir papanın tutuğu “Parisli Bir Burjuvanın Günlüğü” VI. ve VII. Charles dönemlerini araştıran tarihçiler için önemli bir kaynaktır. İngiliz günlük yazarı John Evelyn’in “Diary” (Günlük) adlı günlüğü 17. yüzyıl İngilteresi'nin toplumsal ve kültürel yapısına ışık tutar.
Özellikleri
Yaşan olayların izlenimlerin günün gününe yazılması ile oluşurlar.
Birinci kişi ağzından yazılmış kısa ve özlü yazılardır.
İnandırıcı içten ve samimidirler.
Konuşma diline yakın bir dil kullanılır.
Yazarın kişiliğini görüşlerini ve ruhsal yapısını yansıtırlar.
Gerçekler yaşanılanlar değiştirilmeden çarpıtılmadn yazılır.
Tarih biyografi anı vb. için birer belge değeri taşırlar.
Günlük Çeşitleri
1 – İçe Dönük Günlükler (Özel Ruhbilimsel Günlük)
Yazarın bir bakıma kendi kendi ile konuşmasıdır içinde bulunduğu doğal ve toplumsal çevreden yazgısından yakınır. Bu metinlerde yazarın yaşadığı duygusal coşkunluğu bulabileceğimiz gibi çeşitli kavramlar hakkındaki düşüncelerin yazarın bilincindeki açılımlarını da bulabiliriz. Stendhal’ın günlüğü Rus yazar Alexander Sergeyeviç Puşkin’in “Gizli Günce”si bu metinlere örnek gösterilebilecek niteliktedir. Fransız yazarı Andre Gide ve bizde Nudullah Ataç bu türün başta gelen ustalarındandır.
2 – Dışa Dönük Günlükler
Bu tip günlüklerde yazarlar alaycı bir tavırla dönemin olaylarını siyaset sanat ve edebiyat adamlarını ya da gündelik sıkıntılarını öykü tekniği kullanılarak anlatmaktadırlar. Bu tür günlüklerde yazar kendi zaman dilimi içindeki tutum ve davranışlardan düşünsel akımlardan ve haber kaynaklarından bahseder.
Yaşadığı hayat kesitlerini çeşitli konulardaki izlenimlerini öykü tekniği ve zengin betimlemeler aracılığıyla günlüğüne yansıtan ünlü öykücümüz Tomris Uyar’ın günlükleri de dışa dönük niteliğe sahiptir.
Bu türler dışında bir de sanat esarlerinin oluşumu ve gelişimi ile ilgili günlükler vardır. Yazar eserinin gelişme evrelerini günü gününe anlatırken çektiği sıkıntıları kaygıları ve çalışma yöntemini de bize göstermiş olur. A. Gide’nin “Kalpazanlar” Thomas Man’ın “Doktor Faustas” bu tür günlüklerin başarılı örnekleridir.
Tarihsel Gelişimi
Günlük isimli yazın türünün tarihsel gelişimini ve geçirdiği evreleri incelemek istediğimizde bu yazın türü için iki ayrı dönem olduğunu fark ederiz. Bu dönemlerden ilki günlüklerin edebi bir nitelik kazanmasından önceki dönemdir. Tarihte ilk defa Romalılar günlük kullanmıştır. Edebi içerikten yoksun bir takım kamu kuruluşlarında yapılan işlemlerin unutulmaması amacıyla tutulan ve “commentarii” adıyla anılan bu ilk günlükler duygusallıktan uzak notların kabaca birleşiminden oluşmaktadır. Tarihte bu çeşit günlüklerin savaşlar ve askeri hareketleri not etmek amacıyla kullanıldığı da görülmüştür. Edebiyat değeri taşımayan bu günlükler şüphesiz tarihçiler için önemli kanıtlardır.
Osmanlı Teşrifatçılarından Ahmet Ağa Kara Mustafa Paşa’nın İkinci Viyana kuşatmasını günü gününe kaydettiği “Vakay-ı Beç” adlı eseri (aslı Viyana Milli kütüphanesinde olup “Viyana Önlerinde Kara Mustafa Paşa” ve “Viyana Kuşatması Günlüğü” olarak Türkçeye çevrilmiştir) Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran ve Mısır seferini anlatan “Haydar Çelebi Ruznamesi” bu dönem ve olaylara ışık tutmuştur .
Günlükler edebi değer kazanmaya ancak Rönesans sonlarına doğru başlamıştır. 1768 – 1840 yılları arasında İngiltere Kraliçesinin nedimesi ve roman yazarı olan Fanny Burney saray dedikodularına ve pek çok olaya kendi duygusal izlenimlerini ekleyerek yazdığı günlükle İngiliz edebiyatında önemli bir yere sahip olmuştur.
19. yüzyılın ortalarına doğru romantizm akımının en yoğun dönemini yaşamasıyla birlikte günlükler edebi değeri ve içeriği bakımından çoğalmaya yaygınlaşmaya ve yazarlarının iç dünyasını yoğun duygularla yansıtmaya başlamıştır.
Türk edebiyat tarihi düşünüldüğünde Divan edebiyatı döneminde tutulan “Ruzname” isimli savaş notları ile Evliya Çelibi’nin “Seyahatname”si tam bir günlük niteliği taşımasa da içerdikleri bazı bölümlerle bu yazın türüne yakınsamakta ve tarihimizdeki ilk günlük örneklerini oluşturmaktadır. Asıl olarak günlüklerin batı edebiyatındaki biçim ve içeriğiyle Türk edebiyatında yer alması Tanzimat dönemine denk gelmiştir. Direktör Ali Bey’in “Seyahat Jurnali”(1897) adlı gezi kitabı batıdaki anlamıyla Türk edebiyatında görülen ilk günlüktür. Bunu şair Nigâr Hanım ın “ Hayatımın Hikayesi” adlı eseri izler.
“Günlükler” 1950 yılında Nurullah Ataç’ın bir gazetede günlük yazıları yazmasından ve yoğun ilgi çekmesinden sonra önem kazanmaya başlamıştır.Nurullah Ataç bu yazılarına başlık olarak “Günlük” yerine “Günce” deyişini kullanarak bu deyişi yazın hayatımıza kazandırmıştır. Nurullah Ataç’ın günceleri içe ve dışa dönük içeriğin uyumlu bir sentezi olarak edebiyat dünyasına bu türdeki en bilinen eser olarak geçmiştir.
Türk edebiyatındaki en seçkin günlüklerin başında Oğuz Atay’ın günlüğü ile Cemal Süreya’nın “Günler” adlı eseri gelmektedir.
Bunlar dışında edebiyatımızda kitap olarak basılan en önemli günlükler ve yazarları şunlardır:
Nurullah Ataç: Günce Uçuş Günlüğü Gazi Günlüğü Avusturya Günlüğü
Salah Birsel: Günlük Kuşları Örtünmek Nezleli Karga Bay sessizlik Aynalar Günlüğü
Oktay Akbal: Yeryüzü Korkusu Geçmişin Kuşları Anılarda Görmek
Refik Ahmet Altınay: Kafkas Yollarında
Falh Rıfkı Atay: Yolculuk Defteri
Tomris Uyar: Gündökümü Sesler Yüzler Sokaklar Günlerin Tortusu