Ben keşke senin o uzaklara bakan gözlerine vurgun olsaydım, keşke yalnız bu yüzden sevseydim seni. O zaman çok kolay olurdu seni maziye bırakıp gitmek herkes gibi, unutabilmek. Ama yalnız bakışların değildi ki beni sana böylesine bağlayan. Hem bu fiziksel bir aşk da değildi hiç bir zaman sana duyduğum. Biliyorum, eğer öyle olsaydı aylardır yüzünü görmeden senin, yine seninle dolu böyle yaşayamazdım. Unuturdum seni çoktan. Hep başka bir şey vardı yüreğimi sana tutsak eden, hep ne olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Ne gözlerindi beni sana böylesine bağlayan, ne o tüm dertlerimi sıkıntımı alıp içimi güzelliklerle dolduran o ilk bahar sabahına benzer gülüşün, ne de cemalin, gül yüzün…
Sen hep herkesten farklı geldin bana. Bilinmeyenli bir denklem oldun sen hayatımda, ne kadar uğraşsam da anlayamadım seni. Ya sen? sen hiç anladın mı beni? Belki de hiç anlamak istemedin…
Oysaki gözlerim bu suskun, bu korkak kelimelerimden daha çok şey anlatırdı sana. Doğru ya sen benim gözlerimi belki de hiç sahici göremedin, fotoğraflara sığınmıştı eskimiş gülüşlerim. Oysaki ben burda capcanlı karşındayım, gözlerimde sen varsın. Keşke görebilseydin beni, keşke sevebilseydin beni…
Beni eğer gerçekten tanırsan bilirsin bir şekilde; severim kelimeleri de korkarım çoğu kez, sahibinden saklarım vuslata ermiş, bir bütün cümle olmuş o kelimeleri. Beni tanırsan biraz olsun bilirsin aslında kimsenin ne bakışına gönül veririm, ne de toprak olup gidecek olan bedenine. Senin de “uzaklara doğru bir bakışın vardı, keşke yalnız bunun için sevebilseydim seni.”
Uzaklara bakan bakışların vardı, seviyordum bakışlarını. Ama sende sevdiğim hiç yalnız bakışların olmamıştı. Onca zamana rağmen hala bilmediğim ve 5 günlük aşklara inat hala sende olan yüreğimi sana bağlayan bir şeyler vardı sende. Ve serde öyle çok söz vardı ki; korkak…
Ben senin varlığını sevdim. en büyük yalnızlığımı sende yaşamış olmayı, göz yaşlarımı uğruna dökmüş olmayı, sana dair her şeyi… Yüreğini sevdim en çok da ben, yüreğime dokunan o yüreğini.
Sen belki de yalnızca sevilmeyi sevdin, bense en başından beri yalnızca seni. Keşke seni değil de öyle uzak uzak bakışlarını sevebilseymişim, o zaman böyle yorgun düşmezdim. Kolay olurdu bir çırpıda silip atabilmek ya da unutabilmek, yok edebilmek sana dair her şeyi. “Seni sevmekten değil, kaybetmekten korkarım…” Diyen şarkılar dinlemezdim bir de hiç.
Uzaklara doğru bir bakışın vardı, keşke yalnız bunun için sevseydim seni…
Sen hep herkesten farklı geldin bana. Bilinmeyenli bir denklem oldun sen hayatımda, ne kadar uğraşsam da anlayamadım seni. Ya sen? sen hiç anladın mı beni? Belki de hiç anlamak istemedin…
Oysaki gözlerim bu suskun, bu korkak kelimelerimden daha çok şey anlatırdı sana. Doğru ya sen benim gözlerimi belki de hiç sahici göremedin, fotoğraflara sığınmıştı eskimiş gülüşlerim. Oysaki ben burda capcanlı karşındayım, gözlerimde sen varsın. Keşke görebilseydin beni, keşke sevebilseydin beni…
Beni eğer gerçekten tanırsan bilirsin bir şekilde; severim kelimeleri de korkarım çoğu kez, sahibinden saklarım vuslata ermiş, bir bütün cümle olmuş o kelimeleri. Beni tanırsan biraz olsun bilirsin aslında kimsenin ne bakışına gönül veririm, ne de toprak olup gidecek olan bedenine. Senin de “uzaklara doğru bir bakışın vardı, keşke yalnız bunun için sevebilseydim seni.”
Uzaklara bakan bakışların vardı, seviyordum bakışlarını. Ama sende sevdiğim hiç yalnız bakışların olmamıştı. Onca zamana rağmen hala bilmediğim ve 5 günlük aşklara inat hala sende olan yüreğimi sana bağlayan bir şeyler vardı sende. Ve serde öyle çok söz vardı ki; korkak…
Ben senin varlığını sevdim. en büyük yalnızlığımı sende yaşamış olmayı, göz yaşlarımı uğruna dökmüş olmayı, sana dair her şeyi… Yüreğini sevdim en çok da ben, yüreğime dokunan o yüreğini.
Sen belki de yalnızca sevilmeyi sevdin, bense en başından beri yalnızca seni. Keşke seni değil de öyle uzak uzak bakışlarını sevebilseymişim, o zaman böyle yorgun düşmezdim. Kolay olurdu bir çırpıda silip atabilmek ya da unutabilmek, yok edebilmek sana dair her şeyi. “Seni sevmekten değil, kaybetmekten korkarım…” Diyen şarkılar dinlemezdim bir de hiç.
Uzaklara doğru bir bakışın vardı, keşke yalnız bunun için sevseydim seni…