Milliyeti:Bizans
Dönemi: 15. yüzyıl
Ölçüleri: 246 bakla
İstanbul'un fethi sırasında Haliç'e gerilen zincirdir. Sarayburnu yakınındaki Saint-Eugene kulesi ile Tophane'deki Mumhane burnunun bulunduğu mahaldeki Galata surlarının arasına gerilmiş
HALİÇ'E GERİLEN ZİNCİRLER
Istanbul, Bizans surlarla çevrelenmişti.Karada ki surlar hem kalın çifte duvarlarla tahkim olunmuş hem onun taraftan döneminde de hendeklerle kuşatılmıştı.Marmara 'ya bakan surlar da çok mukavemetli ve sağlam yapmıştı.Haliç tarafında ise 5 kilometre uzunluğundaki surlar 10 metre kadar yükseklikte, 110 adet kulesine mukabil pek çok yerinde de kapıları vardı.Yani Haliç, Bizans'ın yumuşak Karni idi.Bu yüzden Bizanslılar Haliç girişini bir zincir ile kapatmışlardı.
Haliç'teki zincirin ilk defa 716 yılında Emevi halifelerinden Süleyman'ın askerlerinin kuşatmasına karşı kullanıldığını tarih Kitaplarımız yazar.İstanbul 'un fethi esnasında Osmanlı askerlerinin ve donanmasının aşamadığı bu zincir, şehri daha öncede kuşatanların Korkulu Rüyası imiş.Çünkü şehrin Haliç'ten fethi kolay; ama Haliç'e girmek Zordu.
1.453 Mayıs'ındayız. Fatih'in İstanbul kuşatması uzadıkça uzamakta, askerin Şevki gittikçe kırılmakta idi.Donanmanın başındaki Baltaoğlu Süleyman Paşa Bırakınız Haliç'e girmeyi zincire yaklaşmaya bile fırsat bulamıyordu.Bizans 'ın Sarayburnu'na yerleştirdiği 500 top ve Devasa mancınıklar, zincirin etrafından Kuş uçurtmuyordu.Onca şehit verilmesine ve onca mücadeleye rağmen ne zinciri kırmanın yolu bulunabilmiş ne de donanma başarı kazanabilmişti.Fatih in 'deha çapında planı ile kadırgalar Haliç'e karadan indikleri zamana kadar bu zincirin Osmanlı ordusuna maliyeti 12 bin şehidin sıcak kanı idi.
Zincir, Sarayburnu'nu kuşatan Bizans burçlarından biri ile Galata Kulesi'nin yanındaki burçlardan biri arasına gerilmişti.
Şimdi sorular Şunlar: Böylesine Cesim ve sakil bir zinciri, Bizanslılar Haliç'in girişine nasıl asmışlardı?
Boğaz'ın bir yakasından diğer yakasına gerdirilen elektrik tellerin safra Çanak misali kavis yaptığı göz önünde iken acaba hangi cayraskal sistemi bu zinciri denizin bir sahilinden diğerine gerdirebilmişti?
Daha da önemlisi bunca ağır bir zincir orta noktalarına doğru denize batmıyor muydu?
Cevabın aslında çok basit olduğunu öğrenince bir hayli şaşırdım.Meğer bu zincir denizin üzerinde öyle asılı durmaz, tam aksine dubalar ve fıçılar üzerinde sere serpe yatar vaziyette bulunurmuş. Öyle ya üzerinde yatan bu zinciri ne gerdirmek için cayraskala ihtiyaç vardır ne de bir uçtan diğer uca uzatmak için şileplere.Binersiniz bir mavnaya fıçıları yan yana bağlar üzerlerine de zincir halkalarını ekleye ekleye gidersiniz karşı sahile olur biter dubalar.
Nitekim Bizanslılar da öyle yapmışlardır.Bundan 556 yıl önce 12 bin şehidin Ruhuna bedel olarak kopmuştu. Fatih bu zinciri kırarken yalnız İstanbul'u Türklere hediye etmekle kalmamış, insanlık alemini yeni bir Çağa yönlendirmişti.
Köşe Yazarları - Figen FIRTINA
Dönemi: 15. yüzyıl
Ölçüleri: 246 bakla
İstanbul'un fethi sırasında Haliç'e gerilen zincirdir. Sarayburnu yakınındaki Saint-Eugene kulesi ile Tophane'deki Mumhane burnunun bulunduğu mahaldeki Galata surlarının arasına gerilmiş
HALİÇ'E GERİLEN ZİNCİRLER
Istanbul, Bizans surlarla çevrelenmişti.Karada ki surlar hem kalın çifte duvarlarla tahkim olunmuş hem onun taraftan döneminde de hendeklerle kuşatılmıştı.Marmara 'ya bakan surlar da çok mukavemetli ve sağlam yapmıştı.Haliç tarafında ise 5 kilometre uzunluğundaki surlar 10 metre kadar yükseklikte, 110 adet kulesine mukabil pek çok yerinde de kapıları vardı.Yani Haliç, Bizans'ın yumuşak Karni idi.Bu yüzden Bizanslılar Haliç girişini bir zincir ile kapatmışlardı.
Haliç'teki zincirin ilk defa 716 yılında Emevi halifelerinden Süleyman'ın askerlerinin kuşatmasına karşı kullanıldığını tarih Kitaplarımız yazar.İstanbul 'un fethi esnasında Osmanlı askerlerinin ve donanmasının aşamadığı bu zincir, şehri daha öncede kuşatanların Korkulu Rüyası imiş.Çünkü şehrin Haliç'ten fethi kolay; ama Haliç'e girmek Zordu.
1.453 Mayıs'ındayız. Fatih'in İstanbul kuşatması uzadıkça uzamakta, askerin Şevki gittikçe kırılmakta idi.Donanmanın başındaki Baltaoğlu Süleyman Paşa Bırakınız Haliç'e girmeyi zincire yaklaşmaya bile fırsat bulamıyordu.Bizans 'ın Sarayburnu'na yerleştirdiği 500 top ve Devasa mancınıklar, zincirin etrafından Kuş uçurtmuyordu.Onca şehit verilmesine ve onca mücadeleye rağmen ne zinciri kırmanın yolu bulunabilmiş ne de donanma başarı kazanabilmişti.Fatih in 'deha çapında planı ile kadırgalar Haliç'e karadan indikleri zamana kadar bu zincirin Osmanlı ordusuna maliyeti 12 bin şehidin sıcak kanı idi.
Zincir, Sarayburnu'nu kuşatan Bizans burçlarından biri ile Galata Kulesi'nin yanındaki burçlardan biri arasına gerilmişti.
Şimdi sorular Şunlar: Böylesine Cesim ve sakil bir zinciri, Bizanslılar Haliç'in girişine nasıl asmışlardı?
Boğaz'ın bir yakasından diğer yakasına gerdirilen elektrik tellerin safra Çanak misali kavis yaptığı göz önünde iken acaba hangi cayraskal sistemi bu zinciri denizin bir sahilinden diğerine gerdirebilmişti?
Daha da önemlisi bunca ağır bir zincir orta noktalarına doğru denize batmıyor muydu?
Cevabın aslında çok basit olduğunu öğrenince bir hayli şaşırdım.Meğer bu zincir denizin üzerinde öyle asılı durmaz, tam aksine dubalar ve fıçılar üzerinde sere serpe yatar vaziyette bulunurmuş. Öyle ya üzerinde yatan bu zinciri ne gerdirmek için cayraskala ihtiyaç vardır ne de bir uçtan diğer uca uzatmak için şileplere.Binersiniz bir mavnaya fıçıları yan yana bağlar üzerlerine de zincir halkalarını ekleye ekleye gidersiniz karşı sahile olur biter dubalar.
Nitekim Bizanslılar da öyle yapmışlardır.Bundan 556 yıl önce 12 bin şehidin Ruhuna bedel olarak kopmuştu. Fatih bu zinciri kırarken yalnız İstanbul'u Türklere hediye etmekle kalmamış, insanlık alemini yeni bir Çağa yönlendirmişti.
Köşe Yazarları - Figen FIRTINA