Halter Sporu Nedir? Halter Sporu Hakkında Genel Bilgiler
HALTER
HALTER, sporcuların iki ucunda ağırlıklar bulunan bir metal çubuğu kaldırarak yarıştığı bir spor dalıdır. Bu spora, metal çubuğun adından ötürü "halter" adı verilir. Olimpiyat sporları içinde yer alan halter yarışmalarına yalnızca erkekler katılır. Halter aynı zamanda iyi bir vücut geliştirici çalışmadır. Koparma, silkme ve pres adlarıyla bilinen üç tür ağırlık kaldırma vardır. Pres türü 1972'de Olimpiyat yarışmalarından çıkarılmıştır.
Koparmada, sporcu halteri tek hareketle yerden başının üzerine kaldırır. Silkmede ise iki aşama vardır; halter ilkin göğse kadar, sonra da baş üzerine kaldırılır. Bu iki stilde ek bir güç sağlamak için bacaklar kullanılabilir.
Preste ise halter göğse kadar yükseltilip, sonra da baş üzerine kaldırılırken bacakların hiçbir yardımı olmaz.
Halterciler vücut ağırlıklarına göre belirlenen gruplarda yarışırlar; üç stilde en yüksek toplam ağırlığı kaldıran sporcu birinci olur. Hazırlık çalışmaları sırasında küçük el halterleri kullanılır. Ağırlık kaldırma kasların ge*liştirilmesine yardım eder. Bu spor deneyimli bir çalıştırıcının gözetimi altında yapılmalıdır.
IV. Murad'ın sabahlan gürz kaldırma çalışmalan yapması örneğinin gösterdiği gibi Osmanlılar döneminde de bilinen ağırlık kaldırma sporu Türkiye'ye bugünkü biçimiyle 1890'larda girdi. Önceleri aletli jimnastiğin bir kolu sayılan bu spor kısa sürede benimsendi. Türkiye'nin katıldığı ilk uluslararası yarışma 1924'te Paris'te yapılan Olimpiyatlar'dı. 1959'da Akdeniz Oyunlan'nda kazanılan altın madalya ilk önemli derecedir. Daha sonra Akdeniz Oyunları ve Balkan Halter şampiyo*nalarında da önemli dereceler elde edildi.
HALTER TARİHİ
Halter 1896'daki olimpiyatlarda yapılmaya başlanmış ve 1920 yılından itibaren genel hale gelmiştir.
Temelde halter basit bir spordur. Kural olarak en fazla ağırlığı kaldıran kazanır. Halterde kaldırılacak ağırlık 260 kilograma kadar çıkar.
Basit bir benzetmeyle bu bir ineği ellerinizle kafanızın üzerinde tutup hakemler bırak dediğinde de bırakmaya benzer.
EFSANE HALTERCİ
Türkiye'nin "cep herkülü" Naim Süleymanoğlu halter tarihinine adını altın harflerle yazdırmıştır.
1985 yılında Bulgaristan'dan maceralı bir kaçış sonucu Türkiye'ye gelen Naim, parlak sporculuk yaşamı boyunca üç kere olimpiyat madalyası ve yedi kere de Dünya Şampiyonluğu almıştır.
Halter sporunu yapanların idolü haline gelen Naim Süleymanoğlu dışında Halil Mutlu ülkemize büyük başarılar kazandırmıştır.
TÜRKİYE'DE HALTER SPORU
Çağdaş anlamdaki halter sporunun yurdumuza girişi 1890'lara rastlamaktadır, ancak bu tarihten çok daha önceleri, ağırlık kaldırma denemelerinin yapıldığı, çeşitli dönemlerde, özellikle orduda ağır kalkan ve gürzlerle idmanın zorunlu olduğu bilinmektedir. Bu spora Osmanlı padişahları da özel bir ilgi göstermişlerdir. Örneğin IV. Murat'ın mermerden yapılma 102 kg ağırlığında bir gülleyi her sabah halkasından tutarak haremden has odaya ya da Bağdat Köşkü'ne değin götürdüğü, akşam hareme dönerken de aynı şekilde getirdiği bilinir. Bağdat Seferi sırasında da, askerin gözü önünde bununla idman yaptığı söylenir. Türkiye'ye çağdaş halter sporu, Galatasaray Lisesi'nin Fransız öğretmenlerince sokulmuştur. Önceleri aletli jimnastiğin bir parçası olarak yapılan halteri ilk olarak, aynı okulun önce öğrencisi daha sonrada beden eğitimi öğretmeni olan Faik Üstünidman benimsemiştir. Faik Bey'in 1896 Atlanta Olimpiyatları'nda 112.5 kg kaldırarak şampiyon olan yunan Yataganos'u izledikten sonra 115 kg'lık ağırlıkla günlük çalışmalar yaptığı bildirilmiştir. Faik Bey'in ardından öteki jimnastikçiler (özellikle 1903'te kurulan Beşiktaş Osmanlı Jimnastik kulübü jimnastikçileri), Osman Paşazade Hüseyin Bereket, Ahmet Fetgeri (Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri ve Mazhar Kazancı ağırlık çalışmalarını programlarına aldılar. Hakkı Köprülü, Gümrüklü Selahattin, şair ve filozof Rıza Tevfik Bölükbaşı, İhsaniyeli Rıfat, Tuğbay Şevket Kırgül, Bahriyeli Asaf, Kaptan Nezir, Canbaz Rıza, Güreşçi Danyal, Ali Rana Tarhan ve Kenan Öner ise halteri benimseyen öteki öncü sporcular oldular. Jimnastikçilerden sonra güreşçiler de haltere ilgi gösterdiler; Beşiktaşlı Kemal, Mızıkacı Danyal ve Sadi gibi güreşçiler halterde büyük başarılar sağladılar.
Uluslararası alanda katıldığımız ilk şampiyona 1924 Paris Olimpiyat Oyunları oldu. Bu şampiyonaya, Gülleci Cemal Erçman ve Neyzen Şevki Sezgin'den oluşan takımla gidildi. Gülleci Cemal tüy sıklette toplam 345 kg ile 39 halterci arasında 12. oldu, yine Gülleci Cemal 1928 Amsterdam Olimpiyat Oyunları'nda 25 halterci arasında toplam 262.5 kg kaldırarak sekizinci oldu, bu başarılar aynı zamanda uluslararası alanda halter sporundaki ilk başarılarımızdır.
1930'lu yıllarda büyük bir duraklamaya giren halterimiz ancak 1945'e doğru bir kıpırdanma gösterdi. Bu dönemde Esat Kazancı başta olmak üzere Haşim Ekener, İlhan Enülkümen, Mesut Sordum, Boğos Kambur adlarını duyuran sporcularımız oldu. Bu adlar sayesinde o güne değin güreş federasyonuna bağlı bir dal olan halter sporu bağımsız bir federasyon oldu, 1956 yılında Türkiye Halter Federasyonu kuruldu. Bu hamle ile halterde kulüpleşmeye gidilerek yaygınlaştırılması için çabalar harcandı. Bu dönemde Anadolu, İstanbul Güreş, Bostancı ve Şişli kulüpleri haltere kucak açan ilk Türk kulüpleri oldu.
II. Dünya Savaşı nedeni ile 1940 - 1955 yılları arasında yurt içinde sürdürülen Türk halteri uzun bir aradan sonra uluslararası organizasyonlarda 1957 Tahran'da yapılan Dünya Halter Şampiyonası'na katılarak bir kez daha yer aldı. İstenilen başarıyı yakalayamayan takımımız Kayhan Bora, Nuri Akın, Reşit Örer, Metin Gürman Ferdi Türkdamar ve Serkis Güllap'tan oluşuyordu. Buradan kazanılan deneyim ile düzenli bir şekilde çalışmaya başlayan haltercilerimiz kısa zamanda gelişim gösterdiler. 1959 yılında Beyrut'ta düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda 75 kiloda Metin Gürman birinci olarak uluslararası alanda altın madalya kazanan ilk Türk haltercisi oldu. 1961 yılında Viyana'da yapılan Avrupa Halter Şampiyonası'nda Sadık Pekünlü'nün Avrupa 6.sı olması Türk halterinin dünyaya duyurulmasının sağladı. Türk halterindeki bu başarıları 1964 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda yine Sadık Pekünlü'nün toplamda 445 kg kaldırarak 11. olması izledi. 1967 yılında Tunus'ta yapılan Akdeniz Oyunları'nda ise 82.5 kiloda Güner Çevik bronz madalya kazandı. Daha sonra sırası ile 1969 yılında Bükreş'te düzenlenen Balkan Halter Şampiyonası'nda 60 kiloda Salih Suvar ile 67.5 kiloda Sedat Misket ikinci olarak gümüş madalya ve 90 kiloda Sadık Pekünlü üçüncü olarak bronz madalya; 1970 yılında İstanbul'da düzenlenen Balkan Halter Şampiyonası'nda 82.5 kiloda Mehmet Suvar birinci olarak altın, 90 kiloda Sadık Pekünlü ikinci olarak gümüş madalya; 52 kiloda Ahmet Gülal, 67.5 kiloda Mehmet Gül ve Kayhan Suntur, 110 kiloda Ali Hoşfikir ve ağır sıklette Ali Tan üçüncü olarak bronz madalya kazandılar. 1975 yılında Cezayir'de yapılan Akdeniz Oyunları'nda 82.5 kiloda Mehmet Suvar'ın birinci olarak altın, 56 kiloda Bilal Özdoğan'ın üçüncülük kürsüsüne çıkarak bronz madalya kazanmaları Türk halterinin uluslararası düzeydeki başarılarına bir yenisini daha ekledi. 1976 Balkan Halter Şampiyonası'nda Mustafa Ertan birinci olarak altın madalya kazanması ve 1977 Balkan Halter Şampiyonası'nda Mehmet Gül birinci olarak altın madalya almasından sonra halterimiz 1982 yılına değin bir duraklama devresi geçirdi. 1982 Balkan Halter Şampiyonası'nda Hasan Has ve 1983 Akdeniz Oyunları'nda Levent Erdoğan birinci olarak üç altın, beş gümüş ve yedi bronz madalya kazandırarak yeniden halterimizi başarılı günlerine döndürdüler. Türk halteri 80'li yıllar öncesi Avrupa da ilk 10'da, Dünya da ise ilk 20 arasında yerini aldı. 1986 yılında Naim Süleymanoğlu 'nun Türkiye'ye gelmesi halterimizde bir dönüm noktasını oluşturdu.
Naim Süleymanoğlu : 1967 yılında Bulgaristan'ın Mestanlı Köyünde dünyaya gelen Naim Süleymanoğlu haltere on yaşında başladı. Kısa sürede Bulgaristan milli takımına seçildi. 1983'te ABD'de düzenlenen gençler şampiyonasında silkmede 160 kg ile büyükler dünya rekorunu kırdı. 1985 yılında Varna'daki turnuvada rekorlarını koparmada 131.5 kg, silkmede 170 kg ve toplamda 301.5 kiloya taşıdı. 1986 yılında 56 kg'den 60'a çıktı. Aynı yıl toplamdaki rekorunu 335 kilo'ya yükseltti. 1986 yılının Aralık ayında Merlbourne'de yapılmakta olan Dünya Şampiyonası sırasında Türkiye'ye iltica etti. 8 Aralık 1986 Avusturya'nın Merlbourne kentinde Dünya Kupası Şampiyonası esnasında Merlbourne Türk Büyükelçiliğine sığınarak kırk saatlik Merlbourne-Londra arası uçak yolculuğunun ardından dönemin başbakanı Sayın Turgut Özal'ın özel uçağıyla Londra'dan Türkiye'ye geldi. Bu ilticası sonucunda Dünya Halter Federasyonu Naim'i yarışmalardan men etti, ancak bu sorunda Turgut Özal'ın Bulgaristan'dan Naim için izin alması ile aşıldı. Naim, Türkiye'ye kaçışı, madalyaları ve rekorları ile tarihe geçmiştir. Kendi ağırlığının üç katını kaldıran ilk halterci olan Naim Süleymanoğlu üç olimpiyatta kazandığı madalyalar ile Türkiye'nin ilk olimpiyat rekortmeni sporcusu olmasının yanı sıra yüz yıllık Olimpiyat Oyunları tarihinde üç olimpiyatta üç altın madalya kazanan ilk sporcu olma unvanını da taşımaktadır. Tüm zamanların en iyi haltercisi kabul edilen Naim Süleymanoğlu, başarıları ile Time dergisine kapak olmuş yaptığı kaldırışlarla cep herkülü lakabını haklı olarak kazanmıştır. Aktif sporu bıraktıktan sonra IWF Asbaşkanlığına seçilen Naim Sülaymanoğlu ?????? yılları arasında IWF Asbaşkanlığı görevini yürütmüş 2005 yılında yapılan IWF Yönetim Kurulu seçimlerine aday gösterilmediği için katılmamış halen THF'da Asbaşkan olarak görev yapmaktadır.
Naim Süleymanoğlu'nun aktif sporu bırakmasının ardından Türk Halterinde herhangi bir boşluk oluşmamış Halil Mutlu kazandığı madalyalar ve kaldırdığı ağırlıklarla Ülkemizde ve Dünyada halterin lokomotifi olmuştur.
Halil MUTLU 14 Temmuz 1973 yılında Bulgaristan Kırcaali'de doğdu. Haltere antrenörü İbrahim Elmalı'nın desteği ile 10 yaşında başladı. Ülkesinde gördüğü baskılardan dolayı spora iki yıl ara vermek zorunda kaldı. Ardından 1989 yılının Aralık ayında Türkiye'ye iltica etti. Mutlu, ilk şampiyonluğunu 19 yaşında İngiltere'de düzenlenen Gençler Avrupa Şampiyonası'nda koparma, silkme ve toplamda altın madalya kazanarak yaşadı.
Mutlu bugüne kadar bir kez gençler, 7 kez de büyüklerde Avrupa şampiyonu, bir kez gençler ve 3 kez de büyüklerde dünya şampiyonu olurken, 2004 Atina Olimpiyatlarında Nurcan Taylan, Taner Sağır'la birlikte altın madalya kazanarak 3.kez Olimpiyat şampiyonluğuna imza attı. Ülkemizde bu başarıya ulaşan 2. dünya halterinde ise 4. sporcu olan Halil MUTLU'ya üst üste kırdığı rekorlar nedeniyle 'Küçük Dev Adam' lakabı takıldı. Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencisi olan Halil Mutlu Dünyada 4. kez üst üste olimpiyat şampiyonluğunu kazanacak tek aday olarak görülmektedir.
Geçtiğimiz yıllarda Hafız Süleymanoğlu, Erdinç Aslan, Fedail Güler, Sunay Bulut, Dursun Sevinç, Ergun Batmaz, Ali Eroğlu, Mehmet Yılmaz, Mücahit Yağcı, Yasin Aslan bayan sporculardan; Aysel Özgür Şule Şahbaz, Derya Açıkgöz, Nurcihan Gönül, Fatma Kabadayı ve Esma Can en başarılı isimlerdir.
Günümüzde Nurcan Taylan, Emine Bilgin, Seda İnce, Sibel Özkan, Aylin Daşdelen, Sibel Şimşek, Bünyamin Sudaş, Sedat Artuç, Ferit Şen, Erol Bilgin, Ekrem Celil, Reyhan Arabacıoğlu, Taner Sağır uluslararası alanda başarlı sporcularımızdandır.