Bir zamanlar, Karadeniz'in incisi Trabzon'da, diğer hamsilerden biraz farklı bir hamsi yaşarmış. Adı Hamdi'ydi ve diğer hamsiler gibi sadece sürüyle gezmek, denizin dibinde plankton yemek yerine bambaşka hayaller kurardı. Hamdi'nin en büyük hayali, o bembeyaz bulutların ötesine geçmek, yani uzayı görmekti!
Hamdi, diğer hamsilerin alaylarına aldırmadan her gün kıyıya yakın yerlerde yüzer, kafasını yukarı kaldırır ve gökyüzünü incelerdi. “Acaba uzayda da plankton var mıdır?” diye düşünür, kendi kendine gülmekten de alıkoyamazdı.
Bir gün, Hamdi yine hayallere dalmışken, tuhaf bir şey oldu. Bir ağ takıldı ve onu yukarıya, gökyüzüne doğru çekmeye başladı. Hamdi önce çok korktu, sonra da “Tamamdır, işte uzaya gidiyorum!” diye heyecanlandı. Ağın içinde çırpınmaya devam ederken kendini bir teknenin içinde buldu. Ama bu tekne bildiğimiz teknelerden değildi. Kocaman, parlak ve garip düğmeleri olan bir şeydi.
Teknenin içinde, kocaman gözleri ve antenleri olan, renkli mi renkli bir uzaylı duruyordu. Uzaylının adı Zıpzıp’tı. Zıpzıp, Hamdi'yi görünce şaşırmış ve heyecanlanmıştı. “Merhaba küçük hamsi! Sen de nereden çıktın?” diye sordu.
Hamdi, biraz çekingen bir şekilde "Ben Hamdi, Trabzon hamsisiyim. Uzayı merak ettiğim için geldim galiba,” diye cevap verdi.
Zıpzıp kahkahalarla gülmeye başladı. “Hamsi mi? Uzay mı? Çok komiksin!” dedi. Sonra da Hamdi’yi kaptan koltuğuna oturttu. "Madem uzayı merak ediyorsun, gel beraber gezelim."
İşte o andan sonra, Hamdi'nin uzay macerası başlamış oldu. Zıpzıp’ın tuhaf teknesiyle galaksiler arası yolculuklara çıktılar. Bir gezegende rengarenk deniz yıldızlarıyla tanıştılar, başka bir gezegende ise konuşan patateslerle karşılaştılar. Hamdi, gördüğü her şeye hayran kalıyordu.
Bir gün, Zıpzıp ve Hamdi, devasa bir pizza gezegenine denk geldiler. Gezegenin yüzeyi tam anlamıyla kocaman bir pizzadan oluşuyordu! Hamdi ve Zıpzıp, pizzadan birer dilim koparıp afiyetle yediler. Hamdi, “Keşke arkadaşlarım da burada olsaydı” dedi. Sonra aklına harika bir fikir geldi.
“Zıpzıp, ben artık evime, Trabzon'a dönmek istiyorum,” dedi Hamdi. “Ama geri dönerken yanımda pizzadan da götürmek istiyorum. Hamsi arkadaşlarıma ikram ederim, onlar da uzayı görsünler biraz.”
Zıpzıp, Hamdi’nin bu fikrine bayıldı. Hemen kocaman bir pizza dilimini kesip paketledi. Sonra da Hamdi’yi tekrar Karadeniz’e, Trabzon'a geri bıraktı.
Hamdi, denize atlar atlamaz, heyecanla diğer hamsilerin yanına gitti. Elindeki kocaman pizza dilimini göstererek, "Arkadaşlar, size ne getirdim! Uzaydan pizza getirdim!" dedi.
Diğer hamsiler önce şaşkınlıkla baktılar, sonra da pizza diliminden birer parça yiyince gözleri fal taşı gibi açıldı. “Bu ne kadar lezzetli!” diye haykırdılar. Hamdi, arkadaşlarına uzay macerasını anlattı ve o günden sonra, bütün Trabzon hamsileri uzay hayalleri kurmaya başladılar. Hatta bazıları, Hamdi'nin anlattığı garip gezegenlerde yaşayan canlılara benzemeye çalışıp, komik hallere girdiler.
Hamdi, uzay macerası sayesinde sadece kendi hayalini gerçekleştirmekle kalmamış, tüm hamsilere yeni bir bakış açısı kazandırmıştı. O günden sonra, Trabzon hamsileri her gün gökyüzüne bakıp “Acaba Hamdi uzayda neler yapıyor?” diye merakla konuşmaya başladılar. Ve bazen, çok şanslı olduklarında, gökyüzünde bir pizza dilimine benzeyen bir şey gördüklerine yemin ediyorlardı. Tabii ki, bu sadece kendi hayal güçlerinin bir oyunu muydu, yoksa Hamdi'nin bir hediyesi miydi, kimse bilemiyordu. Ama ne olursa olsun, o günden sonra, Trabzon hamsileri daha neşeli ve daha maceracı oldular.
Hamdi, diğer hamsilerin alaylarına aldırmadan her gün kıyıya yakın yerlerde yüzer, kafasını yukarı kaldırır ve gökyüzünü incelerdi. “Acaba uzayda da plankton var mıdır?” diye düşünür, kendi kendine gülmekten de alıkoyamazdı.
Bir gün, Hamdi yine hayallere dalmışken, tuhaf bir şey oldu. Bir ağ takıldı ve onu yukarıya, gökyüzüne doğru çekmeye başladı. Hamdi önce çok korktu, sonra da “Tamamdır, işte uzaya gidiyorum!” diye heyecanlandı. Ağın içinde çırpınmaya devam ederken kendini bir teknenin içinde buldu. Ama bu tekne bildiğimiz teknelerden değildi. Kocaman, parlak ve garip düğmeleri olan bir şeydi.
Teknenin içinde, kocaman gözleri ve antenleri olan, renkli mi renkli bir uzaylı duruyordu. Uzaylının adı Zıpzıp’tı. Zıpzıp, Hamdi'yi görünce şaşırmış ve heyecanlanmıştı. “Merhaba küçük hamsi! Sen de nereden çıktın?” diye sordu.
Hamdi, biraz çekingen bir şekilde "Ben Hamdi, Trabzon hamsisiyim. Uzayı merak ettiğim için geldim galiba,” diye cevap verdi.
Zıpzıp kahkahalarla gülmeye başladı. “Hamsi mi? Uzay mı? Çok komiksin!” dedi. Sonra da Hamdi’yi kaptan koltuğuna oturttu. "Madem uzayı merak ediyorsun, gel beraber gezelim."
İşte o andan sonra, Hamdi'nin uzay macerası başlamış oldu. Zıpzıp’ın tuhaf teknesiyle galaksiler arası yolculuklara çıktılar. Bir gezegende rengarenk deniz yıldızlarıyla tanıştılar, başka bir gezegende ise konuşan patateslerle karşılaştılar. Hamdi, gördüğü her şeye hayran kalıyordu.
Bir gün, Zıpzıp ve Hamdi, devasa bir pizza gezegenine denk geldiler. Gezegenin yüzeyi tam anlamıyla kocaman bir pizzadan oluşuyordu! Hamdi ve Zıpzıp, pizzadan birer dilim koparıp afiyetle yediler. Hamdi, “Keşke arkadaşlarım da burada olsaydı” dedi. Sonra aklına harika bir fikir geldi.
“Zıpzıp, ben artık evime, Trabzon'a dönmek istiyorum,” dedi Hamdi. “Ama geri dönerken yanımda pizzadan da götürmek istiyorum. Hamsi arkadaşlarıma ikram ederim, onlar da uzayı görsünler biraz.”
Zıpzıp, Hamdi’nin bu fikrine bayıldı. Hemen kocaman bir pizza dilimini kesip paketledi. Sonra da Hamdi’yi tekrar Karadeniz’e, Trabzon'a geri bıraktı.
Hamdi, denize atlar atlamaz, heyecanla diğer hamsilerin yanına gitti. Elindeki kocaman pizza dilimini göstererek, "Arkadaşlar, size ne getirdim! Uzaydan pizza getirdim!" dedi.
Diğer hamsiler önce şaşkınlıkla baktılar, sonra da pizza diliminden birer parça yiyince gözleri fal taşı gibi açıldı. “Bu ne kadar lezzetli!” diye haykırdılar. Hamdi, arkadaşlarına uzay macerasını anlattı ve o günden sonra, bütün Trabzon hamsileri uzay hayalleri kurmaya başladılar. Hatta bazıları, Hamdi'nin anlattığı garip gezegenlerde yaşayan canlılara benzemeye çalışıp, komik hallere girdiler.
Hamdi, uzay macerası sayesinde sadece kendi hayalini gerçekleştirmekle kalmamış, tüm hamsilere yeni bir bakış açısı kazandırmıştı. O günden sonra, Trabzon hamsileri her gün gökyüzüne bakıp “Acaba Hamdi uzayda neler yapıyor?” diye merakla konuşmaya başladılar. Ve bazen, çok şanslı olduklarında, gökyüzünde bir pizza dilimine benzeyen bir şey gördüklerine yemin ediyorlardı. Tabii ki, bu sadece kendi hayal güçlerinin bir oyunu muydu, yoksa Hamdi'nin bir hediyesi miydi, kimse bilemiyordu. Ama ne olursa olsun, o günden sonra, Trabzon hamsileri daha neşeli ve daha maceracı oldular.