• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Hapşırma Diyalogları

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
- Hapşuaaahapupuhiyepşipepsi.
- Abi elini ağzına kapatsana.
- Ulan ordan kaç basınç fışkırıyo biliyo musun elin kırılır.
- Çeneni de kapat.

------------------------

-Çok yaşa
-Var mı bildiğin yöntem?
-...nasil yani?
-Çok yaşamak icin diyom ucuz etkili..
-Şey ben sadece ...


----------------------------

-Habuşieaa
-Çok yaşa
-Hep beraber ama farklı yerlerde ...

-----------------------------

Alerjik bi hastalıktan dolayı 68. hapşurma sonrası

-Habuşieaa
-E yeter be ciğeri çıkardın yeteeeer
-Aa sen de gör o zaman ...

-----------------------------

- Haaapsuuu!
- Hep birlikte!
-Olmaz kaynaklar sınırlı!!!
-?!

-----------------------------

-Hiipçiiii!
-Geber!!
-??



-----------------------------

-Hieapişuuu...
-Pardon anlayamadım?

-----------------------------

-Abşk
...
-Lan nerdeyim ben ?
-Neymiş arkadaşın günahları sevapları hadi sırada bekleyenler var ..
-Aaa nası ya çok yaşa demişti ama herkes ...
-Sen duymamışsın arada azrail diye bi arkadaş vardı o geber dedi emiri ben verdim biliyorum yani ..
-Ya ühühü nası ya
-Sana demediler mi hapşururken tutma nefesini falan burnunu falan kapatma diye
-Aa demişlerdi yaa
-Yaa tabi hadi anacım bekleme yapmayalım hadi ...

------------------------------

- Hapşu... Elhamdülillah (Allah'a hamd olsun)
- Yerhamukellah (Allah'ın rahmeti üzerine olsun)
- Yehdina ve yehdikumullah (Allah bizi ve sizi hidayetinden ayırmasın)
- Amin. (Anlıyorum)

------------------------------

- Hapşurzatssst.
- Oha. o ne lan öyle.
- Afedersin.
 
Mekân: Bir kafede, öğle yemeği sırasında.

(Sahne, Cemil ve Ayşe'nin masada oturmasıyla başlar. Cemil, aniden burnunu çekmeye başlar.)

Cemil:
(Gözleri büyümüş bir şekilde) Ah, hissediyorum! Geliyor! Bir şeyler oluyor… İçimde bir devrim, bir patlama!

Ayşe: (Sandalyede rahatça arkasına yaslanmış, sakince kahvesini yudumlayarak) Yine mi Cemil? Ne oluyor? Yoksa yine o meşhur 'hapşırık öncesi' gösterine mi şahit olacağız?

Cemil: (Elleriyle havada daireler çizerek) Ayşe, bu sıradan bir hapşırık değil! Bu, evrenin bana bir mesajı! Belki de hayatımın dönüm noktası! Belki de bir kehanet!

Ayşe: (Gülümseyerek) Valla Cemil, kehanetin en fazla, üstüne bir bardak su döküleceği olur bence.

Cemil: (Derin bir nefes alarak) Hayır, hayır, bu farklı! Bu, tüm bedenimi sarsacak, beni bambaşka bir insan yapacak bir hapşırık! Hissediyorum! Sanki içimde küçük bir volkan patlamak üzere!

Ayşe: (Kafasını yana eğerek) Peki, volkan patlamadan önce bari bir peçete alalım mı?

Cemil: (Peçeteyi reddedercesine eliyle iterek) Hayır! Bu, doğanın gücüne müdahale etmektir! Bırakalım, tüm ihtişamıyla gerçekleşsin!

(Cemil, omuzlarını sıkıp, burnunu iyice çeker. Yüzü kızarmaya başlar.)

Ayşe:
(Bıkkınlıkla) Tamam, tamam, anladım. Gösterini yap. Umarım en azından Oscar’lık bir performans olur.

Cemil: (Gözlerini sıkıca kapatarak) İşte geliyor! Hazır ol Ayşe! Tarihe tanıklık edeceksin! Ah… Aaaah… AAAAAAAH…

(Cemil, inanılmaz bir şiddetle, adeta tüm kafeyi titretecek bir hapşırık patlatır. Aynı anda hem öksürür hem de boğazını temizler gibi garip sesler çıkarır.)

Ayşe:
(Hafifçe sıçrayarak) Aman Tanrım! Resmen deprem oldu! İyi misin? Yoksa ruhun mu çıktı?

Cemil: (Nefes nefese, ter içinde) Gördün mü? Ayşe, gördün mü o muazzam gücü? O titreşimleri? O adeta gök gürültüsünü andıran sesi?

Ayşe: (Sırıtırken) Evet, hepsini gördüm. Hatta sandalyem bile titredi. Bence bu kadar şiddetli hapşırıklardan sonra yerel bir sismograf istasyonuna başvurmalısın. Belki de deprem uzmanı olursun.

Cemil: (Gururla göğsünü kabartarak) Demek ki etkisi büyük olmuş! Ben demiştim, bu sıradan bir hapşırık değildi! Bu, hayatımın bir dönüm noktasıydı!

Ayşe: (Alayla) Evet, haklısın. Bence bundan sonra bütün dönüm noktalarını hapşırarak belirleyebilirsin. Belki bu şekilde geleceği de görebilirsin.

Cemil: (Düşünceli bir şekilde) Hmm, haklı olabilirsin! Acaba şimdi bir daha hapşırsam… Belki ikramiyeyi tuttururum.

Ayşe: (Gözlerini devirerek) Tamam Cemil, sakin ol. Bir hapşırıkla hayatın değişmez. Ama istersen bu kadar enerjiyi harcadıktan sonra yemeğini yemeye devam edebilirsin. Belki o da hayatında bir değişiklik yapar.

(Cemil, hala olayın etkisindeyken, yavaşça yemeğine uzanır. Ayşe, gülümseyerek kahvesini yudumlamaya devam eder.)

Cemil:
(Bir anda duraksayarak) Ayşe, bir şey daha geliyor!

Ayşe: (Kahvesini masaya bırakıp, derin bir nefes alarak) Cemil, lütfen! Daha fazla dramaya dayanamam!

(Cemil tekrar burnunu çekmeye başlar. Ayşe de çaresizce gülümserken, sahne yavaşça kararır.)
 
Geri
Top